Gündem

Doç. Dr. Doster: Ekonomik hacmimiz artmadığı sürece dış politikada bir değişiklik olmaz

"Dış politika oy oranıyla değil, devlet gücüyle alakalı bir iştir”

28 Haziran 2018 11:31

24 Haziran seçimleri sonrası dış politikada kayda değer bir değişiklik olmayacağını belirten Doç. Dr. Barış Doster, dış politikada kaydeder bir değişim olmayacağını, Türkiye’nin Batı emperyalizmine göbekten bağlı olduğunu, bu bağımlılık ilişkileri nedeniyle iktidarlar değişse dahi Batı’dan kopuşun göze alınamayacağını belirtti. 

Dış politikanın Erdoğan’ın aldığı oy oranıyla değil, devlet gücüyle alakalı bir iş olduğunu belirten Doç.Dr. Doster, “Erdoğan iktidara yüzde 52 oyla geldi diye bizim devlet kapasitemiz, ekonomik hacmimiz, üretim gücümüz artmadı. Bunlar artmadığı müddetçe de ne Ortadoğu ne ABD’yle ilişkilerde bir değişiklik olmaz. Sonuçta dış politika oy oranıyla değil, devlet gücüyle alakalı bir iştir” dedi.

Dış politika güce bağlı

Bugüne kadar dış politikada yapılmak istenip de yapılmayan şeylerin devlet kapasitesinin, güç unsurlarının yetersizliğinden yapılmadığını vurgulayan Doster, “İktisadi, siyasi, askeri gücünün sınırları, yumuşak güç unsurlarının sınırları bellidir. Yani şimdiye kadar yapmaya heves edip de yapamadıkları, bu sınırlar belli olduğu içindir. Devlet kapasitemiz, güç unsurlarımız yetmediği için yapılmamıştır” ifadelerini kullandı.

Rusya memnun

Yabancı devletlerin seçimlere bakışının menfaat ilişkileri üzerinden oluştuğunu belirten Doster şunları kaydetti: “Ülkeler arasında aşk ya da nefret ilişkisi yoktur. Ülkeler arasında karşılıklı menfaat ilişkisi vardır. Mesela Rusya memnun. Niye? Rusya’yla Türkiye’nin ticari ilişkileri gelişiyor. Türkiye’nin Rusya’ya enerji bağımlılığı var. Türkiye, nükleer ihalesini Ruslara verdi. Rusya’nın Türkiye’nin diplomasisi üzerindeki nüfuzu, etki alanı daha da arttı. Putin meseleye böyle bakar. Sağcılık, solculuk, Marxsizm, liberalizm, Avrasyacılık temelinde bakmaz. Türkiye’de Almanya aleyhine bir araba laf edildikten sonra Enerji Bakanlığı önemli bir enerji ihalesini Alman şirketlerine vermiştir. Dolayısıyla uluslararası ilişkilerde iç kamuoyuna yönelik seçim kampanyasında edilen lafların pek bir ciddiyeti yoktur. Muhatapları bunu bilirler ve çok da üzerinde durmazlar.”

‘Rusya, Batı’dan kopuş değildir’

Doster, Rusya’yla olan ticari anlaşmaların Batı’dan kopma anlamı taşımadığını şu sözlerle belirtti: “Her ne kadar enerji bağımlısı olduğumuz Rusya’yla S-400 füzeleri üzerinden bir yakınlaşma olsa da, Türkiye’nin ilk nükleer santral ihalesi Mersin Akkuyu’da Ruslara verilse de, bu bir ticari ilişkidir. Bu enerji bağımlılığının daha da artırıldığı bir ilişkidir. Bu alternatif bir silah, bir teknoloji arayışından kaynaklanan bir ilişkidir. Yoksa 1952’den bu yana NATO üyesi ve Atlantikçi ezberi çok kuvvetli olan Türkiye, şimdiki iktidar partisinin yapısal anlamda, stratejik anlamda bir Avrasya arayışının ya da NATO’yla araya mesafe koyma hevesinin olduğu anlamı asla ve asla çıkarılamaz.”

‘Türkiye, Batı bağımlısıdır’

Türkiye’nin Batı bağımlısı olduğu ve bunun yapısal olduğunu, dolayısıyla kolay değişmeyeceğini söyleyen Doster, “Çin, Türkiye’nin ikinci büyük dış ticaret ortağıdır. Çin’le ilişkiler de ekonomi temellidir. Mevcut iktidar bloğunun Çin’le daha yapısal, toplumsal, kültürel, siyasal, diplomatik ilişkileri daha da geliştirmeye dönük bir adımı yok. Sonuçta Türkiye’nin batı bağımlılığı, Atlantik ezberleri, NATO üyeliği, Avrupa Konseyi üyeliği, Avrupa Birliği aday üyeliği yapısaldır ve bugünden yarına değişmesi beklenemez. Dahası bunlar AKP’den evvel başlamış, kotarılmış işlerdir. Türkiye’de Batı emperyalizmi; ordu üzerinde, büyük sermaye üzerinde, bürokrasi üzerinde, akademi ve üniversiteler, kendisine liberal sol diyen cenah ve partiler üzerinde o kadar etkilidir ki Türkiye’de bir iktidar değişimi söz konusu olsa bile batıdan kopuş öyle kolay göze alınamaz” ifadelerini kaydetti.

Yrd. Doç. Dr. Berk Esen: MHP’nin müdahalesi olabilir

Parlamento seçimlerinden güçlü çıktığı için MHP’nin AKP ve dış politikaya müdahalesi olabileceğini söyleyen Esen, iki partinin son dönemde çizgisinin Erdoğan’ın politikalarıyla uyumlu olduğunu bu nedenle dış politikada çok büyük bir değişiklik öngörmediğini belirtti.

AKP’nin beklentinin üzerinde oy olması ve arkasındaki desteği Trump’la masada otururken kullanabileceğini belirten Esen sözlerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan, AB ve Trump yönetimiyle tekrar görüşmelere başlayacaktır. Buradaki kritik nokta S-400 füzeleri ve F-35 uçak alımı. Amerika senatosu bunu birbirine ilişkilendirmeye başladı. Oradaki ilişkiler büyük ihtimalle birbirine dinamik olarak gidecekler. Amerika Menbiç’te Türkiye ile masaya oturdu. Eğer o müzakereden Erdoğan’ın beklediği şekilde olumlu bir sonuç çıkarsa tekrar Amerika’yla daha yakın bir ilişkiye girecektir. Fakat bunun olmadığı noktada Erdoğan, belki Bahçeli’nin de desteğiyle birlikte tekrar Rusya’yla koordineli bir şekilde Suriye’de askeri operasyonlara devam edecektir.”

Belirleyici Suriye, Rusya ile aynen devam

Esen, farklı senaryoların Rusya’yla ticari ilişkileri değiştirmeyeceğini söyledi: “Amerika’yla olan yakınlaşma da Rusya’yla olan ticari ilişkileri pek zedelemeyecektir. Uçak düşürme krizi dışında, Rusya’yla kötü siyasi ilişkiler döneminde bile ticari ilişkiler devam etti. Rusya ile Türkiye artık daha yakın hareket etmeyi bırakırsa sadece S-400 ve nükleer enerji anlaşmaları etkilenebilir.”

Temel konunun Suriye olduğunu belirten Esen, “Türkiye’nin Suriye’de, Amerika ve Rusya’yla birlikte ayrı ayrı o ikili ilişkilerinden nasıl bir sonuç çıkacağı Suriye’yle olan ilişkisini belirleyecektir” dedi.