Spor

Dinamo Kiev-Beşiktaş maçı için yazarlar ne dedi?

Spor yazarları, Beşiktaş'ın Dinamo Kiev maçında aldığı 6-0'lık mağlubiyetin sorumlusu olarak hakem Craig Thomson'ı gösterdi

07 Aralık 2016 11:07

Şampiyonlar Ligi'nde üst tura çıkmaya çok yaklaşan Beşiktaş, Dinamo Kiev karşısında 6-0'lık skorlar yoluna UEFA Avrupa Ligi'nde devam edecek.

Spor yazarı Mehmet Demirkol, geçen sene Fenerbahçe'nin Braga maçında aldığı mağlubiyetle, Beşiktaş'ın Dinamo Kiev'e 6-0 yenilmesinin sorumlusunun hakemler olduğunu belirterek, Türkiye'nin lobi eksikliğine vurgu yaptı.

Sabah yazarı Erman Toroğlu ise, Beşiktaş'ın disiplin sorunu yaşadığını ve bunun da Şenol Güneş'ten kaynaklandığını ileri sürdü.

İşte spor yazarlarının Dinamo Kiev-Beşiktaş maçına ilişkin yorumları...

Erman Toroğlu: Disiplinsizliğin sonucu!

Maç başlıyor, Beşiktaş galibiyet peşinde. İyi güzel de Dinamo Kiev her topu kaptığında Beşiktaş takımının arka tarafı yalelli oynuyor.

Orta sahada, defansta ne adam savunması var ne alan savunması... Beşiktaş öyle bir kafada çıkmış ki "Kiev'in zaten şansı yok. Ben bu maçı alırım" diyor... Bakınız, Türkiye'de maalesef bu işin içinde olanlara inanılmaz derecede pompa yapıyorlar. Beşiktaş Başkanı, yöneticileri, teknik direktörü ve futbolcuları... Bir bakın hepsine havalarda uçuyorlardı. Hiç birinin ayağı yere basmıyordu son iki ayda. Oynadıkları futbola bakıyorsunuz, 'ahım şahım' değil.

Ama konuşmalarına bakıyorsunuz burunlarından kıl aldırmıyorlar. Hava soğuktu, kar yağıyordu... Peki ne oldu? Harika bir zemin. Türkiye'de çok sahada yok. Hava kötüydü, kar yağıyordu derken Beşiktaş'ın başına taş yağdı. Hakem skor 1-0'ken olmayacak bir penaltı verdi, bir de kırmızı kart. Maç orada koptu tamam. İyi güzel de yahu kardeşim 1 kişi eksik oyna, 2-0'dan maçı çevirmeye çalış. Onu da yapmıyorsun. Aboubakar beyefendi hakeme tepki gösterirken, düdükten sonra gidip topa vuruyor. Beşiktaş 1 kişi daha eksik. 

Sen Şampiyonlar Ligi'nde olmasan, Avrupa Ligi'nde devam edeceksin ama gidip saçma sapan kartlar görüyorsun. Bu neyi gösteriyor? Beşiktaş takımındaki disiplinsizliği gösteriyor. Bu disiplinsizliğin tek sorumlusu da Şenol Güneş'tir. Bu neyi gösteriyor; futbolcuların kıçını Türkiye'de fazla kaldırıyorlar. Kaldıranlar kimler? Önce basın... Herkes ballandıra ballandıra Oğuzhan'ı anlatıyor. Muazzam futbolcuymuş, inanılmaz işler yaparmış. Oğuzhan'ı 2 senedir izliyorum, vücut çalımı atarak 1 tane gol attı. 

Mehmet Demirkol: Kıyım

Böyle kritik bir maçta, ciddi bir savunma hatasından geri düştükten hemen sonra aleyhinize böyle bir penaltı ve kırmızı kart çıkınca sadece 2-0 geriye düşmüyorsunuz... İpiniz çekilmiş oluyor.

Bu penaltıyı hem de kırmızı kartla birlikte bir Adalı hakemin çalmasıysa başka bir dram.Penaltının Kaşıkçı Elması değerinde görüldüğü bir hakemlik ekolünden geldi düdük ve kart. Hem de orta hakem hiç bir şey çalmayacakken çizgi hakeminin uyarısıyla verildi bu idam kararı.

Yapacak bir şey kalmıyor böyle anlarda. Geçen sene Braga’da olan, bu kez Kiev’de sergilendi. Ben, öyle ‘tüm dünya bize karşı’ komplolarına prim vermem aslında. Ancak artık şunu rahatlıkla söyeyebiliriz ki, ciddi bir lobi eksikliğimiz var. Bunlar Şenes Erzik döneminde bu kadar üst üste olmazdı.

Cem Dizdar: İlk görev, yıkıma dönüşmesini engelleme

Şampiyonlar Ligi seviyesinde ‘kötü takım’ yok sadece farkı yaratan ‘çok iyi takım’lar var. Güçlü bir tarihe sahip olan Dinamo Kiev de o, kötü olmayan takımlardan sadece biri. Ne
yazık ki bunu gösterdi... Yönetimi, teknik adamı, yazarı çizeri, taraftarınca ‘tarihi’ olarak nitelenen bir maça çıkan Beşiktaş’ta, oyuncuların bu ruh halinin baskısı altında kalmış olmaları ihtimal dahili. Hangi kitaba sığdığı belli olmayan ‘penaltı/kırmızı kart/gol’ün ardından film tamamen koptu ve devamı bir teferruta dönüştü.

Napoli ve Benfica maçlarında onca pozisyon verilmiş olmasına rağmen Kiev’e büyük umutlarla giden Beşiktaş’ın farklı mağlubiyetinden sonra “Bu seviye zor seviyedir” demek işe yaramaz. Artık Beşiktaş için ufukta bambaşka sorunlar var.

Öncelikle, problemler cesurca tespit edilip yapıcı bir strateji oluşturulmalı. Bu skorun uzun sürecek bir yıkıma dönüşmesini engellemek birincil görevdir. Ancak en büyük ve zorlu görev ‘tribünde kimlik değiştirmeye zorlanan’ taraftara düşüyor. Onlar ‘suçlu ya da suçlular aramak’ yerine takımın her üyesini ayakta tutacak bir dayanışma dili bulmak zorundalar ki, bu, Beşiktaş semtinin ve tribününün genetiğine kazınmıştır.

Kenan Başaran: Şampiyonlar Ligi'nde şerefli üçüncülük

Bu skandal karar münferit olsa da sanırım uzun bir süre İskoçlara sempati duymayacağım. Böylesine yüceltilen Şampiyonlar Ligi’nde Craig Thomson, skandal bir penaltı vererek, Beşiktaş’ı bitirdi. Normal şartlarda Beck’in lehine faul çalması gerekirken penaltı veren İskoç hakem, üstüne üstlük bir de kırmızı kart verdi.

Hani artık penaltıda ‘üç ceza’ (penaltı, mevcut maçta eksik bırakma ve bir sonraki maçta oyuncuyu cezalı duruma düşürme) verilmeyecekti? Bu nasıl bir rezalet?
 
İlk 45’i 4-0 geride kapatan ve 10 kişi kalan bir takımın maçı daha fazla gol yemeyecek bir taktikle 2. devreye çıkması lazımdı. Çünkü, artık maçı değil, geleceği kaybetmemek gerekiyordu. Güneş, hâlâ 1 gol umudu taşıyor olmalıydı ki ofansif bek Gönül ile forvet Tosun’u sahaya sürdü.

Leds United deplasmanında Beşiktaş  6 yediğinde Nouma  rakibe yönelik bir hareketiyle oyundan atılmıştı. Bunun bile anlaşılır bir yanı vardı ama Aboubakar’ın gördüğü 2. sarının sindirilir tarafı yok. Sahadaki onur mücadelesine destek olması gerekirken o topa vurup arkadaşlarını 9 kişi bıraktı. 
 
Bu sonuç Beşiktaş’ı çok yaraladı. Bu acı öldürmezse Beşiktaş’ı aksine güçlendirir.
 

Ömer Üründül: Hakem ve harakiri!

Senelerin İskoç hakemi Craig Thomson, yeteneksiz bir hakemdir. UEFA tarafından zorluk derecesi yüksek maçlara atanmaz. Dinamo Kiev'in grupta iddiası kalmadı diye bu maça atandı ve de 30'uncu dakikada Beşiktaş'ı resmen bitirdi. Kendisinin de görmediği pozisyonda çizgi hakeminin uyarısıyla penaltıyı yarattı.

Yeni değişen kural ne diyor; "Eğer bir futbolcu topla oynama niyeti varken penaltıya neden oluyorsa, bariz gol şansı da olsa kırmızı değil sarı kart gösterilecek." Craig Thomson bir de kırmızı kart çıkarınca, rüyayı resmen sona erdirdi. Tabii ki bu arada Beşiktaş'ın harakirisini de göz ardı etmeyelim.

Dinamo Kiev vasat bir takımdı ve grubun da en zayıf halkasıydı.
Ancak Kiev'in belli bir takım özellikleri var. Fizik olarak güçlüler, çabuklar ve de yapıları itibariyle hücumda geniş alanı çok seviyorlar.
Zaten penaltı ve kırmızı kart sonrası, hırslı ve prestij mücadelesi ile sahaya çıkan rakip karşısında artık farklı bir yenilgi kaçınılmaz oldu.

Aslında üzülmemek elde değil.
Benfica maçında üç farklı skor dezavantajından sonra, "maç ağır bir yenilgiye doğru gidiyor, her şey bitti" derken, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir seyirci desteği ile bir mucizeyi gerçekleştiriyorsun. Sonra Kiev deplasmanına gidip, altın tepsi içinde sunulan Şampiyonlar Ligi'ni Ukrayna'da bırakıp, geri dönüyorsun.

İlgili Haberler