Gündem

Demirtaş: Türkiye bir barış politikasıyla PKK ve PYD'yi yanına almalıdır

"3 parti ile Anayasa Uzlaşma Komisyonu olmaz"

19 Şubat 2016 21:10

Diyarbakır'da Avrupa Parlamentosu'ndan gelen bir heyetle görüşen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye'nin Güneydoğu'daki ve Suriye'deki PYD politikalarını değerlendirirken "Türkiye PKK'yı ya da PYD'yi karşısına alma değil, yanına almak becerisini göstermelidir. Bu zor gelebilir, imkansız gibi gelebilir, birilerini rahatsız edebilir, ama doğru politika budur. Bir barış politikasıyla Türkiye, PYD ve PKK'yı yanına almalıdır. Kürtleri yanına almalıdır" dedi. 

Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun 3. toplantısında CHP’li üyelerin “kurucu ilkeler ve parlamenter sistemden ödün vermeyeceklerine” dönük tavırları üzerine Başkan İsmail Kahraman, “Bu komisyon nihayete ermiştir” deyip toplantıyı sonlandırmasına dair konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Meclis Başkanı'nı hatalı buldu.

Radikal'in haberine göre; HDP lideri Selahattin Demirtaş; "Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun dağılmasında Meclis Başkanı hatalı davranmıştır. 3 partiyle Uzlaşma Komisyonu olmaz" dedi.

Diyarbakır'da Avrupa Parlamentosu'ndan gelen bir heyetle görüşen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, daha sonra gündemle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demirtaş, AP heyeti ile Türkiye'de yaşanan gelişmeler, insan hakları, demokrasi, Kürt sorunu, yaşanan çatışmalar, çatışmalarda ortaya çıkan insan hakları ihlalleri, Ankara'da son gerçekleşen katliamı, Suriye'deki durum ve Avrupa'nın içinde bulunduğu mülteci krizi konusunu görüştüklerini söyledi. Demirtaş, "Çözüm önerilerimizi söyledik. AB'nin bu kritik ve zorlu dönemde üzerine düşen rolü ve misyonu kararlı bir şekilde oynaması gerektiğini belirttik. Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uymayan uygulamalarını AB'nin eleştirme ve düzeltme hakkı var. Aynı zamanda ülkemizde bir iç çatışma yaşanıyor AB'nin bu konuda çok daha kararlı, çok daha ısrarcı net bir tutumunun olması lazım. Çatışmaların bitmesi, tekrar tarafların ateşkes pozisyonuna geçilmesi, müzakere durumuna geçilmesi, AB'nin bu noktada resmi gözlemci olması, arabulucu olması, bütün bu konularda sadece söylemi aşan, niyeti aşan çağrıları aşan bir pozisyon alması gerektiğini belirttik" dedi.

 

"Türkiye, PKK ve PYD'yi yanına almalıdır"

 

Demirtaş, gidişata hep birlikte müdahale edilmesi gerektiğini, memleketin gidişatının iyi yöne olmadığını ifade ederek şöyle devam etti:

"Hergün her yerden cenaze, patlama, ölüm haberleri geliyor. Ve bu bizim için normal, kanıksanması gereken, alışmamız gereken bir durum değil. Türkiye bu durumdan çok rahat bir şekilde çıkabilir. Evet iç siyasette gerilimler var. Toplumda kamplaşma var. Ama bundan çıkmamız gerekir. Türkiye şu tarihi dönemde cesur bir karar vermelidir. Türkiye'deki Kürtleri, ya da Suriye'deki Kürtleri karşısına almak yerine, yanına almalıdır. Daha açık net bir ifade kullanayım. Ortadoğu şu kadar cadı kazanıyken, bütün bölgesel güçler, emperyal güçler, bizim coğrafyamızda kendi emellerini gerçekleştirmek için uğraşırken, bizim kara kaşımıza kara gözümüze hayran oldukları için değil, kendi çıkarları çerçevesinde herkes bölge bu kadar önemli bir müdahillik gerçekleştirirken, Türkiye PKK'yı ya da PYD'yi karşısına alma değil, yanına almak becerisini göstermelidir. Bu zor gelebilir, imkansız gibi gelebilir, birilerini rahatsız edebilir, ama doğru politika budur. Bir barış politikasıyla Türkiye, PYD ve PKK'yı yanına almalıdır. Kürtleri yanına almalıdır."

 

Diyarbakır Valiliği

 

Demirtaş, Sur İlçesi'nde akşam saatlerinde yapılan görüşmelerde 5 kişinin tahliye edildiğini belirterek, "Bir kişinin yaşamını yitirdiğine dair bilgi geldi. Bu konuda AP'li parlamenterler ve milletvekillerimizin girişimleri oldu. Bunu sürdürüyoruz. Valiliğin bu konuda diyaloğa açık olması önemlidir. Nihayetinde can kayıplarının olmaması için hepimiz uğraşmak durumundayız. Diyarbakır Valiliği'nin bu konudaki duyarlılığı devam ederse bizde elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyarız. Sur'da dururumun stabil hale gelmesi için parti olarak ne yapılması gerekiyorsa arkadaşlarımızla yapmaya hazırız. Orada daha fazla tahliye edilmesi gereken insan var. Onun için ne yapabiliriz önümüzdeki saatlerde görüşmeler devam edecek" dedi.

 

"3 parti ile uzlaşma komisyonu olmaz"

 

Demirtaş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun dağılmasına da değinen, " Komisyon meclis başkanı tarafından dağıtıldı. Ortaya çıkan ilk krizde meclis başkanının komisyonu dağıtması niyetlerinin anayasa yapmak olmadığının göstergesidir. AKP masaya herkesi suçlayabilmek için oturdu, anayasayı yapmak için değil. 'Masadan şu kalktı, bu kalktı görüyorsunuz anayasa yapamıyoruz, biz tek başımıza anayasa yapacağızın' meşruiyetini sağlamaya çalışıyor. Yoksa derdi yeni bir anayasa yapmak değil. Meclis başkanı bu konuda kesinlikle hatalı davranmıştır. Evet oradan sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa çıkmayacağını biz de biliyoruz. Çünkü AKP bunlara karşı net bir tutum takınıyor. Buna rağmen halkın kim ne istiyoruz görmesini istiyoruz. O yüzden masadaydık. Yoksa anayasa yapabilme koşullarının olmadığını biliyoruz. Uzlaşma komisyonu dağılmıştır. Masada 4 parti yoksa, onun adı uzlaşma komisyonu değildir. Dolayısıyla dağılmış bir komisyonu uzlaşma komisyonu adı altında sürdüreceğiz demek yanılgını bir yaklaşımdır. AKP kendi planı programı nedir ortaya koyar biz de önümüzdeki günlerde kendi parti organlarımızda değerlendirmelerimizi yapacağız. Ama uzlaşma komisyonu artık dağılmıştır. Komisyonun tekrar toplanma ve 3 parti ile yürüme şansı yoktur. Başka formüller buluyorsa AKP kendi bileceği iştir. Ama dağılmış bir komisyonda HDP hiç bir şey olmamış gibi davranamaz" ifadelerini kullandı.

 

"İnsan hakları pazarlık konusu olamaz"

 

Demirtaş, Avrupa Birliği'nin mülteci, krizi var diye savaşa ve insan hakları ihlallerine göz yumamayacağını bunun kendi ilkelerine ters olacağını da ifade ederek, "Bunlara göz yumduğunuz zaman mülteci sorununu da çözemezsiniz. Giderek bu konuda Avrupa içinde seslerin ve eleştirilerin yükseldiğini görüyoruz. İnsan hakları konuları uluslararası ilişkilerde pazarlık konusu yapılamamalı. Alman Başbakanı Merkel'i tutumunu eleştirdik ve Alman halkı da eleştirmeye başladı. Bu doğru değildir" dedi.

 

"Kürt'ün elini tutmak yerine..."

 

Moskova ziyaretinden sonra kendisinin vatan haini ilan edildiğini söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, şöyle dedi: "Moskova ziyaretinden sonra beni vatan haini ilan ettiler. Ancak, Putin ve Lavrov ile görüşmek için çalmadık kapı bırakmıyorlar. Biz Türkiye'nin Rusya ile görüşmesine karşı değiliz. Görüşeni vatan haini, ilan etmek iki yüzlülüktür. Şimdi ortaya çıktı ki NATO'ya güvenerek şuna buna kafa tutmanın bir anlamı yok. Yani savaşçı ve gerilimden yana bir politika bugün Türkiye'ye kazandıran bir politika değil. Davutoğlu burnunun ucunu göremiyor ve 14 yıldır onun doktrinleri doğrultusunda Türkiye adım adım bataklığa doğru gidiyor. Sen yanında kapının önündeki kardeşinle barışmak yerine onun elini tutmak yerine, Suriye'deki Irak'taki Kürtlerle kaynaşmak ve ittifak yapmak yerine gidip Suudi ile Katar ile selefi, vahabi işbirliği çıkarabilirmiyim ve buradan bütün Ortadoğu'yu kontrol edebilirmiyim hayalleri görürsen varacağın yer burasıdır. Ne NATO nede BM arkanda durur. Kim duracak arkanda, kardeşim dediğin Kürt duracak, Türkmen duracak, Alevi duracak. Bunları düşman görürsen ve NATO'ya bel bağlarsan varacağın yer burası."

Demirtaş, Ankara'da gerçekleşen saldırı ve saldırıdan sonra PYD ile HDP'nin suçlanması ile ilgili ise, "Patlama sonrası yapılan açıklamalara dikkatlice bakmak lazım. Saldırgan 280 parçaya ayrılmış. Saldırıda yaşamını yitirenlerin bir kısmının henüz kimliği netleştirilmiş. Devletin resmi memurları bunlar, ama patlamadan 3 saat sonra saldırganın kimliği doğum yeri ile ve PYD'li olduğu açıklanıyor. Çok ilginç. İstihbarat birimleri bu kadar iyi çalışıyorsa, çok güçlüyse patlamayı neden önleyemedi? Bu çocuk çalıntı araçla 3 bin kilometre dolaştıktan ve bombalı araçla Ankara'ya gelip günlerce kaldıktan sonra niye bunu bulamadılar? Nasıl bu kadar rahat hareket edebilmiş? Bu saldırının kim tarafından yapıldığının yüzde yüz ortaya çıkarılacağını düşünmüyorum. Suruç, Diyarbakır Ankara, Sultanahmet saldırıları gibi kesinlikle karanlıkta bırakılacak. Ama hükümet ilk dakikadan itibaren bu saldırıyı PYD'ye karşı nasıl kullanabilirim, bunun telaşı, bunun derdi içerisinde. Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet sözcüleri başka hiç bir dertleri yok. Ölenler, yaralananlar, acı çekenler umurlarında bile değil. Bunu PYD'ye karşı nasıl kullanırım bunun politikasını yürütüyorlar. Utanç verici bir şey. Kim yapmışsa kınamaya devam edeceğiz. Ama bunu bir fırsata çevirme anlayışı kabul edilebilir değil. Ankara'nın göbeğinde böyle bir patlama olacak ve sen hala HDP'yi suçlayacaksın. Hiç mi utanma yok bunlarda. İçişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat, Emniyet Genel Müdürlüğü sizde. Bir tanesi bize bağlı olsaydı biz istifa ederdik. Bunlar 14 yıldır memlekette olan hiç bir şeyden sorumlu değiller. Hep muhalefet sorumlu, hep muhalefet sorumlu diyorlar" diye konuştu.

İlgili Haberler