Politika

Davutoğlu ABD'ye suçlama: Irak'ta bıraktıkları silahlar IŞİD'in eline geçti

Başbakan Ahmet Davutoğlu, IŞİD konusunda 'Kendilerini dışlandığını hissedenler radikalleşmeye yönelir' ifadesini kullandı

13 Eylül 2014 01:46

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Amerika'nın Irak'a bıraktığı silahların IŞİD'in eline geçtiğini ileri sürdü.

Kanal 24'te Mustafa Karaalioğlu ve Akif Beki'nin gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Ahmet Davutoğlu, Suriye'de mezhep çatışması yaşandığını söyledi.

Ahmet Davutoğlu Türkiye'nin IŞİD politikasına ilişkin şunları söyledi: "Suriye krizinin çözülmesi lazım. 'Suriye krizi kontrol altına alınmazsa buraların hepsinde çok ciddi depremler yaşanır' diye anlatmaya çalıştık. 8-9 boyunca Esad'a anlattık. Anlamadı dinlemedi. Neredeyse yalvardık 'bu gidişat kötü reformlar yapın' diye. Dinlemedi bizi. Bu defa başka ülkelere konuyu anlattık. Türkiye her toplantıda neredeyse feryat etti."

 

'En sofistike silahlar IŞİD'in eline geçti'

 

Amerika'nın Irak'a bıraktığı silahların IŞİD'in eline geçtiğini kaydeden Davutoğlu, "Kendilerinin dışlandığını hissedenler radikalleşmeye yönelir. Maalesef olan Suriye'de yüzde 12'lik bir sınırlı bir azınlık geri kalanına hükmetmeye çalışınca bir mezhep çatışmasına dönüştü. Amerika'nın Irak'a bıraktığı silahlar, külliyen, topluca, en sofistike silahlar IŞİD'in eline geçti. Radikalleşme büyük tehdit. Biz sınırımızda herhangi bir terör yapılanması, radikalleşme istemeyiz. Sünni, Şii olması önemli değil. Şiiler yalnızlaşmış olsa onları da savunmak gerekirdi. Yapılması gereken derhal bu tür tehditlere karşı ortak bir tutum sergilemek. Ortak tutumun bir taraf adına dönüşmemesine özen göstermek" ifadelerine yer verdi.

 

'ABD'li gazeteciler 2 yıldır oradalar, ABD basını yazmadı'

 

Başbakan Davutoğlu, önceliklerinin Musul'da IŞİD'in kaçırdığı aralarında Musul Başkansolosu'nun da bulunduğu 49 Türk vatandaşını kurtarmak olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "ABD'nin ne istediği o kadar belliyse bizim de IŞİD bildirisine neden imza atmadığımız o kadar bellidir. Gerçekten tahmin etmekte zorlandığım ve derin hayal kırklığı yaşadığım bir konu. ABD'li rehinelerin ardakaşları ve ABD kamuoyu bunu gündeme dahi getirmedi. Hükümeti bu konuda açıklama yapmak zorunda bırakılmadı. Bunu kendilerine de söyledim basın özgürlüğü veya eleştiri haktır ama bunun da özel hususları vardır.

Amerikalı rehineler neredeyse 2 yıldır oradalar. Onlar gazeteci. Onların gazeteci arkadaşları onların orada olduğunu yazmadı. Bunu gündeme getirmediler. Bunun için sert tartışmalar yaşanmadı. Yönetimi açıklama yapmaya zorlamadılar. 2 vefata rağmen zorlamıyorlar. Herkesin konuşması gereken zamanlar vardır. Herkesin bir insan canı için susması gereken zamanlar vardır. 3 aydır bizi her gün açıklama yapmaya zorluyorlar. Hala eski bir diplomat sorunsuzca bunu dile getiriyor.

Ve istiyor ki bunun karşılığında bizim rehinelerimiz zarar görsün. Bizim birinci önceliğimiz şu anda o canlarımızın ailelerine en kısa zamanda kavuşmasıdır. Bekelediğimiz tek şey şu sorumluluk içerisinde davranılması. Bunun için insan olmak ve empati yapmak bunun için yeterli. Şimdi de sabırla beklememiz lazım. Bu zor durum başka ülkelerin başına da geldi."

 

İlgili Haberler