Gündem

Erdoğan: PYD'nin elinde neredeyse Batı'nın her ülkesinin silahlarını görüyoruz!

"Biz hâlâ bu bu eli kanlı terör örgütünü kendi insanımıza ve dünyaya tanıtmak da zorlanıyoruz"

06 Şubat 2016 16:17

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PYD'nin Kandil'den yönetildiğini belirtirken, "PYD, YPG'nin bölgede yaptığı etnik temizlik faaliyetleri, terör eylemleri, mevcut rejimle olan iş birliği adeta görmezden gelinerek bu örgüt himaye ediliyor, destekleniyor. Örgütün elinden çıkan silahlara baktığımızda hangi silahları görüyoruz? Batı'nın silahlarını görüyoruz. Neredeyse Batı'nın her ülkesinin silahları var. Terör örgütüne karşı savaştığını söyleyenlerin silahlarını da onların elinde görüyoruz. İşte ülkemizde şu anda yapılan son operasyonlarda rögar kapaklarının altından tutun evlerde yakalanan tüm silahlara baktığımızda bu silahların hepsinin tüm Batı'nın ürettiği silahlar olduğunu görüyoruz" iddiasında bulundu.

"Biz hâlâ bu bu eli kanlı terör örgütünü kendi insanımıza ve dünyaya tanıtmak da zorlanıyoruz" diyen Erdoğan, "PKK, PYD, DAİŞ gibi örgütler kanlı eylemleriyle bir yere varamayacaklarını biliyorlar. Türk ordusu, Türk emniyeti ve korucularla omuz omuza mücadelemizi sürdüreceğiz" ifadesini kullandı. "Bu hakikat ortadayken Paris saldırısında gösterdiği hassasiyeti kendi ülkesindeki terör olaylarına göstermeyen bir medyamız var" diyen Erdoğan, "Kalemleriyle, manşetleriyle terör örgütlerine kapıkulluğu yapmayı, taşeronluk yapmayı muhalefet diye yutturmaya çalışıyorlar" dedi. 

"Dünyanın tamamına yakınını dolaşmış bir lider olarak her yerde turizmin ne durumda olduğunu biliyorum" diyen Erdoğan, "En son Şili, Peru, Ekvador ve Senegal’den geldim. Oralardaki turizmi de gördüm. Dedikleri ne biliyor musunuz? 'Siz turizmde çok ilerisiniz, alacağımız çok şeyler var.' Öyleyse bu aksiyonumuzu daha da artırarak devam ettirmek ve öğrencilikteki Erasmus gibi turizmde de bu geliş-gidişleri artırmamız lazım" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Dünya Turizm Forumu' kapanış oturumunda konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Geçmişte Antalya sadece deniz, kum, güneşle ilgili turisti çekerdi. Son 12-13 yılda olay değişti. G20 liderler zirvesiyle Antalya kendini ispat etti. Antalya zirvesi öncesinde içeriğini ve organizasyonunu ülkemizin yönettiği 60 hazırlık toplantısı düzenlendi. Bakan düzeyinde yapılan bu toplantılara 15 bin delege katıldı. Antalya liderler zirvesine ise 10 bin kişi iştirak etti. 29-30 Eylül tarihlerinde yine bu şehirde G20 turizm bakanları zirvesi yapıldı.

Antalya bu gurur tablosuna 77 gün sonra, yani 23 Nisan’da açılacak EXPO2016 ile inşallah yeni bir sayfa ekleyecek ve EXPO2016’nın bir başka özelliği var. Yani geçici değil. Orada dünya ülkelerinin hepsinin bahçeleri olacak, bir botanik fuarıdır bu. Bu botanik fuarında süreklilik arz eden, bakımı ülkemizce yapılacak bir fuar yapıyoruz. Gerçekten iftihar edeceğimiz bir fuar. 1 milyon 150 bin metrekare alan üzerinde böyle bir fuara ülkemiz sahip oluyor. Siz de artık Antalya’ya gidince, sadece alışılmış yerler değil, bu fuarı da gezerek, 915 yıllık bir zeytin ağacını orada görebileceksiniz. Biz onu bir başka yerden aldık, oraya taşıdık, orada tüm ziyaretçilere gösterme imkanı buluyoruz.

 

"Siz turizmde çok ilerisiniz, diyorlar"

 

Birçok özellikle birlikte bu botanik fuarımız bizim iftihar vesilemiz olacak. Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim. En son G20’de olduğu gibi bugüne kadar üstlendiğimiz her organizasyondan alnımızın akıyla çıktık. En büyük güvencemiz ise turizmcilerimiz oldu, sizler oldunuz.

Dünyanın tamamına yakınını dolaşmış bir lider olarak her yerde turizmin ne durumda olduğunu biliyorum. En son Şili, Peru, Ekvador ve Senegal’den geldim. Oralardaki turizmi de gördüm. Dedikleri ne biliyor musunuz? “Siz turizmde çok ilerisiniz, alacağımız çok şeyler var.” Öyleyse bu aksiyonumuzu daha da artırarak devam ettirmek ve öğrencilikteki Erasmus gibi turizmde de bu geliş-gidişleri artırmamız lazım. İnşallah sizlerin gayretleriyle hem bu iki tarihi zirveyi, hem de botanik EXPO’yu insanımızın misafirperverliğine yaraşır şekilde gerçekleştireceğimizi umuyorum. Az önce başkan söyledi ya, gelin tanış olalım. Nasıl tanış olacağız? Bu şekilde tanış olacağız. Gideceğiz, göreceğiz, yiyeceğiz, beraber yolculuk edeceğiz ve tanış olacağız.

Dünya Turizm Forumu zamanlaması çok kritik bir zamanda yapılıyor. Ülkemizin içinde olduğu coğrafya, ancak 100 yılda bir yaşanacak sancılı bir süreçten geçiyor. Güneyimizde Suriye, Irak, kuzeyimizde Irak, batımızda Yunanistan ekonomik, siyasi ve sosyal  krizlerle başa çıkmaya çalışıyor. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde yabancı düşmanlığı gibi toplumsal hastalıkların arttığını görüyoruz. Türkiye, coğrafi konumu, tarihi, kültürel ve beşeri bağları dolayısıyla bu krizleri ilk hisseden ülkelerden biridir. Bu kriz bölgelerinde yaşanan sıkıntılar sadece Türkiye’yi değil, komşu ülkeleri, Avrupa dahil neredeyse tüm dünyayı etkiliyor. Mülteci ve göç sorunu, DAEŞ gibi örgütlerin kanlı eylemleri, İslamofobi, gerilimler bu krizlerin yansımalarından birkaçıdır.

 

"PKK'nın elinde neredeyse
her ülkenin silahları var!"

 

Nasıl mesafeler yeni iletişim ve ulaşım teknolojileri karşısında anlamını kaybetmişse, krizler karşısında da koruyucu fonksiyonlarını kaybetmişlerdir. Türkiye’nin beş yıldır sabırla büyük bir metanetle mücadele ettiği mülteci krizi Avrupa’ya ulaştığında paniğe kapıldılar. Suriye ve Irak’ı kana bulayan DAEŞ terör örgütü, insanlık dışı saldırılarını Tunus’tan Mısır’a, Paris’ten ABD’ye yaymıştır. Maalesef kimi Batılı ülkeler son derece yanlış bir şekilde terör örgütlerine karşı tavırlarını söylemlerine ve ideolojilerine bakarak belirliyor. Biz bu ikircikli tavrı çeşitli terör örgütleriyle mücadelemizde birçok kez tecrübe ettik. Sadece PKK’yla olan mücadelemiz 35 yıldır devam ediyor. Ama biz hiçbir zaman ağlamadık, bağırıp çağırmadık. Sabırla kendi içimizde mücadelemizi verdik. Terör örgütlerinin elebaşları, kırmızı bültenle aranan suçlular yıllarca Batı ülkelerinde serbestçe dolaştılar. Bu ülkede en güçlü işadamlarından birini öldüren biri yıllarca saklanıyor. En son bir tanesi birkaç gün önce yakalandı. Bu işler sabır istiyor. 20 yıl sabredildi. 20 yıl sonunda fail yakalandı. Türkiye aslında bu noktada dünyaya bir çok yönleriyle örnek. Türkiye’nin haklı yönleri büyük bir suskunlukla geçiştirildi. Kandil’den yönetilen YPG/PYD’nin etnik temizlik faaliyetleri, terör eylemleri, rejimle işbirliği adeta görmezden gelinerek bu örgüt himaye ediliyor. Örgütün elinde Batı’nın silahlarını görüyoruz. Terör örgütüne karşı savaştığını söyleyenlerin ellerinde de onların silahlarını görüyoruz. Ülkemizde yapılan son operasyonlarda, rögar kapaklarından tutun, onların silahlarını görüyoruz. DAEŞ’e karşı muteber bir partner gibi gösterilmeye çalışıyorlar. Bunlara silah vermeyin, bunlar terörist örgüt dediğimizde kulak tıkayanlar şimdi görüyorlar. PYD/ YPG terör örgütünün asıl hedefi DAEŞ’ten ziyade kendisi gibi düşünmeyen herkestir. Özellikle orada yaşayan Kürt kardeşlerimizdir.

Esed’le münasebetlerimizin iyi olduğu zamanda, orada yaşayan Kürt kardeşlerimize pasaport dahi vermiyorlardı. O zaman Esed’e diyordum ki, bunlar bu ülkede yaşıyor, bunlara kimlik versene. Diye diye, belli bir noktaya gelmişti ki bu olaylar patlak verdi. Patlak verdiği için kimlik vermeye başladı, yoksa yine kimlik vermeyecekti. Kobani’deki Kürt kardeşim bunun farkında değil. Bizim PYD’ye karşı duruşumuz aynı zamanda bölgedeki Kürt nüfusunun da hissiyatıdır.

Şiddetin bu kadar yaygınlaştığı, terör örgütlerinin bu kadar sempatizan bulduğu bir ortamda dünyanın hiçbir örgütü güvenli olamaz, olamayacaktır. 

Türkiye'ni bu başarısı milletimizin başarısıdır. Türk turizm sektörünün rakamlarında belli ettiği gibi en büyük kazananı olmuştur. Turzimde geldiğimiz noktayı daha da ileri götüreceğiz. İstanbul'un 10-15 yıl önce 3 bin kişiyi toplayacak alan yoktu. Şimdi ise daha fazla alanları kapsayacak yerlerimiz var. Van'ın, Bitlis'in, Diyarbakır'ın o güzelliğini bütün dünyaya sunmalıyız. Neden Cizre, Sur terör örgütün sokakları hendeklere çevirme habverleriyle gündeme gelsin. Bölgedeki şehirlerimiz,  Antalya ve İzmir gibi şehirlerimizin  güzelliklerini dünyadan gelen insanların doya doya izlediği bir yer olmasın. Daha önce İstanbul'dan insanlar Van'a kahvaltı yapmaya gidiyordu. Cizre daha düne kadar cıvıl cıvıl bir yerdi.

 

"Kalemleriyle, manşetleriyle
terör örgütlerine kapı kulluğu yapılıyor"

 

Bu hakikat ortadayken Paris saldırısında gösterdiği hassasiyeti kendi ülkesindeki terör olaylarına göstermeyen bir medyamız var. Esnaf, turizmci kaybetmiş; bunların asla umurunda değil. Kalemleriyle, manşetleriyle terör örgütlerine kapıkulluğu yapmayı, taşeronluk yapmayı muhalefet diye yutturmaya çalışıyorlar. Biz bugüne kadar ne yaptıysak bu beşinci kol faaliyetlere, bu mankurtlara rağmen yaptık. 

İlgili Haberler