Politika

CHP'li Umut Oran: CHP iki kişi arasına sıkıştırılamaz, yeniden örgütlenme gerekli

“Dürüstlük ya da hitabet değil, yepyeni bir yönetim”

28 Temmuz 2018 22:45

CHP’li Umut Oran, 24 Haziran seçinlerinin ardından başlayan olağanüstü kurultay tartışmaları için “rejim değişikliğine engel olamayan bir kurumsal yapının yeniden örgütlenmesinden, yeni sözler bulmasından, yeni kadrolarla ve yepyeni kurallarla yoluna devam etmesinden daha doğal bir şey olmadığı” değerlendirmesini yaptı.

“21.yüzyılı CHP’nin yüzyılı yapacak olan şeyin karar alıcıların çok çalışkanlığı, dürüstlüğü ya da hitabet yeteneği” olmadığını vurgulayan Umut Oran, “Gelinen noktada CHP’yi tek başına iktidar yapacak yöntemlere dair herhangi bir cümleye rastlanmadığı gibi seçim yenilgilerinin sebeplerine dair tek bir özeleştiri cümlesi de duyulmamıştır. Bu yol CHP’ye fayda sağlamaz! Zira CHP; “iki kişi” arasına sıkıştırılmak istenmektedir. Fikirler ve başarıya giden yola odaklanılmazsa görünen o ki aksi her durumda imza sayıları üzerinden yürüyen tartışma, mahkeme safhasına ya da ağır kavga görüntülerine varacaktır. Şartlar ne olursa olsun CHP, mahkeme kapılarına düşürülmemelidir! ‘Fikirler’ temelinde ortaklaşmayı sağlayamayanlarla ilgili hem tarihin, hem de iradesine hiç kimsenin ipotek koyamayacağı Cumhuriyet Halk Partililerin söyleyecek sözleri mutlaka olacaktır. Atatürk’ün iki büyük eserine karşı kendini sorumlu hissedenleri bir kez daha hayal kırıklığına uğratacak herkesle her platformda ‘mücadele etmek’ de biz Cumhuriyetperverlerin boynunun borcudur” dedi.

Umut Oran, 24 Haziran seçiminin ardından rejim değişmesine karşın hiçbir yönetim organının özeleştiri yapmadığı halde konunun sadece seçimli kurultaya indirgenerek, tartışmanın iki kişi arasında yürütülmesini eleştirdiği yazılı bir açıklama yaptı. Umut Oran açıklamasında şunları kaydetti:

“Dürüstlük ya da hitabet değil, yepyeni bir yönetim”

“Onlarca yıldır devam eden hatalar zincirinin son halkası olarak hayata geçen “rejim değişikliğinin” üzerinden 1 aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen kurtuluşun ve kuruluşun mimarı olan Cumhuriyet Halk Partisi’nde “anlamlı bir özeleştiri süreci” başlatılamamıştır.

Tıpkı 16 Nisan hileli referandumundan ve öncesindeki pek çok seçimden sonra olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nin “kurumsal değişim” ihtiyacı göz ardı edilerek tüm mesele “bireylerin liderlik yarışı” haline dönüştürülmek istenmektedir. Oysa daha önce defalarca dile getirdiğim üzere “CHP’nin insanüstü liderlere değil ortak aklı egemen kılacak kurumsal bir dönüşüme-gelişime ihtiyacı vardır. “21.Yüzyılı CHP’nin Yüzyılı” yapacak olan şey de “tek karar alıcıların” çok çalışkanlığı, dürüstlüğü ya da hitabet yeteneği değil milyonlarca insanı aynı amaca yönlendirecek, objektif kriterlerin herkese uygulanmasını sağlayacak ve değişimi kurallara bağlayacak yepyeni bir yönetim sistemidir.”

“Yeniden örgütlenme gerekli”

Tarihin tüm insanlığa öğrettiği de budur! Bireyler kısa ömürlüdür; kalıcı olmaya aday olanlarsa ancak kurumlardır. O halde rejim değişikliğine engel olamayan bir kurumsal yapının yeniden örgütlenmesinden, yeni sözler bulmasından, yeni kadrolarla ve yepyeni kurallarla yoluna devam etmesinden daha doğal bir şey yoktur.

“Tavır ve üslup sınırları zorlamaktadır”

Ancak 24 Haziran’dan bugüne yaşanan olayları ve kullanılan dili göz önüne aldığımızda, “ortak aklı egemen kılmak bir yana” var olan “ortak yaşam alanının” dahi tehdit altında olduğu tespit edilecektir. Olağanüstü kurultay için gerekli imzalar konusunda “tarafların” birbirlerine karşı takındıkları tavır ve kullandıkları üslup tüm sınırları zorlamaktadır. Üzülerek belirtmeliyim ki böyle devam ederse, Pazartesi gününden itibaren diyalog zemini iyice ortadan kalkabilecektir!

“CHP iki kişi arasına sıkıştırılamaz!”

Oysa makamlar ve kişisel kavgalar geçici “fikirlerse” bakidir. Fikrin olmadığı yerdeyse klasik sen-ben çatışmasından öte bir şey bulunamayacaktır. Gelinen noktada CHP’yi tek başına iktidar yapacak yöntemlere dair herhangi bir cümleye rastlanmadığı gibi seçim yenilgilerinin sebeplerine dair tek bir özeleştiri cümlesi de duyulmamıştır. Türk milleti huzurunda uyarmak zorundayım: Bu yol CHP’ye fayda sağlamaz! Zira CHP; “iki kişi” arasına sıkıştırılmak istenmektedir. Başta fedakâr kurultay delegeleri olmak üzere tüm milletvekilleri, il-ilçe başkanları ve belediye başkanları da taraf seçmeye, yani “birinin destekçisi” olmaya zorlanmaktadır. Bu bakış açısı ise herkesi germekte ve ayrıştırmaktadır. Artık son sözlerin de söylendiği bu günlerin ardından kısa süre önce MHP’de yaşanan mahkeme süreçlerinin benzerinin ortaya çıkabileceği görülmektedir. Özellikle imza sayıları üzerinden tarafların “sert açıklamaları” meseleyi iyice içinden çıkılmaz hale sokmuştur.

“Yandaş basın ‘belediye başkanlıklarını paylaşma hevesi’ algısı yaratıyor”

“Konu ‘iki kişi’ arasındaki seçime indirgendiği için tartışma zemini tamamen değişerek "yandaş medyaya" malzeme veren bir noktaya ulaşılmaktadır. Elbette CHP için yandaşların neler söylediği önemli değildir, ancak fikirlerin tartışılmadığı bir ortamda yaşananların tamamen koltuk kavgası boyutuyla ele alınacağı da bir vakıadır. İlkelerin, ideolojinin, zamanın değişen ruhunun hiç konuşulmadığından bahisle yandaşlar tüm olan biteni “Belediye Başkanlıklarını paylaşma hevesi” olarak topluma anlatmaktadır. Tarafların bugüne kadar yerel seçimlerde aday belirmelerini nasıl ya da hangi demokratik, katılımcı, bilimsel yolla yapacaklarına dair tek bir söz söylememiş olması da yandaşların elini güçlendirmektedir.”

“CHP mahkeme kapılarına düşürülmemelidir!”

“Ancak halen yapılabilecek şeyler mevcuttur. İlk ve en kestirme adım olarak, kullanılan “kırıcı ve suçlayıcı” dilin terkedilerek meselenin “fikri zemine çekilmesi” ve herkesin sadece fikirleri konuşmasının sağlanması gerekmektedir. CHP’yi kısır kavgalardan kurtaracak olan da CHP seçmenine özgüven verecek olan da “fikirler ve başarıya götürecek öneriler” üzerine odaklanmaktır. Görünen o ki aksi her durumda “imza sayıları üzerinden yürüyen tartışma, mahkeme safhasına ya da ağır kavga görüntülerine varacaktır.” Böyle bir durumsa seçim hezimetlerinin üzerine “çok daha büyük bir hayal kırıklığı” anlamına gelecektir. Düşüncem odur ki şartlar ne olursa “CHP, mahkeme kapılarına düşürülmemelidir!”