Magazin

Chloe Ortaç: Serdar'ın kocaman bir ağzı va; 'Donun ne renk?' diye sorsalar cevap verecek

'Özel hayatının detaylarını herkese, kameralara anlatıyor, tanımadığımız insanlara her şeyi söylüyor, bütün hikâyeyi anlatıyor'

09 Şubat 2015 11:00

Serdar Ortaç'ın eşi ve Bu Tarz Benim'in yeni jüri üyesi Chloe Ortaç, bir programda jüri üyesi olmayı daha önce hiç düşünmediğini, Türkçe konuşabildiğine inanamadığını söyledi. Serdaç Ortaç hakkında "Kocaman bir ağzı var, ağzı çok gevşek, çok konuşuyor" diyen Chloe, "Özel hayatını, özel hayatının detaylarını herkese, kameralara anlatıyor. Tanımadığımız insanlara her şeyi söylüyor, bütün hikâyeyi anlatıyor. Sürekli “Niye, niye?” diye soruyorum. Eğer sokakta biri “İç çamaşırınız hangi renk?” diye sorsa, rengine bakıp cevap verir. “Donun ne renk?” diye sorsalar söyleyecek yani" ifadeleri ile tepki gösterdi.

Türkiye'ye Serdar için geldiğini belirten Chloe, hakkında "yeni Ivana" diye bahsedilmesinden rahatsız olduğunu "Bu hiç hoşuma gitmiyor, çünkü ben yeni Ivana değilim, ben yeni hiç kimse değilim. Ben Chloe Ortaç’ım" sözleriyle anlattı.

Radikal’den Armağan Çağlayan’ın sorularını yanıtlayan (8 Şubat 2015) Chloe Ortaç’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Chloe buraya gelirken Türkiye’de bir gün televizyon yıldızı olacağım diye bir düşüncen var mıydı?

Buraya gelmeden önce hep televizyonda çalışmak istemiştim. Gelecek planım her zaman buydu, “Televizyonda olacağım” diyordum. Oyunculuk, sunuculuk ya da onun gibi bir şey. Türkiye’de bir programda jüri olacağımı hiç düşünmedim. Türkçe konuşacağımı da hiç düşünmedim ve kendimi başka bir dili konuşurken izlediğimde şok oluyorum. Hiç hayal edemezdim.

 

İrlanda’da ne yapıyordun buraya gelmeden önce?

Okuldayken modellik yaptım. Sonrasında gazeteci olmak için üniversiteye başvurdum.

 

Niye Türkiye’ye geldin?

Serdar için geldim!

 

Gerçekten mi?

Yok ama gerçekten. Buraya gelmeyi planlamıyordum, çünkü modellik için Türkiye’nin uygun olduğunu bilmiyordum. Daha önce model olmak için Türkiye’ye gelen hiç kimseyi duymamıştım. Normalde Milano, Paris, New York’a gidilir model olmak için. Burada modelliğin bu kadar popüler olduğunu bilmiyordum. Ajansıma neden benim Türkiye’ye gitmemi istediklerini anlamadığımı söyledim. Ama Serdar’ın bir klibi varmış ve fotoğraflarıma bakıp beni seçmiş. Ajansıma “Lütfen onu gönderin, lütfen onu gönderin” diye ısrar ediyormuş. Ben de “Tamam gideceğim” dedim ama modellik yapan başka bir arkadaşımla gitme şartını koştum. Serdar, “Tamam, arkadaşın da gelebilir. Problem değil” dedi. Ben de Türkiye’ye onun müzik klibi için geldim ve bir daha da geri dönmedim!

 

Kaç yıldır Türkiye’desin?

Üç yıldır.

 

İrlanda’yı özlüyor musun?

Ailemi çok özlüyorum ama iki ayda bir onları görmek için İrlanda’ya gidiyorum zaten. Gitmemem imkânsız, ailem olmadan yaşayamam. Onları çok özlüyorum.

 

 

'Bu Tarz Benim’de jüride olmaktan memnun musun?

Evet, çünkü modayı çok seviyorum. O benim hayatım. Her zaman moda dünyasında olmak istedim. 15-16 yaşımdan beri modellik yapıyorum ama aslında 6-7 yaşımdan beri istiyordum. Dolayısıyla bu iş benim için mükemmel. Modayı değerlendiriyorum ki bu benim çok sevdiğim bir şey.

 

‘Ben yeni Ivana değilim’

 

Gazeteciler “Ivana’ya karşı Chloe'yi buldular” diye yazdılar.

Bu hiç hoşuma gitmiyor, çünkü ben yeni Ivana değilim, ben yeni hiç kimse değilim. Ben Chloe Ortaç’ım. Ivana’yı çok seviyorum, çok hoş bir kadın ama ben Chloe Ortaç’ım. O farklı ben farklıyım!

 

Tanışıyor musunuz? Arkadaş mısınız?

Ya arkadaşız değiliz ama tanışıyoruz. Onu çok seviyorum. Çok iyi bir insan. Ama sadece o da yabancı, ben de yabancıyım diye bu birbirimize rakip olduğumuz ya da birbirimize benzediğimiz anlamına gelmiyor!

 

Hiç ürkmedin mi, “Ya ben çok Türkçe bilmiyorum, bu jüri üyeliği işini beceremem“ demedin mi?

Korku demeyelim ama biraz endişelendim. Eğer yapabileceğimi hissedersem hiçbir işe hayır demem.

 

Bülent Hanım’dan (Ersoy) ürküyor musun?

Bülent’ten korkmuyorum, çünkü bana çok iyi davranıyor!

 

Serdar Ortaç ile evli olmaktan mutlu musun?

Tabii ki. Biz zaten düğünden öncede evli gibiydik. Üç buçuk sene birlikte yaşadık. Yani evlenince hiçbir şey değişmedi benim için. Sadece birlikteliğimiz resmi oldu, artık bir evlilik cüzdanımız var.

 

Çocuk istiyor musun?

Tabii ki istiyorum. Çocukları çok seviyorum, çok. Ama şu an iş daha önemli benim için!

 

Serdar Bey yaş olarak senden büyük. İki ya da üç sene sonra Serdar Bey’in bir çocuğu olsa, çocuk ilkokulu bitirdiğinde Serdar Bey baya yaşlanmış olacak. Bu senin bakış açın bana biraz egoistçe geldi. Ortak bir hayatsa bu bence Serdar Bey’in çocuk isteğine de saygı göstermen lazım.

Benim kariyerimi bırakıp ‘Serdar benden daha yaşlı’ diye bir çocuk doğurmam Serdar açısından bencilce değil mi?

 

Türkiye’de pop sanatçıları, genel olarak evlenmezler. Serdar Bey de seninle evlenerek kariyerini riske attı!

Bence insanlar ona şimdi daha fazla saygı duyuyorlar. Çünkü bundan önce playboy’du, herkes bunu biliyor ama şimdi ona saygıyla bakıyorlar çünkü bir eşi var ve eşine saygılı davranıyor. Bence hayranlarının bunu görmesi daha önemli.

 

Kendi kariyerin için iki üç sene filan daha çocuk istemiyorsun, Serdar Bey de çocuk istiyor. Öyle mi?

Üç sene değil. Allah bilir. Olacağı zaman olacak. Çocuk sahibi olmayı ya da olmamayı planlamıyorum. Eğer olursa olur.

 

Bu sana bağlı.

Ama bazen öyle değil.

Serdar Ortaç: O hapları ben almıyorum aşkım. (Gülüyorlar) Keşke bana da olsa da alsam.

Var artık.

Serdar Ortaç: Var mı erkeğe?

Var artık.

Serdar Ortaç: (Chloe’ye) Erkekler için de hap çıkmış.

İç o zaman (gülüyorlar).

 

Serdar Bey MS olduğunda ne hissettiniz? Çünkü bazı haberler okudum. Serdar Bey video çekip koyunca filan sen kızmışsın...

Evet kızdım çünkü zayıflığını insanlarla paylaşmasını istemedim. Hasta olduğunu öğrendiği zaman o çok özel bir andı ve herkese “Çok hastayım” demesine gerek yoktu.

 

Niye? O bir star sonuçta, star olmak biraz da her şeyin haber olması ve paylaşmak demek ya...

Evet ama bazı insanlar onun hayranı değil ve onun bir sorunu olduğunda mutlu oluyorlar. Onlar bunu istiyor! Bazı insanlar ona kötü gözle bakıyor ve başına kötü şeylerin gelmesini istiyorlar. Serdar “Hastayım” dediğinde de bundan mutlu oluyorlar. Onlara bu tatmini vermek istemiyorum. Serdar’ın hayranı olmayanlardan bahsediyorum. Tabii ki hayranları çok üzüldü.

 

Peki ne hissediyorsun? Şimdi şöyle bir durum var ya, Serdar Bey’in hastalığı ilerlerse, sen genç bir kadınsın, Serdar Bey’e bakmak zorunda kalacak olman seni ürkütüyor mu mesela?

Evlenmeden önce hasta olduğunu biliyordum zaten, bazı problemleri vardı. Düzgün yürüyemiyordu, ben onu tutuyordum. Düşüyordu. Sahnede dik duramıyordu. Tabii ki onun için endişeleniyordum. Ama ne olursa olsun ben onun eşi olacağım. Benim görevim bu. Biz evlilik yemini ettik. Evlenmeden önce Serdar bana “45 yaşında adamla evleniyorsun, aklın yerinde mi?” diye sordu. Ben Serdar’ın yaşını görmüyorum ki!

 

Sen kaç yaşındasın Chloe?

22. Hastalıkla ilgili soru hakkında bir şey daha söylemek istiyorum. Biz zaten Serdar’ın hasta olduğunu biliyorduk. MS teşhisi konulduğu zaman çok üzülmüştüm ama rahatladım da bir yandan. Çünkü ne olduğunu öğrendik. MS tabii ki çok kötü bir hastalık ama daha kötüsü de olabilirdi.

 

Kıskanç mısın?

Kıskanmak için zaman yok. Biz her zaman beraberiz. Neredeyse hiç ayrılmıyoruz birbirimizden. Hayranları onu seviyor. Onu sevdikleri için mutlu oluyorum. Onun eşim olduğunu biliyorum, o benim yani. Ben Serdar’a güveniyorum. Kıskanç değilim ama koruyucuyum.

 

Serdar Ortaç sahnedeyken ne hissediyorsun?

Şarkı söylerken mi dans ederken mi?

 

Hepsi.

Şarkı söylerken onunla gurur duyuyorum. Herkes onun şarkılarını söylüyor ve bütün şarkılara eşlik ediyor. Bu çok güzel bir his. Dansçılarla dans etmesinin de şovun bir parçası olduğunu biliyorum ama, tabii ki sevmiyorum! Onun işine saygı duymalıyım.

 

Ama gene de belli ki aranızda bir kıskançlık konuşması geçmiş. “O dansçıya çok dokundun” gibi bir konuşma geçmiş!

Belki uzun zaman önce geçmiştir. Onun tüm dansçılarını tanıyorum ve seviyorum. Kızlar onunla yıllardır çalışıyor.

 

Şimdi iki kanalda birden ‘Bu Tarz Benim’ var ya, öteki kanaldaki ‘Bu Tarz Benim’i seyrediyor musun, ne oluyor orada, ne yapıyorlar diye?..

Kendi programımı bile izleyecek vaktim yok. Çünkü çok çalışıyorum.

 

Ben olsam bakarım rakipler ne yapıyor diye.

Tüm programları izlemiyorum, programdan klipler izliyorum. Kızların ne giydiğine bakıyorum, yarışmacılar nasıl diye bakıyorum. Ama tamamını izlemiyorum. Kendi programımı, onların programını, bizim yarışmacıları ve onların yarışmacılarını karşılaştırıyorum.

 

Nasıl buluyorsun Türk kızlarının giyim tarzını?

Genel olarak mı, programda mı?

 

Genel olarak.

Genel olarak Türkiye’de tüm kadınların kendi tarzları var. Genel olarak bir Türk kadını tarzı yok. Bazı kızların elegan bir tarzı var, bazılarının ki farklı, dünyanın her yerinde olduğu gibi. Öyle belirgin bir “Türk tarzı” yok. Ama iyi giyindiklerini düşünüyorum.

 

Programda nasıllar?

Öğreniyorlar.

 

Bence zevk öğrenilebilir bir şey değil. O varsa var, yoksa yok.

İşimiz yalnızca onlara tavsiyeler vermek, onları doğru yola yöneltmek, onların üzerine kıyafetleri ben giydiremem ki.

 

Kendimi yabancı gibi hissetmiyorum

 

Yabancı birisi olarak Türkiye’de yaşamak nasıl, zor mu?

En başlarda zordu çünkü, herkes Serdar’ı tanıyordu ve beni yargılıyordu. Eğer Serdar normal bir insan olsaydı kimse beni fark etmezdi bile. Ama herkes “Serdar’ın kız arkadaşı kim? Neden yabancı bir kızla beraber, Türk’le değil” sorularını soruyordu. Herkes beni yargılıyordu. “Niye burada? Zaten onu terk edecek” diyorlardı. Ama yavaş yavaş beni kabul ettiler, üç yıldır buradayım ve bu ülkedeki herkesin beni kabul ettiğini hissediyorum. Artık kendimi yabancı gibi hissetmiyorum. İnsanlar “yabancı” dediğinde de hoşlanmıyorum çünkü bu ülkenin bir parçası olduğumu hissediyorum.

 

Hiç “Ne işim var burada” dediğin oldu mu?

İlk zamanlarda evet, çünkü Türkçe bilmiyordum, hangi işi yapacağımı bilmiyordum. Sonsuza kadar modellik yapamazdım. Benim için çok stresliydi ve Türkçe çok zor.

 

Serdar Ortaç ünlü olmasaydı, gene burada olur muydun, yoksa ünlü bir insanla evli olmak mı seni buraya bağlıyor?

Ünlü olduğunu öğrendiğimde, bu beni ondan uzaklaştırdı çünkü böyle bir şeye hazır değildim. Korkuyordum. Herkes beni izleyecek, herkes beni yargılayacaktı. Ve ünlülerin ilişkileri ile ilgili iyi bir izlenim yoktur biliyorsun. Ünlü erkekler istediklerini yapabilir, istedikleri kişileri elde edebilir. Böyle bir insana âşık olmak istemiyordum, korkuyordum. Onun ünlü olması benim için zordu, “Ooo yaşasın ünlü” demedim yani!

Ne zaman âşık olduğunu hissettin?

Onunla burada geçirdiğim birkaç aydan sonra, ilişkimizden önce. Birlikte zaman geçirdik, her zaman beraberdik ve bana çok zaman ayırdı. O kadar değişti ki, başkalarıyla olan hayatını durdurdu. Her zaman benimleydi. Serdar Ortaç’ın kim olduğunu öğrendim, karakterini öğrendim. Sonra da âşık oldum.

 

En çok hangi huyuna kızıyorsun Serdar Ortaç’ın?

Kocaman bir ağzı var, ağzı çok gevşek, çok konuşuyor! Özel hayatını, özel hayatının detaylarını herkese, kameralara anlatıyor. Tanımadığımız insanlara her şeyi söylüyor, bütün hikâyeyi anlatıyor. Sürekli “Niye, niye?” diye soruyorum. Eğer sokakta biri “İç çamaşırınız hangi renk?” diye sorsa, rengine bakıp cevap verir. “Donun ne renk?” diye sorsalar söyleyecek yani!

Serdar Ortaç: Başka yok mu? Bipolarlık yok mu?

Evet bipolarsın, tam anlamıyla bipolar. Bir elbise giyiyorum mesela “Aman Tanrım bu elbise mükemmel. Çok sevdim” diyor, bir saat sonra, “O elbiseyi niye giydin? Rengini aslında sevmedim” diyor! Bipolarlığını kabul ediyorum ve onunla başa çıkabiliyorum ama tek sorunum çok konuşması!

 

Serdar Bey’le evlendikten sonra Serdar Bey’in fanlarıyla başın derde girdi mi? Çünkü bazı fanlar sevdikleri insan evlensin istemezler, hakaret ederler filan...

Evet. Bazıları bana “Neden onunla evlendin?” diye sordu. Bazı insanlar da “Onunla ünlü olduğu için evlendin değil mi?” dedi. Ama Serdar’ın hayranlarının birçoğu çok güzel şeyler söylüyorlar, “Sizi seviyoruz Ortaç ailesi” diyorlar. Kabul ettiler beni.

 

Annenle baban bir şey dedi mi? Kendinden 20 yaş büyük bir adamla evlendin.

Evet. Babam en başta bu durumdan hiç mutlu değildi. Çünkü babam genç ve “Neden yaşlı bir adamla berabersin, anlamıyorum” dedi. Annem Serdar ile tanışmak için Türkiye’ye geldi, babam gelmedi. “Sen git Lucy, ben istemiyorum” demiş, çünkü kabul edemiyordu. Annem geldi ve Serdar ile tanışınca Serdar’ın yaşlı bir adam gibi olmadığını gördü. Serdar bir çocuk gibi. Benim çocuğum gibi. Gerçekten. Sonra babam da gelip Serdar’la tanıştı. Geldiğinin ikinci gününde arkadaş gibi oldular. Çünkü birbirlerine çok benziyorlar.

 

Serdar Bey babanla yaşıt mı?

Babam Serdar’dan iki yaş küçük.

 

Serdar Bey’in annesiyle anlaşabiliyor musunuz? Kaynanalar Türkiye’de biraz bilmiş olur!

Annesini çok seviyorum. Çok iyi bir insan. Benim annemmiş gibi hissediyorum. Her zaman Serdar nasıl, ben nasılım, her şey yolunda mı diye kontrol etmek için arıyor. Hayatımız hakkında asla bir yorum yapmıyor. Onunla iyi bir ilişkim var.

 

Artık Türkçe şarkılar filan dinliyor musun Chloe?

Evet dinliyorum. Popüler olan tüm şarkıları seviyorum. Demet Akalın’ın ve Ayşe Hatun Önal’ın ve Bengü’nün şarkılarını seviyorum.

 

Çok arkadaşın var mı burada?

Var ya. Yakın arkadaşlarım var ama daha fazla arkadaşım olsun diye de gereksiz arkadaşlara ihtiyacım yok. Burada gerçekten iyi arkadaşlarım var en fazla, 6 tane. Onlara her şeyi söylüyorum, paylaşıyorum. Çok fazla arkadaş sahibi olmak iyi bir şey değil, dedikodu oluyor sonra.

 

Bundan sonra Türkiye’den ne bekliyorsun?

İş yapmak istiyorum. Stilistlik yapmak istiyorum. Kendi parfümümü çıkarmak istiyorum. Kendi mağazamı açmak istiyorum. Marka olmak istiyorum. Sadece televizyon da değil, bir iş kadını olmak istiyorum.

 

Türkiye’de en iyi giyinen kadın kim sence?

Hadise’nin tarzını seviyorum. Demet Akalın’ın kliplerindeki tarzını seviyorum. Hande Yener farklı giyiniyor.

 

Peki en rüküş kim sence?

Bunu söylemem, hayır!

 

Bir gün İrlanda’ya geri dönmek gibi bir hayalin var mı?

Serdar’ın Türkiye’yi bırakması mümkün değil.

 

Türkiye siyasetiyle ilgileniyor musun? “Artık burada yaşıyorum, buranın siyasetiyle de ilgileneyim” diyor musun?

Evet, tabii ki kendi fikrim var. Haberleri izliyorum, neler olduğunu biliyorum ama yorum yapmayı sevmiyorum çünkü bana düşen bir şey değil. Kendi yorumlarım var, kendi fikirlerim var ama bunu başkalarıyla paylaşmam gerekmiyor. Mesela Twitter’dan bir şey yazsam patlayacak. İnsanlar diyecek ki “Sana ne, daha üç yıldır buradasın.” Hem ben fikirlerimi yazsam bundan Serdar da etkilenir, ne gerek var? Ama mesela Instagram’a fotoğraflarımı yüklerken çok dikkat ediyorum. Çünkü biliyorum ki insanlar her yüklediğim resmi kabul etmeyecek. Mesela, eğer kıyafetim kısa ise, fotoğrafı kesiyorum, çünkü herkesin kabul etmeyeceğini biliyorum.

Şu anda bir sorumluluğum var. Televizyon programında jüriyim ve insanlara “Onu giyme, bunu giy” diyorum, dolayısıyla kıyafetlerimde dikkatli olmalıyım. Eğer kısa giyersem, “O insanların böyle mi giyinmesini istiyor” derler. Anladın mı?..