Gündem

Cem Uzan: İlk kumpas bana kuruldu

"Ben­den açık açık pa­ra is­ten­di. İs­te­ni­len pa­ra da 1 mil­yon do­lar­dı. Avu­kat, ‘Ver bir mil­yon do­la­rı, içer­de­ki­ler de ser­best ka­lır da­va da açıl­ma­z’ di­yor­du"

19 Ağustos 2014 13:07

Cem Uzan, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "paralel yapı" dediği Gülen cemaatinin yargı ve emniyette yapılandığı iddialarıyla ilgili olarak, "Er­ge­ne­ko­n’­dan gö­zal­tı­na alı­nan­la­rı ‘Te­rö­ris­t’, Bal­yo­z’­da gö­zal­tı­na alı­nan­la­rı ‘Dar­be­ci­’ di­ye suç­la­yıp ce­za­evi­ne at­tıran­lar, be­nim ai­le­mi de ‘Hır­sı­z’ di­ye ilan et­ti­ler. Bir sav­cı, ha­kim, bir­kaç po­lis üç de ga­ze­te olur­sa bu iş ta­mam. İlk kum­pa­sı be­nim ai­le­min üze­rin­de de­ne­di­ler. So­nuç alın­ca di­ğer­le­ri­ne uzan­dı­lar" dedi.

Sahibi olduğu İmar Bankası'nda devletten hesap saklamak üzere çifte kayıt sistemi kurduğu ve Çukurova Elektrik ile Kepez Elektrik'te usulsüz işlemler yaptığı saptanan, ardından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından tüm mallarına 2003-2004’te el konulduktan sonra Fransa’ya sığınan işadamı ve medya patronu Cem Uzan, Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'e konuştu.

Sözcü gazetesinin bugünkü (19 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan, "İlk kumpas bize kuruldu" başlıklı haber şöyle:

 

'İlk kumpas bize kuruldu'

 

An­ka­ra stüd­yo­sun­da ge­ce sa­at 02.00’ye ka­dar de­vam eden te­le­viz­yon prog­ra­mı­na ka­tıl­mış­tı. Özel uçak­la, İs­tan­bu­l’­da­ki evi­ne dön­dü­ğün­de sa­at 05.00’i ge­çi­yor­du. Uyu­du. Her sa­bah yap­tı­ğı spo­ru da ak­şam üze­ri­ne bı­rak­mış­tı. Çün­kü, öğ­le­den son­ra Ame­ri­ka­lı iki avu­kat­la top­lan­tı­sı var­dı. O gün geç uyan­dı. Top­lan­tı­dan son­ra, spor yap­ma­ya fır­sat bu­la­bil­di. Kan-ter için­de sa­lo­na gel­di. Az son­ra ban­yo­ya gi­re­cek­ti. Ma­sa­nın üze­rin­de­ki bir­kaç ga­ze­te­nin baş­lık­la­rı­nı oku­du. “Bu mem­le­ket­te ne za­man iyi ha­be­r” ola­cak di­ye dü­şün­dü. Bu­gün, avu­ka­tı da, na­sıl hak­sız­lık­lar­la kar­şı kar­şı­ya ol­duk­la­rı­nı an­lat­mış­tı. Ar­tık yar­gı­ya olan gü­ve­ni de kay­bo­lu­yor­du.

 

Ha­be­ri evin­de­ki gö­rev­li ver­di

 

Evin­de ça­lı­şan gö­rev­li­ler­den bi­ri­si he­ye­can­la mut­fak­tan sa­lo­na gel­di, “Cem Bey, Cem Bey si­zi gö­zal­tı­na al­mış­lar. Şim­di de Va­tan Cad­de­si­’n­de bu­lu­nan Em­ni­ye­t’­e gö­tü­rü­yor­lar­mı­ş” de­di. Elin­de­ki hav­luy­la bir yan­dan te­ri­ni si­len, ün­lü iş ada­mı ve Genç Par­ti Ge­nel Baş­ka­nı Cem Uzan, “Ne gö­zal­tı­sı, ne Em­ni­ye­ti, ben kar­şın­da­yım, sen rü­ya mı gör­dün yok­sa?” de­di­ğin­de, gö­rev­li mah­cup ol­muş­tu. Ba­şı­nı ye­re eğ­di, “E­fen­dim, keş­ke rü­ya ol­sa. Te­le­viz­yon­da öy­le söy­lü­yor­lar, sü­rek­li adı­nı­zı ya­zı­yor­la­r” kar­şı­lı­ğı­nı ver­di.

Ku­man­da­yı al­dı. Ken­di­si­ne “Gö­zal­tı­na alın­mı­şı­nı­z” di­yen ki­şi­nin söy­le­di­ği te­le­viz­yon ka­na­lı­nı aç­tı. Doğ­ruy­du. Sü­rek­li “Son da­ki­ka­” ha­be­ri ola­rak alt ya­zı­dan Cem Uza­n’­ın gö­zal­tı­na alın­dı­ğı ya­zı­sı akı­yor­du. Cem Uzan, ka­nal de­ğiş­tir­di, ora­da da, gö­zal­tı­na alın­dı­ğı be­lir­ti­li­yor­du. Bir dö­nem sa­hi­bi ol­du­ğu Star TV’­yi aç­tı, ay­nı ha­ber ya­yın­la­nı­yor, Cem Uza­n’­la bir­lik­te gö­zal­tı­na alın­dı­ğı be­lir­ti­len­le­rin isim­le­ri sı­ra­la­nı­yor­du.


Cem Uzan te­laş­lan­dı. Eşi, Ala­ra Ha­nı­mı ça­ğırt­tı. Ala­ra Ha­nım da, eşi­nin son dö­nem­ler­de­ki te­dir­gin­li­ği­nin far­kın­day­dı. Onu yal­nız bı­rak­mı­yor­du. Cem, Bey, eşi­ne “Sa­kın üzül­me, bir şey­ler olu­yor. Sa­kin ol ha­ya­tım. An­la­dı­ğım ka­da­rıy­la bi­ri­le­ri be­ni al­ma­ya ge­li­yor. Ben bir duş alıp ha­zır­la­na- ­yı­m” de­di. Bu kez te­le­viz­yon ku­man­da­sı Ala­ra Ha­nı­m’­ın elin­dey­di. Ka­nal ka­nal do­la­şı­yor­du. Hep­sin­de ay­nı ha­ber var­dı. Cem Uza­n’­ın gö­zal­tı­na alın­dı­ğı be­lir­ti­li­yor ama Cem Uzan o an ya­nın­day­dı. Cem Uzan ban­yo­ya gi­der­ken, eşi “Bun­lar ya­lan ha­ber ol­ma­sın?” de­di. Uzan, eşi­ne bak­tı, bir şey söy­le­me­di. Ban­yo­ya doğ­ru yü­rür­ken ka­fa­sı kar­ma­ka­rı­şık­tı. Ni­çin, ge­lip gö­zal­tı­na alın­mı­yor da, gö­zal­tı­na alın­ma­dan gö­zal­tı­na alın­dı­ğı ba­sı­na bil­di­ri­li­yor­du. Ban­yo­ya yü­rür­ken bu­nun ce­va­bı­nı da bul­muş­tu. İna­dı­na kaç­ma­ya­cak­tı, ina­dı­na on­la­rın ge­li­şi­ni bek­le­ye­cek­ti…

 

Alara Hanım’ın sesi titredi…

 

Du­şu her za­man­kin­den uzun sürmüş­tü. Bor­no­zu­nu giy­di­ğin­de, ka­pı önün­de eşi­nin “Gel­di­ler Cem, se­ni gö­tür­me­ye gel­di­le­r” di­yen se­si­ni duy­du. O an, da­ha dün­ya­dan ha­ber­siz kı­zı Pa­ri­s’­i dü­şün­dü. Ala­ra Ha­nı­m’­ın se­si tit­ri­yor­du. Ya oğ­lu Ren­ç’­in, ev­de bir an­da çok sa­yı­da po­li­si gö­rün­ce na­sıl kork­muş ola­bi­le­ce­ği­ni dü­şün­dü. Ya­tak oda­sı­na gel­di­ğin­de, oda­nın içi po­lis do­luy­du. Bu kez, ger­çek­ten ken­di­si­ni Va­tan Cad­de­si­’n­de­ki Em­ni­yet Mü­dür­lü­ğü­’ne gö­tür­mek üze­re gel­miş­ler­di.


Gö­zal­tı iş­lem­le­ri ya­pıl­dık­tan son­ra, sor­gu­ya ge­çil­miş­ti. Cem Uza­n’­a, şir­ket­le­riy­le il­gi­li ba­zı bel­ge­ler gös­te­ri­li­yor, bu­nun­la il­gi­li so­ru­lar yö­nel­ti­li­yor­du. Oy­sa, o dö­nem­de Uza­n’­ın bü­tün şir­ket­le­ri­ne za­ten el ko­nul­muş­tu. Cem Uzan, bir dö­nem ken­di­si­ne ait olan şir­ket­ten pa­ra çal­mak­la suç­la­nı­yor­du. Sor­gu­yu ya­pan gö­rev­li­ye, “Şir­ket­le­re el koy­du­lar. Be­nim de­ğil bu şir­ket­ler. Hiç­bir so­ru­nu­za ce­vap ver­mem. Sus­ma hak­kı­mı kul­la­nı­yo­ru­m” de­di.


Sor­gu­cu po­lis­ler, Uza­n’­ı ko­nuş­tur­mak için de­ği­şik tak­tik­le­re baş­vu­ru­yor­du. An­cak, Uzan ko­nuş­ma­mak­ta ka­rar­lıy­dı. Avu­ka­tı Şey­lan Çığ­gın da, sus­ma hak­kı­nı kul­lan­ma­sı­nı is­ti­yor­du. Hüc­re­ye ko­nul­ma vak­ti gel­miş­ti. Bir ge­ce ön­ce­nin yor­gun­lu­ğu so­nu­cu uy­ku­suz­du. Hüc­re­ye koy­duk­la­rın­da, bir an ön­ce uyu­mak is­ti­yor­du. De­mir ka­pı­la­rın açı­lıp ka­pan­ma­sı, onu de­rin uy­ku­sun­dan uyan­dır­ma­dı.


Ak­şa­mü­ze­ri C.Sav­cı­sı­’nın kar­şı­sın­day­dı. Ora­da da, şir­ket­le­ri­ne el ko­nul­du­ğu­nu, ken­di şir­ke­tin­den pa­ra çal­ma­sı­nın söz ko­nu­su ola­ma­ya­ca­ğı­nı be­lir­ti­yor­du. Tu­tuk­lan­ma ta­le­biy­le mah­ke­me­ye sevk edi­len 35 ki­şi, Tür­ki­ye­’nin en bü­yük şir­ket­le­ri­nin yö­ne­ti­ci­le­riy­di. Hep­si de “Çe­te­”den sor­gu­la­na­cak­tı. Cem Uzan dı­şın­da­ki­le­rin ta­ma­mı­nın tu­tuk­lan­ma­sı­na ka­rar ve­ril­di. Cem Uza­n’­ın tu­tuk­lan­ma­ma ge­rek­çe­si ola­rak “Ad­re­si bel­li­dir, kaç­ma ris­ki yok­tu­r” gös­te­ri­li­yor­du. Ger­çek­ten, Uza­n’­ın kaç­ma gi­bi bir dü­şün­ce­si de yok­tu. Ta ­ki o gün ken­di­si­ne söy­le­nen­le­ri du­ya­na ka­da­r…


Hüc­re­de ge­çir­di­ği sa­at­le­ri ha­tır­la­dı. Ken­di­si­ne na­sıl bir komp­lo ku­rul­du­ğu­nu dü­şün­dü. O sı­ra­da ço­cuk­la­rı Renç, üze­rin­de Ga­la­ta­sa­ray for­ma­sıy­la gö­rün­dü. Cem Uzan kah­ve­sin­den bir yu­dum da­ha al­dı. O ken­di­si­ne ya­pı­lan­la­ra bir kez da­ha öf­ke duy­du ve şun­la­rı söy­le­di: “Her­ke­si tu­tuk­la­dı­lar, be­ni ‘Ad­re­si bel­li­dir kaç­ma ris­ki yok­tu­r’ di­ye ser­best bı­rak­tı­lar. Me­ğer­se, ba­na komp­lo şöy­le ku­rul­muş: “Te­le­viz­yon­la­ra gö­zal­tı­na alın­dı­ğım ha­be­ri ön­ce­den ve­ri­le­cek, ben de ha­be­ri te­le­viz­yon­dan öğ­re­nir öğ­ren­mez kor­kup ka­ça­ca­ğım. Ben kaç­ma­ya ça­lı­şır­ken, evi­min et­ra­fı po­lis­le çev­ri­li ol­du­ğu için ev­den ka­çar­ken ya­ka­la­na­cak­tım. Böy­le­ce, ‘Cem Uzan ka­çı­yor­du, po­lis ta­ra­fın­dan ya­ka­lan­dı­’ de­ni­le­cek­ti.”

 

1 mil­yon $ rüş­vet ta­le­bi

 

Be­nim, “Cem Bey, pe­ki bu komp­lo­yu si­ze kim kur­du?” di­ye sor­ma­mı bek­le­me­den bir C.Sav­cı­sı­’nın adı­nı ver­di. Ve ar­dın­dan da müt­hiş bir id­di­ada bu­lun­du: “Be­nim­le bir­lik­te gö­zal­tı­na alı­nan her­kes tu­tuk­lan­dık­tan 3-4 gün son­ra ba­na bir avu­kat ara­cı­lı­ğıy­la ha­ber gön­de­ril­di. Ben­den açık açık pa­ra is­ten­di. İs­te­ni­len pa­ra da 1 mil­yon do­lar­dı. Avu­kat, ‘Ver bir mil­yon do­la­rı, içer­de­ki­ler de ser­best ka­lır da­va da açıl­ma­z’ di­yor­du. İçer­de­ki­ler 5-6 ay son­ra ser­best bı­ra­kıl­dı­lar. Da­va açıl­dı. Da­va 5 se­ne sür­dü. Ben Fran­sa­’day­ken de ba­na bu da­va­dan 24 yıl ha­pis ce­za­sı ve­ril­di. Di­ğer­le­riy­le bir­lik­te 42 yıl ha­pis ce­za­sı ver­di­ler. ‘Rüş­vet ver­mek­te­n’ ce­za ve­ri­yor­lar ama ki­me ver­di­ğim id­di­ana­me­de bi­le yok. ‘Ev­rak sah­te­kar­lı­ğı­’ de­ni­li­yor. Hiç­bir şir­ke­tim­de hiç­bir ev­rak sah­te de­ğil.”

 

'İlk kumpas aileme kuruldu'

 

Cem Uzan, 17 Ara­lık Ope­ras­yo­nu­’n­dan son­ra ya­şa­nan hu­ku­ki tar­tış­ma­la­ra baş­ka bir pen­ce­re­den bak­tı. Bu ko­nu­da şu de­ğer­len­dir­me­yi yap­tı: “Er­ge­ne­ko­n’­dan gö­zal­tı­na alı­nan­la­rı ‘Te­rö­ris­t’, Bal­yo­z’­da gö­zal­tı­na alı­nan­la­rı ‘Dar­be­ci­’ di­ye suç­la­yıp ce­za­evi­ne at­tıran­lar, be­nim ai­le­mi de ‘Hır­sı­z’ di­ye ilan et­ti­ler. Bir sav­cı, ha­kim, bir­kaç po­lis üç de ga­ze­te olur­sa bu iş ta­mam. İlk kum­pa­sı be­nim ai­le­min üze­rin­de de­ne­di­ler. So­nuç alın­ca di­ğer­le­ri­ne uzan­dı­lar. Ai­le­mi­ze in­sa­ni baz­da çok bü­yük kö­tü­lük­ler ya­pıl­dı. 2 ay­lık ço­cu­ğu­ma bi­le ce­za da­va­sı aç­tı­lar. Bu ai­le­nin ahı on­lar­dan ahes­te ahes­te çı­ka­cak­tır. Pa­re­lel Yar­gı­’nın be­nim da­va­la­rım üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­ni şim­di avu­kat­la­rım araş­tı­rı­yor.”

Uzan, an­la­tır­ken se­si uçak gü­rül­tü­sü­nün ara­sın­da kay­bo­lu­yor. Fran­sa­’nın o an bu­lun­du­ğu­muz Pro­ven­ce böl­ge­si Ra­ma­tu­el­le kö­yü­nün de kur­tu­luş gü­nüy­müş. Kur­tu­luş gü­nü şen­lik­le­ri çer­çe­ve­sin­de gös­te­ri uçuş­la­rı ya­pı­lı­yor, jet­ler­le ya­pı­lan ak­ro­ba­si gös­te­ri­le­ri ne­fes ke­si­yor­du. Cem Uzan da, eli­ni ma­vi göz­le­ri­nin üze­ri­ne si­per yap­tı ve uçak­la­ra bak­tı. Uçak­lar göz­den kay­bo­lun­ca­ya ka­dar bak­tık. Cem Uzan, kal­dı­ğı yer­den de­vam et­ti: 2007 yı­lın­da, İmar Ban­ka­sıy­la il­gi­li zim­met da­va­sı aç­tı­lar. Ne­yi zim­me­ti­me ge­çir­mi­şim sa­na söy­le­ye­yim de bi­raz gül. 20 bin li­ra. Na­sıl ge­çir­mi­şim? Ver­gi öde­mi­şim. Ya­ni kar­şı­lı­ğı ol­ma­yan bir he­sap­tan dev­le­te ver­gi öde­mi­şim. Öde­di­ğim ver­gi­nin için­de 20 bin li­ra­lık bir çe­kin kar­şı­lı­ğı yok­muş gü­ya. Dev­le­te ver­gi öde­mek için pa­ra çal­ma­ma ih­ti­yaç yok. Pa­ram yok­sa ver­gi­yi öde­mem. Bu­nu, sav­cı (isim ve­ri­yor) kı­lı­fı­na uy­du­ra­ma­dı ve dos­ya­ma ta­kip­siz­lik ver­di. Ta­kip­siz­li­ğe TMSF’­de­ki Fet­hul­lah­çı­lar iti­raz et­ti­ler. Da­va açıl­dı. Yal­nız en­te­re­san olan şu; Sav­cı da­va­yı aç­tı. Da­va­ya ba­kan mah­ke­me­nin baş­ka­nı, sav­cı­nın ka­rı­sı. Bir yer­de ka­rı-ko­ca be­ni mah­kum et­ti­ler. Ko­ca­sı da­va­yı açı­yor, ka­rı­sı ka­ra­ra bağ­lı­yor. Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de böy­le bir hok­ka­baz­lık yok. An­cak ve an­cak Fet­hul­la­h’­ın hu­kuk dü­ze­nin­de olu­yor bu. Avu­kat Ce­lal Ül­ge­n’­in ta­kip et­ti­ği bu dos­ya, şu an­da bil­di­ğim ka­da­rıy­la Yar­gı­ta­y’­da bek­li­yor.