Gündem

"Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan 9 akademisyen hâkim karşısına çıktı

“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar devam etti

20 Eylül 2018 23:59

“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attıkları için  kamudan ihraç edilerek haklarında dava açılan “barış akademisyenlerinin yargılandığı davalarda 9 akademisyen ve bir doktora öğrencisi bugün hâkim karşısına çıktı.

26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Doç. Dr. Nermin Saybaşılı'nın, Bilgi Üniversitesi'nden doktora öğrencisi Tuğçe Erçetin'in, araştırma görevlisi Orkun Doğan'ın, öğretim görevlisi Zeynep Altok'un ve Yrd. Doç. Dr. Murat Paker'in ilk duruşmaları görüldü.

37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Boğaziçi Üniversitesi'nden öğretim görevlisi Ahu Ersözlü ve Sabancı Üniversitesi'nden araştırma görevlisi Refet Ali Yalçın'ın ilk duruşmaları görüldü.

33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ise Marmara Üniversitesi'nden Seçil Ercan'ın dördüncü, Boğaziçi Üniversitesi'nden İrem Kursal Steen'in ve Meltem Ahıska'nın ise ikinci duruşmaları görüldü.

Bianet'ten Hikmet Adal'ın haberine göre, Çağlayan Adliyesi'nde görülen davalarda yaşanan gelişmeler şu şekilde:

26. ACM'de 1. Duruşma

26. ACM'de günün ilk duruşmasında Bilgi Üniversitesi'nden Orkun Doğan'ın yargılanmasına başlandı. Kimlik kontrolünün ardından duruşmaya geçildi. Doğan'ın avukatlığını Meriç Eyüboğlu üstlendi.

İmzacı akademisyen ve avukatı Eyüboğlu mahkemeden derhal beraat kararı verilmesini istedi. Bu talep gerçekleşmezse sanığın savunma yapması için erteleme talep edildi. 

Eyüboğlu, dosyaların birleştirilmesini talep ederek iddianamenin düzensiz ve özensiz yazıldığını, kes-kopyala-yapıştır tarzı bir yargılamanın adil ve bağımsız olamayacağını ifade etti. 

Dün yine aynı mahkemede gerçekleştirilen duruşmalarda birleştirme talebinin uygulanmadığını hatırlatan Eyüboğlu, dosyaların birleştirilmemesi yargılananlarda gerçek bir yargılama yapılmadığı şüphesi uyandırdığını söyledi. Bir basın açıklaması sırasında tutuklanan 10 kişinin yargılamaları tek tek mi yoksa aynı dosya içersinde mi yapılır diye mahkeme heyetine soru yönetti. 

Eyüboğlu iddianamenin 13. ACM'de açılan ilk dava dosyasından kopyalandığını da sözlerine ekledi. 

Akademisyen Doğan ise üzerime isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, kendisi hakkında derhal beraat kararı verilmesini, talebin reddi halinde savunma yapmak için ek süre verilmesini talep etti. 

Mahkeme heyeti birleştirme talebini reddederek, Doğan'ın savunma yapması için duruşmayı 2 Aralık saat 13:30'a erteledi. 

2. Duruşma

26. ACM'de günün ikinci duruşmasında Bilgi Üniversitesi'nden Tuğçe Erçetin'in yargılasına geçildi. Erçetin'in avukatlığını Sevgi Kalan Güvercin ve Ali Deniz Ceylan üstlendi.

Kimlik kontrolünün ardından duruşmaya geçilmesiyle birlikte söz alan Erçetin, savunmasını yazılı olarak mahkemeye sundu. 

Erçetin'in müdafi Kalan, usul taleplerinin olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Söz konusu bildiri kanunda suç teşkil etmemesi nedeniyle derhal beraat talep ediyoruz. Söz konusu bildiri insani taleplerden oluşmaktadır. Talep edilenler anayasal ifade özgürlüğü kapsamındadır. Anayasaya ve AİHM iştiraklarına baktığımızda suç unsuru somutlaşmamıştır ve müvekkilimin imzası bulunan metin ifade özgürlüğü kapsamındadır. 

"AİHM istirakları bu tür bildirilerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini, o nedenle devlete yöneltilen eleştirilerin en yüksek düzeyde korunması gerektiğini ve eğer şiddet ve nefret unsuru içermiyorsa sorunların hukuk yoluyla telkinleştirilmesini kapsamaktadır. Bu nedenle derhal beraat talep ediyoruz. 

Mahkemenin Erçetin'in yazılı savunmasının yanında sözlü olarak da ifade vermesi gerektiğini söyledi. Erçetin buna karşılık "Söz konusu metinde imzam olduğunu kabul ediyorum. Metni internet ortamında anonim bir mesajla gördüm ve imzaladım. Metnin barış çağrısı olması dolayısıyla imzaladım. Metnin içeriği şiddet çağrısı yapmayan bir metindir. Dolayısıyla demokratik ülkelerde bu tarz metinler sürekli olarak yapılmaktadır. Söz konusu metnin herhangi birisinin çağrısı olup olmadığını bilmiyordum. buna karşılık yazılı olarak verdiğim savunmayı tekrar ediyorum" dedi ve ek savunma için süre talep etti. 

Barış imzacısı akademisyenin diğer avukatı Ceylan ise aynı mahkemedeki dosyaların birleştirilmesini istedi. Aksi halde mahkemenin objektif ve bağımsızlık unsurunun sakatlanacağını belirtti.

Mahkeme bu talebi reddederken duruşma 12 Aralık tarihine ertelendi.

3. Duruşma

26. ACM'de günün üçüncü duruşmasında yine Bilgi Üniversitesi'nden Zeynep Altok'un yargılamasına geçildi. 

Duruşmada Altok, iddianamenin tebliğ edilmediği söyledi ve adres tanınmadığından dolayı tebliğnin iade olduğu öğrenildi. Ayrıca Altok mahkeme heyetine sağlık sorunları olduğunu belirterek, mahkeme heyetine sağlık raporu sundu.

İddianame tebliğ edildikten sonra savunma yapmak istediğini belirten akademisyen, savunma için ek süre talep etti. Duruşma 12 Aralık tarihine ertelendi.

4. Duruşma

26. ACM'de günün son duruşması öğleden sonra gerçekleşti. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Nermin Saybaşılı hakim karşısına çıktı. Saybaşılı'nın savunmasını avukat Aslı Kazan üstlendi.

Kazan, usul talepleri olduğunu bekirterek barış akademisyenlerine ilk açılan dosya olan 13. ACM'deki dosya ile birleştirme talep etti.

Dosyanın savcısı İsmet Bozkurt tarafından dosyaya gizlilik kararı konduğunuda belirten Kazan, "Daha sonra imzası bulunan ve yargılanan akademisyenlerin dosyaları açıldı amaa dosyaya ilişkin soruşturma evrakları gizlilik kararı nedeniyle bizde yoktur. Ana dosya soruşturma evraklarının bu dosyaya getirilmesini talep ediyoruz." dedi.

Kazan'ın iki talebi de dosyaya fayda sağlamayacağı gerekçesiyle mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Savunma için ek süre isteyen Saybaşılı'nın talebi doğrultusunda duruşma 12 Aralık tarihine ertelendi. Saybaşılı'ya bir sonraki duruşmada savunma için tekrar süre verilmeyeceği belirtildi.

37. ACM'de 1. Duruşma

37. ACM'de günün ilk duruşmasında Boğaziçi Üniversitesi'nden Ahu Ersözlü'nün dosyası görülmeye başlandı. Ersözlü'nün avukatlı Meriç Eyüboğlu duruşmada hazır bulundu. Kimlik kontrolünün ardından duruşmaya geçildi. 

İlk olarak söz alan Ahu Ersözlü "Ben bugün burada olmamalıydım. Burada bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Suç işlemediğim için derhal beraatımı istiyorum" dedi.

Mahkeme başkanı ise Ersözlü'ye savunma yapıp yapmayacağını sordu. Ersözlü ise "Ben buraya derhal beraat talep etmeye geldim. Derhal beraat istediğim için de savunma hazırlamadım" dedi. 

Ersözlü'den sonra söz alan Eyüboğlu, davaların her ne kadar birbirinden ayrı gözükse de müstakil olduğunu belirterek, dosyaların birleştirilmesini talep etti.

Her gün aynı tartışmaları yaşadıklarını ve her gün aynı şeyleri söylediklerini ifade eden Eyüboğlu müvekkilinin ifadesine gerek olmadığını söyleyerek derhal beraat talep etti.

Taleplerin sıralandığı sırada mahkeme başkanı "Siz zahmet etmeyin, dünkü beyanların aynısı. Ben yazdırırım" dedi.

Ersözlü'nün ve Meriçoğlu'nun talepleri reddedilerek duruşma 5 Mart 2019 saat 10:15'e ertelendi.

2. Duruşma

37. ACM'de günün ikinci duruşmasında Boğaziçi Üniversitesi'nden Refet Ali Yalçın'ın yargılanmasına başlandı. 

Yalçın, suçlamaları kabul etmediğini belirterek derhal beraat kararı verilmesini istedi. Talebin reddi halinde savunma yapabilmek için ek süre isteyen Yalçın'ın talebi reddedildi ve duruşma 5 Mart 2019 saat 10:30'a ertelendi.

33. ACM'de 1. Duruşma

33. ACM'de günün ilk duruşması öğleden sonra başladı. İlk olarak İrem Kutsal Steen'in duruşması görüldü. Kutsal, akademik çalışmalarını Amerika'da sürdürdüğü ve bu ülkede ikamet ettiği için duruşmaya katılamadı. Kutsal'ın avukatı, Kutsal'ın yurt dışı oturum belgesini mahkeme heyetine teslim etti.

İstinabe evraklarının tamamlanması ve ifadenin bu ülkede alınmasının uzun zaman alacağını belirten Kutssal'ın avukatı, müvekkilinin yurda dönmesi halinde bir sonraki duruşmaya kendisini savunma için hazır edeceğini belirtti ve bu nedenle duruşmanın ertelenmesi talebinde bulundu. 

Savcı sanığın savunmasının alınması için gerekli işlemlerin yapılmasını talep etti.

Mahkeme heyeti akademisyenin ikinci celseye kadar hazır edilmesi için süre verilmesine karar verildi. Kutsal'ın duruşma tarihinden daha erken bir tarihte Türkiye'ye dönmesi halinde duruşma tarihi beklenmeden ifade vereceği belirtildi.

Duruşma 18 Mart 2019 saat 9:30'a ertelendi. 

Mahkeme başkanının tüm duruşmalar boyunca sinirli olduğu ve avukatların savunmalarını bölerek sürekli acele etmelerini istediği gözlendi.

2. Duruşa

33. ACM'de günün ikinci duruşmasında Marmara Üniversitesi'nden ihraç edilen Seçil Ercan'ın duruşması görüldü. 

Fransa'da yaşayan Ercan'ın avukatı Sevgi Kalan Güvercin duruşmada hazır bulundu. Müvekkilinin Fransa'da oturma izni aldığını ve orada yaşadığını belirten Kalan, müvekkilinin ülkeye gelme gibi bir durumunun olmadığını belirterek bu aşamada istinabe yapılmasını talep etti.

İstinabe için sanık avukatı oturma iznine dair belgeleri mahkeme heyetine sundu. Mahkeme istinabe uygumalasını kabul etti. Ercan'ın savunması gerekli işlemlerin yapılmasının ardından yaşadığı ülkede alınacak. Ercan'ın istinabe uygulamasından önce ülkeye gelmesi halinde savunmasını burada vereceği kaydedildi. 

Duruşma 15 Mart 2019 saat 9:45'e ertelendi.

3. Duruşma

33. ACM'de gügün son duruşmasında Boğaziçi Üniversitesi'nden Meltem Ahıska'nın duruşması görüldü. Savunmaya geçmeden önce Ahıska'nın avukatı Alp Tekin Ocak savunma için Ahıska'yı dört avukatın temsil etmesini istiyerek şunları söyledi:

"667 sayılı KHK ile getirilen avukat sınırlandırılmasının uygulanmamasını istiyoruz. Benzer konularda AİHM ve Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararı vardır. Aksi durum savunma hakkının gereği gibi kullanılmasını engelleyeceği gibi adil yargılamaya da gölge düşürecektir. Kaldı ki müvekkile icra edilen eylem terör falaiyeti kapsamında işlenilen bir suç değildir. Bunlar göz onune alınarak müvekkilin müdafi uygulamasından yararlandırılmasını istiyoruz dedi."

Savcı bu talebin reddini istedi ve mahkeme başkanı bu duruşmada en fazla üç avukatın hazır bulundurulmasına, diğer avukatın duruşma salonundaki izleyici bölümüne geçmesine oy birliği ile karar verildiğini söyledi. Böylece savunmayı üstlenen dördüncü avukat olan Gözde Gedik savunmayı üstlenen avutların olduğu bölümden çıkartılarak seyirci bölümüne geçti.

Bu olayın ardından çok hızlı bir şekilde kimlik sorgulaması isteyen mahkeme başkanının aceleci bir tavırda olduğu görüldü.Mahkeme başkanı ayrıca iddianamenin özetini çok hızlı bir şekilde okudu.

Ahıska kendisine söz verilmesinin ardından derhal beraat talep etti. Mahkeme başkanının 10 Mart'taki basın açıklamasına katılıp katılmadığı sorusuna "Hayır, ben orada değildim, buna bir katılımım yoktur" cevabını verdi.

Mahkeme başkanının söz konusu bildiriyi sormasının ardından Ahıska "Söz konusu bildiri o dönem internette karşıma çıktı. Bildiriyi çok net hatırlamamakla beraber internet ortamında gördüğümü hatırlıyorum ve mail yolu ile dönüş yaparak ismimin bildiriye eklenmesini sağladım. Böylece benim ismim de internette dolaşan o metinde çıktı. Zaten daha sonra da metin çeşitli gazetelerde çıktı. Ama onlarda zaten söz konusu bildiriyi internetten almışlardır." dedi. 

Bunun ardından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) isteyip istemediği sorulan Ahıska HABG'yi kabul ettiğini beyan etti.

Ahıska'dan sonra söz alan akademisyenin diğer avukatı Murat Deha Boduroğlu, şunları söyledi:

"Söz konusu metinde müvekkilimin suç unsurları oluşmadı. Bu nedenle derhal beraat talebini yeniliyoruz. 2015'te yaşanan çatışma ortamında, bu ortamı engelleme yönündeki tek güç olan devlete yönelik bir barış ve istek çağrısı söz konusudur.

"Metnin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Uluslararası birçok insan hakları örgütün o dönem birçok insan hakları ihlalleri raporu mevcuttur. Bu koşullar altında insanların devlete seslenmesinden doğal başka ne olabilir. AİHM, kararlarında devlet büyüklerine yapılan çok ağır ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir. 

"Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti Prof. Dr. Neceti Polat'ı AİHM hakimliğine resmi olarak önermiştir. Polat'ta bir barış imzacısıdır. Bu husus dikkate alınsın. Metin yasal talepleri bildiren bir metindir. Bir terör örgütü propagandası değildir."

Boduroğlu'nun ardından tekrar söz alan Ocak "Propaganda suçu yönünden 2015'te söz konusu kanunda değişikliğe gidilmiş olup silahlı terör örgütüne şiddet, cebir ve ya örgütü meşru gösterecek bir eylemde bulunmak gereklidir. Müvekkilimde bu suçun unsurları oluşmamıştır. Yine basın yayın konusunda da bu suçun unsurları oluşmamıştır." ifadelerini kullandı.

Ocak bu savunmayı yaparken sözleri mahkeme başkanı tarafından bölünerek artık sözlerini toparlamasını ve acele etmesini istedi.

Buna karşılık diğer Ahıska'nın diğer avukatı Murat Deha Boduroğlu şunları söyledi:

"İddianame savcının iddianamesi çürüktür. Müvekkil açısından herhangi bir art niyet veya propaganda yoktur. İddianame kişisel kanaatlere dayalı kötü bir kurguda köşe yazısı niteliğindedir. İki sene sonra hazırlanmış bir iddianame olmasını dikkatlerinize sunuyoruz. Sanığın iddianamede isimleri geçen kişilerle uzaktan yakından bir bağı yoktur."

Avukatlar tarafından bu mahkeme görülmede başlayan ilk dosya 2017/60 ile birleştirme talep edildi ve ek savunma için süre talep edildi. 

Duruşma 17 Ekim tarihine ertelendi.