Gündem

"Bir kız çocuğunun gelecek hayallerine idam giriyorsa, Meclis'teki şiddet artık bu ülkenin çocuklarını da zehirliyor demektir"

Melis Alphan: Zamanlar mı değişti, yoksa biz mi şiddete fazla bulandık?

21 Ocak 2017 16:54

Hürriyet yazarı Melis Alphan, dün, CNN Türk’te mikrofon uzatılan bir ilkokul öğrencisinin "Büyüyünce anayasayı değiştirip idamı getireceğim” sözlerini hatırlatarak, "Evet, bir kız çocuğuna gelecek hayalleri soruluyor ve o idamla ilintili bir şeyler söylüyor. Görünen o ki, siyasetin dilindeki, Parlamento’daki ve sokaktaki şiddet artık bu ülkenin çocuklarını da zehirliyor" dedi.

Alphan'ın Hürriyet'te "Büyüyünce ne olacaksın? - Terörist vuracağım! - İdamı getireceğim!" başlığıyla yayımlanan (21 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Daha iki gün öncesi...

Bir tanıdığın 11 yaşındaki oğlu büyüyünce ne olmak istediğini anlatıyor:

“Büyüyünce terörist öldürmek istiyorum.”

Sonra sözü Reina katliamına getiriyor ve “O teröristi vurmak isterdim. Keşke orada olsaydım, silahım olsaydı ve onu vursaydım.”

Ona dedim ki: “Bir insan başka bir insanı öldüremez.”

“Terörist bile olsa mı?” diye sordu.

“Evet” dedim, “Terörist bile olsa. Çünkü onun hesabını mahkemeler sormalı. Sen sokağa çıkıp ateş ederek adaleti kafana göre sağlayamazsın.”

Ona bunları söylerken hâlâ küçücük bir çocuğun bu tuhaf gelecek hayalini öğrenmenin şokunu üzerimden atmış değildim. Dehşete kapıldım.

Bir çocuk, büyüyünce olmak istediği kişiyi tarif ederken ‘öldürmek’ sözcüğünü cümle içinde kullanıyordu. Ve o çok çekici bulduğu şiddet ortamına kavuşmak için büyümeyi iple çekiyordu. Biz küçükken büyüyünce doktor, öğretmen, mimar falan olmak isterdik. Bir de bir astronot olma isteği furyası etrafı sarmıştı.

Büyüyüp birini öldürmeyi istemek –cani bile olsa- bizim listemizdeki şıklar arasında yoktu.

Zamanlar mı değişti, yoksa biz mi şiddete fazla bulandık?

*

Dün, CNN Türk’te mikrofon uzatılan bir kız çocuğu büyüyünce ne olmak istediği kendisine sorulduğunda “Büyüyünce Anayasa’yı değiştirip idamı getireceğim”dedi.

Evet, bir kız çocuğuna gelecek hayalleri soruluyor ve o idamla ilintili bir şeyler söylüyor.

Görünen o ki, siyasetin dilindeki, Parlamento’daki ve sokaktaki şiddet artık bu ülkenin çocuklarını da zehirliyor.

Bir çocuk ne anlar darbeden, idamdan, teröristten?

Bir çocuğun geleceğe dair düşlerini neden bu şiddet süsler?

TBMM’de insanlar birbirinin boğazına yapışırken, televizyonlarda haber bültenleri şiddet içerikli aksiyon filmi kıvamında giderken...

Okullarda darbe müsamereleri yapılır, çocukların hayatına siyaset bu kadar girerken...

Çocuklar neyin hayalini kuracak?

Bilim insanı olmanın, buluşlar yapıp insanlığı kurtarmanın mı?

Güldürmeyin.

*

Rus Büyükelçi’nin suikastında olayın tanığı ‘sağdaki adam’ ne demişti, hatırlıyor musunuz?

Demişti ki; “Güzel şeyler olacakken kötü şeyler niye olur? Bunu neden yaparlar? Sevgi ve barış içinde yaşamak varken neden hayatı cehenneme çevirirler?”

O adamın yaşı 50’nin üzerindedir ama şu anda bu ülkenin çocuklarından daha saf bakabiliyor hayata.

Günah değil mi bu çocuklara?

Masumiyetlerini ellerinden almaya kimin ne hakkı var?

Bir ülkede bir çocuk “Güzellik varken niye kötü şeyler oluyor?” diye sormak dururken, bir çocuktan ancak böylesi bir naiflik beklenecekken, bunun yerine SAT komandosu olmanın veya idamı getirmenin hayalini kuruyorsa, ortada büyük bir sorun var demektir.

Maruz kaldığımız şiddeti tamamen önlemek mümkün olmuyor belki...

Ama bari bu ülkeyi yönetmeye talip olmuş insanlar kameraların önünde birbirini sakatlamasın; şiddeti yaymasın.

Çocuklar izliyor, yazıktır.