Çevre

Bir kısmı kentsel dönüşüm alanı ilan edilen Kuzguncuk için vatandaş tedirgin: Korkuyla bekliyoruz

"Bahçemde erik ağaçları var, tavuklarım var; biz dönüşüm istemiyoruz"

22 Temmuz 2018 11:24

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kuzguncuk’un ‘Boğaziçi Etkilenme Alanı’ sınırları içindeki 89 bin metrekarelik bölgesini ‘Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı’ ilan etti. Kuzguncuk’un sahilden yaklaşık 700 metre yukarısındaki üç sokaktan oluşan bu bölge için verilen karar için bölge halkı tedirgin. Kuzguncuklular Derneği Başkanı mimar Tülay Atabey, "Kentsel dönüşüm, TOKİ demek; dev apartmanlar, altyapısı yetersiz, nüfusu yoğunluklu yerler demek. Kuzguncuk bunu kaldırmaz. Burada düşünmeyi bilen insanlar var. Mimarlar, sosyologlar, eğitimciler... Bu insanlara kulak verilmeli. Korkuyla bekliyoruz" dedi.

Hürriyet'ten Serkan Ocak'ın haberinin bir bölümü şöyle:

Burası, Kuzguncuk’un sahilden yaklaşık 700 metre yukarısındaki üç sokaktan oluşan, bir zamanlar gecekondu, şimdi ise kaçak yapı statüsünde bir yer. Dağınık halde 167 bağımsız binabulunuyor. 87’si tek katlı, 43’ü iki, 22’si üç, sekizi dört, beşi beş, iki tanesi de altı katlı. Aslında ‘kaçak yapı’ demek pek doğru değil çünkü 1984’te çıkan imar affıyla burada yaşayanlara ‘tapu tahsis belgesi’ verilmiş. Tapu çıkmasını beklerken bu kararla karşılaşmış durumdalar.

Peki bu karar bu güzel semt için her şeyin bittiği anlamına mı geliyor?

"Mülkiyet verilmemeli"

Kuzguncuk’ta yaşayan, Türkiye’nin önde gelen mimarlarından Nevzat Sayın, soruna farklı bir boyuttan bakıyor: “Kent topraklarının mülkiyet sorunu çözülmediği sürece hiçbir şey yapılamıyor. En kıymetli şey arazi. İstanbul bu yüzden sağlıklı gelişemiyor. İnşaat sektörü iyi ev yapamıyor çünkü asıl para toprağa veriliyor. Bunun da en büyük spekülatörü devlet. Burada mülkiyet hâlâ belediyede yani devlette. Yapılacak en önemli şey şu; mülkiyetini vermeyecek. Verdiği an bu konu çözülemez. Vermediğinde binlerce çözüm var. Ancak bunu yapmaya cesaret edemez çünkü tekrar seçilecek...”

"O ahşap evler dekor olur"

Kuzguncuklular Derneği Başkanı mimar Tülay Atabey şunları söylüyor:

“Kentsel dönüşüm, TOKİ demek; dev apartmanlar, altyapısı yetersiz, nüfusu yoğunluklu yerler demek. Kararı iki türlü görmek gerekiyor. Birincisi; kentsel dönüşüm her yer için lazım mı? Bilinen gibi mi dönüşmesi gerekiyor? O yerin özelliğine uygun dönüşüm olamaz mı? Mahalleli bunu düşünemez mi? İkincisi ise Kuzguncuk’un sit alanı olması. Bize göre şanslı. Büyüyemiyor. Ancak 700 metre yukarısına kentsel dönüşüm gelirse bunun parçası olur. Ahşap evler o zaman sadece dekor olur. Kuzguncuk bunu kaldırmaz. Burada düşünmeyi bilen insanlar var. Mimarlar, sosyologlar, eğitimciler... Bu insanlara kulak verilmeli. Korkuyla bekliyoruz."

‘Sosyal etki değerlendirme’ raporu hazırlanmalı"

Şehir plancısı A. Faruk Göksu’nun önerisi ise şöyle:

“Mahalle ölçeğinde hız kazanmaya başlayan dönüşüm projelerinde yeni yaklaşımlar ve araçlar geliştirilmeli. Bilindik ‘klasik imar planı’ yaklaşımı ve ‘riskli alan’ ya da ‘kentsel dönüşüm ve gelişim alanı’ ilan edilmesi yöntemiyle örnek dönüşüm projeleri geliştiremeyiz. ‘Sosyal etki değerlendirme’ (SED) raporu hazırlanmalı. Mekân ve yaşam etkileri araştırılmalı. Proje alanında yaşayan mülk ya da hak sahipleriyle kiracılar başta olmak üzere, mekân ve yaşama ilişkin tüm etkiler çok iyi analiz edilmeli. Sorunlar birlikte keşfedilmeli ve çözümler birlikte tasarlanmalı. Kuzguncuk proje alanı, hem mekânsal hem de yaşamsal değerleri yüksek olan bir bölge. Örnek ve uygulanabilir bir model kurgulanmalı.”

***

"Mahalleliyle görüşülmedi"

Örgütlü mücadelelerinde Kuzguncuklulara gönüllü hukukçular da destek veriyor. Mahalleler Birliği’nin gönüllü hukukçusu Erbay Yucak, Kuzguncuk sakinlerinin hakları konusunda şu uyarıda bulunuyor:

“Burada deprem riski yok. Vatandaşın karşısına çıkılmadı. Mimari avan proje üzerinde tartışılmadı. Daha tapularını alamamışlar. Gerçi tapusu olan yerler de kentsel dönüşümden kurtulamıyor. Vatandaşın bir dönüşüm talebi yok.�Mekânsal, sosyolojik analizler yapılmamış. Mahalleli birlikte hareket ederse yıkım olmaz. Bunun önüne geçmek için de ‘bölme’ politikası uygulanıyor. Hukuki, aleni yollar varken, hileli yollar tercih ediliyor. Buna gerek yok.”

Can Yücel Sokak’ta yaşayan Murat Karagözoğlu ise “1968’den bu yana buradayız, dedem de burada yaşamış. Bahçemde erik ağaçları var, tavuklarım var, eskiden güvercinler bile vardı. Biz dönüşüm istemiyoruz” diyerek son noktayı koyuyor.