Gündem

Basın örgütleri, Sözcü çalışanlarının tutuklanmasına tepki gösterdi

"Halkın haber alma hakkını tutuklamaktan vazgeçin!"

27 Mayıs 2017 23:10

19 Mayıs'ta 'FETÖ' operasyonu kapsamında gözaltına alınan Sözcü gazetesinin muhabiri Gökmen Ulu, gazetenin internet sitesinin yayın yönetmeni Mediha Olgun dün çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Mahkeme tutuklama gerekçesi olarak Gökmen Ulu hakkındaki "Terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" ve "Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırıya yardım etmek" Mediha Olgun hakkında ise "Terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek" iddialarını gösterdi.

Basın örgütleri tutuklamalara yaptıkları açıklamalarla tepki gösterdi. Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Türkiye Gazeteciler, Basın Konseyi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği konuya ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.

 

“Gazetecilik tutuklanmıştır”

 

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, Sözcü Gazetesi çalışanlarından Mediha Olgun ve Gökmen Ulu hakkında tutuklama kararı verilmesinin, aslında gazeteciliğin tutsak edilmesi anlamına geldiğini söyledi.

Sözcü Gazetesi mensubu gazeteciler Gökmen Ulu ve Mediha Olgun'un tutuklanmasıyla ilgili olarak bir açıklama yapan TGF Genel Başkanı Karaca, “Bu karar, ülkemiz demokrasi ve basın tarihine maalesef talihsiz bir yargı içtihatı olarak geçmiştir. İçtihat diyoruz; çünkü bu kararın, açık yasa hükümleri yerine, zorlama bir yoruma dayalı olarak verildiği çok belirgindir. Kararın, gazetecilik ve internet haberciliği konusunda tecrübe ve bilgi sahibi olduğu belirtilen 3 kişinin tanıklığı neticesinde alındığının açıklanması ise oldukça manidardır. Bu ülkede, ne zamandan beri gazeteciler, somut hukuki deliller yerine, bir başka gazetecinin kişisel/keyfi yorumlarına dayalı tanıklığı ile tutuklanıp hapse atılmaktadır. TGF olarak bu kişilerin de adıyla sanıyla kamuoyuna açıklanmasını talep ediyoruz. Türkiye'de zaten tartışmalı bir durumda olan düşünce, ifade ve basın özgürlüğü; bundan böyle sadece kağıt üzerinde tarif edilen, pratikte ise asla geçerliliği olmayan kavramlar konumuna indirgenmiştir. Bu da demokrasinin tamamen rafa kaldırılmak istenmesi anlamına gelmektedir. Konuyla ilgili daha önceki açıklamamızda, 'Gözaltına alınan gazeteciliktir!' demiştik. Şimdi de, 'Aslında tutuklanan gazeteciliktir!' diyoruz. Üstelik bu kararın, neredeyse yaklaşık bir yıl önce atılan bir başlık veya manşet nedeniyle alınmış olma iddiası, ayrı bir hukuk garabetidir. Muhalif görüşlerin, tenkit hürriyetinin, eleştiri hakkının olmadığı veya bütün bunların yayın ve yayım olanağının bulunmadığı yerde demokrasi de zaten olmaz. Günümüzde evrensel insan haklarına açıkça aykırı olan bu tür kararların yanlışlığı ileride anlaşılacak olsa da, ülkemiz ve insanlarımız adına yol açtığı maddi manevi yıkımın izlerini silmek ne yazık ki kolay olmayacaktır. Her koşul ve şartta özgür basından yana taraf olan TGF, gazeteciliğe darbe vuran yanlışlıkları dile getirmeye ve zor günler yaşayan meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmaya kararlıdır" dedi.

 

"Halkın haber alma hakkını tutuklamaktan vazgeçin!"

 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu açıklama yaparak Sözcü Gazetesi'nin çalışanlarının tutuklanmalarının demokrasi, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü açısından bir karanlık sayfa daha oluşturduğunu belirtti. Açıklamada şu görüşler yer aldı:

"Türkiye, Avrupa'da gazetecilik mesleğini terör faaliyeti olarak değerlendiren tek olma özelliğini maalesef hala koruyor. Son olarak Cumhuriyet Gazetesi internet sitesi yayın yönetmeni Oğuz Güven, ardından da Sözcü Gazetesi internet sitesi sorumlu müdürü Mediha Olgun, İzmir Muhabiri Gökmen Ulu tutuklandı.

Halkın haber alma hakkı için görevini yapan gazetecilerin özgürlükleri elinden alındı. FETÖ yapılanması hakkında bugüne kadar en fazla olumsuz haber yapan, siyasetçileri ve halkı uyaran bu gazetelerin çalışanlarının bu terör örgütüyle bağlantılarının ileri sürülmesi ibretlik bir iddia olarak kalacaktır.

Cumhurbaşkanının tatil yaptığı yerin haber olarak değerlendirilmesi dünyanın her gazetesinde haberdir. Haberin suç kanıtı, gazeteciliğin terör faaliyeti, gazetecinin terörist olarak suçlanması bir demokrasi ayıbıdır. Türkiye artık bu ayıptan kurtulmalıdır. Gazeteciler özgür bırakılmalıdır. Halkın haber hakkının tutuklanmasından vazgeçilmelidir.

Gazetecileri her dönemin günah keçisi haline getirmenin gerçeklerin karartılmasından başka bir işe yaramayacağını kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunuyoruz."

 

"Hataların sıklıkla tekrarlanmasına hayret ediyoruz."

 

Basın Konseyi de yazılı bir açıklama yaparak gazetecilerin tutuklanmasını kınadı. "Hataların sıklıkla tekrarlanmasına hayret ediyoruz" ifadelerinin yer aldığı açıklama şöyle:

"Gece yarısı saatlerinde Sözcü Gazetesi muhabiri Gökmen Ulu ve aynı gazetenin internet sorumlusu Mediha Olgun’un tutuklandığını öğrendik. Artık bu acı haberlere 'şaşırmıyoruz' çünkü bu son gelişmeyi basın özgürlüğüne indirilen darbeler silsilesinin yeni bir halkası olarak görüyoruz.

Gazetecilerin ve gazetenin  FETÖ/PDY adına bilerek hareket ederek terör suçu işlediklerine dair iddianın Türkiye’de ve dünyada ,tarafsız hiçbir kimse tarafından kabul görmeyeceğini düşünüyoruz.

Bu tutuklama kararları da, benzeri tüm örnekleri gibi, hukuki ve fiili gerekçeler açısından ulusal mevzuatımızın öngördüğü asgari gerekliliklere ve Türkiye'mizin tarafı olduğu uluslararası antlaşmalarda aranan içerik şartlarına hiçbir şekilde uygun değildir.

 Gerek Türkiye’de gerekse Batı’da artık birçok merci tarafından endişeyle dile getirildiği üzere, insan haklarını korumak amacıyla kurulduğu iddia edilen sulh ceza hakimliklerinin temel hak ve özgürlüklerin ihlalinde başlı başına bir araç durumuna geldiğini üzülerek not ediyoruz.  

Demokrasiyle yönetilen çağdaş hukukun egemen olduğu hiçbir bir devlette ,meşru gazetecilik faaliyeti olarak kabul görecek veya terör tanımına asla girmeyecek eylemlerinden ötürü, basın mensuplarının suni gerekçelerle tutuklanması Türkiye’yi daha demokratik veya özgür bir ülke yapmayacağı gibi, terörle mücadele ve güvenlik açısından da herhangi bir fayda sağlamayacaktır.

Gazetecileri zorlama ve basmakalıp gerekçelerle terörle ilişkilendiren ve siyasi konjonktüre bağlı gözüken kararların ülkemizde demokratik hukuk devletine ne denli zarar verdiğine dair anılar henüz hafızalarımızda tazeyken, benzer hataların sıklıkla tekrarlanmasına hayret ediyoruz. Hukukun her vatandaşın güvenliğini sağlayan ve iktidarı sınırlayan bir kurum olmaktan çıkarak siyasal iktidarın hizmetinde politikayı dizayn eden basit bir araç konumuna indirgenmekte olduğunu büyük endişeyle gözlemliyoruz.

Basın özgürlüğünün tam olarak yaşanamadığı hiçbir ülkede 'demokratik hukuk devleti'nden söz edilemez. Hukukun meslektaşlarımızı sindirmeye yönelik bir siyasi araç olarak değil, basın özgürlüğünü güvence altına alan bir kurum olarak uygulanmasına yönelik talebimizi bir kez daha vurguluyoruz. Tutuklanan gazeteciler  Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve onların şahsında Sözcü gazetesine geçmiş olsun diliyoruz.    

 

 

Gazetecileri tutuklayabilirsiniz ama gazeteciliği asla

 

Çağdaş Gazeteciler Derneği de, tutuklamalara tepki gösterdi. Derneğin açıklaması şöyle:

“Sözcü Gazetesi'ne yönelik iki haber bahane edilerek 19 Mayıs'ta başlatılan sansür operasyonunda bugün iki meslektaşımız tutuklandı. Uydurma suçlamalara dayanılarak muhabir Gökmen Ulu ile gazetenin internet sorumlusu Mediha Olgun'un tutuklanmasındaki asıl hedef, sadece bu meslektaşlarımız ve Sözcü gazetesi değil basın özgürlüğüdür. Siyasi iktidar ve onun sopası haline gelmiş yargı, bu tutuklamalarla bir kez daha basın özgürlüğünün boğazını sıkmaya çalışmıştır.

Daha önce birçok meslektaşımızın tutuklanmasında olduğu gibi bu tutuklamalar da AKP-FETÖ ilişkisini perdeleme amaçlıdır. Yıllarca kirli ortaklıkları ile ülkemizi çıkmaz sokağa itenler suçlarını meslektaşlarımıza yıkmak istemektedir. Biz gazeteciler başta olmak üzere herkes her şeyin farkındadır. Bu algı operasyonları ile sonuç alacağını düşünenler bilmelidir ki; Gazetecileri tutuklayabilirsiniz ama gerçekleri ve gazeteciliği asla...”