Politika

Başbakan'dan Kılıçdaroğlu ile görüşme sinyali: Sorunlar kamuoyunda siyasetle değil, konuşarak çözülmeli

"Ekonomi rakamlara takla attırmakla düzelmez"

24 Eylül 2016 19:18

Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun darbe girişimi hakkında "242 demokrasi şehidimizin olmasına yol açan FETÖ'yü başımıza bela eden kim?" şeklindeki sorusuna cevap vererek, "Kılıçdaroğlu'na Yenikapı ruhunun gereğine uygun olarak birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde gerek bölücü terör örgütü ile gerekse FETO ile mücadele konusunda daha olumlu bir tavır içerisinde olmasını bekliyorum" dedi. Yıldırım, "Kendisi ile birkaç kez görüştük, anlattık. Buna rağmen anlaşılmayan konular belli ki var, gerekirse tekrar anlatırız. Bu her zaman mevcut, biz atışarak değil kamuoyunda siyaset yaparak değil el sıkışarak, konuşarak sorunların çözülmesinden yanayız" ifadelerini kullandı.

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul'da gazetecilerin sorularını cevapladı. Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:

"AKP 14 yıldır tek başına iktidardır. Kılıçdaroğlu istikrar derken neyden bahsediyor bilmiyorum ama buradan tek başına iktidar anlaşılır. İstikrar 14 yıldır darbe girişimine rağmen, vesayet kalıntılarıyla mücadeleye rağmen devam ediyor. Bir Türkiye'yi üç Türkiye yaptık, 3 darbe girişimini yerle bir ettik. Böyle bir 14 yıldan bahsediyoruz. Bundan böyle de istikrar sürecek büyüme devam edecek.

"Ekonomiyle ilgili konuya gelince ekonomide rakamları takla attırmakla ekonomi düzelmez. Ekonomi nasıl düzelir? Dünyada ölçüsü belli. Borcunuzun milli gelirinize oranı nedir? Borç ödeme kabiliyetiniz nedir buna bakılır. Gelin beraber bakalım. 2002 AKP iktidarından önce borcun milli gelire oranı yüzde 74. Yani 100 lira kazanıyorsak 74'ünü borca veriyoruz. Bugün ne olmuş? Yüzde 32 olmuş, yüz liranın 32'si borç yani. Daha önce de 100 liramıza yarşı 74 lira borcumuz vardı. Yani milli gelirin borca oranı yarı yarıya kazanmış, Türkiye üç kat büyümüş. Daha çarpıcı bir şey söyleyeyim. 2002'de toplanan bütün verilerin yüzde 86'sı borca verildi. Bugün yüz lira vergi alıyorsun 12 lirasını borca veriyorsun. 88 lirasını da milletin ihtiyacına harcıyorsun. Göründüğü gibi eskiden borç ödemek için varımızı yoğumuzu vergimizi toplardık, şimdi topladığımız vergilerin 12'si lirası borca gidiyor, kalanı ülkenin gelişmesine harcanıyor.

Kılıçdaroğlu bugünkü açıklamalarında darbe girişimiyle ilgili olarak 242 şehidimizin sorumlusu kim diye sordu. Bu eleştiriyi nasıl değerlendirirsiniz?

Değerli arkadaşlar sayın Kılıçdaroğlu ile 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde teleofn görüşemiz oldu Bize söylediği bu bir darbe girişimidir, milli iradeye karşı kalkışmadır, sonuna kadar sizi destekliyoruz dedi. Şimdi 15 Temmuz'dan bu zamana 2 aydan biraz fazla zaman geçti. Ne değişti? Kılıçdaroğlu fikrini değiştirdi mi yoksa başka bir şey mi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin sorumlusu ne aziz milletimizdir ne de sayın Kılıçdaroğlu'dur, Dünyanın başına bela olan FETO terör örgütü ve onun başıdır. Net olarak ortaya koyalım. Ve bu alçak terör örgütünün de bütün bağlantılarını ortaya çıkarmak ve bu topraklardan temizlemek de boynumuzun borcudur. Bir kez daha sayın Kılıçdaroğlu'na Yenikapı ruhunun gereğine uygun olarak birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde gerek bölücü terör örgütü ile gerekse FETO ile mücadele konusunda daha olumlu bir tavır içerisinde olmasını bekliyorum. Kendisi ile birkaç kez görüştük, anlattık. Buna rağmen anlaşılmayan konular belli ki var, gerekirse tekrar anlatırız. Amacımız Türkiye'nin bir daha böyle alçak girişimlerle karşı karşıya kalmamasıdır.

Konuşmasında "Komşularsa sıfır sorun" politikasından da bahsetti ve Mısır ile Libya'yı örnek gösterdi. Bunun nasıl değerlendirirsiniz

Sayın Kılıçdaroğlu bir şeye karar versin. Suriye ile yaşanan sorunlar ortada. İsrail ile Türkiye Mavi Marmara'dan dolayı sorun yaşadı. Uçak düşürülmesinden dolayı Rusya'yla da sorun yaşadık. Aramız bozulunca "Herkesle düşmanız" diyor, işleri yoluna koyduğumuzda yine memnun olmuyor. "Efendim niye anlaştınız İsrail'le Rusya'yla"

"Gerekirse bir daha anlatırız" dediniz, bir çağrıda mı bulunuyorsunuz?

Bu her zaman mevcut, biz atışarak değil kamuoyunda siyaset yaparak değil el sıkışarak, konuşarak sorunların çözülmesinden yanayız. Tribünden meydanlardan söz söylemek seçim zamanları olabilir, ama diğer zamanlarda ülkenin sorunlarında ortak bir anlayış içinde olmak lazım. İşte o nedenlerle genel başkanlarla bir araya geldik, küçük de olsa bir anayasa değişikliği yapalım dedik. Arkadaşlar çalışmaya devam ediyor ve bir noktaya geldi. Önümüzdeki günlerde inşallah kararını verip yola devam edeceğiz.

Bugünlerde 15 Temmuz darbe girişimi bir kenara bırakıldı "Efendim mağdur olanlar var, STK'larda, iş alemlerinde, yargıda, orduda mağdurlar var" deniyor. Milletin mağduriyetini nereye koyacağız? En büyük mağdur 242 şehidimizin yakınıdır, 79 milyon vatan evladıdır. Mağduriyetten konuşursak en önce bunu konuşalım. Bu terör örgütü kapalı bir kutu, saydam değil. Bunu yanlış yapmadan, itinayla sorumluları ortaya çıkarmak kolay bir iş değil. Onun için biz memuriyetten çıakrdığımız epeyce sayıda insan var. Mahkemenin aldığı tutukladığı, fiilen darbe girişimine katıldığı tespit edilenler var. Büyük bir kitleyi oluşturuyor doğru, ama bunu yapmazsak bir kez daha Türkiye böyle bir tehdit ile karşı karşıya kalır. Hatalar varsa düzeltecek mekanizmalar da var. Bunların maliyede, bakanlıklarda gerekli komisyonlar kuruldu. Mağdur olduğunu düşünen her kim varsa buralara müracaat ediyor. Bunlar değerlendirilecek, gerçekten bir haksızlık varsa düzeltilecek. Sapla saman birbirine karışmayacak, kurunun yanında yaş yanmayacak. 

O bakımdan darbeyi gündemden düşürüp darbecileri savunmaya kalkmak bu şehitlere yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bir an önce bu konuda herkesin gerekli sorumluluğu almasını bu millet bekliyor.

Dün Moody's Türkiye'nin notunu düşürdü, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim değerlendirmemiz çok açık. Bizim değerlendirmemizin ne olduğunu görmek için 16 Temmuz'a gitmek lazım. Büyük bir darbe girişimiyle karşı karşıya kalıyor Türkiye ve ekonomik göstergelerde kayda değer bir değişiklik olmuyor. Merkez Bankası piyasaya para verme ihtiyacı duymuyor. Vatandaş hem darbeyi önlüyor hem de 11 milyar dolar piyasaya veriyor. O günden beri işler tıkır tıkır yürüyor. Türkiye'nin ekonomisi sağlam temeller üzerine kuruludur. Ekonomimizde yatırım en önemli önceliğimizdir. Gerçek ekonomiye destek en önemli önceliğimizdir. darbeye rağmen birçok düzenleme yaptık. Yapısal düzenlemeler yaptık. Bu düzenlemelerde neler var? Teşvikler var. Özellikle terörle mücadelenin devam ettiği Doğu, Güneydoğu'daki farkı kapatmak için kapsamlı bir yatırım hamlesi başlattık. Yine ekonomimizde devletle vatandaş arasındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldıracak önemli kararlar aldık. Vergi barışı, varlık barışı, stok barışı gibi konular. Birbiri üstüne düzenlemeler yaptık. Vergi artışından dolayı emeklilerimizin gelir kaybını önleyecek düzenlemeleri biz üstlendik. Sayısız reformlar, yapısal dönüşümler var. Bu değerlendirme kuruluşu, notumuzu düşüren değerlendirme kuruluşu iki gün önce "Darbe girişiminin etkisinden kolayca çıktı" diyordu. İki günde ne değişti? Burayı anlamadık, sormak gerekir. Türkiye ekonomisi üç beş değerlendirme kuruluşunun raporlarına göre hizaya geçecek bir ekonomi değildir. Dünyanın hangi ülkesinde 27 çeyrek ard arda büyüme sağlayan ülke var? Etrafımızda savaşlar var, turizm alanında bir zayıflama yaşadık bu sene. İnşallah seneye onu da düzelteceğiz. Bu değerlendirmelerin çok da açıkçası tarafsız olduğunu düşünmüyoruz. Burada birtakım yönlendirmelerin Türk ekonomisi hakkında algı oluşturma gayretlerinin olduğunu görüyoruz. Bu ve buna benzer konuları geçmişte de yaşadık bundan sonra da buna benzer konular önümüze gelecektir. 2002'de yerle bir olmuş ekonomi, 23 bankası batmış bir Türkiye'den bugün birken üç olmuş, yatırımlarıyla büyük projeleriyle, dünyanın en büyük havalimanıyla, en geniş köprüsüyle yoluna devam eden bir Türkiye var. Bizim kaynağımız, umudumuz değerlendirme kuruluşları değildir. Bizim kaynağımız milletimizdir, ülkemizin genç ve dinamik nüfusudur. Bunlar olduktan sonra gayrisinin ne düşündüğünün önemi yoktur.