Politika

Başbakan: Kıbrıs'ta iki federasyonlu devletin dönüşümlü başkanlığı en büyük dileğimizdir

"Suriye'deki ateşkesi Rusya ve İran ile güvence altına aldık"

10 Ocak 2017 17:31

Başbakan Binali Yıldırım, Cenevre'de devam eden, 12 Ocak'ta Türkiye ve Yunanistan'ın da katılacağı Kıbrıs görüşmeleriyle ilgili olarak "Türk tarafının teminatı Türkiye'dir, Rum tarafı için de Yunanistan'dır. O bakımdan buradaki görüşmelerin adil ve kalıcı bir barışın, iki federasyonlu devletin dönüşümlü başkanlığını tesis ederek sürdürmesi en büyük dileğimizdir" dedi.   

Türkiye'nin büyükelçilerine yaptığı konuşmasında Avrupa'daki ve Türkiye'deki terör saldırılarını da değerlendirirken Yıldırım, "Avrupa ükeleri bo bol konuşuyor, ya bırakın konuşmayı kardeşim el atın, biraz yük alın. Bu yük Türkiye'nin sırtında kalmamalı. Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den başlar, Türkiye güvende olamazsa Avrupa hiç güvende olmaz. Terörün olmadığı yer mi var, bizde bir olay oluyor bir gün sonra Avrupa'da ABD'de oluyor" ifadelerini kullandı.

Ankara'da Çankaya Köşkü'nde Büyükelçiler Konferansı'nda konuşan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle: 

"Suriye'deki ateşkesi Rusya ve İran ile güvence altına aldık"

"Bugün, DEAŞ da, PKK da Avrupa'da terör örgütü olarak tanınıyor ama DEAŞ'ın propagandasına orada izin veriliyor mu? Onların bayraklarını Avrupa Parlamentosu'nda görebiliyor musunuz? Ama PKK'nın bayrağını da reklamını da her yerde görüyoruz. Dostumuz, müttefikimiz Avrupa, terör örgütleri arasında ayrım yapıyor. PKK olunca müsamahakar, DEAŞ olunca müsamahakar değil.

"İşlerinizin kolay olmadığını biliyoruz, çünkü Türkiye bugün tek boyutlu değil birçok boyuta sahip bir mücadeleyi tek başına sürdürmek mecburiyetindedir. Türkiye bir asimetrik saldırı altındadır. Bakınız bir yandan PKK terör örgütüyle bir yandan DEAŞ terör örgütüyle bir yandan da FETÖ terör örgütüyle aynı anda kapsamlı bir mücadele yapıyoruz. Birçok ülke terörle, özellikle DEAŞ terör örgütüyle mücadelenin sadece lafını yapıyor.

"Fırat Kalkanı ile Suriye'de Başika'da Irak'ta mücadelesini sürdürüyor. Türkiye bölgenin istikrarı için çok büyük mücadele veriyor. Bizim edebimiz ve amacımız dış politikada dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak. Bunu yaptığımız zaman hem bölgenin huzurunu, istikrarını, güvenini sağlayacağız aynı zamanda da bölgesel, küresel barışa anlamlı bir katkı vermiş olacağız. Bunun da ötesinde değerli dostlar, milyonlarca insanın günahsız insanın geleceğini kurtaracağız. Bakın bütün etrafımıza bakalım ateş çemberi, ama biz Suriye'de beş senedir, altı senedir koalisyon güçleri var, Rusya var, İran var ama Suriye'de durum gittikçe kötüye gidiyor. Sonunda inisiyatif almak, orada akan kanı durdurmak ve ülkenin acılarını sona erdirmek için hükümetimiz çok daha aktif bir rol aldı ve ateşkesi Rusya ve İran ile güvence altına aldık.

"Terörün olmadığı yer mi var?"

"Bu ateşkesi BM'ye taşıdık. Bu bir adımdır, burada bir iş kazası, yol kazası yaşamazsak burası artık siyasi çözüme giden yolun başlangıcı olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, hükümetimiz bu konuda büyük bir gayret içerisinde. Eminim ki yakın bir gelecekse artık bu acılar sona erecek, bugün Suriye'nin nüfusunun yarısından fazlası ülkeyi terk etmiş. 3 milyonunu biz ağırlıyoruz. Biz bağrımıza bastık. 300 binden fazla öğrenciyi okullarımızda okutuyoruz, bu ülke topraklarında 200 bine yakın bebek gözlerini dünyaya açtı. Bütün bunarı biz severek yapıyoruz, isteyerek yapıyoruz çünkü bu çocukların, bu korumasız insanların bu savaşta bir günahı yok. Onlar bu anlamsız savaşın bedelini ödüyor. Onun için insanlık ölmedik diyoruz ve bunları bağrımıza basıyouz. Ekmedğimizi, evimizi paylaşıyoruz, zor günlerinde yardımcı oluyoruz. Dünyaya bakıyoruz "Ya Türkler çok güzel iş yapıyor, hakikaten örnek bir ev sahipliği yapıyor" diyerek sırtımızı sıvazlamaktan başka bir şey yaptıkları yok. Avrupa ükeleri bo bol konuşuyor, ya bırakın konuşmayı kardeşim el atın, biraz yük alın. Bu yük Türkiye'nin sırtında kalmamalı. Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den başlar, Türkiye güvende olamazsa Avrupa hiç güvende olmaz. Terörün olmadığı yer mi var, bizde bir olay oluyor bir gün sonra Avrupa'da ABD'de oluyor.

Özellikle Avrupa'da görev yapan büyükelçilerimize büyük görev düşüyor. Avrupa ülkelerinde ne yazık ki intikal sıkıntısı var. Özellikle iç siyasetteki belirsizlik, seçim dönemi de buna ilave olunca burada bu işin boyutlarını anlatmak çok kolay olmuyor. Sizlerin sadece resmi temaslarınızla değil ve bulunduğunuz ülkelerdeki medyayı, bulunduğunuz ülkelerdeki diğer paydaşları da araştırarak, ziyaret ederek ikili, çoklu çeşitli etkinlikler organize ederek bu algı operasyonunu kırmanız lazım. Buraya gelinceye kadar başka düşünüyorlar, burayı görüp bizlerle konuşunca "Ya biz böyle bilmiyorduk" demek ki daha fazla gayret göstermemiz lazım, bu algı operasyonu kırmak gerekiyor. Bunun tesadüfi olduğunu düşünmüyorum, burada bir yapı var, bir organizasyon var ve bunlar çalışıyor. Bu FETO'cular garip fukaradan Allah rızası diye topladıkları o paraları şimdi algı operasyonu yaparak Türkiye'nin ekonomisine, turizmine, güvenliğine zarar verecek her türlü faaliyetler için oluk oluk para harcıyorlar. Oradan buradan çalıp çırptıkları o paraları harcıyorlar. Hazırın ardı tez gelir, o da bitecek. Yapacağımız faaliyetlerle bunların varlığını yok etmek, Türkiye'ye düşmanlık edenlerin hak ettiği cezayı verecek güve, kuvvete bu ülke sahiptir. Irak'a yakın zamanda bir ziyaretimiz oldu, aramızdaki yanlış anlamaları ortadan kaldırmaya çalıştık, işleri bir noktaya getirdik. İsrail ile sıkıntılarımız vardı, onları bir noktaya getirdi. Rusya ile uçak kriziyle başlayan bozulma tamamen ortadan kaldırdık, işbirliği konusunda ciddi bir mesafe kat ettik. Balkanların istikrarı güçlü Türkiye'den geçiyor arkadaşlar. Biz hem bölgemizde güçlü olmaya devam edeceğiz, hem ülkemizde güçlü olmaya devam edeceğiz. Böylece hem bölgesel hem küresel barışa katkımızı sunacağız. 

"Türk tarafının teminat Türkiye'dir, Rum tarafı için de Yunanistan'dır"

Kıbrısla ilgili görüşmeler var. Ümit ederiz ki KKTC ile Rum tarafının arasında görüşmeler devam ediyor. Birtakım alınan mesafeler var, anlaşılan konular var ama Türkiye'yi ilgilendiren tarafı da var bu işin, adada adil, eşit bir yönetişim sistemi garanti altına alınmalıdır. Sadece toplumların güvenleri yetmez, geçmiş dönemlerde yaşanan acı tecrübelerin ışığında her şeyin teminat altına alınması lazım. Teminat ta Türkiye'dir, Rum tarafı için de Yunanistan'dır. O bakımdan buradaki görüşmelerin adil ve kalıcı bir barışın, iki federasyonlu devletin dönüşümlü başkanlığını tesis ederek sürdürmesi en büyük dileğimizdir. Burada AB geçen sefer olduğu gibi, işin kenarında durmamalı. Geçen seferki bize kazık attılar. Bu sefer aynı şeyi yapmayın dedik. Türkiye ve Rum tarafı aynı anda üye olacaksa dörtlü özgürlükten taviz verilmemesi lazım. KKTC ne olacak? Türkiye ilişkileri nasıl olacak? Serbest dolaşımı mutlaka Türkiye'ye de sağlanması lazım. 

"15 yıla bakınca Türkiye'nin dünyadaki tüm ülkelerle bağları çok güçlendi"

"Ülkemizin daha iyi tanıtılması, ülkemize olacak yatırımları sağlanması için birer iş adamı gibi bulunduğunuz ülkede ziyaretler yapacaksınız, oranın yatırımcılara Türkiye'deki imkanları tanıtacaksınız, Türk yatırımcılara o bölgede verebilecekleri katkıyı, bütün bunları siz yapabilirsiniz. Bugün geçtiğimiz 15 yıla bakınca Türkiye'nin dünyadaki tüm ülkelerle bağları çok güçlendi.

"Aşkımız hiç bitmesin, Keçiören metrosu gibi olsun"

"Bakın 2009'dan beri dünyada yaprak kımıldamıyor, ekonomi istenen kadar büyümüyor. Yüzde 1, yüzde 2 büyümeyle istihdam olmaz, mevcudu bile koruyamazsınız. Onun için mutlaka ve mutlaka bölgesel işbirliklerini güçlendirmemiz lazım. Türkiye gittikçe enerji, iletişim ve ulaşımın merkezi haline geliyor. Onun için dünyanın en büyük havalimanını biz yapıyoruz, öyle hava olsun diye değil. 2003 yılında bizim transit yolcu sayımız 1 milyondu, şu anda 40 milyona yaklaştı. Bunun için 200 milyon kapasiteli havalimanı yapıyoruz. Yani bizim İstanbul Havalimanı'nın hikayesi Berlin Havalimanı'na benzemez. Bizim bir Keçiören metromuz vardı, aşıklara konu olmuştu. Aşkımız hiç bitmesin, Keçiören metrosu gibi olsun demişlerdi. Şimdi aynısını Berlin Havalimanı için söylüyorlarmış, neyse bize düşmez. AB ile olaylar çok hızlı gelişti biliyorsunuz. Geri kabul anlaşmasını imzaladık, vize serbestisi konuşuluyordu sonra bir anda o hava bitti. Bizden istedikleri bazı şeyler var. Yapılabilecek şeyler var, ama terörle mücadele yasasını değiştirmeyiz. Bizimle dalga mı geçiyorsunuz, ölüm kalım mücadelesine girmişiz, terörle mücadele yasasını değiştirin diyorlar.

"AB'de bürokrasi çok fazla hantallaştı. Bu da birliğin geleceğini sorguluyor"

"FETÖ darbe girişiminden sonra yüksek bir sesle kınamak yerine darbecileri fazla hırpalamayın demeleri bizim kanımıza dokunuyor. Önce darbeyi hiç tereddüte mahal bırakmadan kınayacaksınız sonra Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna sonuna kadar inanacaksınız. Hukuk dersine Türkiye'nin ihtiyacı yok. Ver şu teröristleri kardeşim, 'Efendim yargı..'e bize gelince ne oluyor? 'Ya biz istesek siz verirsiniz' kimse kendi hukukunu başka ülkenin hukukundan daha üstün görmesin. AB'nin Türkiye'ye, bizim AB'ye olduğundan daha fazla ihtiyacı var. AB Türkiye ile daha güçlü hale gelecek. Krizleri daha kolay aşacak. Ama Avrupa gelecek vizyonunu yeniden gözden geçirmeli. İngiltere niye çıkmaya çalışıyor, niye AB'de yaşayanların yüzde 59 işlerden memnun değil? AB'de süreçler yavaşladı, işler hızlı yapılmıyor. Bürokrasi çok fazla hantallaştı. Bu da birliğin geleceğini sorguluyor.

"Bu yapı artık bu şekilde sürdürülemezdi. Yürütmede erkin tek olması lazım"

"Biliyorsunuz bir anayasa değişiklik çalışmamız var. Bu çalışma, daha önceki anayasa değişikliğinden biraz farklı. Fark şudur burada biz hükümet sistemini değiştiriyoruz. Yani, parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyoruz. Bir başka deyişle artık Bakanlar Kurulu, Başbakanlık pozisyonları kalkıyor Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve kabinesi oluyor. Meclis'in içinden hükümet çıkma dönemi bu değişiklik gerçekleşirse bitmiş olacak. Bu Cumhuriyet'in kuruluşundan beri yapılan en köklü değişiklik. Aslında bunun temelini 2007'de attık. Cumhurbaşkanı seçilemeyince mesele halka gitmek zorunda kaldı, halk da cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karar verdi. Bu yapı artık bu şekilde sürdürülemezdi. Yürütmede erkin tek olması lazım, o yüzden bu değişiklikle beraber yürütmeyle yasamayı ayrı seçiyoruz. Yürütme ayrıca hesap veriyor, yasama da ayrıca yürütmeyi denetliyor, yasayı çıkarıyor.

"Onlar hareket etmeden siz hareket edin ve bunu anlatın. Türkiye'nin doğru tanıtılması algı operasyonlarına maruz kalmaması için elinizden ne geliyorsa yapacaksınız. Neye ihtiyacınız varsa hazırız. Şundan adım kadar eminim, Türkiye aleyhinde yapılacak her türlü faaliyet bizden daha fazla sizi rahatsız edecek."