Gündem

Davutoğlu: Aday listesine Erdoğan'ın müdahil olması söz konusu değil

'Kazanırsam devam ederim, kaybedersem kitaplarımı yazacağım'

09 Nisan 2015 16:50

Başbakan Ahmet DavutoğluCumhurbaşkanı ya da Başbakan'ın ekibi gibi bir algının yanlış olduğunu belirterek, "Benim ekibim onun, onun ekibi benimdi" dedi. Davutoğlu, "Listeye Cumhurbaşkanı'nın müdahil olması söz konusu değil. Cumhurbaşkanı'nın  hassasiyetlerini biliyorum. Bana kimler yakın diye kriterim olmadı" dedi.

Davutoğlu, "AKP'deki tecrübeli isimlerin seçimlere katılmamalarının eksiklik olup olmadığı" sorusuna ise, "Bir kere yanımızdan ayrılmıyorlar, koltuklar esas ise koltuklar yan yana durur. Ama kişiler esas ise her yerde birlikte olur. Üç dönem kuralına takılanlar için dışarıdan bakanlık ihtimal dışı değil ama yeni siyasete girenlerin de önünü açmak lazım" diye cevap verdi.

Davutoğlu, 7 Haziran'daki genel seçimlerde ortaya çıkacak sonuçlar için "Kazanırsam görevime devam edeceğim, kazanmazsam ki düşük ihtimal, kim kazanmışsa ona devredeceğim. Kitaplarımı yazacağım, sonra belki yine yarışırız" diye konuştu. 

Davutoğlu, "Geçmiş döneme kıyasla yıldız isimlerin olmadığı göze çarpıyor" sorusuna da şu yanıtı verdi:

"Biz bir konsere çıkmıyoruz, futbol maçına çıkmıyoruz. Eğer Hakan Şükür gibi bir isim ise kast edilen -Hakan'ı zikretmem bizden ayrılmış olması dolayısıyla değil- popülarite için söylüyorum. Şu anda listeye baktığınız zaman Orhan Miroğlu'ndan Markar Esayan'a... Bunlar bilinir, şöhret oldukları için değil."

NTV’de milletvekili aday listesi ve seçime yönelik soruları yanıtlayan Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Aday listesi nasıl hazırlandı? Cumhurbaşkanının bir dahli oldu mu?

Sanki yıllardır ayrı ekiplerde çalışıyorduk da, ayrı ekipler yarıştı, kime yakın olduğu konusunda ağırlık hesabı yapıldı. Bu çok yanlış bir algı. Benim ekibim onun ekibi, onun ekibi benim ekibimdi. 'Cumhurbaşkanlığında kiminle çalışmak istersiniz?' diye sorduk, Başbakanlıkta bazı arkadaşlar kaldı, bazı arkadaşlar Cumhurbaşkanlığına gitti. Davutoğlu’nun ekibi yada Cumhurbaşkanının ekibi ayrımı yapmak sunidir. İnsanların yüreklerindeki sevgiyi nasıl parçalayabilirsiniz? Hatta MYK’da da arkadaşlara dışarıya farklı görüntü vermek isteyenlere işareten söyledim, ‘cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim de yanımda olmasın’ dedim.

‘Cumhurbaşkanının da başbakanın da yeri bellidir’

Bu şu demek değil, ekip olarak, arkadaşlık olarak Cumhurbaşkanının ekibi, Başbakanın ekibi gibi bir ayrım olmaz. Ama devletin kurumsal işleyişi konusunda Cumhurbaşkanının da Başbakanın da yeri bellidir. Cumhurbaşkanı siyaset üstü tarafsız bir konumdadır. Listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil. Cumhurbaşkanına yakın denilen isimlerin çoğu benim yıllarca beraber olduğum arkadaşlar.

Ben herhalde cumhurbaşkanımızla 12 yıl birlikte çalışmış biri olarak, bunun için cumhurbaşkanımızla saatlerce görüşmeye gerek yok. Bazen konuşmadan da anlaşılan sadece bakışlarla da meselelerin çözülebileceği bir şeyden bahsediyoruz. Böyle bir kategorizasyon söz konusu değil. aday belirleme sürecinde belli kriterler oldu. Projelere aidiyet, AK Parti’nin vizyonunu benimseme, nerede nasıl katkı yapabileceği… Bana kimler yakın diye bir kriter söz konusu olmadı.

- Geçmiş döneme oranla yıldız isimlerin olmadığı göze çarpıyor. Bunun nedeni olumsuz etkisinden mi kaynaklanıyor yoksa partililik ve güvenilirlik kıstasları yüzünden mi böyle?

Biz bir konsere çıkmıyoruz, futbol maçına çıkmıyoruz. Ama bu adaylar içinde sanatkarlar da var, yazarlar, entelektüeller de var. burada nihayet bir yıldız ekip gibi bir görüntü ortaya koymaktansa, eflatunun çok sevdiğim prensibi vardır “adalet her şeyin hakkını vermek ve olması gerken yere koymaktır. Sadece popülerlik üzerinden adaylığa başladığınızda, onları popülerlikle kaybedebilirsiniz. Flaş isimler, yıldız isimlerin ötesinde, bir AK Parti’Nin omurgası var, iki bu geleneği yenileyecek entelektüel sosyal birikime sahip unsurlasr, bunların bir kısmı şimdi bilinmiyor. Şu anda sıradan gibi görünen belki de iki yıl sonra isimler en popüler siyasetçi haline dönüşecek.

Ben başdanışmanlık görevini yaparken, genel yayın yönetmenleri toplantısında, başbakanımız Abdullah gül’dü, o toplantıda olanların çok azı beni tanıyordu, bir kısmı da beni gazeteciler arasında zannetti. Ki akademik dünyada herkes beni bilirdi. Ama bazı kesimlerde bilinmeyebilir. Şöhret siyasette en büyük afet. Ben şuna baktım, bu geleneğin sürekliliğini kimlerle devam ettirebilirim, yenileyebilirim. Üçüncü bir unsur da bu geleneği kimlerle çeşitlendirebileceğim.

2007-2011’de kimleri kast ediyorsunuz? Eğer hakan şükür gibi bir isim bunlar ise kast edilen, Hakan’ı zikretmen bizden ayrılmış dolayısıyla değil popülarite için söylüyorum. Şu anda listeye baktığınız zaman Orhan Miroğlu’ndan Markar Esayan’a… Bunlar bilinir, şöhret oldukları için değil.

Genel başkan olduğunuz kurumsallaşma demiştiniz. Seçtiğiniz listeyle önümüzdeki dört yılda seçimsiz bir dönem var. Bunu taşıyabilecek bir mimari gözettiniz mi? İstediğiniz gibi bir liste oluşturabildiniz mi? Keşke şunlar da olsaydı diyebileceğiniz isimler var mı?

Diğer partilere göre AK Parti çok ciddi bir aday zenginliğiyle bu sürece girdi. 6 bin 230 aday. Bu havuzun içinde de çok nitelikli, birçok alanda ciddi şekilde zorlandık. 116 saat çalıştık. Bir keresinde 19 saat aralıksız toplandık. Mimari oluşturmak şurada başlar, önce gözlem. Genel başkanlık görevini aldıktan sonra kongreleri başlattık. Sebeplerinden birisi, yurtdışında olmak teşkilat tabanıyla ilişkimizin kısıtlı olduğu dönem vardı. Ben yeni bir işe başlarken de yeni öğrenme heyecanı, dün dedim ‘oldum diyen öldüm demiştir’ Her şey yeni bir süreç. Kongreler de bir kere 50’yi aşkın ile gittim, tek tek resmini çektim. Bu bir birikim oluşturdu. 

Sonra yerelin ve vilayetin resmini çekme imkanı buldum. Hemen arkasından temayül yoklaması yaptık. Geniş katılımlı, her ilde. O yoklamalar özel bilgi olarak önüme geldi. Gözlemle onları yanyana koydum. Arkasından grup başkan vekillerimizden rapor istedim, meclis performansı, katılım vesaire. İlk defa bu sene, iki yeni uygulama başlattık. Birisi genel başkan olarak il başkanlarının tümünü, tek tek dinledim. Resmimin belli şeyleri puzzle olarak zihnimde yerleşmeye başladı. İkinci bir uygulama yaptık, STK’lar. Bize oy versin vermesin, yakın olsun olmasın. Bütün STK’lara temayül yaptık. Kimi görmek istiyorsunuz? Hiç listede olmayan bir ismi gündeme getirebilirdi. Üst kurula oturduğumuzda tek tek, 6230 kişiyle mülakat yaptılar. Ara komitenin değerlendirmesi geldi. Mimari önce zihinde canlanır. Bu kanaat dışında X ilini açtığımızda diyelim, belli isimler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz. Eğer aynı kalitede üç isim varsa, hemen alanda kamuoyu anketi yaptırdık. Biz yapmadık, kamuoyu şirketi gitti, kim en fazla bilinir, istenir, sevilir. Hemen o gün. 

Çarpıcı bir şey söyleyeyim. Bir an geldi, kaliteli iki aday. Özellikle az bilinen isimlerde. Ama resim bir yaşayan bir şey olmadığı için, google’a girin son konuşmasını çıkartın dedim. Birkaç ilde konuşmalarını dinledik adayların. Üslubu, edebi, hitabeti, bedensel dili nasıl. Birkaç ilde böyle karar verdik. Doğal haliyle onları izledik, onun için saatlerce sürdü. 

Bazı illerimizde aday bakımından, hem yerel hem ulusal ölçekte dedik ki daha iyisini arayalım. Hadi dedim zihninizden isimler çıkarın. Herkes yeni isimler ortaya çıkardı. Listede olmadığı halde aday yaptığımız isimler var.

Ha mükemmel mi? En iyiye ulaşmaya çalışıyoruz. Bir de sizin listede görmek istediğiniz isimler var. Diyelim, Mehmet Şimşek, 2007’de birçok kişi tanımıyordu. Ama şimdi Mehmet Şimşek adı hangi ile koysanız temayülde… Dolayısıyla zihninizdeki insan dokusuyla, toplumdaki talep arasında bir optimizasyon yapıyorsunuz. Tabi açık söyleyeyim, bu bir satranç rakiplerinize bakıyorsunuz. Ön seçim yapıldı CHP’de, nerede kimin olabileceğini biliyorsunuz. Son gün dahi, şu hamleye karşı şunu yapsak daha doğru olur diye, iller arasında kaydırmalar yaptık.

Eve gittiğimde şunu söyledim, ben elimdeki tüm verilerimi, kabiliyetimi buraya döktüm. Bundan sonrası artık yola çıkılır ve devam edilir. Mutlaka üzülen olmuştur. Onlar da bizim dava arkadaşlarımızdır, onlarla yollarımız birçok yerde kesişecek.


7 Haziran tahmininiz nedir?

Ben hiçbir zaman doğrudan bir seçim takvimi yapmadım. Kılıçdaroğlu’nun yüzde 35'İ gibi… Benim üst limitim yok, milletten ne kadar alabilirsem o kadar. Bana düşman, eleştiri dili kullananlar dahil bütün vatandaşlarımızın kalbine girebileceğimizi zannediyorum. Oy verirse genel başkan olarak, oy vermezse işte o zaman bir dahaki sefer oy ver diye çağrıda bulunuyorum. Alt limit diye bir şey, alt limit gibi bir şey koymaz kendine.

Selefiniz oran vermezdi. Bir başka meydan okuma tarzı vardı. Siz bir şey diyecek misiniz?

İktidar olmazsak, birinci parti olmazsak, bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünürüm. Biz bu koltuklara ne büyük heveslerle geldik, ne de kendimizi mıhlamış durumdayım. Ben makamın peşinde koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. Başarılı olabileceğini düşündüğüm bir arkadaşa emaneti devretmek, benim için büyük bir görev olur.

Bakalım benim bu kullandığım rahatlıkla, kılıçdaroğlu, Demirtaş, bahçeli bunu kullanabilecekler mi?

HDP’nin bazı anketlerde barajı geçtiği söyleniyor. Size gelen araştırmalar var mı, HDP’nin oy oranına ilişkin?

Bir kere bu demokratik bir yarış. Geçerlerse tebrik ederiz, hep beraber çalışırız. Ama şimdiden HDP’ye söyleyecek bir çift sözüm var. Geçmezlerse bunu bir meşruiyet haline dönüştürmemeleri lazım. Tutup da yarışa gireceksiniz, kuralları belli bir yarış. Bu yarışın sonuçları gayri meşru olarak nitelendirmesinler. Şimdi HDP meydanlarda ben memnuniyet duyuyorum. Rengarenkte… Bukalemun tabirini kullanayım. Bazı yerlerde sol marjinal ateist gruplar, bazı yerlerde muhafazakar adaylar. Bazı yerde eski ulusalcılar… Bence HDP herhalde bir proje olarak Syriza şeyinden hareket ederek, kendini başka alana taşımak istiyor. Protest bir parti olmaya yöneliyor. Ama protest hareketler, başta cazibe oluşturur, sonra merkez kaç güçleriyle uğraşmakta zorlanırsınız. Bende ilgiyle izliyorum. Ama bir proje olmasınlar, ona dikkat etsinler.

Ben dediğim gibi takip ediyorum. Ama kimse kendi yokluğuyla milleti tehdit etmesin. Bizim hedefimiz başkasının başarısızlığı üzerine siyaset yürütmüyor. Şu şu şu başarısız olsun biz aradan çıkalım..

Biz özneyiz, onlar nesne. Biz ne olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Onlar bazen anti AK Parti bazen anti Erdoğan… ne olmadığı yönünden siyaset yürütüyorlar. HDP, balayı havasındalar ekip olarka. O balayı nikahtan sonra değişirse, nikahı bozmaya kalkmasınlar. Eğer kazanırlarsa, girerlerse, başımızın üzerinde yerleri vardır.

 

'Aday listesine Erdoğan'ın müdahil olması söz konusu değil'

 

Listeye Cumhurbaşkanı'nın müdahil olması söz konusu değil. Cumhurbaşkanı'nın  hassasiyetlerini biliyorum. Bana kimler yakın diye kriterim olmadı. Birçok ilde aday seçmekte zorlandık. 50 ile ziyarette bulundum. Temayül yoklamalarına baktım. Grup başkan vekillerinden performans istedim. STK'ları çağırdık. Onlarla temayül yoklamaları yaptık.

 

‘HDP barajı aşar mı?’

 

Davutoğlu, HDP'nin yüzde 10'luk barajı aşıp aşamayacağına yönelik soruya şu yanıtı verdi:

"Bu demokratik bir yarış. Geçerlerse tebrik ederiz. Onlara saygıda kusur etmeyiz. Ama HDP'ye yönelik bir sözüm var. Geçmezlerse bu neticeye razı olmalılar, bunu meşruiyet sorunu yapmasınlar. HDP Syriza'dan hareketle kendini başka bir alana taşımak istiyor. Protest bir parti olmaya yöneliyor.

6-7 Ekim olayları yaşandı. Bir anda barış güvercini gibi kendilerini takdim edenler insanların hayatlarını zehir ettiler. İş yerlerini yaktılar, tarumar ettiler. Bu olaylar yaşanmışsa yaşanmamış gibi yapamayız. Kimlik siyasetine dayalı partileşme ve kümelenmeler çok tehlikeli.

Bir kamu düzeni olmadığı zaman Suriye, Irak, Ukrayna'da neler olduğunu görüyorsunuz. Bu önlemleri almamızda HDP'nin kışkırtıcı yapısı etkili oldu. Biz kamu güvenliğinin inşası için tedbir aldık.

Bugün HDP, Kürtçe propaganda yapabiliyorsa bunu AK Parti sağladı. AK Parti'nin özgürlükçülüğü olmasaydı bir kısmı hala dağda idi. HDP ve arkasındaki örgütsel yapı insanları tehditler ederlerse gelip İstanbul'da özgürlük şarkıları okuyamazlar. Biz özgürlükçü bir ortamda seçimlere gidiyorsak AK Parti'nin yoğurduğu maya var."

 

Başkanlık sistemi tartışmaları

 

Soru üzerine başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Davutoğlu şunları kaydetti:

"Başkanlık sistemi dahil beyannameyi kaleme alacağız. Herkes başkanlık konusunu kişiselleştirerek tartışmaya çalışıyor. Bu nedenle kısır bir döngüye giriliyor. Parlamenter sistem özünde Türkiye'de sakatlıkla malül doğdu. Parlamenter sistem olsaydı bu kadar darbe olmazdı. Form değiştirilebilir, özde sakatlık olmamalı. Başkanlık sistemi insan odaklı olmalı.

Cumhurbaşkanımızla her konuyu istişare ederiz. Muhalefetin bunu Cumhurbaşkanımızın müdahalesi gibi algılaması yanlış. Seçim beyannamesi yaklaştıkça ben konuyu netleştirdim. Değişik modeller üzerine çalıştık. Bir tartışma ve müdahale olmadı. Meydana çıkıp bir fikri savunacaksam inanmam gerekir.

İçselleştirmediğim hiçbir fikri savunmadım. Türkiye'de parlamenter sistem gerçekten işleseydi, başkanlık sistemi gündeme gelmezdi. Doğru olan sistemin başkanlık sistemine doğru evrilmesidir. Başkanlık sistemi özgürlükçü niteliğiyle uygulanmalı.

Başbakanlık görevini yaparken hakkıyla yaparım. Seçime gidiyorsam, doğru olan ne ise onu söylerim. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Türkiye'de yeni bir restorasyon dönemine ihtiyaç var. Başbakanlık koltuğuna oturdum diye o koltuğa saplanmam. Seçime giderken halka en doğru şeyi doğru zamanda söylememiz lazım.

Anayasa için konuşmaya hazırız. 27 Mayıs'tan sonra yaşadığımız acı tecrübelerden sonra bunu değiştirmeyiz demesinler.

Biz yeni Türkiye ifadesini kullanırken, sistemin yargının yürütmenin yasamanın bütüyle işleyişin yenilenmesi teziyle yola çıktı. Yeni  anayasa sözünü 2007'de verdik. O zaman engellediler. Dağlıca baskınından sonra anayasa yerine terör konuşulmaya başlandı.

Şimdi yine yeni anayasa iddiasıyla çıkıyoruz. Salt başkanlık sistemini değil, yeni bir anayasa içinde insan odaklı özüne uygun bir sistem. Beraber yeni bir Türkiye inşa etmemiz lazım. Sözleşme mantığı içinde elimizden geleni yaparız. Eğer bu güce ulaşamazsak gelin buradaki aksak olan hususları beraber toparlayalım diyeceğiz. Anayasanın temel ilkesi insan odalı olmalı.

Başkanlık sistemi otoriterliğe yol açar demek yanlış. Kimse bütün gücü elinde toplayacak bir yetki peşinde koşmaz.

 

Fenerbahçe otobüsüne saldırı

 

Olayın hemen üzerine gidildi. Spor üzerinden kaotik ortam oluşturmak isteyen unsurlar var. 2 kişi gözaltına alındı. Adli kontrolle serbest bırakıldılar. Gösterdikleri dayanışma dolayısıyla kulüplerimizi tebrik ediyoruz. Spor üzerinden gerilim yaratma çabalarına karşı, taraftarlarımızı ortak bir tututum sergilemeye davet ediyoruz. Devlet binde bir ihtimali dahi düşünemezse devlet olamaz. Umarım ki centilmenliğe sahip çıkılır.

 

“Paralel yapı”yla mücadele

 

Devleti ele geçirme çabası darbe teşebbüsüdür. Bunu yapan kim olursa olsun, bu makamda bulunanların asli görevidir. Gerekli tedbirleri alıyoruz. Birçok noktada gerekli adımlar atılıyor, tedbirler alınıyor. MGK kararıyla görevlendirilmiş arkadaşlar da var. yargı süreci çok hızlandı, çünkü işlenenler küçük suçlar değil. KPSS'deki ahlaksızlık kadar beni etkileyen bir şey yok.

Yargı süreci  devam ediyor. İddianamenin ortaya koyduğu hususlarla ilgili söylüyorum; buna müsamaha mı göstereceğiz?

 

Balyoz davası

 

Bütün vatandaşlarla bir araya gelebilirim. İlla bir davada mağdur olmaları gerekmez. Türkiye'de güç kullanmak isteyenlerin kontrol etmek istedikleri hep hukuk olmuştur. Yargı sistemin tuzudur. Yargı denetim altına alınmaya çalışıldı. Geçen hafta Bakanlar Kurulu'na sunuldu. Genelkurmay'la çok güzel bir ilişkimiz var ama biz e-muhtıra olayını da yaşadık. Asker sivil ilişkisini rayına oturtmak kolay olmadı. TSK'nın kendi içerisinde bir hukuku var. Onun dışında bir talebin gündeme gelmemesi lazım.

 

AKP'de 3 dönem kuralı

 

Yanımızdan ayrılmıyorlar. Ali, Bülent ve Beşir beylerle birçok şeyi paylaşmışız. Ne ayrılırız ne ben kendimi yalnız hissederim. Bizim ilişkimiz makama bağlı değil. 8 Nisan'da kıyamet kopacak diyenler oldu, kıyamet koptu mu? Kırılganlığın olmaması mayanın sağlamlığını gösterrir. CHP'de en ufak kayma ne tür fırtınalara yol açıyor. 4 yıl sonra hepsi yeniden milletvekili adayı olabilirler. Dışarıdan bakanlık konusu ihtimal dışı değil. 

Yeni unsurların taze kan olarak girmesi ve eskimeyen unsurların da burada bulunması siyaseten gücümüzü gösteriyor. Seçimlerden sonra olağan kongremizi yapacağız. Yeni bir siyasi kadro yenilenerek devreye girmeli. Bu bir kartopu şeklinde geleceğini dokumalı.

Başbakan olarak yaptığım her açıklamada sağımda ve solumda bakan arkadaşlar oldu. çünkü ben o ekibe dayanıyorum. Şimdi de aynı şekilde tek bir yönetim var. Kimse şu olursa kriz doğar gibi bir söylemde bulunmaması lazım.

 

Savcının şehit edilmesi

 

Soruşturma devam ediyor. Bu örgüt bir taşeron. Seçim aşamasında bu tür saldırılar gündeme gelmiştir. Bir dönem uykuya çekiliyorlar. Hadi uyanın dendiği zaman bu tür saldırılar gerçekleştiriliyor. Bu tür saldırılarla ilgili gerekli tedbirler alınacaktır.

Avukatlarımızın içleri rahat olsun. Herkesin evinde bir avukat vardır. Avukatlarımıza yönelik bir suç yapıştırılmak istenirse karşısında dururuz. Avukatlar potansiyel suçlu diye bir yaklaşım yok.

Devlet yargı mensubunu korusun deniliyor, nasıl koruyacağız? Tek yol aramak. Gerekli tedbirleri almak zorundayız. Havaalanlarına girerken avukatlar nasıl kontrol noktasından geçirince sorun olmuyorsa neden adliyede olsun?  Burada avukatlara karşı yapılmış bir tavır olarak görmemek lazım. Güvenlikte nerede aksama var bunları dikkate alacağız. Nasıl güvenlik tedbiri alırız, bunu düşüneceğiz. Avukatlardan isteğimiz bunu ideolojik bir çatışmaya dönüştürmemeleri.

 

‘Seçim ekonomisi tuzağına düşmedik’

 

Seçimelere giderken iktidar partileri için seçim ekonomisi tuzağı vardır. Biz bu tuzağa düşmedik. Bütçe dengeleri ne ise onu yaptık. Muhalefet için ise tuzak geniş seçim vaatleridir.

 

‘İzmir'de 7 vekil çıkartırız’

 

Savcı Sayan'ı şahsen tanıyorum. İzmir'de Savcı Bey'in katkısıyla 7 vekil çıkartırız.