Gündem

Başbakan Davutoğlu: Cizre'deki hastaların varlığı ispatlanamadı

"23 Temmuz'da tereddüt etseydik, Türkiye ateş çemberinin içine sokulmuştu"

03 Şubat 2016 16:19

Başbakan Ahmet DavutoğluŞırnak'ın Cizre ilçesinde bir apartmanın bodrum katında bulunan yaralılara ambulans gönderilmediği iddialarına bir kez daha yanıt vererek, "Hastaların varlığı ispatlanamadı" diye konuştu.

Mülki ve idari amirlerle buluşma toplantısında konuşan Davutoğlu,  "Aldığımız kararlarda tereddüt gösteremeyiz. Tereddüt eden devlet adamı olamaz. 23 Temmuz'da tereddüt etseydik, Türkiye ateş çemberinin içine sokulmuştu" ifadelerini kullandı. 

Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

Böyle bir dönemde böyle bir istikrardan rahatsız olan çevreler var. Böyle bir kritik evreyi biz temmuz ayında yaşadık. Bir noktadan alınan talimatla eş zamanlı olarak saldırıya geçtiler. DEAŞ, PKK ve DHKP-C örgütleri aynı anda güvenlik güçlerimize ve sivil vatandaşlara karşı saldırıya geçtiler. Sizinle 31 Temmuz 2015'te burada yine bir aradaydık.

Tek tek vilayetlerimizi masaya yatırmış ve atacağımız adımları gözden geçirmiştik. O günden bu güne gösterdiğiniz gayretten dolayı hepinize tek tek teşekkür ediyorum.

 

"Her haftasonu bölgede bir vilayette olacağım"

 

Bugün kapsamlı bir şekilde son 6 ay içinde yaşadığımız gelişmeleri değerlendireceğiz. Millet vicdanıyla devlet aklını buluşturmayan toplumlar varlığını sürdüremez. Bu toplantılarla hedefimiz milletin derin vicdanıyla devletin aklını buluşturmaktır. Millet vicdanı ile devlet aklının buluştuğu durumlarda başarı mutlaka sağlanır. Benim, hükümetin başı olarak yapmam gereken ilk şey milleti doğrudan dinlemek ve onların taleplerini devlet aklı haline getirmektir. Mardin Artuklu Üniversitesi'nde millet vicdanı ile devlet aklının birleştiği eylem planını açıklayacağım. Her hafta sonu bölgede bir vilayette olacağım.

Her ilçeyi, her sokağı, her mahalleyi, her mezrayı soracağım. Sizlere emanet edilen her vatan toprağı ile ilgili bilgi alacağım, kanaatlerimi paylaşacağım. Neredeyse hepimiz Silopi’nin her bir sokağını biliyoruz. Dikkat etmenizi arzu ettiğim bazı hususlar var."  

 

"Kullandığım güç millet tarafından bana dört yıllığına verildi"

 

Benim kullandığım gücün temeli ne babamdan kalma bir mirastır, ne ait olduğum etnik veya mezhebi kökenden gelmedir. Bu güç bana millet tarafından 4 yıllığına verildi. Hak edersen uzatılır, hak etmezsen uzatılmaz. Sizlere gelen makam da milletten gelmiştir. Aldığımız kararlarda tereddüt gösteremeyiz. Tereddüt eden devlet adamı olamaz. 23 Temmuz'da tereddüt etseydik, Türkiye ateş çemberinin içine sokulmuştu. Biz tereddüt etmediysek, siz de etmeyeceksiniz.

Meşruyetin denetlebilirliği de hukuk devleti kuralıdır. Gücün meşruiyetinden kaçarsanız çağdaş, demokratik, hukuk devletini yaşatamayız. Hesap sorulduğunda da hesaba hazır olmalıyız. Bütün bu mücadelede 6 hususa özen göstermelisiniz.

 

"Bir vali sorumluluk alanındaki her mahalleye gitmemişse..."

 

Birincisi bu görevlerin anlamı, muhtevası halkımızın geleceğidir. Halkla içiçe olunacak, izole bir devlet olmayacak. Bir vali, kaymakam makamı dışında sorumluluk alanındaki her mahalleye gitmemişse, vatandaşın gözyaşı silmemişse ne kadar çok çalışırsa çalışsın vazifesini yapmış olmaz. Önce siz o yaşı göreceksiniz. Her ne surette olursa olsun halkla içiçe olacaksınız. Acısında da, düğünde de bir arada olacaksınız. Gelenek neyse her faaliyette en önde siz olacaksınız. STK önderleriyle doğrudan bilgi almanızı, onların hissiyatına önem vermenizi istiyorum. O halk o kanaat önderinin fikirlerine önem veriyorsa, devlet de ona önem verecek. 

İkincisi kamu düzenini koruma boyutu. Bu da hukuk. Biz de kamu düzenini koruma diyoruz. Otorite demiyoruz. Devlet kudrettir ama aynı zamanda şefkattir. Bunu yaparken de, tek meşru güç kullanma yetkisi halk tarafından seçilene tabi olan güvenlik güçlerinindir. Yetkinizi kimse ile paylaşmayın. Bazı akademisyenlerin şanssız bildirisi sonucu, onlara akademisyen olarak seslenmiştim. Cevap gelmedi. Bu terör örgütünün tehdit ettiği insanlar, terör örgütünü tenkit ettiğiniz zaman başınıza ne geleceğini biliyor musunuz? Bu kaygıyı kimseye yaşatmayacaksınız. Düşüncesini açıklamaktan dolayı terör örgütü tehdit eder korkusu yaşatmayacaksınız. Terör örgütü üzerinde hepimizin görevini ve kudretini göstererek bunu engelleme vazifesi çıkarıyorum. Bu akademisyenlerin tahayyül ettiğinden başka bir ülke bu ülke. Sizi tehdit edene devlet kudret elini gösterecek. İşte buna kamu düzeni diyoruz. 

Üçüncü boyutu terörle mücadele. Dini, etnik gerekçesi ne olursa olsun. hiçbir tereddüt göstermeyeceksiniz. 

Dördüncü husus kamu hizmetlerinin aksamasına izin vermeyeceksiniz. Kamu hizmetleri olmazsa olmazdır. Halk ile teröristi ayırt edeceksiniz halka şefkat, teröriste kudret elinizi göstereceksiniz. Hiçbir şekilde eğitimde aksamaya izin vermeyeceğiz. Yoksa terör örgütü çocukları barikat arkalarında ölüme gönderiri. Öğretmenler bilgi ve bilim aktarmak için oradalar, onlarla içiçe olacaksınız. Yine sağlık hizmetleri aksamayacak. Birileri onları itham altında bırakmaya çalışıyor. Sağlık hizmetlerini anında yerine getireceğiz. Devletimizin artık gücü, kudreti var. Cizre'de iddia edilen bölgede sağlık ekiplerimizi hazır tuttuk. Ama bu hastaların varlığını ispat edemediler. Ortada hasta, yaralı çıkmadı. 

Beşinci unsur iletişim, algı. Dünyada pek az demokratik hukuk kurallarını işletip hem de terörle mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. 3 terör örgütüyle mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. Biz ikisini bir arada yapmaya çalışmamıza rağmen, her türlü algı operasyonları yapılıyor. Bazen terör örgütler, bazen paralel yapılar sizleri ve bizleri suçlamak için seferberlik halindeler. Benim algı oluşturacak dahi vaktim yok. Var olan algıyla uğraşıyorum. Her bir valimizin, kaymakamımızın bu olayın arkası aktarılacak, kamuoyu önce bizim tarafımızdan bilgilendirilecek. Bunun için sürekli ve çeşitlendirilmiş iletişim stratejisi geliştirmenizi istiyorum. Mücadelemiz ne kadar başarılı olursa olsun, algısı istediğimiz gibi olmaz.

Altıncı unsurda, operasyon öncesi, operasyon sırası ve operasyon sonrası yapılacakları konuşmuştuk. Operasyonlardan sonra süratle hayat normalleştirilecek. Koordineli olarak çalışacağız. Tek bir devletin hizmetinde, tek bir milletin geleceği için çalıştığını belirterek, şahsi ve kurumsal hiçbir rekabete girilmeyecek. Bunun için varız, bunun için de çatlak tek sesin çıkmadığı, planlananın dışında hiçbir gelişmenin yaşanmadığı uyum sağlanmalı. Son aylarda tepeden en detay birimine kadar bütün devlet organlarında gördüğüm uyum konusunda memnuniyet duyuyorum. Bunun alana yansımasını da görüyoruz. Bilin ki bu entegre stratejisinin uygulanması için hepimiz bir zincirin halkalarıyız. Kim bu halkada kopukluğa sebep olursa, hesabını verir. Bu koordinasyonun her alanda her aşamada sürdürülmesi konusunda özen göstermenizi rica ediyorum.

Milletin vicdanı ile devletin aklını bir araya getireceğiz. O aklı meşruyeti de gücü de milletten desteğini almış olan siyasi iradelerinindir. Milletin vicdanı da ta Hacı Bektaş'a, Yunus Emre'ye geçmiş kadim erenlerimize dayanan köklü bir mirastır."