Gündem

Davutoğlu: Elçi cinayetinin aydınlatılması isteniyorsa niçin başsavcımıza saldırılar yapılıyor

"Demirtaş'ın teröristleri arkasına alarak ulaşacağı tek yer Tahir elçi’nin katlini yapanlara yardım etmektir"

01 Aralık 2015 11:44

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Tahir Elçi cinayetine ilişkin olarak, HDP'den gelen "Polis kurşunuyla öldürüldü" iddiasına cevap verdi. "Elçi cinayetinin aydınlatılması isteniyorsa niçin başsavcımıza saldırılar yapılıyor" diye soran Davutoğlu, "Biz demokratik hukuk devletinin kurallarını çerçevesinde, bunu araştırmaya çalışırken oraya giden sivil ekiplere saldıranlar bu cinayetin gerçek failleridir" ifadesini kullandı. "Demirtaş’a sormak lazım bu kanaati elinde belgesi varda mı söylüyor. Kendisi olay yerini mi inceledi?" diyen Davutoğlu, "Her olayda dönüp devlete katil diye bağırmanın, suçu poliste aramanın ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. Eğer Demirtaş’ın bir sözü varsa, o hainlere, o teröristlere karşı konuşmalı. Teröristleri arkasına alarak yanında durarak, ulaşacağı tek yer Tahir elçi’nin katlini yapanlara yardım etmektir" diye konuştu.

Rus uçağının düşürülmesine ilişkin tartışmalara da bir kez daha değinen Davutoğlu, "Rusya'nın Türkiye IŞİD petrolü için uçağımızı düşürdü" iddiasına ilişkin olarak, "Bu gibi ithamlarla yaptığınız hava sahası ihlalinin üzerini örtmezsiniz" dedi.

Davutoğlu, KKTC'ye yapacağı ziyaret öncesi Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında konuşuyor.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Bütün uluslararası tarafların yapılan görüşmeler bağlamında varlığını hissettirmeleri ve katkıda bulunmaları önem taşımaktadır. Maruz kaldığı tüm ambargolara rağmen KKTC, çok sağlıklı bir demokrasidir.

Türkiye’den KKTC’ye sağlanan su aktarımını ise adaya dönük olarak bakış tarzını da ortaya koyan önemli bir adımdır. Özellikle Suriye’deki gelişmeler bağlmanında Doğu akdenizin bir istikrar bölgesi olması bütün ülkeler için önem taşımaktadır. 

Biz dileriz ki müzakereler sonuca ulaşır. Bu krizin sona ermesi yönünde iki halkın da destek vereceği bir çözüme ulaşırız. Ben tekrar TBMM’de güvenoyu veren Meclis'e ve millete teşekkür ediyorum.

 

"Elçi cinayetinin aydınlatılması isteniyorsa niçin başsavcımıza saldırılar yapılıyor"

 

Bir kez daha Elçi’ye rahmet diliyorum. Olayın olduğu gün yaptığım görüşmede bu konudaki araştırmaların mutlaka en şeffaf şekilde komuyla paylaşılacağını teyit ettim. Adli makamlar yoğun çaba içerisindeler olayın aydınlatılması için.

Spekülasyon yapanlara çağrıda bulunuyorum; niçin olay yerine giden başsavcımız, olay inceleme ekibi, baro temsilcilerine dönük saldırılar yapılıyor? Üstünün örtülmesini istiyorsa o saldırıları gerçekleştirenlerin arkasındaki odaklardır.

Yaptığımız toplantıda derhal olay yeri incelemesi talimatı verdik. Güvenlik görevlimiz ve başsavcımıza roketle saldırı gerçekleştirildi. İyi niyet ve şeffaflığımızı göstermek baabında baro temsilcilerini ekledik, onlara da saldırı yapıldı. Tüm bunlar herkesin gözü önünde gerçekleşyior. Biz demokratik hukuk devletinin kurallarını çerçevesinde, bunu araştırmaya çalışırken oraya giden sivil ekiplere saldıranlar bu cinayetin gerçek failleridir.

Demirtaş’a sormak lazım bu kanaati söylüyor. kendisi olay yerini mi inceledi? Her olayda dönüp devlete katil diye bağırmanın, suçu poliste aramanın ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. Eğer Demirtaş’ın bir sözü varsa, o hainlere, o teröristlere karşı konuşmalı. Teröristleri arkasına alarak yanında durarak, ulaşacağı tek yer Tahir elçi’nin katlini yapanlara yardım etmektir.

O saldıranların peşinden gidenlere hiçbir şey söylemeyenler, aslında cinayeti örtme çabasıdır. Sayın Elçi’nin ailesi ve çevresi Elçi yaşasaydı önce kendisinin katledilmesine sebep olan olay inceleme ekibine dönük olarak adaletin gerçekleşmesine engel olmayın diye haykırırdı.

Kendi cenazesini istismar ederek, kendisinin ölümüne sebebiyet veren PKK teröristlerinin paçavrasını oraya örtenlere hesap sorardı.

Biz tekrar bir çatışma olmaması için çalışma yaparken onlar saldırılarını yoğunlaştırıyorlar. Tek tek mahalallere girip adaletin önüne çıkartılacak. O mübarek mahalle silah sesleriyle, roketlerle halkmızın gününü karartmaya çalışanlardan hesap sorulacak. Herkesin konuşulurken neyi amaç edindiğini düşünmek durumundadır. Halkımıza sesleniyorum; en doğru şekilde değerlendireceklerdir. 

Şimdi bir önceki soruda şunu söyleyeyim bütün baskılara rağmen olay inceleme ekibi büyük ölçüde araştırmayı tamamladı. Hala yapılması gerekenler var ama büyük ölçüde tamamlandı.

Dün NATO sekreteri ile kapsamlı bir şekilde ele aldık. Türkiye hiçbir zaman geriliminin, çatışmanın tarafı olmak istemez. Bu olayda da Türkiye sadece kendi hava sahasını savunmuştur. Rus yetkililerin bilmesi icap eder. Türk uçakları Rus hava sahasını ihlal etmedi, herhangi bir hava sahasında hedef almadı. İhlal edilen Türk hava sahasıdır, dünyanın her yerinde hava kuvvetlerinin birinci görevi ihlallerin korunmasıdır. Hemen sınırımızda bir savaş olurken, mülteciler akın akın buraya gelirken, sahamızı ihlal eden uçakları uyarırken tekrar tekrar göz yummak sorumlu bir davranış değildir.

 

 

Olayın hemen sonrasında Rusya’ya çağrıda bulunarak, olayla ilgili detaylı bilgi verildi. Dün NATO’da da söylediğim gibi bunun yaşanmasını istemezdik. Yanıbaşımızda bir savaş ceyran ederken sessiz kalamayız hava sahamızın ihlali karşısında. Türk hava sahası bilinçli bir şekilde ihlal edilmediyse Rusya’yı bizzat hedef alan bir tavır yoktur.

Oturup konuşulur, tekrar iletişimimizin iletişime açık bir şekilde sürmesi sağlanabilir. Türkiye’ye dönük asılsız ithamlarla, Türkiye DAEŞ’ten petrol alıyormuş gibi ithamlarla, ihlalin üzerini örtemezsiniz. Suriye krizi bir Rus ya da Suriye-NATO krizi değildir.

NATO- Rusya arasında bir gerilim konusu olarak gündeme girmiştir. Müttefik ülkelerle yakın temas içerisindeyiz. Ümit ederiz ki böyle bir olay yaşanmaz, provakatif adımlar atılmaz. Ama Türkiye’nin kendi sınırlarını koruma güdüsünden de şüphe edilmemelidir. 

Askeri iletişim kanallarımızı, diplomatik ilişki kanalları açalım, daha büyük krizlerin önüne geçelim. Türkiye ve Rusya komşudur ve bu kadar değişmeyecektir.  Bunun gereğini hep beraber yapmanın zamanıdır. Oturup masa başında ne yapacağımızı konuşmalıyız. Bundan sonra iletişim kanallarını açık tutmak, soğukkanlı bir söylem belirlemek gerekiyor. Her iki tarafın kaybedeceği bir ilişkilerin önü açılmamalıdır. Kimse Türkiye’nin sınırları konusunda geri adım atmasını bekleyemez. Kurallar neyse dün neyse bugün de odur, yarın da bu olacaktır.

Ayrıntılar geliyor...