Hükümet, İçişleri Bakanlığı tarafından faaliyetleri durdurulan 375 derneği darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hâl kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle kapattı. Kapatılan dernekler arasında daha önce 12 Eylül'de kapatılan Barış Derneği de bulunuyor.
İşte kapatılan dernekler
İşte daha önce kapatılıp tekrar açılan dernekler
Barış Derneği'nin yanı sıra Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Derneği de kapatıldı.
Barışseverler Cemiyeti, 1950 yılında aralarında Adnan Cemgil, Behice Boran, Nazım Hikmet gibi dönemin sosyalist isimlerinin öncülük ettiği bazı aydınlar tarafından kuruldu. 29 Temmuz 1950'de dernek kurucuları tutuklanarak Barışseverler Cemiyeti'nin etkinliklerine de son verilmişti.
Altı ay sonra, 30 Aralık 1950'de Ankara Garnizon Komutanlığı'na bağlı askeri mahkemenin verdiği kararda, "Dernek tüzüğünde siyasetle ilgilenilmeyeceği belirtilmesine karşın, siyasal amaçla Türkiye'nin ABD ile dostluğunun bozulmaya ve halkın hükümete olan güveninin sarsılmaya çalışıldığı" belirtilerek kurucular on beşer ay hapse mahkum edildi.
1972 yılında dernek, eski büyükelçi Mahmut Dikerdem'in öncülüğünü yaptığı ve aralarında Ali Sirmen, Ali Taygun, Ataol Behramoğlu, Aybars Ungan, Erdal Atabek, Orhan Apaydın, Reha İsvan, Tahsin Usluoğlu, gibi isimlerin bulunduğu grup tarafından tekrar kuruldu. Dernek, bir önceki Barışseverler Cemiyeti gibi "nükleer silahların yasaklanması ve NATO dahil tüm askerî ittifakların kaldırılmasını kendisine hedef olarak koydu.
Türkiye'deki Mahmut Dikerdem'in başkanı olduğu Barış Derneği, 1979 yılında Dünya Barış Konseyi'ne kabul edildi.
12 Eylül Darbesi sonrası dernek hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 141 ve 142. maddeleri uyarınca dava açıldı ve dernek yöneticileri 27 Şubat 1982'de tutuklandı. 17 Mayıs 1982 tarihinde iddianame hazırlanarak Barış Davası olarak bilinen dava açıldı. İddianamede özetle, derneğin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yanlısı olduğu, Türkiye'deki meşru düzene ve bu düzeni sağlayan ittifaklara, NATO'ya karsı olduğu, mevcut düzeni yıkarak yerine Marksist-Leninist bir düzen getirmeyi amaçladığı ileri sürüldü ve sanıkların TCK'nin 141 ve 142. maddelerine göre cezalandırılmaları istendi. Bu dönem gerek Türkiye gerekse dünya kamuoyununda "barışın yargılanması" olarak anıldı.
Derneğin kurucuları ve yöneticileri 27 Şubat 1982 tarihinde tutuklanmışlardı. Aynı yılın sonunda ise serbest bırakıldı. 1991'e kadar uzayan bir mahkeme sürecinden sonra da beraat ettiler.
Barış Davası sürerken, dava sanıkları 1984 Nobel Barış Ödülü için aday gösterildiler. Yine dava sürerken, sanıklardan Metin Özek'in de üyesi bulunduğu "Savaşa Karsı Hekimler" isimli kuruluş Nobel Barış Ödülü'nü aldı.