Isparta'da kendisini tecavüz ederek hamile bırakan Nurettin Gider’i öldürdüğü için müebbet hapis cezası alan Nevin Yıldırım, cezaevinden yazdığı mektupta "Bana indirim yapılmaz ablam, sonuçta ben bir erkeği öldürdüm ama o beni öldürmüş olsaydı iyi haliymiş, yok tahrikmiş ne kadar indirim varsa uygularlardı, bundan eminim" dedi.
Nevin Yıldırım, 29 Ağustos 2012’de kendisine tecavüz eden ve tehditle, silah zoruyla şiddeti sürdüren Nurettin Gider’i öldürerek kafasını çuvala koyup, “İşte namusuma uzananın kellesi” diyerek köy meydanına attı. Nurettin Gider’i vurduğunda 5 aylık hamileydi. “Bu çocuğu asla istemiyorum, ölmeye razıyım” demesine rağmen kürtaj izni verilmemesi sonucu, Kasım 2012’de doğum yapmak zorunda kaldı.
Tutuklanıp Isparta Cezaevi’ne konan Nevin; “tasarlayarak canavarca hisle kasten adam öldürmek” iddiasıyla ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle 2 yılı aşkın süre yargılandı. Yargılama sürecinde Nevin’in avukatı Adli Tıp Kurumu’ndan cezai ehliyetinin olup olmadığına ilişkin rapor alınmasını talep etti. Nevin’in akıl sağlığının yerinde olduğuna dair Adli Tıp’tan alınan rapor üçe karşı iki oyla, Kasım 2014’te mahkemeye sunuldu. Davanın 13’üncü celsesinin görüldüğü 12 Ocak 2015’te Savcı Osman Çabuk, ilk iddianamesindeki “canavarca hisle” ibaresini çıkartarak, “tasarlayarak kasten adam öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet” istemiyle mütalaasını verdi. Mütalaada geçen, "evlilik dışı ilişki" yaşadıklarına dair iddia, Nevin’in medyadaki temsilini temelden değiştirdi.
25 Mart’ta görülen karar duruşmasında Nevin için müebbet hapis cezası verildi. Pek çok kadın cinayetinde, "boşanmak istedi", "barışmayı kabul etmedi", "açık giyindi", "Facebook hesabı açtı" gibi gerekçelerle verilen ceza indirimi, Nevin’e uygulanmadı.
Nevin Yıldırım davasını başından bu yana takip eden Sosyalist Feminist Kolektif ve Nevin’le Dayanışma Grubu üyesi Hasbiye Günaçtı, Sanatfilan.com’dan Mehtap Doğan’ın sorularını yanıtladı:
Basına “Kesik baş davası” olarak yansıyan ve kamuoyunda “Tecavüzcüsünün kellesini kesip köy meydanına atan kadın” olarak bilinen Nevin için ne kadar çabaladığını biliyorum. Bu davayı bu kadar sahiplenmenin nedenleri neler?
Bu davanın “kesik baş davası” değil, “Nevin’in isyanı” başlığıyla anılmasını isterdim. Bütün feministler gibi ben de kadının beyanını esas aldım. Nevin “tecavüze uğradım“ diyorsa bu beyan esastır. Tecavüz etmediğini, yaptığının tecavüz olmadığını karşı taraf kanıtlamalıdır.
Biz biliyoruz ki kadınlar köşeye sıkıştırılmamışsa ve hayatları tehlikede değilse erkekleri öldürmezler. Bugüne kadar takip ettiğimiz, erkek öldüren kadın davalarında bunu görmek bir yana, bizzat kendimizden de biliyoruz. Kadın erkeği hizaya getirmek için şiddete başvurmaz, kadın kendini savunmak, korumak için münferit olarak cinayet işlemek zorunda kalır. Uzun süre şiddet gören ve öldürmezse öldürüleceğini anlayan kadınların çok azı bunu yapıyor.
Nevin tecavüze uğradıktan bir ay sonra hamile olduğunu anlamış. Tecavüzcü ise akrabası. Kadın “Gel” dese de, demese de erkek durmaksızın kapısına geliyor. Kadın ondan kurtuluşu öldürmekte buluyor.
Bu haberi duyduğumuzda İstanbul Feminist Kolektif (İFK), Sosyalist Feminist Kolektif (SFK), Antalya Kadın Dayanışması‘ndan kadınlar olarak önce Nevin’le, sonra köyüne gidip anne ve babasıyla görüştük. Sonra da ikinci duruşmaya gittik. Nevin’in durumunu anlamayan bir erkek avukatı vardı. Bizimle iş birliği yapmak, dayanışmak istemedi. Nevin’e hukuki destek vermek, duruşmalarda yanında olmak kısmını gerçekleştirme olanağımız yoktu, dolaysıyla kadın dayanışması üzerinden Nevin’in yanında olalım istedik.
'Nevin’in gıyabında ölüm kararı,
o köy kahvesinde verildi'
Nevin’in kendisine tecavüz eden adamın kellesini kesip köy kahvesine götürmesi basına “Canice işlenen cinayet” olarak geçse de feministler olaya böyle yaklaşmadı. Nevin’in Nurettin’in kellesini köy kahvesine götürmesinin nedeni sence neydi?
Nurettin’i tüfekle vurduktan sonra başını kesip, köy kahvesine atmasının çok önemli bir anlamı var. Çünkü Nevin’in gıyabında ölüm kararı o köy kahvesinde verildi. Öldürdüğü erkek dahil herkes, o kahvede Nevin aleyhine konuştu. Düşünün bir kere her gün dedikodusu yapılmış, kimsenin yüzüne bakamaz hale getirilmiş, “kötü kadın” ilan edilmiş. Herkesin dilinde dolaşan, işaret edilen biri haline getirilmek her kadın için korkunç bir baskı, ağır bir psikolojik şiddettir. Kimse “Olayın aslı nedir?”, “Derdin neydi?” diye sormamış.
Nevin, böyle toplumsal baskı altında yargılandığı, sorgulandığı, derdini kimseye anlatamadığı bir konumda tutulurken de çok güçlü durmuş, acısını içine gömmüş. Kocası zaten uzakta çalışıyor… Hem kocana söylesen ne olur? Seni öldürür. Babana, kardeşine, kocana söyleyemezsin. Kaçımız söyleyebiliriz ki? Böyle bir sarmalın içindesin. “Ben bunu öldüreceğim, bu kapımdan gitmiyor” hissiyatını belli ki yaşamış. Ben inanıyorum Nevin’e, çok inanıyorum.
Şu ana kadar kaç duruşma oldu?
25 Mart’ta 14’üncü celse görüldü. Davanın 13’üncü celsesinde Savcı Osman Çabuk, ilk iddianamesindeki sadece “Canavarca hisle” ibaresini çıkartarak, “Tasarlayarak kasten adam öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet” istemiyle mütalaa verdi. Savcı, “İlişkisi vardı, tecavüz değildi, ilişkisi olduğunu kapatmak için adamı öldürdü” diyerek Nevin için ağırlaştırılmış müebbet cezası istedi. Bu çok haksız ve cinsiyetçi bir karar.
Dedikodu yapan herkes bu suçun ortağı
Nevin kararı nasıl karşıladı peki?
Nevin Nurettin’in yakınlarının yanında ağlamak istemediğini bizim feminist avukatlarımıza söylemiş. Bana da mektuplarında, “Beni kimse anlamayacak ki” diyordu. Nevin duruşma salonunda hiç konuşmuyor. Oysa kadınları öldüren erkekler, öldürdükleri kadınlar hakkında pervasızca konuşup, kadını suçlayıp yargılayabiliyorlar. Yani öldürse de, öldürülse de duruşma salonlarında yargılananlar kadınlar oluyor. Köylülerin hepsi “Adamla ilişkisi vardı” diyor. Hakim “Gördün mü?” diye sorduğunda yanıtları “Hayır” oluyor.
“Su verirken gülümsediydi”, “Telefon gelince öpücük atmıştı”, “Çalıştıkları yerde yatağını yapmıştı”, “Biz su isteyince getirmiyordu, Nevin isteyince getiriyordu” diyorlar. Nevin istedi diye değil, Nurettin Nevin’i istediği için o suyu getiriyordu. Kadın olarak o kadar yalnız bırakılıyor ki. Dedikodu yapan herkes, bütün köylüler bu suçun ortağı aslında. “Nurettin’in akrabalık maskesiyle, Nevin’in evinde ne iş vardı?” diye kimse sormuyor ve hiç kimse Nurettin’i engellemiyor. Hakimin, kadının itildiği durumu tahlil etmesi, hangi koşullar altında bu suçu işlediğine bakması lazım.
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın