Gündem

Bağış Huffington Post'a yazdı: Yazarların uydurması

Bağış yazısında, halkın demokratik beklentilerine karşılamayan siyasi yönetimlere göz yummayacaklarını söyledi ve bunun Mısır ve Suriye halkı için de geçerli olduğunu urguladı

04 Temmuz 2012 18:59

AB Bakanı Egemen Bağış, The Huffington Post haber sitesi için bir makale kaleme aldı. Bağış, "Ordunun vesayeti altındaki kukla bir sivil hükümet, Türk modeli değildir. Bu hayalgücü yüksek yazarların uydurması" dedi.

İşte Bağış'ın Huffington Post'ta yayımlanan (3 Temmuz 2012) yazısı:

 

Demokrasi ve Ekmek: Türkiye’nin AB ile Orta Doğu arasındaki bağı

 

Egemen Bağış, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci

Türkiye’nin komşuları tarihi bir değişim rüzgarının etkisi altındalar... Ortadoğu ve Kuzey Afrika halkları artık daha iyiyi talep ediyor. Daha iyi bir hayat, daha iyi bir ekonomi, daha iyi bir eğitim, daha iyi bir sağlık sistemi ve hepsinden önemlisi daha iyi bir yönetim istiyorlar. Böyle bir yönetim için de demokrasi ve iyi yönetişim gerekiyor.

Türkiye, Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefine olan sıkı bağlılığının yanı sıra, Doğu ve Güney’deki komşularıyla da eşit derecede yakın ilişkiler içindedir. Türkiye’nin Batı ile ittifakı ve Batı’ya bağlılığını, Doğu ile kurmuş olduğu tarihi ve kültürel bağlarla tamamlanmaktadır. Bu bileşim, Türkiye’yi AB için stratejik bir değer haline getirmektedir. Benzer şekilde, Avrasya’daki benzersiz pozisyonu, Türkiye’yi küresel anlamda kilit bir aktör haline getirmektedir. Türkiye, doğunun en batılı, batının da en doğulu ülkesi iken, İstanbul Asya’nın en Avrupalı, Avrupa’nın da en Asyalı şehridir.

Uzmanlar, Ortadoğu’daki yeni dönemin başlangıcından itibaren, bu tarihi olayı kategorize etmek ve modellemek için yoğun çaba harcamaktalar. Biz en başından beri, Türkiye’nin bölge için bir “model” olma konusunda herhangi bir talebinin veya niyetinin bulunmadığını vurguladık. İstendiğinde tabii ki bölgeyle her türlü deneyimi paylaşmaya ve mümkün olan her desteği sağlamaya hazırız ve en iyisinin olmasını diliyoruz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da zaten bu hususun altını açıkça çizerek, Türkiye’nin, Orta Doğu’daki demokratikleşmeyi desteklemek ve bu büyük dönüşümü kolaylaştırmak için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söylemişti.

Hatırlanacaktır, Başbakan Erdoğan, Kahire’de binlerce Mısırlı tarafından sıcak bir şekilde karşılanmıştı. Başbakan, demokrasi ve özgürlüğün Mısır halkı için ekmek ve su kadar temel bir hak olduğunu ifade etmişti. Tahrir Meydanı’ndan yayılan özgürlük mesajının, Trablus, Şam ve Sana’daki tüm mazlumlar için bir umut ışığı olduğunu vurgulamıştı.

Başbakanımız ayrıca, Mısırlı kardeşlerimize, laiklikten korkmamaları ve laiklik ilkesini yeni anayasalarına dâhil etmeleri konusunda da içten ve samimi tavsiyelerde bulunmuştur.

Türkiye her durumda, Mısır’ın ve bölgedeki diğer kardeş ülkelerin, geçmiş deneyimlerinin ışığında ve halklarının sağduyusuyla kendi kaderlerini belirleyeceklerinden emindir.

Eğer Türkiye, Müslüman milletlerin, demokrasi, ekonomik reformlar, toplumsal dinamizm ve istikrarlı demokratik yönetim sayesinde ilerleyebileceği konusunda bir ilham kaynağı olarak görülüyorsa, ilham kaynağı olmaya devam etsin... Bu “Türk Modeli” olarak kabul ediliyorsa bizim bir itirazımız yok. Ancak bu arada, hayal gücü yüksek bazı yazarların, uydurmuş oldukları

Başka bir “Türk Modeli”yle zihinleri bulandırmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bu uyduruk modelde sivillerin, gölge bir askeri hükümet tarafından uzaktan kumandayla yönetilmesi öngörülüyor. Seçilmiş hükümetlerin çeşitli vesilelerle engellendiği veya kenara itildiği anti demokratik bir sistemden söz ediliyor. Türk Modeli bu olamaz. Türkiye'nin maalesef geçmiş dönemlerde birkaç on yıldır “Vesayetçi Demokrasi” adı verilen bir kandırmacayla yönetildiği bir gerçektir. Ancak AK Parti’nin Kasım 2002’de kazandığı seçim zaferiyle Türkiye’deki bu trajedi sona ermiştir. 

O tarihten beri Türkiye, o trajik dönemin yaralarını daha fazla demokrasiyle sarmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin gömdüğü bir geçmişin, kardeş Mısır’a bir gelecek olarak önerilmesi akıl dışıdır. Ordunun vesayeti altındaki kukla bir sivil hükümet, Türk modeli değildir... Bu iftirayı tamamen ve kati surette reddediyoruz. Bu siyasi kandırmaca Türkiye için talihsiz bir emrivaki olmuş olabilir, ama artık sona ermiş ve tarihe gömülmüştür. Söz konusu model, yolsuzluk, siyasi suikastler, çeteler, siyasi kutuplaşma, yağmalanmış bankalar, % 110 enflasyon ve yağmacılığa dayalı kapalı bir ekonomi anlamına gelir. Bu hayal gücü yüksek yazarlar, bu kandırmaca için bir “model” arıyorlarsa, kullanabilecekleri doğru kelime Türk modeli değil Baas modelidir. Bu hâlihazırda Şam’da uygulanmakta olan modeldir. Ve bu model çok uzun ömürlü olmayacağı gibi, kesinlikle Kahire’ye uygulanamaz.

Türkiye, son 10 yıldır AK Parti’ye verilmiş olan demokratik yetki ile büyük bir gelişme göstermiştir. Türkiye’nin AK Parti yönetimiyle daha demokratik, müreffeh ve istikrarlı bir ülke haline gelmesi tesadüf değildir. AB üyeliğini hedeflediğimiz bu yol geri dönülmezdir; ulaşmak istediğimiz hedef, ülkemizi geliştirmek, siyasi, ekonomik ve demokratik standartlarımızı AB standartlarına çıkarmaktır.

Halkının demokratik beklentilerini tam olarak karşılamayan herhangi bir siyasi sisteme göz yumamayız ve yummayacağız. Bu tutumumuz, kardeş Mısır halkı için de geçerlidir, mazlum ve mağrur Suriye halkı için de geçerlidir.