ASELSAN'da çalışırken hayatını kaybeden mühendis Hüseyin Başbilen dosyası ailenin başvurusu üzerine yeniden açıldı. Savcılığa verilen dilekçede, “Dosyanın kapatılmasında FETÖ’cülerin olduğu tespit edildi” dendi.
ASELSAN, 1975 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin haberleşme cihaz ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kuruldu. Zamanla çalışmalarını genişleten ve 2004 yılında “Milli Savunma Stratejisi” belirleyen ASELSAN’da bu çalışmaların ardından görevli birçok mühendis ardı ardına hayatını kaybetti. Şüpheli ölümlerle ilgili 'intihar' iddiasının yanı sıra 'cinayet' olduğu da gündeme geldi.
Star'da yer alan habere göre, hayatını kaybeden mühendislerin ailelerinin başvurusu üzerine ASELSAN dosyası yeniden açıldı ve yaşanan ölümlerin perde arkasının aydınlatılması için özel bir ekip kuruldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Ankara Emniyet’inde kurulan özel birim, yaşanan ölümlerle ilgili sağlıklı bir soruşturma yürütülmediği ve 'FETÖ' mensubu savcıların hedef saptırarak, ölümlerin perde arkasını soruşturmadığını saptadı.
ASELSAN’da 'FETÖ' yapılanması olduğu ortaya çıktığı iddia edildi. Bu yapı kurumdaki bilgileri dışarı sızdırdı. Araştırmalar sonucu elde edilen bilgi ve belgelere göre, ASELSAN’da Paralel "Devlet Yapılanması/FETÖ" adına görev yapan personellerin olduğu iddia edildi. Bu kişilerin kurumdaki birçok bilgi, belge ve çalışmayı dışarıya sızdırdığı tespit edildi. 2006 yılından sonra yaşanan ölümlerin perde arkasına dair kurumda yapılan çalışmaların da bu kişiler tarafından sızdırıldığı öne sürüldü. Hatırlanacağı üzere 31 yaşındaki makine mühendisi Hüseyin Başbilen, 7 Ağustos 2007’de Ankara’da bir aracın içinde ölü bulunmuştu. Başbilen’in ardından Halim Ünal kafasına isabet eden tek kurşunla öldü. Dokuz gün sonra da Evrim Yançeken, oturduğu binanın altıncı katından düşerek can verdi. Son olarak 2011 yılında Burhanettin Volkan askerlik yaparken nöbet tuttuğu sırada ölmüştü.
“Ergenekon'a bağlamaya çalıştılar”
Mühendislerin şüpheli ölümüne dair özel ekibin yaptığı araştırmada, geçmiş yıllarda söz konusu olayların Ergenekon soruşturmalarına dâhil edilmeye çalışıldığı kaydedildi.
Dönemin Gülen cemaatiyle bağlantılı savcılarından Fikret Seçen’in ölümleri Ergenekon’a bağlayarak 'FETÖ' yapılanmasını gizlemeye çalıştığı ileri sürüldü.
Gülen cemaati yapılanmasına mensup hâkim ve savcıların, o dönem ölümlerle ilgili soruşturma dosyalarında hiçbir işlem yapmadığı ölümlerin tıpkı Hrant Dink cinayeti gibi örgüt çıkarına uygun olduğu için soruşturmaların derinleştirilmediği kaydedildi.