T24 Haber Merkezi
Çeviri: Metin Kaan Kurtuluş
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın üzerinden 3 haftadan fazla zaman geçmesine rağmen aydınlatılamayan ölümü, dünyanın dört bir köşesinden takip edilirken Arap dünyasında ise gerginliğe sebep oldu.
Washington Post'ta yayımlanan, Karen DeYoung ve Souad Mekhennet imzalı "Arap ülkeleri, Kaşıkçı olayının bölgesel istikrarsızlığı tetiklemesinden korkuyor" başlıklı makalenin çevirisi şöyle:
Arap dünyasında bazı acımasız mizahi paylaşımlar dolaşıyor. Kuzey Afrika'nın Mağrip bölgesinden yapılan ve Twitter’da çokça paylaşılan bir karikatürün üstünde ‘’Suudi Arabistan’ın diplomasi çantası’’ yazılı bir tahta çantada testere, matkap ve başka kesici aletler görünüyor. Yapılan başka bir mizahi paylaşımda ise testere kullanan birkaç oduncunun varolduğu video ‘’Suudi Arabistan’ın en iyi Başkonsolosu yarışması’’ başlığıyla paylaşıldı.
"Arapları en çok endişelendiren şey..."
Halk içinde durum böyleyken bölgedeki hükümetlerin üst kademelerine baktığımızda çok az kişinin güldüğünü görüyoruz çünkü Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman büyük bir tehditle karşı karşıya ve bu tehdit Suudilerin istikrarı ile gücüne yönelik, -uzun süredir olmadığı kadar ciddi bir tehdit.
Birçok kişi veliaht prensin güç sevgisi ve kendini beğenmişliği konusunda endişeliydi. Diğerleri Suudi hakimiyeti ve zenginliğine içerliyordu. Yine de hepsi Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki başkonsoloslukta resmi bir izinle öldürülmesi ve parçalanması karşısında şok oldu.
Yetkililer ve uzmanlara göre bu konuda Arapları en çok endişelendiren şey Suudi Arabistan’ın prestijinin zarar görmesi ve ABD ile ilişkilerinin bozulması, çünkü bu durumda kendi güvenliklerinin ve hayat çizgilerinin etkileneceğini düşünüyorlar.
Körfez ülkelerinden yüksek düzey bir yetkili, isminin gizli kalması şartıyla şunları söylüyor: "Şu anda durum tüm bölge için bir açmazda çünkü ilerleyen günlerde ABD- Ortadoğu ilişkilerinin bundan nasıl etkileneceği belirsiz."
"İran, bölgeyi istikrarsızlaştırmak için bunu bir fırsat olarak görebilir"
Trump hükümeti Kaşıkçı’ya ne olduğuyla ilgili kendi dosyasını toplarken ve ne tür bir tepki vereceğini kararlaştırırken, bölgedeki kaygı giderek artıyor.
Eğer ABD yönetimi Riyad ile olan iş birliğini kesme kararı alırsa ya da meclis ve halk tarafında bunu yapmaya zorlanırsa Körfez yetkilisi, güvenliklerinin risk altına gireceğini söylüyor; "İran, bölgeyi istikrarsızlaştırmak için bunu bir fırsat olarak görebilir."
Arap dünyasında Trump’a birçok farklı bakış açısı var. Bölgedeki her ülke Trump’ın Arap ülkelerine karşı tutumundan memnun değil ama çoğu onun siyasal İslam'ın ‘baş tedarikçisi’ Müslüman Kardeşler'e olan antipatisini paylaşıyor. Bazı ülkeler Trump’ın İsrail yanlısı politikalarından memnun değil, bazıları da Türkiye ile bir günü bir gününü tutmayan ilişkisini takip ediyor. Birkaç istisna dışında çoğu yetkili Trump’ın İran’a karşı sıkı önlemler almasını ve (eski ABD Başkanı Barack) Obama’nın Tahran’a karşı olan yumuşak tutumunu değiştirmesine memnun oldu.
Suudi Arabistan ABD’nin Arap dünyasıyla ilişkisinin ‘ana direği’
İyisiyle kötüsüyle Trump, Arap dünyasındaki muhatabı ve Tahran'a karşı ana müttefiki olarak Suudi Arabistan’ı seçti. ABD, Suudilerin veliaht prensiyle ilgili ne düşünürse düşünsün, bölgedeki bir yetkilinin söylediğine göre Suudi Arabistan ABD’nin Arap dünyasıyla ilişkisinin ‘ana direği’.
‘’Başka kim liderlik edecek?’’ diye soruyor yetkili.
Birleşik Arap Emirlikleri, Riyad’ın Körfez'deki en yakın müttefiki ve ABD’nin bölgedeki en güvenilir ordu müttefiki olmak için Suudilerle yarış halinde.
"Riyad’a oynadığı rol hakkında saldırmakta fark var"
BAE’nin Dışişleri Bakanı Anwar Gargash, geçen hafta yazdığı bir Arapça tweet serisinde İslam dini için en önemli kutsal merkezlerin ve dünyanın petrol kaynaklarının önemli bir bölümünün bulunduğu Suudi Arabistan’ın herkes için ne kadar önemli olduğunu hatırlattı ve devam etti:
"Arab körfezinin ve bölgesinin insanlarının gözünde Suudi varlığı zorlu atmosferde kalkınma ve istikrar için önemlidir. Geçici krizler bunu değiştirmez."
Bundan üç gün sonra Gargash yaptığı başka bir paylaşımda bölgenin Suudi Arabistan’a politik, ekonomik ve dini olarak çok bağlı olduğunu söyledi ve ekledi: "Kaşıkçı hakkında gerçeği kovalamak ile Riyad’a oynadığı rol hakkında saldırmakta fark var."
Mağrip’den bir yetkili yaptığı bir açıklamada ‘’Bakalım ABD Suudilerle ilişkilerini veliaht prensi hariç tutarak mı kurtarmaya çalışacak, yoksa Suudiler ve veliaht prensle mi ilişkileri kurtarmaya çalışacak’’ dedi.
Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekimde İstanbul’daki Suudi Başkonsolosluğu'na girip bir daha çıkmamasından beri Suudi Arabistan’ın Kaşıkçı’ya ne olduğuyla ilgili söylemleri defalarca radikal olarak değişti. Suudi yönetimi ilk başta olayı tamamıyla reddederken ve Kaşıkçı’nın konsolosluktan çıktığını iddia ederken, bir anda cumartesi akşamı yaptığı açıklamada Kaşıkçı’nın veliaht prens’in haberi olmaksızın gizlice gönderilmiş bir heyetle girdiği arbedede öldüğünü açıkladı. Açıklamalara göre tutuklamalar yapıldı ve soruşturma sürüyor.
Körfez'den Suudi Arabistan'a destek
Bu açıklamayla birlikte Suudilere yeni destekçiler getirdi. Ufak ada ülkesi Bahreyn yaptığı açıklamada Suudi yönetiminin zeki hamleler yaptığını ve doğru kararlar aldığını belirtti. Bahreyn’i arap baharı sırasında olası bir isyana karşı Suudi askerleri korumuştu. Açıklamada, ‘’Bahreyn Suudi Arabistan’la birlik içinde olmaya devam etmektedir’’ dendi.
Kuveyt hükümeti Suudi hükümetini ‘şeffaf’ olduğu için takdir etti ve dünya ülkelerini ‘’soruşturma son bulana kadar ve gerçekler ortaya çıkana kadar’’ olaylara müdahale etmemeye davet etti.
Suudilerin ekonomik desteği sayesinde ayakta duran Mısır ve Ürdün de Suudilere destek beyanatı verdi. Ürdün’ün Kralı 2. Abdullah Çölün Davos'u forumunun açılışında Suudilerin veliaht prensinin yanında oturdu. Batı ülkeleri bu organizasyonu Kaşıkçı’ya olanlardan sonra protesto etme kararı almıştı.
Katar, Suudi Arabistan'a karşı: Şimdi bizim ne çektiğimizi anlıyorsunuz…
Körfez ülkelerinden sadece Suudilerle halen bir çekişme içinde olan Katar, Riyad’a karşı açıklamalarda bulundu. Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lolwah al-Khatar, Londra’da bir konferansta Kaşıkçı olayı tüm dünya için bir ‘’uyandırma servisi’’ olmalı dedi. Veliaht prensin, Lübnan Başbakanını kaçırma emrini verdiğini ve Kanada’nın Riyad’ı eleştiren bir tweet atması sonucu korkunç bir ağız dalaşına girdiğini hatırlatan sözcü ‘’Şimdi bizim ne çektiğimizi anlıyorsunuz…’’ dedi
Fakat Kaşıkçı krizinin hala gelişmesinden memnun olan tek ülke İran olabilir. Krizin başından beri İran’ın dini ve siyasal liderlerinin sessizliği dikkat çekmişti, söylenenlere göre liderler sırtını yaslayıp Suudilerin mevkisin çatırdamasını izlemekten memnundu.
İran’dan resmi açıklama bu pazartesi, Suudiler Kaşıkçı’nın ölümünü kabullendikten sonra geldi. "Bu hain cinayet Suudi Krallığı'nın ve masum insanları öldürerek ünlü olmaya çalışan genç adamın (veliaht prens Muhammed Bin-Salman’ı ima ederek) gerçek doğasını gösterdi" dedi. AFP’ye konuşan siyasetçi Sadegh Larijani "Tüm dünya Suud devlet terörünün boyutunu anlamalı" diye ekledi.
*Washington Post'ta yayımlanan makalenin İngilizce orijinalini buradan okuyabilirsiniz.