Gündem

Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu: Anayasal darbe sürecinin yeni bir türü

"Dayatma şekli, demokratik yöntemden tamamen uzak"

22 Nisan 2018 17:04

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin Meclis kararının, uyum yasasından önce alınması anayasal bir tartışma yarattı. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, 16 Nisan halk oylamısının, Türkiye’yi ciddi bir siyasal ve anayasal belirsizliğe sürüklediğini belirtti. Kaboğlu, "Yetki KHK'si’ ile Başkanlık sistemine uyum düzenlemeleri planı hukuksuz” dedi. Kaboğlu, "Cumhuriyetin temel organlarının tasfiyesi veya değişikliğini içeren yasal düzenlemelerin KHK yoluyla yapılması, anayasal darbe sürecinin yeni bir türü olarak görülebilir" diye konuştu.

"Dayatma şekli, demokratik yöntemden tamamen uzak"

Cumhuriyet'ten Sinan Tartanoğlu'nun haberine göre erken seçim kararının “dayatma şeklinin, demokratik yöntemden tamamen uzak olduğunu, hukuki zorlamalar ve bunalımlar zincirini beraberinde getireceğini” dile getiren Kaboğlu, sıkıştırılmış seçim takviminin anayasada öngörülen seçim ilkelerini olduğu kadar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine de aykırı olduğunu söyledi.

Başkanlık sistemine ilişkin zorunlu düzenlemelerin KHK ile yapılması için Bakanlar Kurulu, Meclis’ten yetki istemesi; yetki alınması halinde de uyum düzenlemelerinin yetki KHK yolu ile 24 Haziran’dan önce yapılması yönündeki beklenti için de Kaboğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Devlet yapısındaki radikal değişikliklerin TBMM dışlanılarak yapılacağı anlamına geliyor. Bahçeli’nin 17 Nisan’da AK Parti’ye meydan okuması ardından 18 Nisan’da Erdoğan ile birlikte, seçimlerin 24 Haziran’da yapılacağına dair açıklaması, iki gün içinde TBMM kararına dönüştü. Aynı Meclis, kendisi için 16 Nisan’da 6 aylık süre içinde yerine getirilmesini öngördüğü yükümlülüğü, aradan bir yıl geçtiği halde yerine getirmedi. Buna karşılık, Anayasa’da öngördüğü seçim süresini bir buçuk yıl öne almakta sakınca görmedi. TBMM’nin anayasal yükümlülüğü yerine getirmeden kendini dağıtması, Anayasa’nın üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Bunun, kanun hükmünde kararname yolu ile yapılması ise, başta Anayasa’nın birçok maddesine aykırıdır. Böyle bir düzenleme, eğer bir OHAL KHK’si ile yapılırsa bu hukuken yok hükmünde olur. Eğer yetki kanunu çerçevesinde olursa Anayasa’ya aykırı olur; çünkü böyle bir düzenlemeyi kanunlaştıracak olan 24 Haziran’da seçilecek olan yeni Meclis olacağından, yetki veren yasama organındaki değişiklik, 91. maddenin amacına aykırılık teşkil eder.

Kaldı ki, Cumhuriyetin temel organlarının tasfiyesi veya değişikliğini içeren yasal düzenlemelerin KHK yoluyla yapılması, anayasal darbe sürecinin yeni bir türü olarak görülebilir."