Türkiye 16 Nisan’da partili cumhurbaşkanlığı sistemini getiren ve ‘tek adam’ yaratacağı gerekçesiyle eleştirilen anayasa referandumu için sandık başına gidiyor. Konuya ilişkin anketler yayınlanırken dikkat çeken bir değerlendirme de AKP'nin de araştırmalarını yapan ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu'dan geldi.
Referandumda MHP'deki fire beklentisiyle ilgili Uslu, "Şu an 'Evet' oyları üçte bir civarında görünüyor. O da yüzde 10-11'lik bir partide 3 puana denk geliyor." dedi.
Uslu, ayrıca referandum anketlerinde "evet" ve "hayır" oylarının başa başa gittiğini de sözlerine ekledi.
Referanduma ilişkin merak edilen soruları ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Yavuz Oğhan’dan 'Bidebunudinle' programında yanıtladı. Uslu, 16 Nisan'da yapılacak referandum ile ilgili olarak uluslararası krizlerin iç kamuoyunda belirleyiciliği olmadığına işaret etti.
Dışardaki kriz içerde oy artırır mı?
Uslu 2009'da İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda, eski Başbakan ve şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres arasında yaşanan ‘one minute' krizini örnek göstererek, uluslararası krizlerin iç kamuoyunda belirleyici olmadığını vurguladı. İsrail ile yaşanan krizden 60 gün sonra Türkiye'de belediye seçimleri yapıldığını hatırlatan Uslu, AK Parti'nin 9- 10 puan civarında oy kaybettiğine dikkat çekerek, ‘uluslararası krizlerin en derinleştiği' anlarda dahi, söz konusu krizlerin iç kamuoyu için belirleyici olmadığının altını çizdi.
Uslu 2009'da Davos'ta yaşanan krizi, günümüzde AB ülkeleri ile yaşanan krizle mukayese ederek şöyle konuştu: Herkes o zaman Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrının çok doğru olduğu ve doğru bir duruş gösterdiği konusunda hem fikirdi. Ama orada hak veriyor olması aynı zamanda gelip belediye başkanlığı seçiminde AK Parti adaylarına oy vermesi sonucunu doğurmadı. Seçmen ikisini birbirinden ayırdı."
'Erdoğan'ın kenarda durması yanlış bir beklentidir'
ANAR Genel Müdürü Uslu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tarafsız olması gerekirken mitinglerde konuşma yapmasını da "Sayın Cumhurbaşkanı AK Parti hareketinin doğal lideri ve insanların ondan beklentileri var. Başta bu tarzı çok yadırgandı fakat seçmen tarafından da hep ödüllendirildi. Erdoğan, belediye başkanı döneminde de başbakanlık döneminde de aynı tepkiyi veriyordu" diyerek referandum gibi ülkenin geleceğini belirleyecek bir konuda Cumhurbaşkanı'nın siyasete müdahale etmemesini düşünmenin yanlış bir beklenti olacağını belirtti.
'AK Parti'de fire oranı çok düşük gözüküyor'
MHP-AK Parti işbirliğinin referanduma etkisini değerlendiren Uslu "Esas MHP'de sorun var. AK Parti büyük oranda konsolidasyonu sağladı aslında. MHP tabanına sorduğunuzda yarısı zaten oy vermeyeceğini söylüyor. Bir de kararsız olanlar var. Onlardan da fire olması durumu yüksek. Ancak MHP içerisindeki bu konsolide olmama halinin paketle ilgisi yok. Çok öncesinde başlayan bir süreç nedeniyle MHP'de fikir ayrılığı ortaya çıktı. Oy verme sürecine girdiğimiz için bir anda bu görünür hale geldi. MHP tabanın önemli bir kısmı MHP'nin üst yönetiminin değişmesi gerektiğini söylüyor" dedi. MHP seçmeninin oy oranına da değinen Uslu "Şu an 'Evet' oyları üçte bir civarında görünüyor. O da yüzde 10-11'lik bir partide 3 puana denk geliyor. Esas nokta, yüzde 63 gibi bir rakamın gerçekleşmeyecek olmasının temel nedeni MHP'deki bu durum. AK Parti'de fire oranı çok düşük gözüküyor" diyerek MHP içindeki ayrımın oy oranını etkileyeceğine dikkat çekti.
'CHP yapılabilecek en iyi kampanyayı yapıyor'
Uslu, CHP'nin logosuz, parti adını kullanmadan yaptığı referandum kampanyası için de olumlu değerlendirmelerde bulunurken, söz konusu kampanyanın referandum dengeleri etkilemek bakımından yetersiz olabileceğine işaret etti. Uslu CHP'nin referandum kampanyasına dair "Bence CHP yapılabilecek en iyi kampanyayı yapıyor. Parti kimliğini tamamen bıraktı, polemiğe girmiyor. Duruşu ve söylemiyle ikna yeteneğini kullanmaya çalışıyor. CHP'nin yüzde 25'lik oy potansiyeliyle yüzde 40'a çıkması gerekiyor ki, ‘hayır' dedirtebilsin. Çok zor bir iş yapıyor ama bence en rasyonel kampanya yöntemini uyguluyor. Ama kendi oyunun üzerinde bir topluluğu ikna etmeyi başardı" değerlendirmesini yaptı. Öte yanda Uslu CHP'nin yaşadığı sıkıntılara da değindi. Uslu ana muhalafet partisinin kampanyasıyla ilgili olarak "Muhalefet şu ana kadar ülkede olan biten her şey çok kötü. Çok kötü yönetiliyor diyordu. Hükümet şimdi ‘bu sistem içerisinde biz elimizden gelenin en iyisini yaptık. Bu sistem ülkenin ayak bağı ve bundan kurtulmalıyız. Her zaman yüzde 50 alan iktidarın da gelmeyeceğini düşünürseniz koalisyon krizleri kapıda. Niye bu krizleri yaşayalım gelin değiştirelim' diyor. Ama şimdi de muhalefet ‘hayır değiştirmeyelim' diyor. Bu savunulması çok zor bir durum. ‘Siz yönetemiyorsunuz' tespiti artık kurtarmaz. CHP'nin açmazı burada başlıyor. Bir taraftan her şey çok kötü gidiyor diyor ama bunun sistemik bir kriz olmadığını iddia ediyor. ‘Sistemin sorunu yok sizin sorununuz var' ifadelerini kullandı.
'HDP sadece kendi seçmenine seslenebiliyor'
HDP'nin durumuna da değinen Uslu "HDP kampanya yürütemiyor yalnızca kendi seçmenine seslenebiliyor. Türkiye'nin geri kalanı HDP'nin sesini duymuyor. Sadece kendi bölgelerine çekildiler ve seçmenlerini hayır vermek üzere sandığa götürmeye çalışıyorlar" değerlendirmesini yaptı.
'Oy farkı çok küçük olduğu için evet ya da hayır diyemeyiz'
Bazı anketlerde ‘evet-hayır' oylarının başa baş gittiğine de değine Uslu, anketlerdeki değerlerin birbirine çok yakın olduğunu söyledi ve "Oy farkı çok küçük olduğu için evet ya da hayır diyemeyiz. Bu fark, siyasal olarak anlamlı olabilir ama istatistiksel olarak bir anlam taşımıyor" açıklamasını yaptı.
Referanduma katılım oranını da değerlendiren Uslu "Rekor olmasa bile yüksek bir katılım olacak. Yüzde 85'ler oranında bir katılım olacağını öngörüyorum. Sandığa gitmeyeceğini söyleyenler çok az. Ama katılımın yüksek olmasının ‘hayır' oyunu artıracağını da düşünmüyorum"' dedi.