Dünya

Almanya’nın yarım yamalak çifte vatandaşlık reformu

Almanya'da Noel’den dört gün önce yürürlüğe giren çifte vatandaşlık reformu İsviçre ve AB dışından gelen göçmenler için sadece yarım yamalak eksik bir Noel hediyesi...

30 Aralık 2014 00:16

Doç. Dr. Barbara Pusch / Mercator-İPM Araştırmacısı, Sabancı Üniversitesi

Bilindiği gibi Almanya için göç elli yılı aşkın bir süredir hassas ve önemli bir konu. Almanya’da ‘konuk işçiler’le gündeme gelen göç tartışmalarının odağı zaman içerisinde birçok defa değişti. Bir tartışma ise yıllardır gündemden düşmüyor: Almanya’nın vatandaşlık politikaları!

Almanya’da 1999’a kadar, 1913 yılında kabul edilen vatandaşlık kanunu (Reichs- und Staatsangehörigkeitsgesetz) yürürlükteydi. Bu kanuna göre vatandaşlık ius sanguinis prensibine göre yani kan bağı ile bir nesilden öbür nesle veriliyordu. Bununla bağlantılı olarak yabancı uyruklu anne babanın Almanya`da doğan çocukları Alman vatandaşlığını alamazlardı. Böylece milyonlarca Almanya doğumlu göçmen çocuğu ülkede yabancı olarak yaşadı. Üstelik söz konusu olan kanunda çifte vatandaşlık da kabul edilmemekteydi. Alman vatandaşlığına girmek isteyen yabancı uyruklular ancak belirli bir süre Almanya’da yaşayıp, geldikleri ülkelerin vatandaşlığından vazgeçtikten sonra Alman vatandaşlığına geçebiliyorlardı. Artan göçlerle birlikte 1913’ten kalma vatandaşlık kanununda birçok reform yapılmasına rağmen sözünü ettiğim bu iki ilke 1999 yılına kadar değişmedi.

1999’da kararlaştırılıp 2000’de yürürlüğüne giren yeni vatandaşlık kanunu Almanya’da yaşayan göçmenler için son derece önemli bir yenilik getirdi. Artık, yabancı uyruklu anne babanın Almanya’da doğan çocuklarına Alman vatandaşlığı da veriliyor. Böylelikle doğumla birlikte çifte vatandaş oluyorlar. Ancak çifte vatandaşlığı genel bir hak olarak kabul etmek istemeyen Almanya ‘çifte vatandaşlı’ yeni bir nesil yaratmamak için ‘opsiyon modeli’ diye bir formül icat etti. Söz konusu ‘opsiyon modeli’ne göre doğumla çifte vatandaşlığı kazanmış göçmen çocukları en geç 23. yaş günlerine kadar Alman veya ebeveynlerinin vatandaşlığından birisini seçmek zorundalar.

‘Opsiyon modeli’ Almanya’da göç ve uyum politikaları açısından çok farklı söylemelere sahip olan siyasal güçlerin bir uzlaşısıydı. Model yürürlüğü girdiğinden beri birçok parti ve çeşitli göç uzmanları tarafından eleştirildi. O günden bu yana genel çifte vatandaşlık tartışması hiçbir zaman gündemden düşmedi. Tüm bu tartışmalar düşünüldüğünde 2013 yılında Almanya’da yeni koalisyon hükümeti kurulurken bu konunun sıkı bir pazarlık maddesi olması hiç de şaşırtıcı değildi. Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ile Sosyal Demokratlar (SPD) arasındaki koalisyon anlaşmasında çifte vatandaşlığın bir hak olarak verilmesi konusunda bir uzlaşmaya varılmamasına karşın ‘opsiyon modeli’nin kaldırılmasına karar verildi. Buna rağmen CDU/CSU’nun itirazlarından dolayı ‘opsiyon modeli’ topyekun silinemedi. Sonuçta Almanya ‘opsiyon modeli’nin kaldırılışını bazı şartlara bağlayarak, aslında ‘uyum sağlamış’ olarak değerlendirdiği göçmen çocukları için kabul etti. CDU/CSU tarafından getirilen öneriler ister istemez temel tartışmaların yanı sıra bürokrasi açısından da yeni bir ‘uygulanabilirlik’ tartışmasını alevlendirdi. 3 Temmuz 2014 tarihinde federal meclis ‘opsiyon modeli’ ile ilgili vatandaşlık kanununda bir değişlik yapılmasını kararlaştırdı. Bundesgesetzblatt’ta (Almanya’nın resmi gazetesi) yayımlanan değişiklik 20.12.2014’te adeta biraz erken verilmiş bir Noel hediyesi gibi yürürlüğe giriyor.

Bu yeni düzenlemeye göre yabancı uyruklu anne babanın Almanya’da doğan çocukları şu şartlarda ‘opsiyon modeli’ uygulamasından muaf olacaklar:

Son sekiz yıldır Almanya’da yaşamış olanlar; altı yıl Almanya’da okula gitmiş olanlar, Almanya’dan alınmış bir okul diploması olan ya da Almanya’da meslek eğitimini tamamlamış olanlar opsiyon modeli uygulamasından muaf olacaklardır. Bu kanunun uygulanmasıyla tahminen yabancı uyruklu anne babanın Almanya’da doğan çocuklarının %95’i çifte vatandaş olacak. Rakamlarla konuşursak, bu da yılda yaklaşık 40 bin kişi demek.

İlk bakışta bu kanun değişikliğinden dolayı Almanya doğumlu birçok çocuk ve genç adına sevinmek mümkün. Ancak, Almanya’daki vatandaşlık politikalarını bir bütün olarak mercek altına aldığımızda ve özellikle de çifte vatandaşlık konusundaki sakınma politikalarında yapılan istisnalara baktığımızda son vatandaşlık kanunu reformunun hiç de iç acıcı olmadığını görüyoruz. Nitekim, İsviçre’nin ve Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin vatandaşlarına Almanya, 2007’den beri şartsız olarak çifte vatandaşlık hakkı veriyor. Bunun dışında Almanya birçok kişinin istisnai durumlarını dikkate alıyor ve çifte vatandaşlıklarını uygun buluyor. Son resmi vatandaşlık istatistiklere göre 2000-2013 yılların arasında 1.763.814 kişinin Alman vatandaşlığına geçtiğini görüyoruz. Bu kişilerin % 48,7’sinin eski vatandaşlıklarından vazgeçmek zorunda kalmadan fiilen çifte vatandaşlığa geçtikleri biliniyor. Adrese dayalı nüfus kayıtlara göre Almanya’da çifte vatandaşlık çok daha yaygın! Söz konusu kayıtlara göre ülkede 2011 yılında yaklaşık 4,3 milyon kişi çifte vatandaşlığa sahip. O nedenle diyebiliriz ki, çifte vatandaşlık Almanya’da bir hak olmakla birlikte Almanya’nın apaçık bir gerçeğidir.

Bu gerçeği göz önünde bulundurursak yeni uygulamayla birlikte İsviçre ve AB ülkelerinden gelmeyen göçmenlere halen kuşkuyla bakılıyor. İsviçre ve AB ülke vatandaşlarına şartsız çifte vatandaşlık hakkı verilirken başka ülkelerden gelenlere bu hak sadece belli koşullarda veriliyor. Bu kanun değişikliğinden birçok kişi (özellikle de Türkiye vatandaşları) faydalanacaksa da bu değişikliğin aslında birçok ulusal ve nesiller arası eşitsizlikleri yaratıp pekiştirdiğini vurgulamak gerekiyor.

Sonuç olarak Noel’den dört gün önce yürürlüğe giren bu kanun değişikliği İsviçre ve AB dışından gelen göçmenler için sadece yarım yamalak eksik bir Noel hediyesi… 

İlgili Haberler