Akit yazarı Hüseyin Öztürk, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin yüzde 48.6 "hayır" oyuna karşılık yüzde 51.4 "evet" oyu ile kabul edildiğinin açıklanmasıyla sona eren halk oylamasına giden süreçte "hayır" oyu kullanacağı ileri sürülen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yönelik olarak "Yapmayın Abdullah Bey. Bu gidişle, olsanız, olsanız; 'İkinci Abdüllatif Şener olursunuz.' Bu 'uyarı'larımızı; 'Orta Kulak ızdırabı'nızdan dolayı 'duyamasanız' bile; lütfen dikkatle okuyun" dedi.
Hüseyin Öztürk'ün "Millet Devlet Bütünlüğüne Fitne Sokanlar" başlığıyla yayımlanan (26 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Aklıselim sahibi kimselere şunu soruyorlar:
“Ülkemizde ve dünyanın özellikle mazlum coğrafyalarındaki insanlar, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı neden bu kadar çok seviyor?”
Bu soruya helal lokmayla yaşayan her insanın vereceği cevap bellidir.
Dünyanın her yanından, hiçbir menfaati ve beklentisi olmadan ve birbirinden habersiz milyonlarca Müslüman, Erdoğan sevgisinde birleşiyor ve buluşuyorsa, bu şu demektir.
Bu insan bir Hak ve halk dostudur. İslam ümmetinin birliğini ve beraberliğini istiyor ve bu uğurda mücadele ediyor demektir.
Şimdi bir de Türkiye’de ve yurtdışında bulunan Erdoğan düşmanlarına bakalım. Hangisiyle Müslüman halkların ortak bir yönü vardır?
¥
Millet-Devlet bütünlüğümüze Haçlı zeminlerde fitne zerk edemeyenler, içeriden vurma gayretindeler.
Bu gayretin başına da Abdullah Gül isimli kimseyi getirip oturtuyorlar.
Oysa ilgili şahıs, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “kardeşim” diyerek kucakladığı ve iş başına getirdiği kimse değil midir?
Yani malum kimse, halkımızın gücünü arkasına alan Tayyip Erdoğan’ın onay ve güven duymasıyla görevlendirilmiştir.
Fitne merkezleri, halkoylaması öncesi ilgili şahsın “Ret” oyu vereceği yönünde haberler yaptılar. Güya arkasında bir nüfuz var zannettiler.
Geçmişte Abdüllatif Şener adındaki kişiyle de böyle oynamışlardı. Şimdi nerede A.Ş? Amentü sahibi hangi Müslümanın yanında yeri var?
A.G. de yapayalnız bu yolda ilerliyor ve halkoylamasında “Ret” oyu verdiği biliniyor. Erdoğan’a rakip olarak çıkarılma gayretleri sürüyor ama tüm gayretler kıpırdamadan bitiyor.
¥
Burada sözü büyük ustaya rahmetli Hasan Karakaya’ya bırakmalıyım.
17 Haziran 2015 tarihli “Abdullah Gül’ü Fazla Şişirmeyin. Yoksa Abdüllatif Şener Olur” başlıklı yazısından bir bölüm aktarayım. Yazının uzun hali bu başlıkla internette var.
"Mason - Marksist kılavuzlar"
Ne gariptir ki, bu plânı hayata geçirebilmek için; “İngiliz Ekolü”ne bağlı Abdullah Gül’ü, onun yanındaki “Mason Gazeteciler” ve “Marksist Danışmanlar”ı kullanıyorlar!..
Eba Müslim Horasani Hazretleri şu “müthiş tesbit”i yapmış ya;
“Zararlarından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar.
Yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dostlar düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince, yıkılmaları mukadder oldu!..”
Abdullah Bey de; gerek “Başbakanlığı”, gerek “Cumhurbaşkanlığı” dönemlerinde, maalesef “dostlarını uzak” tuttu, “düşmanlarını yakınlaştırdı!”
Kendisine “kılavuz” olarak ya “Bilderbergçi”leri, ya “Mason”ları, ya da “Marksist”leri seçti!.. Hatta, o zamanlar denilirdi ki;
“Tayyip Erdoğan’ın çekirdek kadrosunda ONLARDAN kimse yoktur...
Abdullah Gül’ün çekirdek kadrosunda ise, BİZDEN hiç kimse yoktur!”
Yapmayın Abdullah Bey!..Bu gidişle, olsanız, olsanız; “İkinci Abdüllatif Şener olursunuz!” Bu “uyarı”larımızı; “Orta Kulak ızdırabı”nızdan dolayı “duyamasanız” bile; lütfen dikkatle okuyun!..
Etrafınızdaki “Bilderbergçi, Mason, Maksist, Liberal ve Paralel menfaatçilerin “kuşatma”sını kırın, onlara “oyuncak” olmayın”.
Hasan ağabeyin ruhu için el-Fatiha.
