Kültür-Sanat

Ahmet Yurttakal'ın Kanal Seferi'nden Çanakkale'ye kitabı raflardaki yerini aldı

Yeditepe yayınlarından çıkan kitabın editörlüğünü Muzaffer Albayrak üstlendi

13 Temmuz 2018 15:31

Çanakkale Muharebeleri Araştırmacısı, askerî tarihçi Ahmet Yurttakal'ın son kitabı Kanal Seferi'nden Çanakkale'ye  raflardaki yerini aldı.

Yurttkal'ın, Osmanlı İhtiyat Zâbiti Münim Mustafa'nın harp hatıralarını derleyerek ortaya çıkardığı titiz çalışma Yeditepe yayınlarından çıktı.

Yurttakal'ın çalışmasında orjinal vesikalar ve Osmanlıca yazımış harp hatırları dışında, 1935 ve 1941 tarihli Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü, Türk Tarih Kurumu Arşivi, İstanbul Barosu Arşiv Birimi, Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi ve Beyazıt Kütüphanesi arşivlerinden de yararlandığı kitabının önsözü şöyle:

Birinci Dünya Savaşı, Türk ve Dünya tarihinin en önemli hadiselerinden biridir. Dünya tarihinin belki de en sıcak yazı şüphesiz 1914 yazıdır. 28 Haziran’da Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip’ın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı Arşidük Francois Ferdinand ve eşi Sophie’yi Saraybosna’da suikast ile öldürmesi 20. yüzyılın siyasi ve sosyolojik yapısını değiştirecek ve tüm Dünya’yı etkileyecek bir savaşın da başlangıcını teşkil edecektir.Münim Mustafa'nın Kanal Harekâtı sırasında çekilip ailesine gönderdiği fotoğraf

 

 

Esasında İttifak ve İtilaf blokları halinde iki büyük gruba ayrılmış olan Dünya hızla bir savaşa sürüklenmektedir. Saraybosna Suikasti’nden bir ay sonra, 28 Temmuz’da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Sırbistan’a savaş ilanı ile başlayan süreç Osmanlı Devleti’ni de bir karar vermek zorunda bırakacaktır.

İtilaf ve İttifak blokları içindeki devletler ile birçoğu önceden başlayan ittifak görüşmeleri nihayetinde Osmanlı Devleti, 2 Ağustos’ta Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamak zorunda kalacak; aynı gün, 3 Ağustos 1914’te başlamak üzere genel “Seferberlik” ilân edecektir. Artık tüm memlekette savaş hazırlıkları da başlamıştır. Askerlikle mükellef olanlar tertipler halinde silahaltına çağrılmış; bu çağrı üzerine birçok vatan evladı askerlik şubelerine başvurmaya başlamıştır.

Vatan aşkı ile dolu olan Türk gençliği heyecanlıdır. Askerlik şubelerinin avluları çağrıya uyan Türk gençliği ile dolmaya başlamıştır. Bu manzaranın bir benzeri de Mekteb-i Harbiye’nin koridorlarında yaşanmaktadır. Avukat, mühendis, muallim gibi muhtelif meslekte bu yiğit gençler ihtiyat zabiti olarak orduya katılmaya başlamıştır. Bu gençlerden biri de Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisi Münim Mustafa’dır. Münim Mustafa, 779 kayıt numarası ile Mekteb-i Harbiye’ye kaydını yaptırır. Uzun eğitimlerden sonra önce Kanal Seferi’ne, daha sonra Çanakkale Cephesi’nde bulunacaktır. Çanakkale’den sonra gideceği cephe Kafkas’tır.


 Kitabın editörlüğünü Çanakkale Muharebeleri üzerine araştırmalar yapan ve bu alanda eserler veren tarihçi Muzaffer Albayrak üstlendi.


İhtiyat Zabiti Münim Mustafa, Kanal ve Çanakkale cephelerinde yaşadıklarını ve gördüklerini de kaydetmeyi ihmal etmez. Eğer harpten sağ çıkarsa yazdıklarını yayınlayacaktır. 1930’lu yıllarda, savaş sırasında tutmuş olduğu harp hatıralarını yeniden ele almış, eski harflerle bir deftere kaydetmiştir. Elinizdeki kitap, Münim Mustafa’nın bu çalışmasının yeni harflere orijinaline sadık kalınarak yapılan çevirisidir.

Münim Mustafa 1935 yılında hatıralarına epey ilave ve yorumlar ekleyerek Cepheden Cepheye ismiyle, önce 6 Şubat - 30 Aralık 1935 arası toplam 44 sayıda Hafta dergisinde tefrika etmiştir. Daha sonra bazı ilave ve tashihlerle 1941 yılında aynı isimle kitap olarak da yayınlamıştır. Gerek Hafta dergisinde çıkan, gerekse daha sonra kitap halinde yayımladığı hatıraları, bizzat kendisinin ya da dergi editörünün tasarrufta bulunduğu tashihli nüshalardır.

Çanakkale Muharebeleri’ne ilgi duyan herkesin büyük heyecanla okuduğu bu hatırat, muharebelere dair birçok ayrıntı da barındırmaktadır. Siper hayatı, cephede bayram, lağım muharebeleri, taarruzlar, şehitler ve definleri, hastaneler, yaralıların tedavileri gibi birçoğu esasında cephede hayatın şartlarını detaylı ifadelerle anlattığı bu kitap, Çanakkale literatüründe önemini daima korumuştur.

Çanakkale Cephesi’nde kurmay başkanlığı da yapan Tümgeneral Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet Paşa, 1952 yılında gazetedeki köşe yazısında bu gerçeği şöyle ifade edecektir:

“Birinci Cihan Harbi’nde ihtiyat zabitlerinin nasıl yetiştirilip nasıl cephelere sevk olundukları hakkında çok faydalı malumat almak ve o geçmiş devre ait türlü hamasetlere Avukat Münim Mustafa’nın Cepheden Cepheye adlı çok kıymetli hatıralarını tavsiye ederim. Değerli müellifin kitabının ikinci cildini çıkarmakta daha çok gecikmemesini dilerim.”

Kitabı hazırlamaya başladığımızda yazarı hakkında elimizde “Münim Mustafa” isminden başka bir bilgi yoktu. Soyadı nedir, ailesi var mıdır, gibi sorularla başladığımız araştırmamız bizi başka bir noktaya sevk etti. İlk ulaştığımız Münim Mustafa’nın soyadı ve meslek bilgileri olmuştur; soyadı Pekselek, mesleği avukattır. Milliyet Gazetesi arşivindeki ölüm ilanında adı geçen yeğeni Güntuğ Yılmaz Bey’i bulup aile ile tanışmamız ise araştırmanın seyrini değiştirmiştir. Onun vesilesi ile tanıştığımız Albay Öztürk Mustafa Yılmaz ve kıymetli anneleri Şefika Yılmaz hanımefendilerin büyük desteğiyle Münim Mustafa’yı daha yakından tanıdık. Münim Mustafa’nın yeğeni Öztürk Mustafa Bey, dayısı Münim Mustafa Pekselek’in aile albümünden birbirinden değerli hatıra, fotoğraf ve belgeleri bizimle paylaşırkenki heyecanı unutulacak gibi değil… Öztürk Mustafa Yılmaz Bey çalışmanın başından sonuna kadar bizi destekleyerek tarihi bir kahramanın tanınmasına vesile oldu.

Çalışmamızın seyrini değiştiren hadise ise eşi Tazime Pekselek’in yeğeni Hatice Turreguitart ile tanışmamız oldu. İstanbul Cihangir’de kendisini ziyaret ettiğimizde Münim Mustafa Pekselek’in kişisel eşyalarını görme imkânımız da oldu. Bu eşyalar arasında haritalar, madalyalar vardı. Bizi asıl heyecanlandıran ve bir o kadar da şaşırtan ise kendi ifadesi ile “cephede gün gün tuttuğu notlardan” istifade ederek yazdığı hatıralarının eski harflerle iki dosya halinde önümüzde duruyor olması idi. Dosyalar incelendiğinde iki şeyin farkına vardık. Birincisi, metin üzerinde yazının renginden sonradan yapıldığı anlaşılan önemli tashihler, çıkarmalar ve eklemelerdi. Diğer bir husus ise ikinci dosya idi. Bu dosya Münim Mustafa’nın kendisinin 1941 yılında neşrettiği Çanakkale hatıralarını konu alan kitabının önsözünde belirttiği Kafkas Cephesi hatıraları idi.

Hatıratın orijinal eski harfli nüshası ile Latin harfli olarak basılan kitabın Çanakkale kısmı karşılaştırıldığında bunların iki ayrı metin olduğu, yayınlanan kitapta orijinal hatırattaki birçok kısmın olmadığı, olan kısımların büyük bir oranda sadeleştirildiği, günün şartları da dikkat edilerek kaleme alındığı, orijinal metinden çok farklı olduğu anlaşılmaktaydı.

Artık bu saatten sonra mevcut basılan hatıratın yeniden neşrinin bir anlamı olamayacağı kanaati ile eski harfli orijinal nüshanın çevrilerek, gerek aile, gerekse arşivlerden edinilen bilgilerle birlikte yeniden basılmasının daha uygun olacağı kanaati bizde hâsıl olmasıyla çalışmalarımıza bu minval üzere devam etme kararı aldık. Okuyacağınız bu hatırat, Münim Mustafa’nın 1930 yılların başında kaleme aldığı bu ilk nüshanın neşrinden ibarettir.

Diğer tarafından hatırat neşre hazırlanırken sadece eserin çevrilmesi ile yetinilmemiş, geniş bir araştırma da yapılmıştır. Münim Mustafa’nın hayatındaki bilinmeyen noktalar ailesi ile sürekli görüşerek ikmal edilmiştir. İstanbul Barosu arşivindeki avukatlık özlük dosyasını inceleyerek hayatı hakkında detaylar bu elinizdeki eserin en önemli kazanımıdır. Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü’nden alınan askeri safahatı ile Türk Tarih Kurumu Arşivi, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nden ulaşılan belgeler bize Münim Mustafa’yı daha yakından tanıma imkânını vermiştir.

Diğer taraftan burada şunu da belirtmek isterim ki; “Kafkas Cephesi” hatıraları da yayın hazırlığı bittiğinde sizlerin istifadesine sunulacaktır.

Bu vesile ile bu kıymetli eserin ortaya çıkmasına desteğini esirgemeyen aile yakınlarından Şefika Yılmaz, Albay Öztürk Mustafa Yılmaz, Gamzenur Dilara Yılmaz, Güntuğ Yılmaz ve Hatice Turreguitart’a şükranlarımı sunar, minnettarlığımı ifade etmek isterim.

Arşiv araştırmalarımda büyük destek gördüğüm Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğü, Türk Tarih Kurumu Arşivi, İstanbul Barosu Arşiv Birimi, Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi ve Beyazıt Kütüphanesi yönetimi ve tüm çalışanlarına şükranlarımı sunarım.