23 Eylül 2016 15:52
15 Temmuz darbe girişimi öncesinde kardeşi Mehmet Altan'la katıldığı televizyon programında 'subliminal mesaj' vererek darbeye zemin hazırlama suçlamasıyla 12 gün gözaltında kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan gazeteci-yazar Ahmet Altan, savcılığın itirazı üzerine "darbeye teşebbüs ettiği" iddiası ve 'FETÖ üyeliği' suçlamasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi. İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimi Bekir Altun, tutuklama kararında Ahmet Altan'ın Taraf gazetesi genel yayın yönetmenliği döneminde yaptığı yayınlarla 'TSK'yı itibarsızlaştırma yönünde manşetlere yer verildiği' ve 'FETÖ'nün gayesine hizmet ettiği' iddiasına yer verdi. Kararda, Ahmet Altan'ın darbeden haberdar olduğu ve 14 Temmuz'da katıldığı yayında 'askeri darbe girişimine zemin hazırlamak', 'kamuoyunun algısını şekillendirmek amacıyla' hareket ettiği öne sürüldü. Bekir Altun, Ahmet Altan'ın 12 Mayıs 2016'da yayımlanan "Mutlak Korku" ve 27 Haziran 2016'da yayımlanan "Ezip Geçmek" başlıklı yazılarında da darbeden haberdar olduğunu ve darbeye zemin hazırladığını iddia etti.
Ahmet Altan, savunmasında, "Öyle bir davayla karşı karşıyayım ki, dehşet verici bir suçlama var ama tek bir kanıt yok" dedi. "Bu dava öylesine kanıttan yoksun bir dava ki, beni tutuklatmak için telaş içinde olan bir savcı bayram arefesinde evime 'insan bilincinin sağlayamayacağı mesajlar verdiğim' suçlamasına dayandırmıştır" diyen Altan, "Hakkımdaki suçlama ile ilgili bir tek kanıt olamaz. Bu binadaki (Çağlayan Adliyesi) bütün savcılar bir araya gelse benim terör örgütü üyesi olduğuma, bir hükümeti gayri demokratik bir biçimde devirme gayretinde olduğuma dair bir kanıt bulamaz" diye konuştu. Altan, hukukçlara seslenerek, "Kanıtsız olarak sadece bir savcı öfke duyuyor diye bir yazarı korkunç suçlarla tutuklarsanız, bu ülkede hukuka olan inancı sarsarsınız. 15 Temmuz soruşturmasını gayri ciddi hale getirirsiniz" ifadelerini kullandı.
Ahmet Altan'ın avukatı Veysel Ok da, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldıpı 7 Şubat 2012 taihinin 'FETÖ' soruşturmalarının miladı olarak belirlendiğini hatırlattı. Ok, O dönem Taraf gazetesinin genel yayın yönetmenliğini üstlenen Altan'ın Hakan Fidan'a yönelik bu girişimi eleştirdiği ve Fidan'ı savunduğu yazıları hâkime sundu. Avukat Veysel Ok, "Eğer milad MİT operasyonu ise müvekkilim o gün legal olan hükümetin ve Kürt meselesinde barışçıl çözümün yanında durmuştur" dedi.
15 Temmuz darbe girişimi öncesi 'subliminal mesaj' vererek "darbeye iştirak ettikleri" iddiasıyla gözaltına alındığı soruşturma kapsamında 12 gün sonra çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği'nce serbest bırakılan gazeteci-yazar Ahmet Altan hakkında dün tekrar yakalama kararı çıkarılmıştı. Karara gerekçe olarak, bir dönem genel yayın yönetmenliğini yaptığı Taraf gazetesinin "FETÖ'nün amaçları doğrultusunda yayın yaptığı" iddiası ve Altan'ın da burada yöneticilik yapması gösterildi.
Polis ekibi, dün akşam saat 21.00 sularında T24'ün ofisine gelerek, Ahmet Altan'ın gazetede olup olmadığını sordu. Altan'ın burada olmadığı bilgisini alan polis, tutanak tutarak ofisten ayrıldı.
Altan, hakkındaki yakalama kararından bilgisi olduktan sonra dün akşam saatlerinde avukatı Veysel Ok ile birlikte Çağlayan’daki İstanbul Adliye Sarayı’na giderek savcılığa teslim olmuştu. Savcılıkta kayıt yapıldıktan sonra Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne sevk edilmişti. Altan, Çağlayan Adliyesi'ndeki duruşmada, 1. Sulh Ceza Hâkimliği'nin kararıyla tutuklandı
Darbe girişimi soruşturması kapsamında 10 Eylül'de gözaltına alınan Ahmet Altan ile kardeşi Prof. Mehmet Altan, 'darbeye teşebbüs etmek, FETÖ'ye yardım yataklık ve FETÖ'nün propagandasını yapmak' suçlamasıyla tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmişti. 12 gün Terörle Mücadele Şubesi'nde ifade veren Altan kardeşlerden Ahmet Altan serbest bırakılırken, Mehmet Altan ise tutuklanmıştı.
Tutuklama tutanağının tam metni
Hâkimlik, serbest bırakma kararında, "Altan hakkında Balyoz davası aşamasındaki Taraf gazetesindeki eylemleri nedeniyle kamu davası açıldığı, yine aynı dava nedeniyle hakkında soruşturma yürütüldüğü, bu bakımdan aynı eylemler nedeniyle yeniden soruşturma açılmasının ve tutuklanmasının usül hükümlerine aykırı olduğuna" dikkat çekmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay'ın talimatı üzerine, Altan kardeşler, darbe girişimi soruşturması kapsamında 10 Eylül'de gözaltına alınmıştı. Savcılığın gözaltı yazısında, Youtube üzerinden yayın yapan "Özgür düşünce" isimli TV programına darbeden bir gün önce konuk olarak katılan Ahmet Altan ile programı sunan Nazlı Ilıcak ve Mehmet Altan'ın bu programda, darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları iddia edilmişti. Bu söylemler kapsamında hükümeti ve Cumhurbaşkanı'nı tehdit ettikleri iddia edilen yazıda, Altan kardeşlerin darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri öne sürülmüştü. Darbe girişiminin, "terör örgütüyle fikir ve eylem birlikteliği içinde olmadan bir gün öncesinden bilmelerinin mümkün olmayacağı" savunulan yazıda, bu nedenle Altan kardeşlerin, "darbe girişiminde bulunan bir kısım terör örgütü mensubu askerlerle iştirak halinde atılı suçu işledikleri" iddialarına yer verilmişti.
Yazar, gazeteci. Romanları best seller olmuştur. Tehlikeli Masallar, Sudaki İz, Aldatmak ve En Uzun Gece yazarın önemli kitaplarından birkaçıdır. Meclis kararı ile Sudaki İz isimli romanı toplatılıp yakılmış ve bu sebepten yargılanan ilk cumhuriyet dönemi yazarı olmuştur. Altan kendisi gibi gazeteci yazar olan Mehmet Altan’ın ağabeyi, Çetin Altan’ın da oğludur. Zeynep Bakan adında kız kardeşi vardır.
2 Mart 1950 tarihinde dünyaya geldi. Tam adı Ahmet Hüsrev Altan'dır. Annesinin adı Kerime ve gazeteci yazar Çetin Altan’ın iki oğlundan biridir. Bir süre Robert Kolej’e devam ettikten sonra Ankara Koleji’nde eğitimini sürdüren Altan, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni kazandı. Ancak çeşitli nedenlerden dolayı ayrılmak zorunda kaldığı ODTÜ’den sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Altan’ın Nokta dergisinde başladığı köşe yazarlığı serüveni Hürriyet ve Güneş gazeteleri için yazdığı günlük yazılarla devam etti.
İlk edebi eserini yirmi yedi yaşında kaleme alan Altan, iki kişilik bir piyes yazmıştı: “Paltolu Donkişot”. 1982 yılında da "Dört Mevsim Sonbahar" adlı romanını yazmaya başlayan Altan’ın romanı o dönem yayıncılık da yapan Müjdat Gezen’in yayınevinden çıktı. Bu dönemde askerlik görevi için Tuzla’ya giden Altan’ın ilk romanı, Akademi Kitabevi Roman Büyük Ödülü”ne lâyık görüldü. Altan kısa bir süre sonra büyük bir eleştiri yağmuruna tutulacak ve hatta müstehcen olduğu gerekçesiyle hakkında toplatılma kararı da çıkacak “Sudaki İz” adlı romanını yazdı. İlk haftasında iki baskı yapan kitap listelerde ilk sıraya yerleşti ve üç ay içinde 9 baskı (45 bin satış) yaptı. Fakat yayımlandığı tarihten dokuz ay sonra toplanması yönünde karar çıktı. İki yıl süren yargılama sonrasında müstehcen bulunduğu için imhasına karar verildi ve roman, kesinleşmiş mahkeme kararının da içinde yer aldığı sansürlü bir basımla yeniden yayımlandı.
Ahmet Altan 1991'de üçüncü romanı olan “Yalnızlığın Özel Tarihi”ni yayımladı. Mutsuz insanların arayışlarıyla dolu hayatını anlatan kitap büyük ilgi gördü.
1995 yılında Milliyet Gazetesi’ne geçen Altan, Neşe Düzel ile birlikte TV için “Kırmızı Koltuk” isimli bir program hazırlamaya başladı. Ancak siyasi nedenlerden dolayı program yayından kaldırıldı ve Altan programdaki sert söylemleri nedeniyle bir buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Milliyet Gazetesi’nin ardından köşe yazarlığı Yeni Yüzyıl gazetesinde devam eden Altan, sakin bir üslup kullanmıyor, siyasi konulardaki düşüncelerini rahatça dile getiriyordu. Altan aynı yıl denemelerden oluşan bir kitapla okuyucunun karşısına çıktı: “Gece Yarısı Şarkıları”. Kitaptaki denemeler, bireyin iç çatışmalarını, çelişkilerini, zayıflığını ve gücünü, tutkularını, çılgınlıklarını ortaya koymaktaydı ve 15 baskı yaparak Altan’ın yazarlık kariyerini yeniden taçlandırdı. “Kadınları anlayan yazar” olarak anılan Altan’ın kitapları özellikle bayan okuyucular tarafından büyük ilgiyle karşılanmaktaydı.
1996 yılında “Tehlikeli Masallar” isimli romanıyla okuybir eski sevgiliyle, yeni bir sevgili arasında gidip gelen bir yalnızın öyküsünü anlattı ve ustaca kurgusuyla Tehlike Masallar o yılın en çok okunan romanlarından biri oldu. Roman tam yüz binin üstünde satış yaptı. Altan çok geçmeden ikinci deneme kitabı olan “Karanlıkta Sabah Kuşları” nı okuruna sundu. Bu kitabında ise toplumun acılarını, öfkelerini ve tutkularını dile getiriyordu. 1998 yılında Altan bir neo-klasik olarak nitelendirdiği 'Kılıç Yarası Gibi' romanını okurlarıyla buluşturdu. Romancılığında yepyeni bir aşama olarak nitelendirilen “Kılıç Yarası Gibi”, insan ilişkilerini, duyguları ve aşkı derinlemesine işleyen bir romandı.
Altan’ın 2001 yılında yayımladığı "İsyan Günlerinde Aşk" isimli romanı elli bin baskı yaparak piyasaya çıkmıştı. “Kılıç Yarası Gibi” adlı romanının devamı niteliğinde olan romanda 31 Mart Vakası’nı ele alan Altan, çok satan kitaplarına bir yenisini daha eklemişti.
Altan daha sonra sırasıyla Kristal Denizaltı, Ve Kırar Göğsüne Bastırırken, Aldatmak ve En Uzun Gece isimli romanlarını hayranlarıyla buluşturdu. Halen gazetecilikle birlikte roman yazarlığına devam etmektedir.
2007 yılında yayın hayatına başlayan Taraf gazetesinin kurucularından olup aynı zamanda gazetenin Kum Saati adlı köşesinde, köşe yazarı olarak görev yapmakla birlikte genel yayın yönetmenliğini de üstlenmiştir.
Aralık 2012 tarihinde Yasemin Çongar ile birlikte Taraf gazetesindeki görevinden istifa etti.
1968 yılında Günnur Altan ile evlendi. Kerem Altan (d.1980) ve Sanem Altan (d.1972) adlarında iki çocuğu vardır.
Ödülleri:
1983 - Akademi Yayınevi Roman Ödülü (Dört Mevsim Sonbahar)
1998 - Yunus Nadi Ödülü (Kılıç Yarası Gibi)
2009 - Leipzig Özgürlük ve Medyanın Geleceği Ödülü
2011 - Uluslararası Hrant Dink Ödülü
2013 - Türkiye Yayıncılar Birliği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü
Romanları:
1982 - Dört Mevsim Sonbahar
1985 - Sudaki İz
1991 - Yanlızlığın Özel Tarihi
1996 - Tehlikeli Masallar
1998 - Kılıç Yarası Gibi
2001 - İsyan Günlerinde Aşk
2002 - Aldatmak
2005 - En Uzun Gece
2013 - Son Oyun
© Tüm hakları saklıdır.