Dünya

ABD Senatosu'ndan Cemal Kaşıkçı için 'Magnitsky Yasası' talebi

Magnitsky Yasası, ABD Hazinesi'nin kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulamasına olanak veriyor

11 Ekim 2018 04:53

ABD Senatosu'ndan Başkan Donald Trump'a gönderilen mektupta, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayının "Magnitsky Yasası" kapsamında soruşturulması talep edildi.

Magnitsky Yasası nedir?

Küresel Magnitsky yasası. 8 Aralık 2016'da ABD kongresinden geçen ve dünya çapında insan hakları ihlali ve yolsuzluk sebebiyle ABD hazinesinin kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulamasına olanak veren yasadır. İsmini Rusya'da yolsuzlukları ortaya çıkaran ve 2009'da hapiste şüpheli bir biçimde ölen vergi denetmeni Sergei Magnitsky'den almaktadır.

Hermitage Capital Management Fonu avukatlarından Sergey Magnitski’nin, 2009’da Rusya’da gözaltındayken hayatını kaybetmesinin ardından ABD ve Avrupa ülkeleri, Rusya’nın gözaltı süresince gerekli önlemleri almadığını savunarak, sorumlu bürokratların cezalandırılmasını istemişti. Bu kapsamda 2012 yılında ABD’de kabul edilen Magnitsky Yasası, insan hakları ihlallerinde bulunduğu belirtilen Rus bürokratların ABD’ye girişinin engellenmesi de dahil bir dizi yaptırımların hayata geçirilmesini öngörüyor.

Şimdiye kadar neler oldu?

2 Ekim Salı 2018: Cemal Kaşıkçı, nişanlısı Hatice Cengiz ile evlenebilmek için, Suudi Arabistan'daki eşinden boşandığına dair gereken evrakları almak üzere Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdi. Washington Post gazetesi, Kaşıkçı'nın Suudi başkonsoluğuna saat 1314'te girerken görüldüğü fotoğrafı paylaştı.

Binaya girişine izin verilmeyen Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz dışarıda bekliyordu. Ancak saat 1530'da tüm başkonsolosluk çalışanları evlerine döndü. Cengiz, Financial Times'a "Bir şeyler olduğunu anlamıştım" dedi.

Nişanlısı Kaşıkçı'nın "Çıkmazsam Türk Arap Derneği yetkilileriyle, AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay'a bilgi ver" tembihi üzerine Cengiz, yetkilileri aradı.

Twitter'da da Kaşıkçı'nın başkonsolosluktan çıkmadığına dair paylaşımlar yapılmaya başlandı.

3 Ekim Çarşamba 2018: Başkonsoloslukta Çarşamba günü toplanan bir grup, Cemal Kaşıkçı'nın alıkonulduğunu ve serbest bırakılmasını istediklerini söyledi.

4 Ekim Perşembe 2018: Suudi Arabistan hükümeti, Kaşıkçı'nın kaybolduğuna dair haberleri takip ettiklerini ve bulunması için Türk yetkililerle çalıştıklarını duyurdu. Türk yetkililer de Kaşıkçı'nın hala binada olduğunu ve incelemede bulunabilmek için resmi davet gerektiğini söylediler. Zira, 1975 Viyana Sözleşmesi kapsamında konsolosluk ve diplomatik misyonların dokunulmazlığı bulunuyor.

Suudi Arabistan Büyükelçisi Velid bin Abdülkerim El-Hireyci, Kaşıkçı'nın alıkonulduğuna dair iddialarla ilgili bilgi vermesi için Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. El Hireyci, "Bilgi sahibi değiliz, araştırıyoruz. Aldığımız bilgileri aktaracağım" dedi.

5 Ekim Cuma 2018: Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman Riyad'da Bloomberg'e verdiği röportajda, Türk yetkililerin İstanbul'daki başkonsoloslukta arama yapabileceğini söyledi. Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'da herhangi bir suçlamayla karşı karşıya olup olmadığına yanıt vermedi, "Suudi Arabistan'da olsaydı bilirdim" dedi.

6 Ekim Cumartesi 2018: Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Otaibi Reuters haber ajansına, Kaşıkçı'nın konsoloslukta olmadığını kanıtlamak için, binayı görüntülemelerine izin verdi.

Cumartesi gece saatlerinde Reuters, iki Türk yetkiliye dayandırdığı haberinde 'Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürüldüğü' iddiasını aktardı. Reuters'a konuşan bir yetkili, "Biz cinayetin planlı olduğuna ve cesedin konsolosluk dışına çıkarıldığına inanıyoruz" dedi.

İstanbul Başsavcılığı da olayla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.

7 Ekim Pazar 2018: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kaşıkçı'yla ilgili ilk açıklamasında "Beklentim hala iyi niyetli, inşallah arzu etmediğimiz bir durumla karşı karşıya kalmayız" dedi.

8 Ekim Pazartesi 2018: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan ziyaretinde düzenlediği basın toplantısında da "Bu olayın ülkemizde özellikle de İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda cereyan etmiş olması bizler için çok çok önemli. Türkiye Cumhuriyeti olarak Cumhurbaşkanı sıfatıyla da bu süreci takip etmek, kovalamak bizim hem siyasi hem insani görevimizdir (…) Başkonsolosluk yetkilileri 'Buradan çıktı' demekle kendini kurtaramaz. Eğer çıktıysa bunu ispat etmelisin" diye konuştu.

Aynı gün Suudi Büyükelçi ikinci kez Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı ve Türkiye, kayıp gazeteci için Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda arama talebinde bulundu. Türkiye ayrıca 'soruşturmada tam işbirliği içinde olunmalı' çağrısı yaptı.

9 Ekim Salı 2018: Dışişleri Bakanı sözcüsü Hami Aksoy, Kaşıkçı'nın akıbetiyle ilgili gelişmelerin yargı, emniyet ve istihbarat birimleri tarafından yakından takip edildiğini söyledi ve inceleme için izin verildiğini söyledi. Aksoy, "Suudi makamları işbirliğine açık olduklarını ve Başkonsolosluk binasında inceleme yapılabileceğini bildirmişlerdir" dedi.

Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, Washington Post gazetesine yazdığı makalede "Türk yetkililerin durumu yakından takip ederken yaptıkları çalışmalara tanıklık ettim. Türk hükümet yetkililerinin (bu konuyu çözme anlamında) yeteneklerinden eminim"

10 Ekim Çarşamba 2018: DHA haber ajansı, 6'sı daha sonra dâhil olan 15 kişilik bir Suudi ekibin 2 Ekim'de Suudi Arabistan'dan Türkiye'ye geldiklerini gösteren güvenlik kamerası görüntülerini paylaştı. Bu görüntülere göre:

  • 03.28'de 9 kişi taşıdığı belirtilen ilk uçak Riyad'dan havalanıp İstanbul Atatürk Havalimanı'na indi.
  • 03.37'de 9 kişi pasaport kontrolünden geçti
  • 0505'te ekip Levent'teki Mövenpick otele girdi ve ayrı gruplar halinde 0940 ve 1050'de çıktı.
  • 13.14'te Kaşıkçı konsolosluk binasına girdi
  • 15.08'de Suudi Arabistan'dan geldiği belirtilen ekip iki konsolosluk aracı hızla binadan çıkarken görüldü.
  • 15.11'de Mercedes ve Vito marka iki araç binaya önüne geldi ve kapalı garaja giriş yaptı.
  • 19.57-20.11 saatleri arasında otelden ayrılan ekip konsolosluk aracıyla Atatürk Havalimanı'na gitti.
  • 21.00'da ekip iki özel jetle Türkiye'den ayrıldı.

Ama Suudi Arabistan ise 2 Ekim gününde İstanbul'a herhangi bir heyet gönderilmediğini, ilk ekibin 6 Ekim Cumartesi günü yürütülen soruşturmaya yardımcı olmak adına Türkiye'ye gittiğini savunuyor.