Gündem

'21 yıldır her gün gözyaşı döküyorum, elli yıl geçse de acım azalmıyor'

Yeter Sivri: Sivas’ın katilleri zamanaşımından beraat edince bir başbakan çıkıp ‘Millete hayırlı olsun’ dedi. Ben böyle bir başbakanın yönettiği devletten ne bekleyeyim?

02 Temmuz 2014 12:48

Sivas katliamında 12 yaşındaki oğlu Koray Kaya ve 15 yaşındaki kızı Menekşe Kaya’yı kaybeden Hüsne Kaya, “Onlar benim için hiç ölmedi, ölmüşler gibi düşünmüyorum. Çocuklarımın yaşıtları gelin oluyor, damat oluyor, okulları bitiyor, çocukları oluyor. Biz onların mutluluğunu göremedik. Menekşecan için yaşamak zorundayım, direniyorum” dedi.

Hüsne Kaya, “Devlet benim canımı yakmasın da yardımını istemiyorum. Çocuklarımızın yakıldığı yeri kültür merkezi yaptılar, insan yanan yerde neyin kültürü olabilir? O kadar ağır bir şey ki bu, düşündüğün zaman deli olmamak elde değil. Orada kültürlü canları yaktınız, insanlık kültürünü yaktınız. Hâlâ yok sayılan, katliama uğrayan biziz. Suçumuz insan olmak mı, Alevi olmak mı?” diye konuştu.

Hüsne Kaya, “21 yıl geçti, acılarımız her yıl tazeleniyor, katlanarak artıyor. Her gün gözyaşı döküyorum, zaman geçtikçe daha çok canım yanıyor, kırk elli yıl geçse de değişen bir şey yok, acım azalmıyor. Özel günler beni çok yıpratıyor, yaş günleri çok yıpratıyor” dedi.

Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre,  12 yaşındaki oğlu Koray ve 15 yaşındaki kızı Menekşe Kaya’yı kaybeden Hüsne Kaya, katliamdan sonra doğan küçük kızı Menekşecan ile birlikte hayata tutunmaya çalışıyor.

Gözyaşları 21 yıldır kurumayan Hüsne Kaya, “27 Haziran Menekşe’nin doğum günüydü. Canlarımızla onun mezarına gittik, doğum gününü kutladık. Menekşem 34 yaşına giriyor. Menekşe 34 yaşına girecek, onlar benim için hiç ölmedi, ölmüşler gibi düşünmüyorum. Çocuklarımın yaşıtları gelin oluyor, damat oluyor, okulları bitiyor, çocukları oluyor. Biz de çocuklarımın okul bitirdiğini, evlendiğini, çocukları olduğunu görseydik diyorum, çok canım yanıyor” diye konuştu.

 

‘Yaşamak zorundayım’

 

Küçük kızı Menekşecan için yaşadığını anlatan Hüsne Kaya, “21 yıl geçti, acılarımız her yıl tazeleniyor, katlanarak artıyor. Her gün gözyaşı döküyorum, zaman geçtikçe daha çok canım yanıyor, kırk elli yıl geçse de değişen bir şey yok, acım azalmıyor. Özel günler beni çok yıpratıyor, yaş günleri çok yıpratıyor. Bir taraftan Menekşecan geliyor, üniversite ikinci sınıfına geçti, seviniyorum. Menekşecan ‘Keşke ablam, ağabeyim olaydı’ diyor. Menekşecan için yaşamak zorundayım, direniyorum. Menekşecan’ın mürüvvetini görmek, iş güç sahibi olduğunu görmek istiyorum, benim bütün servetim Menekşecan” dedi.

 

Berkin ve Ali İsmail’i duyunca...

 

Gezi Direnişi’nde Okmeydanı’nda ekmek almaya giderken polis tarafından başından gaz bombası kapsülüyle vurulan ve 269 gün süren yaşam mücadelesini kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın ölümüne çok üzüldüğünü ifade eden Kaya, “14 yaşındaki Berkin Elvan öldüğünde 12 yaşındaki Koray’ım aklıma geldi. Onlar da bizim yavrularımız, ayrımız gayrımız yok bizim. Elvan’ın annesinin yerinde gördüm kendimi, öyle hissettim. Yanına gidemedim, acısını paylaşamadım ama o an onun yerinde ben vardım. Gezi Direnişi’nde görmedik mi, Ali İsmail’i döve döve öldürdüler, kaç kişinin canını yaktılar” dedi.

 

Yok sayılıyoruz

 

21 yıldır sadece adalet istediklerini vurgulayan Hüsne Kaya, şunları söyledi “Adalet yerini bulmadı, suçlular cezasını tam olarak çekmedi, devlet bize destek olmadı. Devlet kime sahip çıktı ki bana sahip çıksın. Devlet bizim devletimiz değil ki bize sahip çıksın. Biz ötekileştirilmişiz, dışlanmışız, yok sayılıyoruz. Devlet benim canımı yakmasın da yardımını istemiyorum. Çocuklarımızın yakıldığı yeri kültür merkezi yaptılar, insan yanan yerde neyin kültürü olabilir? O kadar ağır bir şey ki bu, düşündüğün zaman deli olmamak elde değil. Orada kültürlü canları yaktınız, insanlık kültürünü yaktınız. Hâlâ yok sayılan, katliama uğrayan biziz. Suçumuz insan olmak mı, Alevi olmak mı?”

 

Bu devletten ne bekleyeyim

 

Katliamda yaşamını yitiren 16 yaşındaki Asuman Sivri ve 19 yaşındaki Yasemin Sivri’nin annesi Yeter Sivri acılarının hiç kapanmadığının, aksine günden güne daha da arttığını anlattı. Artık hiçbir şey beklemediğini ifade eden Sivri, “21 yıldır hiç kapanmadı acımız. Devletten ne beklentimiz olabilir ki, çocuklarımızın katili devlet. Devlet planladı, Sivas’ta çocuklarımızı katletti. Ben bu devletten ne bekleyim? Sivas’ın katilleri zamanaşımından beraat edince bir başbakan çıkıp ‘Millete hayırlı olsun’ dedi. Ben böyle bir başbakanın yönettiği devletten ne bekleyeyim? Başbakan’ın bu sözü içimizde bir yara. Alevi olmamız suç muydu? Aleviler varsın ölsün, katiller, şeriatçılar, dinci yobazlar kurtulsun mu demek istedi başbakan. Bunun bir açıklamasını yapmadı,ondan o açıklamayı bekliyoruz” dedi. İnsanı seven çocuklar yetiştirecekti. Vatana millete hayırlı, namuslu çocuklar yetiştirdiğini ifade eden Sivri, “Büyük kızım Yasemin Hacettepe Üniversitesi’nde felsefe okuyordu. Yaşamasına izin verselerdi, öğretmen olacaktı. Başbakan gibi birilerinin yetişmesine engel olacaktı, demokrat, barıştan, insanı seven çocuklar yetiştirecekti. 21 yıldır hiç kapanmadık yaramız, hâlâ kanıyor. Ne zaman ki o katiller cezalarını bulana kadar. Küçük kızım lise son sınıftaydı, takdir aldı, ama takdir aldığını göremedi. Sivas’a sevinerek gittiler, ama tabut ile gönderdiler benim çocuklarımı. Ölene kadar her 2 Temmuz’da Sivas’a gideceğim. Son nefesimi orada versem bile çocuklarımın mücadelesini bırakmayacağım. Ben onları hiçbir zaman öldü saymıyorum, onu cahiller diyor” diye konuştu.

 

Aleviler hep ötekileştirildi

 

Katliamda yaşamını yitiren Belkıs Çakır’ın amcası Mustafa Çakır, acılarının her geçen gün katlanarak arttığını anlattı. Çakır, “Acılarımızın üzerine başka acılar da yüklendi. Kerbela’dan itibaren IŞİD zihniyeti bu topraklarda var zaten, hiç bitmedi. Madımak Oteli’ni ateşe verip de çocuklarımızı diri diri yakan zihniyet ile bugün kafa kesip, ciğer yiyen zihniyet aynı zihniyettir. Biz bunları Kerbela’dan tanıyoruz. Maraş, Çorum, Sivas katliamlarını, Madımak ve Gazi katliamını yapan aynı zihniyettir” dedi.

Katliamda kardeşi Gülsüm Karababa’yı yitiren Hüseyin Karababa, Türkiye’de Alevilerin her zaman ötekileştirildiğini ve hedef olarak görüldüğünü belirterek “Ülkede etnik kökene dayalı, mezhep kökenine dayalı yaratılmak istenen çatışmalar aslında sınıfsal olduğunu düşünüyorum ve bu tür ayrışmaların yine belli bir sınıfa, sömürüye hizmet ediyor. 21 yıl önce gerçekleştirilen Madımak katliamının da yine bu amaca yönelik yapıldığını düşünüyorum” diye konuştu.

Katliamda yaşamını yitiren İnci Türk’ün Babası Mehmet Türk de katliamın devlet desteğiyle yapıldığını belirterek, “Bu işleri devlet planlıyor, devlet organize ediyor, koyuyor ortaya millet de izliyor, düşüncem bu” dedi.

Pir Sultan Abdal Derneği, katliamı bugün saat 18:00'de Ankara Kolej Meydanı'nda, Sivas'ta ise saat 12:00'de Pir Sultan Abdal Cemevi'nde gerçekleştirilecek mitinglerle protesto edecek.

 

İlgili Haberler