Hayvan Partisi, 1910 yılında şehri batılı modern şehirlere benzetmek isteyen İttihat Terakki iktidarının İstanbul sokaklarından toplayıp Sivriada’ya ölüme gönderdiği 80 bin köpek için adada anma düzenledi ve köpekler için bir de anıt dikildi.
Taraf gazetesinin haberine göre, neredeyse tüm seyyah anılarında İstanbul’un alamet-i farikası olarak gösterilen sokak köpekleri 19 yüzyılın ikinci yarısından itibaren modernleşen kentin yöneticilerinin gözüne batmaya başlamış aslında. Sokak köpeklerini toplayıp Sivriada’ya gönderen ilk isim Osmanlı’nın modern padişahlarından II. Mahmud. Ama halktan yükselen “köpeklere eziyet etmek uğursuzluk getirir” sesleri yüzünden padişah kararından vazgeçmiş ve sağ kalan köpekler adadan tekrar alınıp şehrin sokaklarına bırakılmış.
1910 yılında iktidarda olan İttihat ve Terakki Partisi’nin “Şehremini’’ yani Belediye Başkanı Suphi Bey ise şehri köpeklerden kurtarmakta kararlıdır. 5 haziran günü başlayan toplama işlemleriyle 80 bin sokak köpeği alınıp Sivriada’ya gönderilir. Hava sıcaktır ve ada kuraktır. Köpeklerin bir kısmı açlıktan, bir kısmı son bir çare olarak atladıkları denizde boğularak, bir kısmı ise birbirini parçalayarak ölür.
Adadan günlerce uluyan köpeklerin seslerini duyar İstanbullular, ada yakınlarından kokudan geçilemez.
Utanıyoruz ve özür diliyoruz
Şehir halkı bu katliamdan o kadar etkilenir ki birkaç yıl sonra başlarına gelen Balkan Faciası gibi felaketlerin hepsini köpeklerin ahının alınmasına yorar ve Sivriada’ya bu yüzden Hayırsızada demeye başlar.
İşte bu katliamın 102. yıldönümünde Hayvan Partisi öncülüğündeki yüz kişilik bir grup tekneyle Sivriada’ya gitti ve adaya katliamın anısına bir anıt dikerek köpeklerden özür diledi.
Hayvan Partisi sözcülerinden Neslihan Demir çiçekler bırakılmış anıtın önünde yaptığı konuşmada “102 yıl sonra hatırlamak ve utanmak için buradayız. O sesleri duyuyoruz ve insanlıktan gelen kibrimizi bir tarafa bırakıp bütün köpeklerden ve bütün hayvanlardan 1910 köpek katliamı için özür diliyoruz” dedi ve köpek katliamını yapan zihniyetin şimdi de köpekleri gözden uzaklaştırmak için ormanlara ölüme gönderdiğini anlattı, Anayasa’ya köpeklerle ilgili bir madde girmesini istedi.
102 yıl önce öldürülen 80 bin köpeğin anısına Sivriada’da bir anıt var şimdi. Twitter’da anmayla ilgili en anlamlı mesajlardan birini atan Agos’un Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş’un dediği gibi “1910’da öldürülen köpeklerin hiç değilse bir anı taşı oldu, darısı öbür kurbanların başına.”
Fransız gazeteci anlatıyor: Feryat ve inilti saçan yalçın kaya
1910’daki köpek katliamı sırasında Sivriada yakınlarından geçen Fransız bir gazeteci gördüklerini şöyle anlatmıştı: Köpeklerin en büyük kısmı sahili takip eden kayalık üzerinde toplanmıştı. Pek çokları güneş hararetinden kavrulmuş, serinlemek için var güçleriyle suda yüzüyorlar, son takatlarına kadar suda kalmak istiyorlar. Ötede beride görülen cesetlerin etrafında dolaşarak, çabalayarak bir parça et koparmaya çalışıyorlar... Karadaki diğer kısmı ufak bir gölge bulabilmek için taş kovuklarına sığınmak üzere delik, deşik arıyorlar... Diğer bir kısmı ise adeta delirmiş gibi oraya buraya koşuyorlar, sürekli kendi etraflarında dönüyorlar. İşittiğimiz feryatlar köpek havlaması değil adeta insan feryadı idi. Kaptan geminin düdüğünü çaldırdı. zavallı hayvanlar bir yardım sesi duymuş gibi heyecanlandılar. Bu sese hayvanların nasıl yalvarırcasına cevap verdiklerini size anlatamam. Bilmem göz önüne getirebiliyor musunuz? Feryat ve inilti saçan bir yalçın kaya.