Gündem
Deutsche Welle

03.12.2014 - Alman basınından özetler

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ankara ziyareti sırasında Güney Akım projesinin sonunu ilan etmesi Alman basınında geniş yer alıyor.

03 Aralık 2014 00:20


Ukrayna krizi nedeniyle gerilen Rusya-Batı ilişkileri ve Rusya ile Türkiye arasında oluşan ortaklık ilişkisi, tartışmanın öne çıkan boyutları… Berlin’de yayımlanan Tageszeitung, Rusya ile Batı arasındaki krizin Moskova ile Ankara arasında yeni bir işbirliği havası doğurduğunu belirtiyor:

“AB ile Rusya arasındaki yeni ‘Soğuk Savaş’ın sonucu olarak Güney Akım boru hattından vazgeçilmesi, Türkiye ile Rusya arasında kısa zaman öncesine kadar akla gelmeyecek bir işbirliği doğmasına yol açtı. Çünkü Avrupa’nın kuzeyi ve güneydoğusundaki bu iki güç aslında birbirine çok da dostça bakan ülkeler değil. Buna rağmen şimdi işbirliğini güçlendirmek ve enerji sektöründe stratejik bir ortaklık oluşturmak istiyorlar. Aralarındaki tüm farklılıklara rağmen bunun mümkün olmasının tek nedeni, asıl ortakları olan AB’nin kendilerine adil davranmadığı hissine sahip olmaları. Rusya ve Türkiye’nin kısmen kendi hak ettikleri, kısmense AB’nin yanlış kararlarından kaynaklanan izolasyonu şimdi bu iki dışlanmış gücün farklılıklarını aşarak AB karşıtı eğilime sahip yeni bir ittifak oluşturmasına neden olabilir.”

Ulm kentinde yayımlanan Südwest Presse gazetesi ise Türkiye'nin de Rusya için çok güvenilir bir ortak olmayacağı görüşünde:

“Putin’in dış politik zaferleri ekonomik değerinden çok daha fazla coşkuya yol açıyor. Rusya siyasi olarak aylardır Batı’ya orta parmağını gösteriyor. ABD ve AB’nin ilk yaptırımlarından bu yana Rusya canla başla yeni ticaret ortakları bulmaya çalışıyor. Moskova Pekin yönetimi ile doğalgaz boru hatları için iki anlaşma imzaladı, şimdi de Türkiye’yi yeni iş ortağı olarak lanse ediyor… Gazprom’un Rusyası Avrupa’ya aşağılayıcı bir son bakış fırlatıyor ve ‘Ya, işte kendi bindiğiniz dalı kestiniz’ diyor. Ama Gazprom Avrupa ile satış anlaşmalarını yırtıp atmaktan şimdilik kaçınıyor. Rusya bunun için ekonomik açıdan çok zayıf… Oysa Putin’in yeni müzakere zaferleri somut fiyat indirimleri ve utançla hasır altı edilen maddeler içeriyor. Rus uzmanlar bile Çin ile doğalgaz anlaşmalarının uzun vadede ülkeyi zarara sokabileceğinden korkuyor. Ve Türkiye’nin de doğalgaz nakliyatçısı olarak en az Ukrayna kadar başına buyruk davranabileceğine işaret ediyorlar.”

Magdeburg kentinde yayımlanan Volksstimme gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Güney Akım’ın temelli sona erişi Rusya ile Avrupa arasında şimdiye kadar Ukrayna krizi nedeniyle yaşanan en sert olay. Ekonomik yaptırımlar bertaraf edilebilir ama bir doğalgaz boru hattı geri getirilemez. Rusya bu hattı şimdi Türkiye üzerinden inşa edecek… Başlangıçta Karadeniz’den gelen hattın Bulgaristan’dan geçmesi planlanıyordu. AB’nin en yoksul ülkesi Bulgaristan için bu sevindirici bir yatırım olurdu. Şimdi eller boş. AB projeyi durdurdu, Moskova şimdi sadece bunun sonucunu çıkarıyor. Kazanan, birdenbire Doğu-Batı doğalgaz transit yolunun tam ortasına yerleşen Türkiye’dir. AB’nin desteklediği Nabucco projesinin acı sonunun ardından Türkiye’nin ekonomik ve stratejik önemi son derece arttı. Tabii önce Türkler ve Ruslar arasındaki ittifakın, ne kadar dayanıklı olduğunu göstermesi gerekecek. Doğalgaz bir akmaya başlasın hele.”

Mittelbayerische Zeitung ise salı günü Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısını konu alıyor. Gazete yorumunda Rusya ile ilgili sorunların yanında Türkiye ile ilişkilerdeki hassasiyetlere de dikkat çekiyor:

“Rusya NATO'nun karşısındaki tek zorluk değil. NATO’nun güney kanadı da çatırdıyor. Türkiye IŞİD’e karşı savaştaki tutumuyla son dönemde pek ortak görünümü sergilemiyor. Washington ile Ankara arasında son dönemdeki yakınlaşma NATO’nun burada da yakın gelecekte tek çizgide buluşacağı umudunu doğuruyor. Bastıran sorunlar göz önüne alındığında bu acil ihtiyaç duyulan bir adım… NATO müttefiklerinin ortak bir Suriye stratejisi etrafında yakınlaşması sorunun bir bölümünü çözebilir. Türk ordusu NATO’ya entegre ve doğal müttefik konumunda. Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinde iki ayrı dille konuşan iktidar sahiplerine bakıldığında Erdoğan zor bir müttefik olabilir, ama yanlış bir müttefik değil…”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle