Güvenli alanlar yaratmak için: Sen de Anlat

Sen de Anlat, 2010 yılından beri Mısır'da etkin olan HarassMap adlı platformun Türkiye uzantısı. HarassMap, cinsiyet ayrımı yapmaksızın her bireyin çözümün parçası hâline gelmesini sağlayan bir anlayışla hareket ediyor...

02 Ağustos 2018 14:50

“bir kısmının abartı olduğunu düşündüğüm içerik.”

“bu hashtag'e yazılanları okudukça kanım donuyor adeta.”

“iyi ki kadın olarak doğup bunlara maruz kalmamışım diye düşündürürken okudukça da erkekliğimden utandıran hashtagdir.”

“erkeklerin, yok artık bu kadar da olmaz dedikleri kadınların ise ‘evet bak bu da oluyor’ şeklinde tepki verdikleri olayların anlatıldığı hashtag.”

"’bir şeyler değişiyor galiba’ diye düşünmemi sağlayan etiket.”

“anneme babama bile üzülürler, korkarlar diye anlatamadığım, 13 yaşında yaşadığım tacizi bana kelimelere dökme cesareti veren hashtag.”

​11 Şubat 2015 tarihinde Mersin’de dolmuş şoförü Suphi Altındöken’in tecavüz etmeye kalkıştığı ve tecavüze direnince öldürdüğü Özgecan Aslan’ın ardından #Sendeanlat etiketiyle herkesin Twitter’da başına gelen taciz vakalarını paylaştığı zamanları hatırlıyor musunuz? Peki, bu etiketle hepimizin daha Hollywood’da ünlü yapımcı Harvey Weinstein’in onlarca kadını taciz ettiği ortaya çıktıktan sonra başlayan #MeToo hareketi bile ortaya çıkmadan önce ortaya çıktığını hatırlatsam? 2015 yılında dilimiz döndüğünce başımıza gelenleri 140 karaktere sığdırmaya çalıştığımız zamanların üstünden yüz yıl geçmiş gibi hissettiğinizden eminim. Yukarıdaki alıntılar o dönem ekşi sözlük’te “Sen de anlat” başlığı altında yazılanlardan sadece birkaçı. “Bir şeyler değişiyor galiba” diye umutlanan kişinin aradan geçen üç yılda gördüğü, duyduğu taciz-tecavüz haberiyle kaç kere daha umudu kırıldı bilmiyorum ama bugün biz bu dosyada kırılan umutlar kadar kurulması hayal edilen yeni bir dili, dayanışmayı, sessizlik kültürünü bozmayı da konuşmak istedik. Sen de Anlat yeni bir proje. Mısır’da 2010 yılından beri faaliyette olan HarrasMap projesinin Türkiye ayağı. Ekip cinsel tacize maruz kalanların çeşitli nedenlerle (toplum baskısı, mağdur suçlayıcılık, kişisel güvenlikten endişe duyma vb.) anlatamadıkları olayları anlatabilecekleri ve cesaretlenebilecekleri bir alan yaratmayı amaçlıyor. Sen de Anlat ekibinden Gizem Dikmen ve Hülya Demirdirek ile projenin detaylarını, tacizi ve tacize karşı hem bireysel hem toplumsal nasıl bir mücadele yürütmemiz gerektiğini konuştuk.

Nedir “Sen de Anlat” projesi, nasıl bir işleyişi var?

Sen de Anlat, kamusal alanda cinsel taciz ve cinsel saldırıya maruz kalan veya tanık olanların yaşadıklarını anonim olarak anlatabilecekleri kitle kaynaklı (​crowdsourcing)​ dijital bir dayanışma ve açık veri platformu. Sen de Anlat, 11 Şubat 2015 tarihinde Mersin’de dolmuş şoförü Suphi Altındöken’in tecavüz etmeye kalkıştığı ve tecavüze direnince öldürdüğü Özgecan Aslan’ın yaşadıklarından sonra sosyal medyada başlarından geçenleri ve taciz konusunda ne hissettiklerini paylaşan insanların oluşturduğu #sendeanlat hareketinden ismini aldı. Sen de Anlat’ın öncelikli amacı cinsel tacize maruz kalanların çeşitli nedenlerle (toplum baskısı, mağdur suçlayıcılık, kişisel güvenlikten endişe duyma vb.) anlatamadıkları olayları anlatabilecekleri ve cesaretlenebilecekleri bir alan yaratmak. Aynı zamanda, görmezden gelinen, önemsenmeyen her türlü cinsel taciz olaylarını görünür hâle getirerek bu meselenin sorunsallığını göz önünde tutmak. Sen de Anlat’a bildirimde bulunmak için sendeanlat.harassmap.org’da bulunan formu doldurmak gerekiyor. Sen de Anlat’a bildirilen ve hemen hemen bütün taciz olaylarını sitedeki haritada görebilirsiniz. Raporlar uygunsuz ve amaç dışı içeriğe karşı onaylama sürecinden geçiyor tabii ki. Haritada olaylar müdahale edilen ve müdahale edilmeyen olaylar olarak iki farklı renk (yeşil ve kırmızı) ile gösteriliyor. Bu da kamusal alanda yani çoğunlukla insanların gözü önünde gerçekleşen olaylara tepkilerini görmek açısından önemli bir veri oluşturuyor. Şu anda cinsel taciz ve cinsel saldırıya maruz bırakılanların çeşitli şehirlerde destek alabilecekleri yerlerin iletişim adreslerini paylaşabiliyoruz sadece. İlerleyen aşamalarda daha aktif ve etkili destek kanallarını oluşturmayı hedefliyoruz. Özetlersek şu an anonim olarak anlatma ve paylaşmanın yapılabildiği, taciz konusunda destek alınabilecek kaynakların bulunabildiği hem de anlatılanların verileştirildiği bir alan.

2010 yılından beri Mısır'da etkin olan ​HarassMap​ adlı platform ile nasıl tanıştınız? ​Şu an Türkiye’deki Sen de Anlat ekibi kaç kişi ve kimlerden oluşuyor?

Nasıl bir araya geldiğimizi anlatalım önce çünkü bu tür platformların arkasında yatan bazı tesadüfleri, öte yandan motivasyon ve çabanın ne kadar önemli bir motor olduğunu gösteriyor bu süreç. Mısır’da bulunan HarassMap platformuyla karşılaşınca HarassMap’in diğer ülkelerin de kendi platformlarını kurmaları için çağrılarını gördük ve onlarla iletişime geçtik. En kısa hatları ile söylersek 2017 sonbaharında Mısır’daki Harasmap ekibi 100 kadar ilgilenen aday arasından bu işi yürütmeye gönüllü ülkelerden üç grup belirlemiş: Güney Afrika, Ürdün ve Türkiye. 2017 yılının Ekim ayında HarassMap ekibinin pilot ülkeler için düzenlediği tanışma ve bilgi transferi toplantısına katıldık. Kahire’deki bu pilot proje toplantısına İngilizce bilen ikinci bir kişinin gitmesi gerekiyordu. İstasyon TEDÜ Sosyal İnovasyon Merkezi’nin direktörü Berivan Eliş, Kadın Çalışmaları Derneği'nden Hülya’ya İstasyon’da stajerlik yapan ODTÜ Uluslararası İlişkiler mezunu Gizem’i ekip arkadaşı olarak önerince çalışmalara başladık. Ve bu noktadan itibaren platformdan sorumlu çekirdek grubu biz ikimiz oluşturduk. Birlikte Kahire’ye gittik. Dönüşümüzde de platformun adı belirlendi. Sen de Anlat ismiyle İstasyon TEDÜ’nün kuluçka programında yer almaya başladık. Kadın Çalışmaları Derneği’nden kadın çalışmaları uzmanı ve kadına karşı şiddet konusunda tecrübeli Aysun Töngür bize bu konuda gerekli danışmanlığı sağlamaya başladı. Gizem, İstasyon TEDÜ’den edindiği birikim ile platform için çalıştı. Mısır’daki ekibi de unutmamak lazım. Her ay onlarla sanal toplantı yaptık, deneyim paylaştık ve önerilerini aldık. Aynı zamanda sitenin kurulması aşamasında da teknik konularda yardımcı oldular. Geçtiğimiz Temmuz ayında pilot proje statümüz bitti ama HarassMap ile hâlâ iletişim hâlindeyiz. Onların yazdığı rehbere biz de katkıda bulunduk.

Mısır’da 2010’dan bu yana ne gibi kazanımları olmuş bu platformun, neler yapmışlar bugüne kadar?

Sekiz senelik süreçte HarassMap ekibi gönüllülerinin de yardımlarıyla Mısır’da kamusal alanda cinsel taciz ve mücadele konularında kampanyalar düzenleyerek toplumun çeşitli kesimlerine ulaşmışlar ve bu sorunun toplumsal bir sorun olduğunu ve çözümün de toplumda olduğunu vurgulamaya devam ediyorlar. Bunun yanında çeşitli kurum ve kuruluşların cinsel tacize ve cinsel saldırıya karşı politikalar geliştirmelerini teşvik ederek kurumsal seviyede de önlemler alınması için çalışıyorlar. İlk başladıklarında ilgi çok büyük olmuş. Uluslararası planda da oldukça tanınmışlar. TED konuşmasına çağrılmışlar. Ödül almışlar. Tanınınca maddi kaynak olanakları artmış ve hem profesyonel olarak çalışanları artmış hem de mahallelerde, yerelde birçok gönüllü ile aktif çalışmaya başlamışlar. Sadece kadınlar değil erkekler de katılmış aralarına gönüllü olarak.

Nerede bir taciz tartışması olsa orada “taciz değil flört belki de” tartışması da başlıyor. Siz ekip olarak bunun ve bunun gibi yorumlarla nasıl başa çıkıyor, taciz ya da değil ayrımını nasıl yapıyorsunuz?

Niyet etmeden ve istemeden karşıdaki insanı rahatsız etmek mümkün. Tam da bu yüzden taciz beyanı gerekiyor ve insanlar bunu yazıyor. Taciz olarak adlandırmayıp rahatsızlık belirten kişiler bile sonuç olarak bir maruzat belirtiyor. Bizim için asıl olan bu rahatsızlık beyanıdır. Yetişkinler söz konusu olduğunda tacizi belirleyen tacize uğramışlık hissidir. Niyet olup olmaması, neyin ya da kimin kime yaptığının taciz olup olmadığı anonim olarak yapılan beyanlarda zaten belirlenebilecek bir konu değil. Öte yandan beyan sayıları arttıkça gerçeğin kendini belli etme gücünü unutmamak gerek. Tripadviser, booking.com gibi platformlarda arada abartanlar hatta düpedüz yalan söyleyenler vardır mutlaka. Ama beyan eden sayısı arttıkça bir yere dair elde daha çok girdi olması bilgilenmek için iyi bir başlangıç. Bu kadar çok taciz vakası varken ve yalan beyan vs. pek de yaygın bir durum değilken taciz konusu konuşulduğunda ilk sorulan şeylerden birinin "ya değilse" olması da bu konuya dair ilginç bir veri aslında. Özellikle anonim bir platformda kişisel ve detaylı kendimiz gibi anlattığımız zaman anlatan sayısı arttıkça olan ile olmayanı da ayırt etmemiz daha kolaylaşacaktır.

Bugüne kadar gelen bildirimler arasında benzer özellikler diyebileceğiniz, belli bir sınıflandırma yapmanızı sağlayan veriler söz konusu mu? Yani belli bölgelerde tacizin daha yoğun yaşandığı gibi bir tespit yapabiliyor mu Sen de Anlat?

Bu zamana kadar Sen de Anlat’a 50 farklı ilden gelen yüzlerce bildirim bölgesel yoğunluk hakkında yeterli bir haritalama verisi temin etmiyor henüz. Bunun için çok daha fazla bildirim yapılmasına ihtiyacımız var. Ancak genel olarak bakacak olursak bildirilen olayların büyük çoğunluğu otobüs, metro, dolmuş vb. ulaşım araçlarında gerçekleşiyor diyebiliriz. Bir de platform kamusal alanda olanlara odaklı olduğu hâlde aile içinde yakın akraba ve tanıdıklardan gelen taciz ve tecavüz vakalarını böyle anonim bir yerde anlatma ihtiyacında olanlar olduğu da göze çarpıyor.

Projenin geleceğine dair öngörünüz nedir? Yakın ve uzak gelecekte Sen de Anlat'ın taciz vakalarında nasıl etkileri olacağını planlıyor/düşünüyorsunuz?

Yakın zamana kadar işleyişimizi sağlamlaştırmaya çalıştığımız için, çok geniş kitlelere ulaşma konusunda yavaş ve temkinli yol aldık. Bir anlamda pilot bir evre geçirdik. Anonim bir işleyiş olmasına rağmen kişisel verilerin korunması ile ilgili çalışmalar da bittikten sonra Eylül ayından başlayarak Kanada Büyükelçiliği’nin Kadın Çalışmaları Derneği'ne yerel inisiyatifler programıyla verdiği destek ile Ankara dışına çıkarak veri toplama, kitle kaynaklı bilgi üretimi, dijital okur-yazarlık, sosyal etki gibi konularda kapasite artırımı çalışmalarında bulunup yeni paydaşlar ve gönüllüler ağımızı genişleteceğiz. İstanbul, İzmir, Mersin, Bursa ve Trabzon’da toplantılar yapıp, oradaki kontaklarımız ile Ankara’da atölye çalışmaları gerçekleştireceğiz. Tüm bu çalışmalar genişleyerek etkinliği artacak platforma bildirimde bulunacak kişilerin bir sonraki aşamada hukukî ve psikolojik destek kaynaklarına ulaşmasına yardımcı olacağı gibi verinin savunuculuğu yapmanın da tabanını oluşturacak. Umuyoruz ki zaman içinde elimizde daha çok veri ve veri analizleri olacak. O zaman belki sizler de veri gazeteciliği ile bize katılır ve etki alanlarımızı birlikte tartışır belirleriz. Bağlantıda olduğumuz ve işbirliği konusunda karşılıklı heyecanımız paylaştığımız ama henüz somut ortak iş yapmadığımız projeler de var: Kahire’de hem de Boğaziçi Üniversitesinde geliştirilmiş cep telefonu uygulamaları var. Basında bir ara epey ilgi gören WİNG panic düğmeyi geliştiren Kuixo kurucuları ve en son zamanlarda basında Facebook’tan aldıkları ödülle gündeme gelen Kız Başına projeleri ile ayrı ayrı iletişimde bulunduk ama belki Sen de Anlat hepimizi bir araya getirir.

Sen de Anlat’ın taciz vakalarında nasıl etkisi olur bilemesek bile umuyoruz ki hikâyelerini anlatanlar birbirlerini cesaretlendirir, tanıklık edenler de sessiz kalmaz, anında tepki verememiş olanlar da sonradan Sen de Anlat’a bildirimde bulunur. Taciz tatsız bir deneyim bunu yadsımak sağlıksız ama altında ezilinmemesi ve güçsüz hissedilmemesi için çaba ve destek göstermek gerekiyor elbette. Oy ve Ötesini düşünün, herkes oraya kendisinin bütünün yapı taşı olduğunun bilgisi ile gidiyor. Bir kişi vazgeçse birşey olmaz ama o tek tek kişiler yaptıkları işi bir kişiden ne çıkar diye küçümsemedikleri için kaç seçimdir işliyor. Dileriz ki bizim de bu tip bir etkimiz olur ve çıkan ses, artan veri, değişecek fikirler diye bakarak Sen de Anlat’ı tacize karşı yapıcı bir dayanışma ağı diye görür insanlar.

Çok genel bir soru olacak ama tacizi önlemek için hem bireysel hem de toplumsal ne gibi önlemler alınabilir? Ne değişirse taciz vakaları azalır sizce?

Bizimki de genel bir cevap ve kısa yoldan çözüm önerisi içermiyor ama cinsiyet eşitliği sağlanmasının ne kadar yakınına gelinirse o zaman ve eril zihniyetle beslenen toplumsal ilişkilerin yeniden üretilmesi azalınca taciz azalabilir. Düşünelim: Laf atmak, takip etmek, giyime kuşama dair tepki vermek, rızası olmadan (çoğunlukla) kadınların bedenine dokunmaya kalkmak hangi anlayış ve değerlerin beslediği davranışlar? Bunlar tüm cinsel kimlik ve yönelimler için geçerli bir durum elbette. Dünya görüşü ve anlayış değişikliği her kesimde oluşmasa bile, hem toplumsal hem de hukukî caydırıcılık bilgisi de davranışlarda dönüşüm sağlayacaktır. Başka ülkelere bakarak bu konuda biraz fikir edinmek mümkün. Biliyoruz ki çalışma yaşamında, güç dengesinin eşit olmadığı durumlarda örneğin, cinsiyet eşitliğinin görece daha ileri olduğu yerlerde de tacizle karşılaşılıyor. Öte yandan #MeToo hareketinin çok ses getirdiği ABD’nin eşitlik konusunda pek de parlak skoru olan bir ülke olmadığını biliyoruz. Ciddi akademik çalışmalar da, bazı daha popüler anket çalışmaları da "kadınlar için en tehlikeli şehirler" gibi listelerde metropollerin dinamikleri ile ilgili farklı değişkenlerin birleştiğini gösteriyor. Kahire, Yeni Delhi ve Sao Paolo mesela kamusal alanda kadınlara yönelik cinsel saldırının en çok olduğu metropoller ama genel resme baktığımızda yine de kadın ve erkeklerin toplumsal yaşam içinde çokça ayrıştırıldığı coğrafyalarda kamusal alanda tacizin daha yaygın toplumsal bir soruna dönüşmüş olduğunu biliyoruz.

Bazen "mazbut" olan giyinme tarzının dışına çıkılmasının tacize sebep olduğu gibi yanlış önermelerde bulunuluyor. Bu sadece bir meşrulaştırma aracı. Başı örtülü genç kadınlara gidin sorun onlar anlatsın ne kadar çok tacize maruz kaldıklarını (Burada başlarını kapamalarına yönelik hem kadın hem erkeklerden gelebilen sözel tacizden değil kadın oldukları için erkeklerden gelen tacizden söz ediyoruz). Mısır’da Harassmap grubundaki erkek arkadaşlardan biri anlatmıştı: Çarşaflı bir kadına tacizde bulunulmuş, tepki görünce çarşafı siyah değil mavi demişler! Her zaman bir yasallaştırma aracı buluyorlar ve makul ve makbul olanın ne olduğu hep değişiyor.

Ne önlemler almalı? İyi ve kötü deneyimleri, işleyen metodları paylaşmalı, çocuklara "kimse sana istemediğin gibi ve senin özel bölgelerine dokunamaz" bilgisini öğretmeli. Birbirini tanıyan ve tanımayanlar arasında çok farklı dinamikler var bunu hatırlatmak isteriz. Tartışma alanları birbirine karışmamalı. Kamusal alanda tacizde bulunanlar genellikle tanımadığımız kişiler oluyor. Bir kafede otururken karşı masada oturup "pis pis bakan adam" ile baskın ve saldırgan olmadan iletişim kurmaya çalışan arasındaki farkı kadınlar iyi biliyor. Bu tip durumlarda net olmak ve saygılı bir şekilde gösterilen ilgiyi de saygı ile reddetmek lazım ki bir sonraki aşamada "ilgilenmiyoruz dedik" yine de ısrarcı davranıyor diyebilecek durum olsun. Ya da karşıdaki taciz eden durumuna düşmek istemeyen biri ise sınırını bilir ve başka bir şey yapmaz.

Son olarak ekibinize gönüllü olarak katılmak isteyen kişiler size nasıl ulaşabilir?

Sitemizde Gönüllü Başvuru Formu var. Onu doldurup bize ulaşılabilir.