DİĞER
Zaman varsa, kadın içindeki kendine ait odalarının kapılarını tek tek açacak, dilerse de kapatacak. Kendini kuracak; düşlerini, dilini, cümlelerini ve isterse de yıkacak...
Gamze Arslan, B. Nihan Eren, Sine Ergün, Deniz Gezgin, Karin Karakaşlı, Melisa Kesmez, Ece Erdoğuş Levi ve Birgül Oğuz yanıtlıyor...
Edebiyatın kapsadığı her şeye, yani bütün bir hayata, hatıralarımızda ve hayallerimizde yeri olan her şeye kapısı açık bir mekân olmak üzere yola çıkan Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi, Çağdaş Erdoğan'ın Gelecek Uzun Sürer sergisiyle kapılarını açtı
"Onların nasıl katil olduklarından çok, nasıl ‘Akıllı ol...' diye bağırdıklarını, nasıl erkek olduklarını, niye kasıldıklarını, ne diye gerindiklerini daha yakından görmek için..."
Her başlangıç hakkını ister. Başlamanın başı ille de ödeşmedir. İtiraf ettiklerindir kendine, artık kaçacak delik kalmayışıdır
Bir insanın anlatılmamış hikâyesinden daha sahici ne var? İnsanlığın hikâyesini dinleyen ve aktaran Svetlana Aleksiyeviç’in külliyatı, roman gibi hayatlar ve hayat gibi romanlarla dolu
Bulunduğun alanla, orası sadece boşluk bile olsa bağlantı kurma, kendini konumlama tarifidir mekân...
Beklediğim süre boyunca alıştığım üzere “Nasılsınız” sorusu geliyor görevliden. Yine başımı kaldırmadan. “Teşekkür ederim, iyiyim” diyorum. Uygun replik budur ya. Orada da biter muhabbet. Bitmiyor ama. “Hayır, gerçekten nasılsınız” diyor aynı ses...
Karin Karakaşlı: Şiir, benim için atmosferdir. Soluk alıp verdiren ya da nefes kesendir. Ses verir, şarkı olur, tokat olur, kâğıt kesiği olur, böğre saplanan kör bıçak, şefkatle sarmalayan battaniye olur...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık