07 Mayıs 2024

"Yumuşamanın" Türkçesi: Normale doğru hangi adımlarla?..

Demokrasiye yeniden dönüşün yolu açılacak mı?..

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel

1947... 1953... 1957...

İktidar ile ana muhalefet arasında...

CHP ile Demokrat Parti (DP) ilişkilerinde kavgalara, hatta hapislere kadar uzanan gerginliklere birkaç aylığına da olsa ara veren, iki parti arasında belli ölçüde yumuşamanın yaşandığı yıllar.

Ara vermek bir yana, siyasi tarihimize "12 Temmuz Beyannamesi" olarak geçen, 12 Temmuz 1947 tarihli Cumhurbaşkanı İsmet İnönü imzasıyla yayımlananı bildiri, CHP - DP gerginliğine son vermekle kalmıyor...

Olağanüstü bir dönemin ilk adımını oluşturuyor.

Tek parti döneminin sonunu ilan ederken, çok partili demokratik hayata geçişin müjdesini veriyor.

"Tarafsız devlet ve yargı"

Cumhurbaşkanı İsmet Paşa o beyannamede halka ilan ediyor:

"- İktidar ya da muhalefet, bütün partilere eşit davranacağım.

- Muhalefetin faaliyetlerini güvence içinde yürütmesine özen göstereceğim.

- Devletin tarafsızlığını sağlayacağım.

- Yargının bağımsız kalmasına dikkat edeceğim.

- İktidar ile muhalefet arasındaki güven ülkenin güvenliği anlamını taşıdığı için çok önemlidir".

Tam da bugün, birilerine ders niteliğindeki ilkeler.

CHP lideri Özgür Özel'in AKP lideri Tayyip Erdoğan'ı ziyareti sonrasında tekrarlanan bir söz var,  "siyasette yumuşama".

Dereyi görmeden paçaları sıvamadan, beklemek gerek. Destekleyerek beklemek gerek.

Ama, ben "yumuşama" diye 12 Temmuz Beyannamesi'ne derim. Çünkü, siyasi hayatı derinden etkileyen, siyasi rejimi değiştiren ilk adımdır.

"Bahar havası"

O beyanname sandıkta sonuç veriyor, 1950 seçimlerinde Demokrat Parti iktidara geliyor.

Ne var ki, DP ile bu sefer ana muhalefet CHP arasında gerginlikler bitmek bilmiyor.

1953 yılında Başbakan Adnan Menderes CHP lideri İsmet Paşa'ya elini uzatıyor. Gerilim kısa süreliğine düşüyor, dönemin basını bunu "Bahar Havası" olarak niteliyor. Ancak, o "havadan" somut bir sonuç çıkmıyor.

1957'de bu sefer İsmet Paşa elini Adnan Menderes'e uzatıyor, yine aynı manşetler, "Bahar Havası".

Bu "hava" somut sonuç veriyor, 1954 seçimlerinde DP'ye oy vermediği için...

İl olmaktan ilçeye düşürülen Kırşehir, yeniden il yapılıyor.

"Çok olumlu"

Özgür Özel ile Tayyip Erdoğan'ın buluşması sonrasında her yerden benzer sesler yükseliyor:

"Olumlu, çok olumlu, öyle böyle değil, hem de nasıl olumlu!.."

1950'lerde iktidar ile ana muhalefet arasında yaşanan gerginliklere kısa süreyle ara veren "Bahar Havası" tadında. İnsana umut aşılıyor.

Özel'in ziyareti sonrasında bu havaya Erdoğan da katkıda bulunuyor:

"Bu ziyaret olumlu bir gelişmedir. Bundan önceki süreçlerde bu tür adımlar maalesef atılmıyordu. Bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz.

Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır, yumuşama sürecini başlatalım istiyorum".

Pardon!..

Yumuşama bir yana, ülkede otoriter rejim kuran, o adımları atmayan kim?..

Temel hak ve özgürlükleri askıya alan...

Ülkeyi kutuplaştıran...

Günlük hayatın her alanında insanları "sizden ve bizden" diye ayıran...

Muhalefet partilerini "terörist" olmakla suçlayan...

Eylemci kadınlara "çürük, sürtük" diyen...

"Bitaraf olan bertaraf olur" diyen...

"Bize oy vermezseniz, size hizmet yok" diyen...

Neyse, liste çok uzun.

Unutmak, bir daha asla yaşamak istemediğimiz kadar uzun.

Somut adımlar

Şimdi madem yumuşama...

Ve görüşme "çok olumlu..."

O yumuşamayı ete kemiğe büründürmek gerek, 12 Temmuz Beyannamesi gibi.

Örneğin:

- Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanacak mı?..

- Yargının bağımsızlığı yeniden sağlanacak mı?..

- İktidara ters gelen kararlar alan yargıç ve savcıların güvencesi sağlanacak mı?..

- İfade ve basın özgürlüğünün evrensel ilkelerine dönülecek mi?..

- Hapisteki gazeteciler serbest kalacak, gazeteciler yazılardan dolayı mahkûm olmayacak mı?..

- Gezi tutukluları, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, hapisteki diğer siyasiler serbest kalacak mı?..

- Kamu sınavlarında mülakat kalkacak mı?..

- Köprüler, otoyollar, hava alanları, şehir hastaneleri için ilgili firmalara tanınan milyonlarca dolar ve Euro tutarında garantiler, en azından TL'ye dönecek mi?..

- Çevre talanına son verilecek mi?..

Son 22 yılın enkazını oluşturan bu listeyi de uzatmak mümkün.

Kısaca demokrasiye yeniden dönüşün yolu açılacak mı?..

Ne kadar, ne zaman?

Sevdiğim bir söz var, "ihtiyatlı iyimserlik", iyimserim ama, dikkatle, ölçülü biçimde izliyorum.  

İhtiyatlıyım çünkü, geride kalan yıllarda hayatlarımızı değiştiren, hayatlarımızı karartan, içimizde büyük kırıklar yaratan o kadar çok acılar yaşadık ki...

O acıların "yumuşama" ile ne kadarını, hangi zaman dilimi içinde aşacağımızı henüz bilmiyoruz.

"Yumuşama" adına hangi somut adımlar atılacak?..

Bekliyoruz.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Kobani kararı: Erdoğan Kürtlerle köprüleri attı

Erdoğan gibi politikanın her yönünü iyi bilen ve kullanan birisi, bunu nasıl göze alabiliyor?..

Bunu bile gördük: Yasa geriye işliyor!..

"Geçmişe dönük yürütülen o madde, kooperatiflerde faal ortak oldukları halde, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olanlara yeni bir alan açıyor, böylece eski kuralın içerdiği yaptırım önlenmek isteniyor"

Patronlara selam = 30 Haziran 2021'in Kopyası

"Tasarruf" adı altında, dişe dokunan hiçbir önlem olmadan, hem aynı konuları sıralıyor,  "yeni" diye yutturmaya çalışıyorlar