16 Şubat 2015

Öfke ve çaresizlik

Biliyorum yılgınlığa hakkımız yok; kavgadan çekilmeyeceğiz ama insan yüreği bu. Bir yerde dayanamayıp patlıyor

Bu kaçıncı Özgecan, bu kaçıncı Ayşe, bu kaçıncı Güldünya, bu kaçıncı kızımız.

Artık inkar kabul etmez; bu ülkenin kadınları, bu ülkenin erkeklerinin tehdidi altındadır. Genç kızların, evli, bekar, dul kadınların can güvenliği yok. En uygar bildiğin çevrelerde bile kadına dayak  hoş görülüyor.

Bu hunhar cinayetlere tekil olaylar gözüyle bakılamaz.  Sonon iki yılda binlerce kadının öldürüldüğü, binlercesinin tacize tecavüze maruz kaldığı  bir ülkede bir ülkede kadın resmen zulüm altındadır.

Mafya dizilerinin alıp başını gittiği, genç erkeklerin bayıldığı dizinin durmadan adam boğazlayan ilkel bir ‘’kahraman’’ın çevresine örülü olduğu, din adamlarının; ananızın eteğinin beş santim üstünü görmek haramdır diye fetvalar verdiği, altı yaşında kızla evlenmek caizdir dediği, ders çalışan gençlerin kızlı-erkekli  diye suçlandığı,  sapık; şiddet dolu, korkunç ve kanlı bir girdabın içinde yuvarlanıyoruz ve bedelini melek gibi çocuklarımız ödüyor.

Hükümetin bir bakanı da ‘’Benim kızıma yapsalar tabanca alır vururdum.’’ diyor.  Ey bakan; eğer bu ülkeyi yönetiyorum diyorsanız Özgecan’ın da kızınızdır. Olması gerekir. Ama bundan da önemlisi, 7 yılda kadın cinayetlerini yüzde 1400 kat artıran bir zihniyetin içindesiniz; bu siyasal ve kültürel iklime destek veriyorsunuz.

Cumhurbaşkanı’nın 90’lı yıllarda söylemiş olduğu ‘’Bale ahlaksızlıktır!’’ sözünü unutmak herkesin işine geliyor. Çünkü bu söz ve benzerleri söylendikten sonra yıllarca o kişiyi asrın lideri ilan etmeye devam ettiler. Ne aymazlık!

Oysa herşey bu sözlerle, bu kültürle başladı ve adım adım tırmandı. Ülkenin aydın takımı, ‘’başörtüsü özgürlük demektir’’ diyerek, ‘’ah kızlarımız zulüm altında’’ diye ağlaşırken nice Özgecan’lar, kadını  mala indirgeyen, kadın erkekle eşit olamaz diyen, flörtle fahişelik arasında fark yoktur diyen  zihniyetin elinde can verdi.

Banyoda çıplak yıkanılmaz diyen ararsanız, bu ülkede; altı yaşında kızla evlenilir diyen de bu ülkede; anasının dizinden cinsel tahrike kapılan sapık da bu ülkede; hem de egemen çevrelerde, hem de el üstünde tutularak.

Biliyorum yılgınlığa hakkımız yok; kavgadan çekilmeyeceğiz ama insan yüreği bu. Bir yerde dayanamayıp patlıyor. Bu alçakça maço düzeni yaratanlara karşı ‘’utanmazlar’’ diye bağırıp suratlarına tükürmek geliyor içimden.

Katilin resmini gördünüz mü? O korkak, sinsi, yalancı, her türlü melaneti işlemeye hazır bakışlar dikkatinizi çektiniz mi?  O yaratığı hangi kültür yetiştirdi acaba? Söyleyin hangi kültür yetiştirdi?  O yaratık Nazım’dan bir şiir mi ezberledi, Yaşar Kemal’den bir öykü mü okudu, lirik bir Anadolu türküsü mü dinledi, geleneksel Anadolu terbiyesine gore büyük küçük hatırı bilerek mi yetişti; onca suçladığınız Gezi gençliğinden miydi; hayır, bin kere hayır, yemin ederim hayır!

O yaratık, Türkiye’ye bir hayalet gibi musallat olan; bu ülkede uygar, güzel, temiz, masum ne varsa boğan bir karanlık dönemin ürünü olarak yetişti. Katillerin övüldüğü, göklere çıkarıldığı dizileri izledi, başta sona erkeklik organını temel alan küfürlerle dolu sözüm ona futbol -aslında şiddet- merakıyla bilendi, ünlüler diye tanıtılan türedilerin pahalı ve sığ yaşamlarının sergilendiği  programlarla tahrik oldu; ölüme övgüler yağdıran arabesklerle inledi, adına milliyetçi-muhafazakar denilen (aslında ikisi de olmayan) iklimle serpildi.

Xxx

1995 yılında şiddete karşı 600.000 imza toplayıp Cumhurbaşkanına götürdük. Hatırlayanınız var mı?

Mecliste töre cinayeti denilen barbar  suçu işleyenlere indirimler kaldırılsın diye çalıştık.

Yine Meclis’te şiddeti araştırma komisyonu kurdurduk.

Binlerce yazı yazdık, töreyle ilgili kitaplar yaptık, filmler çektik. Kısacası çırpınıp durduk.

Sonuç ne? Özgecan.

Demek ki yeteri kadar yapamamışız, demek ki başaramamışız. Başımız önümüzde.

Çünkü bizim gibi ülkelerde siyasi güç herşey demek. Ülkedeki kültürel iklimi de onlar belirliyor.

Hiç kimse çıkıp siyasetle, kültürle Özgecan’ın öldürülmesinin ne ilgisi var demesin.

Eğer karartmazlarsa, eğer çoğu zaman görüldüğü gibi katilleri kurtarmaya çalışmazlarsa duruşmalarda, bunların kim olduğu hangi zihniyetle yetiştiği ortaya çıkacak.

Ama korkum o ki; bu ortamda ne duruşmaların doğru dürüst görülmesini sağlayabileceğiz, ne de yeni Özgecan’ları kurtarabileceğiz.

Çünkü bu ülkede insanlık tehdit altında.

Bu tehditten topyekun kurtulmamız gerekiyor

_____________________________________________________________

Bu yazı ilk olarak https://www.facebook.com/zlflvnl, sayfası ve http://www.livaneli.gen.tr/en/ web sitesinde yayınlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

Mihail Sergeyeviç Gorbaçov

Ne kadar güçlü olursa olsun, bir tek kişi, Kızıl Ordu’ya, Komünist Partisi’ne ve köklü Sovyet sistemine rağmen ülkenin sonunu getirmiş olabilir miydi?

Altay Cengizer'in açık mektubuna cevap

Kitabı eleştirin, yararlanırım ama ekranlarda tartışanların çoğu gibi doğrudan doğruya kişiye saldırma ve onu küçük düşürmeye çalışma yolunu seçmişsiniz. Tam bir şark taktiği. Ayrıca öfkelisiniz, sakin olun, bir kitap üzerine tartışabiliriz tabii ama bu sinirli ton iyi bir şey değil

Oya Baydar için...

Yıllardır ezilenlerden yana tavır almış, bu yüzden bedeller ödese de ideolojik ve tarihsel saplantılara kapılmadan "insan"ı ve haklarını merkeze alan anlayışla unutulmaz bir örnek oluşturmuştur