27 Mart 2017

DOT, Edinburgh ve Gergedanlar

Murat Daltaban’ı ve Dot’un “Gergedanlar” ekibini uzun, yorucu, bir o kadar da zevkli ve heyecanlı bir süreç bekliyor

DOT az zamanda çok ve önemli işler başarmış bir tiyatro. 2005 Eylül’ünde Mısır Apartmanı’ndaki black-box sahnesinde Bryony Levery’in “Frozen”ıyla başladığı yolculuğunda Türk seyircisini in-yer-face’le, çağdaş Britanyalı yazarlarla tanıştırdı, bambaşka bir tiyatro anlayışının mümkün olduğunu gösterdi, 12 yıla yakın bir sürede Mısır Apartmanı’ndaki sahneden G-Mall’a ve en son Kanyon’a taşındı, hep çok kaliteli, çarpıcı, parlak işler yaptı. Bu yıl ise, çok önemli bir davet aldı DOT, dünyanın en büyük tiyatro festivali Edinburgh International Festival’in ana bölümünde, Murat Daltaban’ın yönetmenliğiyle, Edinburgh’un büyük tiyatrolarından Lyceum Theatre ve festival yönetimiyle  ortak, Ionesco’nun “Gergedanlar”ını sahneye koyacaklar. Bunun ne kadar önemli olduğunun anlaşılması için şunları belirtmekte yarar var: İskoçya’nın  Edinburgh şehri, her yıl Ağustos’ta bir ay boyunca bir festivaller şehrine dönüşür. Tiyatroda genelde Fringe festivaliyle bilinir, çok sıradışı ve iyi işlere de denk gelebileceğiniz Fringe’de rekabet yoktur, olayı da budur, amatörden profesyonele her seviye ve kaliteden iş izleyebilirsiniz.

Fakat müzik ve dans bölümleri de olan Edinburgh International Festival/EIF, yani ana festival öyle değil. Çok az ve seçici işler çıkarıyor, sadece davetle katılınabiliniyor, Robert Wilson ve Ostermeier gibi büyük toplar Lyceum Theatre’da oynayabiliyor ancak, Fringe’de binlerce oyun varken ana festivalde en fazla 8-10 oyun görülebiliyor. Üstelik 2017 festivalin 70.yılı, ve bir Türk tiyatrosu, bir Türk yönetmen, dünyanın en büyük tiyatro festivalinin bu çok özendiği özel yılı için bir oyun koymak üzere davet ediliyor. Kısacası, gerçekten büyük olay!

Bu noktaya nasıl gelinmiş? DOT’un “Sarı Ay” ve “İki Kişilik Yaz” oyunlarını sahnelediği David Greig’in iki yıl önce Lyceum Theatre’ın sanat yönetmeni olmasıyla bu büyük prodüksiyon tiyatrosuna yeni bir kan gelmiş. Greig Daltaban’ı Lyceum’da bir oyun yönetmesi için davet etmiş.  

“David Greig burada bir oyun yönetmeni çok isterim diye davet etti Murat’ı, proje de ilk günden beri Ionesco’nun Gergedanlar’ı. Fakat bunun 2018 kış sezonunda olma ihtimali yüksekti, 2017 bir yıl önceden planlandığı için festivali hiç konuşmadık bile” diyor Özlem Daltaban. Sonra birden işler hızlanmış, proje ana festivale verilmiş ve Ocak ayında projenin bu yılın festivaline çıkacağının haberi gelmiş. İşte bu çok büyük bir sürpriz ve projenin  İskoçya ayağında ne kadar önemsendiğinin bir göstergesi.  DOT yönetmen olarak Murat Daltaban dışında iki oyuncu, Ece Dizdar ve Esin Alpogan, müzikleri yapacak Oğuz Kaplangı ve yönetmen asistanı Serkan Salihoğlu’yla bir ekip olarak gidiyor, bu ayın ortasında yapılan seçmelerle ekibe 7 İskoç oyuncu eklenmiş, dekor kostüm tasarımını ise Royal Shakespeare Company gibi büyük kurumlarla çalışan Tom Piper yapacak. Haziran’da başlayacak altı haftalık prova sürecinin ardından Dot-Lyceum Theatre-EIF ortak yapımı Gergedanlar 5-12 Ağustos arası 10 oyunla seyirci karşısına çıkacak. Teknik sürecin gelişimi ve takvim böyle.

Murat DaltabanFakat neden Ionesco’nun Gergedanları? Neden Romanyalı-Fransız bir yazarın 1959’da yazdığı, sıradan bir kasabadaki insanların durduk yerde gergedanlara dönüşmesi üzerine bir oyun? “Politik olarak sağ, ırkçı, faşist hareketler çok hızlandı ve yükselişe geçti dünyada” diyor Murat Daltaban, “bütün bu faşist dinamikler arkasındaki kitlelerden güç alıyor. Gergedanlaşma Ionesco’nun Nazizim üzerine, o büyük halk kitlesinin nasıl dönüştüğü, nasıl bir araya toparlanıp da bu ırkçı faşist hareketlerin peşinden gittiği üzerine düşündüren bir oyun olduğu için David Greig bunu projelendirmek istedi. Trump’un seçimi, Avrupa’da Le Pen, İngiltere’de Farage, bizdeki sağ faşist hareketlerin güçlenmesi, bütün dünyada böyle bir şey var… Türkiye’den Amerika’ya kadar koskoca bir coğrafyaya salgın halinde yayılmış durumda. Bunun üzerine gergedanları çalışmaya başladık.” Orijinal metin çok uzun ve tartıştığı bazı şeyler eski olduğu için yeni bir dokunuşa ihtiyaç duyulmuş, telif konusunda biraz zorlanılsa da hallolmuş: “Oyunun içindeki bazı fikirler ve tartışmalar artık evrilmiş durumda, Zinnie Harris (Şu an DOT’ta sahnelenmekte olan Nefesinizi Nasıl Tutarsınız?’ın yazarı) onları tazeledi, yeniledi, ritmini de hızlandırmış, daha da konsantre bir hale getirmiş, yani o metin yeniden yazıldı, cilalanmış ve çok şık bir halde şu anda.”

Peki Murat Daltaban bu büyük proje için ne gibi hayaller kuruyor, nasıl bir “Gergedanlar” izleyecek Edinburgh Festival seyircisi? “Tom Piper’la (sahne-dekor tasarımı) ne yaparız’ı konuşurken bunun (sağcı/faşist hareketlerin) temel olarak bir salgın davranışı olmasından söz ettim. Sesi çok önemsiyorum, propogandanın getirdiği o pis, kirli, çirkin ses var ya, sesle ajite eden bir şey ya bu hikaye, gergedanların sesiyle sahne sesinin boğuşması, yabancılaşmaya sebep olması, iletişimin mümkün olmaması…Oyunda “kahraman” Beringer vardır, son derece lümpen ve uyumsuz bir adamdır, sonuna doğru korkudan, gergedana dönüşmemek için artık ne yapacağını şaşırır, herkes gergedana dönüşürken o tek başına kalır ve ondan sonra da insanlığın kurtarıcılığına soyunur… Ama öyle bir karakterin bir hikayenin kahramanı olacak nitelikte bir kahraman olmaması üzerine çok konuştuk. Demokraside bir kahramana ihtiyaç olmadığı, demokraside özgürlükleri bir şekilde koruma altına alanın asıl halk hareketleri olduğu ve kahramanların peşinden gitmeyi beklemenin çok doğru sonuçlar getirmeyeceği üzerine sohbet ettik.” Kavramsal çerçeve böyle şekillenmiş, sahnelemeye gelince: “Sahnelerken oyuncular da çok önemli tabii, ne kadar esnek olacaklar kafaca, ama birkaç biçimi birden üstüste koymayı düşünüyorum, hem göstermeci hem benzetmeci, biraz postmodern birşey haline getirmek arzusundayım, bu bana çok heyecan veriyor, çok fantastik bir hale geliyor kafamda hikaye…Gergedanlaşma çok gerçeküstü bir hikaye, gerçekçi bir hikayenin giderek gerçeküstüne, bir fabl’a dönüşmesi gibi birşeyler yaratabilmek…Gergedanlaşmanın daha da derinleştiğini, kitleler gergedanlaşırken karşıdaki muhalifin de gergedanlaşmasa bile başka bir şeye dönüştüğünü anlatmak gibi bir derdim var.  Gergedanlaşmanın en büyük silahı o ya, karşıdaki muhalifi de dönüştürüyor farketmeden ve bir sirkülasyonun içine sokuyor, oraya kilitliyor ve kullanılabilir hale getiriyor, paniğe kaptırıyor, yani gergedanlaşma sadece kendini dönüştürerek değil bütün dinamikleri dönüştürerek kontrolsüz bir hale geliyor, büyük bir salgın gibi”.  

Murat Daltaban’ı ve Dot’un “Gergedanlar” ekibini uzun, yorucu, bir o kadar da zevkli ve heyecanlı bir süreç bekliyor. Türk tiyatrosu adına da son derece heyecan ve gurur verici bir gelişme.

İşte bazen güzel şeyler de oluyor…Bu hoş vesileyle, dünya tiyatrolar gününüz kutlu olsun!

Yazarın Diğer Yazıları

Sessiz sedasız II. Mehmet: Opera sahneye nasıl düzgün bir şekilde konur?

Ege’de bir ada, Venedikli şövalyeler, Fatih Sultan Mehmet ve ordusu, güzel, soylu bir kadın ve imkânsız aşk(lar)ı, işgal, fetih, harem, rahibeler ve dua koroları, fedakarlık, bağışlama ve ölüm…

Muzlu karanlıktan ejderhalı aydınlığa…

Sanatla ilişki kurarken 35 cent’ten sırf bir sanatçı duvara yapıştırdı diye 6.2 milyon dolara satılan ve onu satan 74 yaşındaki Bangladeşli göçmeni ağlatan bir muz yüzünden üzülmeye değil, iki başlı gökkuşağı ejderinin uçuşuyla güzel hayaller kurmaya ihtiyacım var; bence tüm dünyanın ve insanlığın da…

III. Richard: Bir kral olsam, zulmedip dursam

Ostermeier’in III. Richard’ı, dünyanın birbirinden çılgın adamlar tarafından yönetildiği/yönetileceği günümüz politik karanlığına çok güzel bir ayna tutuyor

"
"