Cenevre'de bugünden itibaren Kıbrıs maratonu başlayacak. Takvimler planlandığı gibi işlerse, 12 Ocak’ta yine aynı kentte ‘5’li Konferans’ yapılacak. Yani Kıbrıs’ta ki iki toplum liderleri ile Türkiye, Yunanistan ve Büyük Britanya Temsilcileri bir araya gelecek.
Her şey normal şekilde işler ve bir şekilde taraflar uzlaşırsa, 2017 ortalarında referandum yapılması öngörülüyor. Ayrıntılar için 2-3 aylık bir süreye ihtiyaç var. Daha sonra da halkların oluşacak çözüm planını anlaması ve bilinçli oy kullanması için geçecek bir 3 aya daha ihtiyaç var. Tahminen Haziran ya da en geç Temmuz da referandum yapılması öngörülüyor.
İki toplum lideri uzun bir süreden beri müzakereleri belirli bir noktaya kadar getirdiler. Bu hafta başı da harita üzerinde son görüşmeleri gerçekleştirecek ve anlaşma için topu Türkiye ve Yunanistan’ın sahasına atacaklar.
Cenevre’den ne bekliyoruz?
Gelinen aşama şu şekilde:
-Kıbrıslı Rumların elinde dönüşümlü başkanlık kozu var. Bu konu henüz kapanmadı ve Rumlar son aşamaya kadar bu konuyu ellerinde tutacak gibi görünüyor. Bunu bir ‘alışveriş’ kozu olarak ellerinde tutuyorlar.
-Türk tarafı da toprak konusunu ‘ucu açık’ olarak elinde tutuyor. Her ne kadar kamuoyuna yansımış yüzde 29 gibi bir rakam olsa da harita üzerinde Karpaz ve Güzelyurt bölgeleri hala ‘muamma’ olma halini koruyor.
-Ancak, Rumların ve Türklerin elinde ‘alışveriş kozu’ olarak tuttukları bu iki konu olmasına rağmen, Cenevre’nin en önemli konusunun ‘Güvenlik ve Garantiler’ konusu olacağı bir gerçek.
Erdoğan Cenevre’ye gidebilir
Yani, bugünden itibaren Cenevre’de başlayacak görüşmeleri çözecek olan Kıbrıslı liderler değil, Ankara ve Atina olacak. Son bilgiler. Türkiye adına Cenevre’ye Başbakan Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun gideceği yönünde. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son anda bir sürpriz yaparak Cenevre’ye gittiğini görürsek hiç şaşırmamalıyız.
Türkiye ve Yunanistan adına Cenevre’ye gidecek olan liderler, her iki ülke içindeki popülist eğilimlere ne kadar prim gösterecekler? Bunu göreceğiz. Ancak gelinen noktada şunu söyleyebiliriz ki 1960’dan beri ilk kez Ankara ve Atina bir araya gelip ‘Garantiler’ konusunu görüşecekler.
Garanti anlaşması, her iki ülke arasında ki ‘en çetrefilli’ konu. Bu sorunun çözümü ancak iki ülkenin anlaşmasıyla mümkün. Bu konu Kıbrıslı liderleri aşıyor.
Garanti Anlaşması 1960 yılında, Kıbrıs Cumhuriyeti ve üç garantörün imzaladığı, bu ülkedeki anayasal düzeni, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını korumaya yönelik bir anlaşma…
Türkiye’nin garantörlüğü Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu tarafından isteniyor. Türkiye de bu halin korunmasından yana. Sadece adada Kıbrıslı Türklere güvence olması için değil, aynı zamanda Ankara’nın bölgedeki etkinliğinin korunması için de bu gerekli…
Bu nedenle garantiler konusunun sadece bir görüşmeyle çözülmesini beklemek pek gerçekçi olmaz.
Nasıl bir çözüm üzerinde anlaşma olabilir?
Hem Kıbrıslı Türklerin duyduğu endişe, hem de Kıbrıslı Rumların kaygılarını giderici bir formül bulunabilir mi?
Söylenen geçici bir süre ‘İttifak Anlaşması’ yapmak, bu süre içerisinde belirli sayıda askerlerin adada kalmasının sağlanması ve zamanla mevcut durumun gözden geçirilmesidir.
Bu hafta içi, bir çok durum aydınlığa kavuşacak ve belki Cenevre görüşmelerinin süresi uzayacak. Taraflar ‘Federal Kıbrıs’a ne kadar hazırlar bunu göreceğiz…
Bu hafta Kıbrıs tarihinin en önemli süreçlerinden biri yaşanacak.