13 Şubat 2015

Etyen Mahçupyan lafı dolaştırmasana

Allah muhafaza, ya Erdoğan kendini daha da stres altında tehdit altında hissederse?

Dolaştırıyor işte.
Bu konuda çok da usta.
Hele birilerine yaranılmak söz konusu ama bunun çok da açıktan açığa yapılmaması gerekiyorsa,
Tutar tarafı kalmasa da az çok getirisi olacak bir konuda yazılacaksa,
Yıkama yağlama işi akılsal argümanlarla beslenerek yapılacaksa,
Yani işin içine azcık mantıksal tutarlılık, biraz bilimsel kavram sokuşturmak gerekiyorsa,
Üstüne yok doğrusu.
Döndürülüp dolaştırılacak laf.
Başka çare yok.
O da öyle yapıyor.
Tarz, zihniyet, kişilik, adaptasyon diyor.
Sosyopsikolojik diyor.
Bilimsel diyor.
Tepki, davranış, normal, normal dışı laflarını havalarda uçuşturuyor.
Çok önemli bir problem üzerinde düşünüyor sanısı yaratıyor.
Ortaöğretimde münazara konusu aslında.
Bir insanın otoriter olmasında ne etkilidir?
İçinde yaşadığı koşullar mı, yoksa doğuştan sahip olduğu kişilik özellikleri mi?
Acaba hangisi?
Eğer eskiden demokrattı, sonradan otoriterleşti diyorsanız, demek ki, özünde otoriter olmayan birinden söz ediyorsunuz.
Eskiden sergilediği demokratlık taktikseldi, asıl şimdi gerçek yüzünü gösterdi diyorsanız çok bilimsel düşünmüyorsunuz.
Çünkü bunun acaba hangisi taktiksel, hangisi asıl, bilemezsiniz.
Kafanızı karıştırmayın boşuna.
Erdoğan zihniyetini  Etyen Bey tahlil ediyor ve söylüyor.
O hepimiz için var. Buyurun.
“Bu kişinin birden fazla zihniyete yatkın olduğunu ve kendisi için doğallık ve rahatlık ya da tersine stres ve tehdit ima eden durumlarda bu zihniyet halleri arasında kayma yaşadığını görmek gerekir. “
Gördünüz mü?
Noolmuş yani?
Erdoğan otoriterleşiyorsa demek ki beyefendi stres ve tehdit altında kalmış.
Demek ki, yaşadığı koşullar özünde demokrat olan Erdoğan’ı otoriterleştirmiş.
Yani....
Bir düşünsenize, insan nasıl sürekli demokrat olabilir ki?
Vay başına gelenler vay.
Allah muhafaza, ya Erdoğan kendini daha da stres altında tehdit altında hissederse?
Otoriterleşme giderek bir diktatör olmaya dönüşmez mi?
Dönüşür tabi.
O zaman ne yapmalı?
Erdoğan’ı otoriterleştiren koşulları hızla değiştirmeli.
Erdoğan kendini tehdit altında hissetmemeli.
Yani sarayında (Allah gecinden versin) ölene kadar oturacağı konusunda kesin garantisi olmalı.
Gücü her zaman hissetmeli, kaybedeceği korkusu asla olmamalı.
Bir gün hesap sorulabileceği olasılığı aklına bile gelmemeli.
Aydınlar, sanatçılar, politikacılar, gazeteciler, dünya liderleri her gün sarayında ona saygılarını sunmalılar.
Toplumca kendimizi, çocuklarımızı, geleceğimizi onun bilgeliğine, güvenli ellerine bırakmalıyız.
Ona her zaman bizim için gerekli ve vazgeçilmez olduğunu hissettirmeli, rahatlatmalıyız.
Düşünsenize böyle bir ortamda neden bir insan diktatör olsun ki?
Olmayacaktır tabi...
Hep olduğu gibi, şeker tadında bir demokrat olacak, tadından yenmeyecektir.
İşin güzel tarafı Etyen Bey de onu savunmak için taklalar atmak zorunda kalmayacak, rahat edecektir.

@ymbymb

Etyen Mahçupyan’ın ilgili yazısı
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/etyen-mahcupyan/erdoganin-zihniyeti/haber-381097
 

Yazarın Diğer Yazıları

Dünya Felsefe Günü’nde kendimize sorabileceğimiz ince sorular

Hiç doğmamış olduğunuzu hayal edin: Bu düşünce sizi rahatsız eder mi? Hiç yaşamamış gibi unutulacağınızı hayal edin: Bu sizi rahatsız eder mi?

“Etkin” olmaya çağrı: “Naturans III, Yeni Gündelik Yaşam” 

Çetin Balanuye, Naturans üçlemesinin bu son kitabında bizi, etkin olmaya ve diğer etkin insanlarla bir arada olmaya, dostluğa davet ediyor. Ben de bu davet doğrultusunda, bir ilk hareket olarak, herkese bu kitabı okumayı öneriyorum

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

"
"