14 Mart 2015

Diktatörlük konuşulmaz yaşanır

Ekonomiden gündelik hayata her alana müdahale ediyorsa. Diktatörlük konuşulmaz yaşanır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan “başkanlık konuşulmaz yaşanır” diyor.
Diktatörlük de öyle.

“Fransa’da, Meksika’da, Arjantin’de diktatörlük mü var?”
“Konu sıradan teori olayı değildir. Bu konuşulmaz yaşanır"
diyor.
Diktatörlük de öyle, konuşulmaz yaşanır.
Yaşıyoruz zaten.

Eğer,
Başınızda hemen hergün anayasayı çiğneyen,
Yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, hukuk filan dinlemeyen, bundan dolayı en ufak bir rahatsızlık duymayan bir cumhurbaşkanı varsa.
Bu cumhurbaşkanı her fırsatta kürsüye çıkıp, başkanlık başkanlık diye tutturmuşsa.
400’ü her şekilde bulacağız, alacağız, vereceksiniz diye tehditler savuruyorsa.
Konuşmak için bütün fırsatları kullanarak sürekli ve her konuda konuşuyor, konuşma boyunca emirler yağdırıyorsa.
Farklı görüşlerde olanlara karşı öfke ve nefret dolu bir dil kullanıyorsa.
Yargının bağımsızlığını hiçe sayıp yargıçlara adeta direktifler veriyorsa.
Ülkede hukuk bizzat onun elleriyle guguk olmuşsa.
Kalan özgürlükleri de budamak için elinden geleni yapıyorsa.
Her konuda kendisini tek adam olarak, vazgeçilmez olarak görüyorsa.
Kendisine oy veren insanları vermeyenlere karşı kışkırtıyorsa.
Sokaktaki insanı, esnafı kışkırtıp polisle birlikte muhalefete karşı şiddet kullanmaya özendiriyorsa.
Kendisine karşı olanı, görev ve yetkisi ne olursa olsun kolayca “vatan haini” ilan edebiliyorsa.
Ekonomiden gündelik hayata her alana müdahale ediyorsa.
Diktatörlük konuşulmaz yaşanır.
Yaşıyoruz da zaten.

Neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü ülkemizde, “kadın erkek bir olamaz, fıtrata ters” deniliyorsa.
“Bu feministler varya bu feministler” diye başlayıp, “Doğum kontrolü ihanettir! Kürtaj cinayettir! Üç çocuk dengedir, dört çocuk berekettir.” diye süren cümleler kuruluyorsa.
Saklanır bir tarafı kalmamış yolsuzluklar, hiçbir kural tanımadan ört bas edilebiliyorsa.
Basın, telefonun bir ucundan yağdırılan tehditlerle susturulmuşsa.
Ülke bir gazeteci hapishanesine döndürülmüşse.
Düşünce ve ifade özgürlüğü, insan hakları hiçe sayılabiliyorsa.
Sokaklarında polisler kolayca cinayet işleyebiliyorsa.
Çocuklar birer birer öldürülebiliyorsa.
Ülkeyi tam anlamıyla bir polis devletine çevirecek ‘iç güvenlik yasa tasarısı’na “ya çıkacak ya çıkacak” deniliyorsa.

Diktatörlük konuşulmaz, yaşanır.
Yaşanıyor da zaten.

@ymbymb
 

Yazarın Diğer Yazıları

Dünya Felsefe Günü’nde kendimize sorabileceğimiz ince sorular

Hiç doğmamış olduğunuzu hayal edin: Bu düşünce sizi rahatsız eder mi? Hiç yaşamamış gibi unutulacağınızı hayal edin: Bu sizi rahatsız eder mi?

“Etkin” olmaya çağrı: “Naturans III, Yeni Gündelik Yaşam” 

Çetin Balanuye, Naturans üçlemesinin bu son kitabında bizi, etkin olmaya ve diğer etkin insanlarla bir arada olmaya, dostluğa davet ediyor. Ben de bu davet doğrultusunda, bir ilk hareket olarak, herkese bu kitabı okumayı öneriyorum

Bergama Tiyatro Festivali’nde “Zaman, Zemin, Zuhur”

İzmir’de sıcaktan bunaldığımız günlerde Bergama’da olmak, her taraftan tarih fışkıran sokaklarında yürümek, rüzgârlı akşamlarında hafif bir ürpertiyle antik tiyatroda oyun izlemek düşüncesi hep çekiciydi benim için. “Zaman, Zemin, Zuhur”la tiyatro izlemeyi ve oyun metinleri okumayı seven biri olarak aslında geç tanıştım sayılır. 2006’da ilk baskısı, 2016’da ikinci baskısı yapılan kitap, bu yıl Kolektif Kitap tarafından yeniden yayımlanmıştı

"
"