05 Mayıs 2017

Yüzde 49’a hakaret, yedeğinde “Kasaba Politikacısı”

Referandum üç partiyi de, AKP, CHP ve MHP’yi dağıtıyor

Referandum üç partiyi de; AKP, CHP ve MHP’yi dağıtıyor.

MHP: Zaten dağınık ve artık o partiden hayır gelmiyor. Referandum tuz biber ekiyor, tabanı parçalanıyor. MHP tabanının yarısından fazlası, referandumda “hayır” oyu kullanıyor. Genel Merkezi dinlemiyor.

MHP içindeki muhalefet daha geçen yıl Devlet Bahçeli’yi devirmenin eşiğine geliyor. Ne olup bitiyorsa, Anadolu’da bir yargıç MHP olağanüstü kongresini iptal ediyor. Bahçeli kurtuluyor.

O şu anda kendisini Genel Başkan sanıyor. Anglo Sakson terminolojisiyle, o “topal ördek”, çevresinde kalan bazı milletvekillerine söz geçiriyor. Gerisi hikaye.

MHP çoktan beri AKP’nin arka bahçesi. Bu haliyle MHP lastikleri patlatmış durumda.

 

AKP suçlu arıyor

 

AKP’ye gelirsek... Mağlup ama, galip sayılıyor.

Referandumda AİHM’ye giden sonuçlar ışığında, istediğine kavuşmuş olsa bile, orada da sular durulmuyor. AKP kalemşörleri birbirine giriyor. Bu nedenle gazetesinden atılanlar var.

Partinin kendi içinde ise, “referandumun suçlusu” aranıyor. MHP’nin yarım yamalak katkısıyla, yüzde 51’lik sonuç AKP için alarm zillerinin çaldığının resmi.

Ayrıca, iktidar olarak karşısında dev gibi sorunlar var. Tırmanan enflasyon, kurulmak üzere bulunan Kürdistan, Suriye sınırında Amerika - Rusya işbirliği sonucu terör örgütlerine karşı yalnızlık, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’yi denetime alması, AB ile buz gibi hava ve içerde kutuplaşan bir toplum.

Öyle ki: Bize uymayan ve bizde görülmemiş bir bölünme.

 

Gelelim CHP’ye: önce Baykal

 

Deniz Baykal rahat durmuyor. Referandumda alınan yüzde 49’luk oydan hareketle, 2019’da yapılması öngörülen Cumhurbaşkanlığı seçimi için ortaya şimdiden aday isimler atıyor.

Abdullah Gül, Meral Akşener gibi.

Bizim ağzımız 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yanmadı mı? Ekmeleddin İhsanoğlu ile onu tenzih ederek söylüyorum, onun şahsıyla ilgisi yok, garip ve saçma bir deneyden geçmedik mi?

Hala, benzer bir formül arayışına girmek, AKP’nin ekmeğine yağ sürmekle eş anlamlı.

Türkiye’nin bugünlere gelmesinde en fazla sorumlu olan Baykal.

Hem Genel Başkan olduğu yıllarda partiyi iğdiş ediyor, hem AKP ile işbirliğine giderek, 2003’te anayasa değişikliği sonucu Tayyip Erdoğan’ın bugünlere gelmesinin yolunu açıyor.

O muhteşem yüzde 49, “hayır” oyu kullanırken, iki yıl sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimi için Gül ya da Akşener’i aklının ucundan bile geçirmiyor. Ne alaka?

Gül ya da Akşener’in ismini adaylık için öne sürmek, Gül ve Akşener’i yine tenzih ediyorum, ikisinin de şahsıyla ilgisi yok, yüzde 49’a hakaretin ta kendisi.

Zaten her cepheden öyle salvolar alıyor ki, Baykal’ı yüzde 49 içinde sahiplenen tek bir Allah’ın kulu yok. Bırakın yüzde 49’u, karşı tarafta bile, Tayyip Erdoğan dahil, herkes ona çatıyor.

Referandumda “evet” çıkmış olsa bile, nasıl çıktığını herkes biliyor, Türkiye artık kabuğunu çatlatıyor.

Baykal çatlayan kabuğu onarmak peşinde ki, bu AKP’nin işine yarıyor, kendisini ortalığa atıyor ve kendisine göre şekil vermeye çabalıyor. Nafile.

 

Kılıçdaroğlu

 

Bu çerçevede son durak Kemal Kılıçdaroğlu. Koyu bir dostluğumuz olmasa da, karşılıklı sempati içeren bir diyaloğumuz var. Ama:

-22 Mayıs 2010’da CHP Genel Başkanı olmasından bu yana, iki referandum, bir yerel seçim, üç genel seçim kaybediyor.

-Parti içinde A takımını bir kaç kez değiştiriyor, partide pek bir şey değişmiyor.

-Partiye değer katan isimleri, uluslararası şahsiyetleri kendinden üstün görüyor, içine sindiremiyor, onları bir kalemde siliyor. Tipik “Genel Başkanlık kompleksi”.

-Parti içi ilişkilerinde, miadı çoktan dolmuş, “kasaba politikacısı” imajı çiziyor. Söz veriyor, sözünde durmuyor, dinler gibi yapıyor, dinlemiyor.

-Her olağan ya da olağanüstü kurultayda aldığı oylar biraz daha azalıyor.

-“Genel Başkan hastalığına” tutuluyor. Herhangi bir eleştiride, “kapının önüne koyarım” diyerek, son Fikri Sağlar örneği, diğer parti başkanlarından hiç bir farkı kalmadığını gösteriyor.

Bütün bunların ötesinde sadece CHP’yi değil, hepimizi ilgilendiren başka bir nokta var:

Muhalefet etmesini bilmiyor. Ayağına kadar gelen topları kim bilir kaç kez, taca atıyor.

AKP’ye muhalefet edecek o kadar bol malzeme var ki, pek çoğunu kullanamıyor.  Oysa, CHP’de gerçekten iyi muhalefet yapan, hiç durmadan oradan oraya koşturan pek çok milletvekili var.

Bu durumda:

Ya istifa etmeli ya da CHP tabanı ilk kurultayda bu işe çözüm bulmalı.

Olan bize oluyor, hepimize yazık.

Yazarın Diğer Yazıları

Ecevit, Lenin, Birand, Mengü: Savaşlara basın da ışık tutar

Salih Müslim Temmuz 2013 ile Ekim 2014 arasında Ankara’ya üç kez geliyor, kırmızı halılarda karşılanıyor, o sırada yine PYD’nin başında...

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

"
"