15 Şubat 2019

Yüzde 20.35 mi, yoksa…

Burada “kriz miriz yok” lafları havada uçuşsa da, dünyadaki teşhis buradan çok farklı

Yolları ve köprüleri özel sektör işletiyor, domatesi, patlıcanı devlet satıyor.

Fıkra gibi!..

Böyle bir garabet dünyada sadece Türkiye’de var. Böyle başka bir ülke yok.

Yolları ve köprüleri özel sektör işletirken, devlet zarara uğruyor. Müteahhitlere verdiği söz gereği, oradan geçecek olanlarla ilgili belli bir toplam bedel belirliyor. Eğer o yolu ve köprüyü kullananların ödediği para o bedeli tutmuyorsa, aradaki farkı devlet ödüyor.

Yani, “sen ve ben ödüyoruz.”

Böyle bir yöntem dünyada yok.

Domatesi, patlıcanı ucuza satarken, durum yine aynı. Aradaki farkı yine devlet ödüyor.

Yani “yine sen ve ben ödüyoruz.

Domatesi, patlıcanı satarken, “ucuzlattım” diye bas bas   bağırıyor, o bağırması aslında “seçim rüşveti.”

“Ucuz alacağım” diye saatlerce kuyruklarda beklemek de cabası!..

Sadece tarımda değil, her alanda “üretim düşüklüğü” var. Sanayide, inşaatta, madencilikte, hemen her sektörde.

Ya enflasyon?..

Yüzde 20.35 mi yoksa ne?

Enflasyon deyince, devreye Türkiye dışındaki iktisatçılar giriyor.

“Türkiye’de gerçek enflasyon ne kadar” diye hesaplar yapılıyor.

Malum, TÜİK’in bu ay açıkladığı yıllık enflasyon oranı yüzde 20.35. Gerçekten öyle mi?..

Hele de, TÜİK’in enflasyon sepetini değiştirdikten, o sepete giren ürünlerin ağırlığını yeniden belirledikten sonra ortaya çıkan enflasyon oranı gerçeği ne ölçüde yansıtıyor?..

TÜİK ve çarşı, pazar birbirini tutmuyor.

Bu dünyadaki bazı iktisatçıların dikkatini çekiyor. Örneğin, Amerika’daki John Hopkins Üniversitesi iktisatçılarından Prof. Steve Hanke Türkiye’deki enflasyon üzerine bir araştırma yapıyor.

TÜİK’in rakamlarından, Türk Lirası’nın dolar karşısındaki dalgalanmasından ve diğer ekonomik verilerden hareketle Prof. Hanke’nin bulduğu enflasyon oranı yüzde 41. TÜİK’in açıkladığının iki katı.

Ve bu dünyaya “Türkiye’deki gerçek enflasyon” olarak duyuruluyor.

Türkiye gerçekleri, bizlere söylenenler ile dünyadaki bulgular bir kez daha ortaya farklı bir tablo çıkartıyor.

Yüzde 20.35 nerede, nerede yüzde 41. İki katı ve aslında çarşıya, pazara ve diğer tüketim mallarına bakıldığında, yaşanan gerçeklere hiç aykırı düşmüyor.

Merkel’in uyarısı

Bundan yaklaşık on beş gün önce Almanya Başbakanı Merkel dünya ekonomisi üzerine bir konuşma yapıyor.

Türkiye’de kimsenin üzerine pek gitmediği, belki de malum nedenlerle gitmekten ürktüğü bir konuşma. Merkel’e göre:

“Dünya yeni bir finans krizi ile karşı karşıya kalabilir. 2008’deki finans krizi tam olarak geride kalmış değil. Yeni bir krizin pek çok işareti var. Ekonomiler bunu henüz tam atlatmış değil ve yeni bir tehlike kapıda bekliyor.”

Bu sözlerden sonra Merkel, ilginç bir biçimde. Sözü Türkiye’ye getiriyor:

“Örneğin, Türkiye uzun süre kendi parasını dolar karşısında düşük tuttu. Amerika faizi yükseltince, yatırımcılar Türkiye’den çekildi ve Türk Lirası dolar karşısında tepetaklak aşağıya düştü. Bunun sonucunda enflasyonun hızla yükselmesinin etkisiyle Türkiye çok ciddi bir krize girdi ve şu anda orada bir kriz var.”

Burada “kriz miriz yok” lafları havada uçuşsa da, dünyadaki teşhis buradan çok farklı.

Hemen pek çok olayda olduğu gibi.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Milletin Meclisi" akla şimdi geldi!..

Yeni bir Anayasa için sıkışınca, gelsin Millet Meclisi

Steinmeier’in sıra dışı ziyareti: Döner ve ötesi

Gezi “resmi gezi” ancak, Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gezinin son gününde

"Boykota" göz yaşartıcı destek!..

Şimdi aniden balıklama destek!.. Çünkü, ekonomik felakette suçu lokantaların üstüne atıyor. İris Hanım!.. Neden yaptınız bu çağrıyı?..