İstanbul Çamlıca Tepesi, AKP oraya cami yapıyor. Ya tepenin yamacındaki 56 dönüm arazi? Dile kolay, 56 dönüm.
Orasını da imara açıyor.
Boğaz’a nazır, İstanbul’un en güzel yerlerinden, yeşillikler arasındaki 56 dönüm arazi kimler için imara açılıyor? Kim ya da kimler yararlanacak bu ranttan?
Kentsel dönüşüm adı altında, kendi milletvekilleri söylüyor, “rantsal dönüşüm” büyük kentlerde hele de İstanbul’da almış başını gidiyor. İnanılmaz yerler, imara açılıyor, İstanbul artık İstanbul olmaktan çıkıyor, İstanbul gidiyor.
Sadece Çamlıca Tepesi mi?
İstanbul’da imara açılmayan iki yer kalıyor, mezarlıklar ve askeri alanlar.
Yok yok, orada da yeni bir “hamle” var.
Esenler’de 8.5 milyon metrekarelik askeri alan belediyeye devrediliyor. İmara açılmak üzere.
Yakında sıra mezarlıklarda, mezarları söküp, imara açarlar mı? Yok artık deve, onu yapmazlar, eminim yapmazlar.
İstanbul gidiyor, bu gidişe bir başka örnek, AVM’ler. Dünyada hiç bir kentte bu kadar AVM yok, bu bir rekor.
İstanbul’da 246 AVM var. Ve bunlar neredeyse tamamı kamuya ait arsalar üzerinde dikiliyor. Kamuya, yani sana, bana, hepimize ait arsalar AVM için birilerine veriliyor.
Oysa, o arsalar kentsel dönüşüm için ayrılıyor, buna rağmen, birileri gelip AVM dikiyor, AKP belediyesinin izniyle.
Sarı'ya gensoru
Bu bilgiler önceki gün Meclis Genel Kurulu'nda aktarılıyor.
Meclis’te Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı için gensoru veriliyor. Güneydoğu’daki acele kamulaştırmaları, kentsel dönüşüm adı altında sağlandığı öne sürülen rantları, HES projeleriyle tahrip edilen doğal alanları sorgulamak üzere.
Bakan Hanım İstanbul sorularına yanıt veremiyor.
Diyarbakır’da özellikle Sur’daki acele kamulaştırmalar Avrupa Birliği’nin bile tepkisini topluyor. Yıkılan ilçeler, yerle bir olan yerleşim yerleri, şimdi acele kamulaştırma kapsamında.
HDP’nin verdiği gensoru reddediliyor.
Durun bir dakika.
Sadece AKP’nin değil, MHP’nin de AKP lehine kullandığı oylarla.
Bakanlara verilen gensorularda ha AKP - MHP, ha MHP - AKP, ortaklık değişmiyor. Destek tam. Her zamanki gibi.
Çavuşoğlu'na da gensoru
Önceki gün Meclis’te ilk gensoru görüşmesi Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile ilgili.
Gensoru, bir zamanlar muhalefetin iktidarı denetlemekte kulandığı ciddi araçlardan biri.
Ama, o da ne?
Gensoru görüşülüyor, AKP sıraları bomboş.
Ayrıca, kürsüde söylenenleri ne bakan dinliyor, ne AKP’liler, bir uğultu, bir gürültü, söylenenler zor anlaşılıyor. Oturumu yöneten AKP’li başkan uyarılıyor, ama nafile. Genel Kurul salonunda bulunan iktidar milletvekilleri kürsüde söylenenleri dinlemektense, birbirleriyle konuşmayı tercih ediyor.
AKP sıraları ne zaman doluyor? Oylamaya geçildiğinde.
Zaten onlara söylenmiş, otomatik olarak, konusuna göre, evet ya da hayır oyları, direktif dahilinde.
Elbette, Çavuşoğlu için verilen gensoru da kabul edilmiyor. AKP oyları gensorunun reddine zaten yetiyor.
Ama, yine MHP oyları AKP’ye destek için. Hiç şaşmaz ve kaçmaz.
Kutsal gün: Pazartesi
Gensoruların reddedilmesi, MHP’nin sürekli AKP’yi desteklemesi sürpriz değil. Aslında burada bir başka konu var.
Bakanlar için verilen gensorular Meclis Genel Kurulu'nda genellikle pazartesi günleri ele alınıyor.
Neden?
Çünkü, pazartesi günleri Meclis TV’den canlı yayın yok.
Gensoru görüşmelerinde muhalefetin ilgili bakanı, dolayısıyla hükümeti eleştirmesi çok doğal.
AKP o eleştirileri halkın gözünden kaçırmak için gensoru görüşmelerini pazartesi gününe ayarlıyor.
Örneğin, iki gün önceki pazartesi, Sarı ve Çavuşoğlu’nun yanı sıra, iki bakan hakkında daha verilen gensoru var. Onları da, yani dört gensoruyu da AKP aynı güne koyuyor.
Muhalefet itiraz ediyor, Danışma Kuruluna gidiyor, onun üzerine biri dün, diğer yarına kaydırılıyor.
"Yasama bizde ya"
Meclis TV 1995’den itibaren, on altı yıl süreyle bütün Meclis görüşmelerini TV’den canlı yayınlıyor.
O kadar ki, Meclis çalışması sürüyorsa, o saate denk gelen, canlı yayın bir maç varsa bile, maç yayını erteleniyor, Meclis yayını devam ediyor. Yaşanmış, aynıyla vaki.
2011 Temmuz ayında AKP Meclis’ten canlı yayına sınır getiriyor, yayınlar salı, çarşamba ve perşembe olacak.
Böylelikle canlı yayından kaçırmak istedikleri konuları pazartesi ve cumaya alıyorlar.
Eh, zaten AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu açıklamıştı, “yasama da bizde, yürütme de bizde, yargı da bizde.”
Sadece istediği yasayı çıkarmak için değil, Meclis’te hiç bir denetim mekanizmasını çalıştırmayarak, “yasama da bizde” kuralı şakır şakır işliyor. Öyle ki, AKP milletvekilleri kürsüde söylenenleri bile dinlemiyor, içeri girip sadece istenilen yönde oy kullanıyor. “Yasama da bizde”, daha ne olsun.
Muhalefet herhangi bir konuda ilgili bakandan bilgi istiyor, bakan gelmeye tenezzül etmiyor.
Bunlara bir de, canlı yayın freni ekleniyor.
Bu aktardıklarım Meclis’te aslında her hafta yaşanıyor. Önceki gün, bunun tipik örneklerinden biri, “yasama da bizde”, dumanı tütüyor, örnek olsun.
“Yürütme de bizde”, dumanı tütüyor, imara açılan alanlar örnek olsun.