Bu sözler kendi isteği ile merkeze çekilen Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu’na ait.
Tunceli’de yaşayan arkadaşlarımla konuşuyorum dün. Yukarıdaki sözleri onlar aktarıyor.
“Beni merkeze çekin”
NOW TV’den Alican Uludağ Türkiye’nin gündemine oturan bir habere imza atıyor. Özetlemek gerekirse:
Ali Haydar Kaytan ile Rıza Altun isimli iki kurucusunu anmak için PKK Tunceli’de toplantı düzenliyor. Etkinliğe bazı DEM yöneticileri katılıyor.
Anma toplantısına Vali Tekbıyıkoğlu izin vermek istemiyor, yine de Ankara’ya soruyor. İçişleri Bakanlığı önce “yetki sizde” diyor, ancak Ankara’dan gelen telefon üzerine Vali izin vermek zorunda kalıyor.
Vali Tekbıyıkoğlu 19 Mayıs törenlerinde gözyaşlarını tutamıyor, İçişleri Bakanlığı’na verdiği dilekçe ile “merkeze çekilmesini” istiyor ve çekiliyor.
Olay çok yönlü.
Açık ihale
Tunceli halkı farklı bir vali portresi çiziyor.
Her şeyden önce AKP İl Başkanlığı Tunceli’de herhangi bir parti konumunda, Vali Bey “işlerine AKP il yöneticilerini karıştırmıyor.” Devlet ile partinin iç içe geçtiği günümüzde değişik ve cesur bir örnek.
Daha da ilginci, Ankara’da herhangi bir ihaleyi kimin alacağı önceden belli olmasına rağmen...
Tekbıyıkoğlu şu ya da bu işlerde açık ihale yöntemini benimsiyor, rekabete açık, devleti koruyor, kimseye ayrıcalık tanımıyor.
Doğa dostu, doğanın korunmasına çalışıyor.
Ayrıca, Tunceli’yi depreme karşı korumak amacıyla merkezde ve ilçelerde konteyner kentler hazırlığına girişiyor. Arama, kurtarma ekipleri oluşturuyor.
Tutarsızlık diz boyu
Tunceli AKP’nin Kürt sorununa çözümde beceriksizliğin tipik örneği.
Siyasetin, idarenin, yargının Kürt sorununda izlenen yolda birbirinden haberi yok!..
En taze örnek terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla 6 yıl ceza alan Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak.
“Terör örgütüne üye olmaktan” Belediye Başkanı görevden alınıyor ama...
İki terör örgütünün yöneticisinin anılmasına izin vermediği için Vali merkeze çekiliyor!..
Seyit Rıza Meydanı
Birkaç gün önce PKK iki yöneticisini nerede anmak istiyor?..
Seyit Rıza Meydanı’nda.
2010 yılında Tunceli’nin merkezine Seyit Rıza’nın heykeli dikiliyor:
“Kürt sorununu şiddetle çözmek mümkün değil!.. Heykel siyasi partilerin bu gerçekle yüzleşmesi amacını taşıyor.”
2019 yılında heykelin bulunduğu meydana Seyit Rıza’nın adı veriliyor.
Seyit Rıza kim?..
1936 yılında yaklaşık iki yıl süren Kürt isyanının lideri.
1937 kasım ayında isyan bastırılıyor ve Seyit Rıza idam ediliyor.
2013 yılında o isyanın arşivleri açılıyor. Arşivden hareketle, söylemesi ayıp, ben o isyanı “Savrulanlar” kitabımda ayrıntılarıyla yazıyorum 2013’te.
Bastırılmasına rağmen, Seyit Rıza isyanı siyasi sonuçlar doğuruyor, İsmet Paşa on iki yıl 240 gün süren Başbakanlığından istifa ediyor. Yerine Celal Bayar atanıyor.
İsyan eden Kürt liderin heykeli dikiliyor, ilin en büyük meydanına onun adı veriliyor ama, oranın belediye başkanı “terör örgütü üyeliğinden” altı yıl ceza alıyor!..
Ne zaman?..
2024 ekim ayında “Öcalan gelsin, TBMM’de konuşsun” deniyor, kasımda başkan ceza alıyor!..
Açıklamadaki iki isim
Vali Bey anmaya izin vermeyi düşünmüyor. Ama, Ankara farklı görüşte. Nedeni var, PKK’nın şu son silah bırakma açıklamasında:
“Kongremiz Önder Apo’nun yol arkadaşlarından, partimizin önder kadrolarından Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun yoldaşların şehadetini ilan etmiştir. Onları kutsal yaşam sembolü ve özgürlük yoldaşlığı sembolü ilan etmiştir.”
Tunceli’den anılmak istenen o iki kişi hiç sıradan değil, Öcalan ve PKK için bu kadar önemli!..
Çözüm sürecinin tam ortasında AKP’nin o anmaya izin vermemesi mümkün mü?..
Hem de eski bir isyancının adını taşıyan meydanda!..
Yol haritası nerede
Bugün çözüm sürecinde kavramlar, uygulamalar birbirine karışıyor:
- Neler olduğunu çok dar bir grup dışında kimse bilmiyor.
- Karar verme konumundaki yargı, valiler, kaymakamlar, emniyet, jandarma bilgiye sahip değil.
- Ülkeyi yönetenler bir yol haritası hazırlamıyor, oysa hazırlaması ve bunu ilgili birimlerle paylaşması gerek. Ama, acaba öyle bir harita var mı?..
19 Mayıs günü Vali Bey gözyaşları döküyor.
Bir yanda 19 Mayıs, bir yanda PKK’nın kurucularını anma töreni!..
Nereden tutarsanız, oradan kopuyor!..
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|