-21 Kasım 2016, Fenerbahçe - Galatasaray futbol maçı, stadyum inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
-25 Aralık 2016, Galatasaray - Karşıyaka basketbol maçı, spor salonu inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
-26 Aralık 2016, Fenerbahçe - Trabzon futbol maçı, stadyum inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleyiz.”
-3 Ocak 2017, Fenerbahçe - Anadolu Efes basketbol maçı, salon inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
-16 Ocak 2017, Osmanlıspor - Beşiktaş futbol maçı, stadyum inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleyiz.”
-19 Ocak 2017, Fenerbahçe - Panathinaikos basketbol maçı, salon inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleyiz.”
-23 Ocak 2017, Aytemiz Alanyaspor - Beşiktaş, futbol maçı stadyum inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleyiz.”
-24 Ocak 2017, Fenerbahçe - Milan basketbol maçı, salon inliyor:
“Mustafa Kemal’in askerleyiz.”
Futbol ya da basketbol maçlarında zaman zaman bu slogan eskiden beri var. Bunlar son ayda gözüme çarpan örnekler, son maçlarda bu daha sık tekrarlanıyor, çünkü referandum var.
Önceki gün Fenerbahçe - Milan basket maçında ne çıkan bir slogan daha var, gerçi zaman zaman o da söyleniyor ama, belli ki artık daha çok söylenecek, İzmir Marşı.
“İzmir’in dağlarında çiçekler açar / Altın güneş sırmalar saçar / Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar / Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa / Adın yazılacak mücevher taşa.”
Şimdiden bölündü
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tahmini doğru çıkıyor:
“Anayasa referandumu halkı ikiye böler.”
Anayasa değişiklik görüşmelerinin Meclis’te başladığı günden itibaren spor sahalarında taraftarlar, ister futbol maçı olsun, ister basketbol, yukarıdaki sloganları atıyor, İzmir Marşını söylüyor.
Futbol sahaları ve basketbol salonlarında taraftarlar ezici çoğunlukla “Hayır” diyor.
Referandum için siyasal kampanya henüz başlamamış bile olsa, sahalarda, salonlarda çoktan başlamış bulunuyor.
Sahalarda, salonlarda ağırlıkla “hayır” var.
Buna karşılık, spor dünyası öyle değil.
Rıdvan, Burak, Arda
Fenerbahçeli eski futbolcu, nam-ı diğer “Şeytan Rıdvan” kendi çapında “evet” kampanyası başlatıyor.
Buna iki futbolcu Arda ile Burak ve bir şarkıcı Murat Boz katılıyor.
Bu insanların siyasal formasyonlarını bilemem. Anayasa değişikliğinin Türkiye’ye ne getireceğini, neler götüreceğini hangi ölçülerde biliyorlar ve ona göre “evet” kampanyası başlatıyorlar, bilemem. Kendilerine bu yönde soru sorulursa, hangi içerikte yanıt verirler, onu da bilemem.
Böyle bir kampanya başlatmak için sadece “Sarayın kanatları altında yer almak” yetiyor mu, onu da bilemem.
Ancak, başlattıkları kampanyanın spor ve sanat dünyasını ikiye böldüğü ortada.
Daha çok da, onların aleyhinde tepki var.
Her yurttaşın “evet” ya da “hayır” deme özgürlüğü olmasına ve bunu kampanyaya dökme hakkına sahip olmasına rağmen, onlara yönelik tepkiler epey farklı. Örneğin:
Sosyal medyada onların kazandıkları paralar, yaşam tarzları, şu maçta kendini böyle yere attı, öbür maçta hakemi aldattı, gibi sözler...
Ya da:
Rıdvan’ın lakabı “Şeytan”, oradan hareketle “Şeytana uyma” benzetmeleri...
Ya da:
Hakan Şükür hatırlatmaları. Hakan AKP'den milletvekili, 2010 referandumunda 'evet’e müthiş destek veriyor, bugün FETÖ’cü damgasıyla yurt dışına kaçmış durumda, her yerde aranıyor.
“Hayır” diyecek Fenerbahçeliler ise, en kızgın onlar. Rıdvan’ın Fenerbahçe ile bağlarının kopartılmasını istiyorlar.
Altın madalya gitti
Daha kampanya başlamadan ortalık toz duman. Bu da, siyasal partilerin alanlara çıkmasıyla birlikte, kampanyanın ne kadar sert geçeceğini gösteriyor.
Bu arada çok ilginç bir rastlantı, derhal sosyal medyaya yansıyor.
Jamaikalı efsanevi atlet Usain Bolt’un 2008 Pekin Olimpiyatlarında 4X100 metre finalinde kazandığı altın madalya geri alınıyor. Kendisinin değil, takım arkadaşının doping yaptığı ortaya çıktığı için. Dokuz yıl sonra... Takım arkadaşı...
Rıdvan için de benzer çağrışımlar, “altın madalya gidiyorsa, Fenerbahçelilik de gider” gibi niyet belirtileri. Ya da “2019’da Futbol Federasyonu Başkanı olmak için” evet kampanyası başlattığı iddiaları.
Dopingin dokuz yıl sonra bile hala kanıtlanabildiği bir dünyada, Rıdvan’ın farklı bir amacı varsa, öğrenilmesi için o kadar çok beklenmez.
Arkasında hangi neden olursa olsun, belki var, belki yok, Rıdvan, Arda ve Burak ile Murat Boz’un bu kampanya ile yıprandıkları ortada.
Dikkat ediyorum, onlara destek verenler epey azınlıkta. En azından spor ve sanat dünyasında öyle.
Siyaseten onları savunmaları beklenenler ise, tepki karşısında şaşkınlık içinde.
Yoksa, bu iş gerçekten “hayır"a doğru mu gidiyor, güvensizliği.
Son bir kaç gündür anketçilerin tahminleri gibi.
“Üç korner bir penaltı” oynamıyoruz, iş çok ciddi, bunu herhalde “evetçi” futbolcular da biliyor olmalı.