1950’ler... Amerika’ya Türkiye’de hayranlık son safhada. Demokrat Parti’nin gözdesi Amerika, o kadar ki, “Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız” sözü tarihe geçiyor.
O kadar ki, Amerikan filmleri, Amerikan şarkıları üzerinden Amerika Türk Halkının gönlüne yerleştirilmek isteniyor. Bazı Türk müzik sanatçıları besteledikleri şarkılarda Amerika’yı dillerinden düşürmüyor.
O kadar ki, Türkiye’ye gelen Amerikan askerleri için genelevler pırıl pırıl hale getiriliyor.
O kadar ki, 1951’de Kuzey Kore - Güney Kore savaşına Amerika Güney Kore safında yer tutuyor ve Amerikan aşkı uğruna Türkiye Kore’ye asker gönderiyor. Savaşta 721 Türk askeri şehit düşüyor.
1960’lar... Türkiye Amerika konusunda yavaş yavaş kendine gelmeye başlıyor. Kendine getiren konu, ünlü Johnson Mektubu.
“Go home”
1963 ve 64’te Rumlar Kıbrıs’ta Türklere açıkça katliam uyguluyor, birçok Türkü öldürüyor. Türkiye Londra ve Zürih anlaşmalarına dayanarak, “garantör devlet” sıfatıyla, yani uluslararası hukuk temelinde, Kıbrıs’a 7 Haziran 1964’te askeri müdahale girişiminde bulunmak istiyor. Askeri harekattan iki gün önce ABD Başkanı Johnson dönemin Başbakanı İsmet Paşa’ya tehdit dolu, çok ağır bir mektup gönderiyor, çıkarmayı önlüyor.
Bu Amerika ile ilk büyük hayal kırıklığı.
Daha sonra İsmet Paşa’nın ünlü sözü var, “büyük ülkelerle dostluk ayı ile yatağa girmeye benzer.”
Derken Vietnam Savaşı patlıyor, Amerika durup dururken Vietnam’a saldırıyor. Ve dünyanın gözü açılıyor, Türkiye’nin de... “Emperyalist Amerika” pek çok ülkede gösterilerle protesto ediliyor, “Go home America”.
Türkiye’de Amerika’yı kovmanın en çarpıcı simgelerinden biri 1968’de Dolmabahçe’de yaşanıyor. İstanbul’a gelen Amerikan denizcileri 68 Gençliği tarafından denize dökülüyor.
Ambargo
1960’larda yine tarihe geçmiş ünlü söz, daha sonra Cumhurbaşkanı seçilecek olan, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay’a ait:
“Donumuzu bile Amerika veriyor”.
1950 sonları ve 60 başlarında Amerika’dan gelen süt tozu ve peynir okullarda öğrencilere dağılırken, “Barış Gönüllüsü” adı altında pek çok CİA ajanı Türkiye’ye dağılıyor.
“Go home” protestolarına rağmen, Amerika ile cicim vaziyeti devam ederken, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı geliyor. Amerika çıkarmayı durdurmak için çok uğraşıyor ancak başaramıyor.
Bunun üzerine Amerika askeri ambargo uyguluyor.
Amerika ile ikinci büyük hayal kırıklığı.
Adı askeri ambargo olsa da, ambargo Türk Ekonomisini ve siyasetini ağır biçimde etkiliyor. Ambargonun izi 12 Eylül 1980 askeri darbesinde de görülüyor. Hem darbeye giden yolda, hem darbenin kendisinde.
Şimdi bir ilk
Arada irili ufakalı pek çok sorun yaşanıyor.
Örneğin, bunlar arasında önem taşıyanlardan biri 2003’te Amerika’nın Irak’a müdahalesi sırasında Amerikan askerlerinin Türkiye’den geçmesine izin vermeyen, Meclis’te takılan 1 Mart tezkeresi.
Ya da yine 2003’te Amerikalıların Irak’ta Türk askerlerinin kafasına çuval geçirmesi.
Ancak, bugünkü kadar tırmanan bir gerilim galiba bir ilk.
Neden birlik ilk?
Çünkü, Türkiye ile Amerika’nın ilk kez askeri alanda karşı karşıya gelme ihtimali var. Böyle bir tehlike söz konusu.
Menbiç sorunu
Bugün Amerika ile tırmanın gerilimin arkasında Amerika’nın terör örgütü YPG’yi açıkça desteklemekte olduğu gerçeği yatıyor. Desteklemek sözde kalmıyor, onlara silah veriyor.
Türkiye her düzeyde onlarca kez Amerika’yı “terör örgütüne destek vermekle” açıktan eleştiriyor.
Gerilimin devamında Türkiye’nin Afrin harekatına Amerika karşı çıkıyor. Amerikan Dışişleri Sözcüsü “Türkiye’nin PKK kaygısını anlıyoruz ama, Afrin Harekatı bölgede istikrarı bozuyor” diyor. Bölgede nasıl bir “istikrar” varsa...
Gerilimi daha da üst noktalara taşıyan sorun Membiç. YPG buraya 2016 yazında yerleşiyor. Afrin ile birlikte Menbiç PKK / YPG’nın Suriye’deki merkezi.
Tayyip Erdoğan ile Trump arasında son telefon görüşmesinde Menbiç diyaloğu ilişkileri iyice tırmandırıyor.
Erdoğan “Menbiç’e gireceğiz” derken, Trump “Bizim orada askerimiz var” karşılığını veriyor. Erdoğan “Askerinizi güvenli bölgeye çekin” diye devam ederken, bu kez Amerikalı bir general işe karışıyor, “Askerimizi Menbiç’ten çekmeyeceğiz”.
İşte, vahim bir noktaya tırmanan anlaşmazlık.
Amerika ile savaş
Türkiye askerini Menbiç’e doğru yönlendirmek isterse... Ve Amerika oradan askerini çekmez ise...
Türkiye ile Amerika orada fiilen çatışır mı?..
Ya Türkiye Menbiç’e gitmekten vazgeçecek ya da Amerika askerini çekecek.
İkisi de, pozisyonunu korursa...
“Küçük Amerika olmak” hayallerinden geldiğimiz yer "Amerika ile savaşa tutuşur muyuz" sorusu.
İsmet Paşa doğru söylemiş, “büyük ülkelerle dostluk ayı ile yatağa girmek gibidir.”
Belki de, bizi çok daha vahim günler bekliyor.