“Bankacılık ve şehir içi toplu ulaşım hizmetlerine getirilen gev yasağı demokratik toplum düzeni ve Anayasa ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
(...) Demokratik düzenin ayrılmaz parçası olan grev hakkının anlam kazanması, grev yasağı ve sınırlamaların en aza indirilmesi ile mümkündür.
(...) Bankacılık hizmetleri ile şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde grev yasağının, korunması düşünülen yarar ile çatışan hak ve özgürlükler arasında adil ve makul bir denge gözetmemesi ve stratejik öneme sahip olmaması nedeniyle grev hakkına ölçüsüz müdahale olduğu açıktır. Bu nedenle iptali gerekir.”
Anayasa Mahkemesi'nin 22 Ekim 2014 tarihinde verdiği bir karar bu.
Bankacılık hizmetleri ile şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde hükümetin getirmek istediği grev yasağını Anayasa Mahkemesi “demokrasiye ve anayasaya aykırı” buluyor, o nedenle iptal ediyor.
İki yıl önce AKP Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası'na bu iki hizmet sektöründe grev yasağı getiren bir madde ekliyor. CHP maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor. Anayasa Mahkemesi de, yukarıda özetini aktardığım “demokrasiye ve anayasaya aykırılık” gerekçesiyle o maddeyi iptal ediyor.
Yani, o iki sektörde grev mümkün hale geliyor.
Yeniden yasak
22 Ekim 2014 - 23 Kasım 2016, iki yıl sonra.
AKP bankacılık ve şehir içi toplu ulaşım hizmetlerinde Anayasa Mahkemesi'nin “demokrasiye ve anayasaya aykırı” bularak, iptal ettiği grev yasağını OHAL kararnamesiyle geri getiriyor.
Yani, demokrasiye ve anayasaya aykırı bir karara imza atıyor.
Olağan düzen içinde yapamadığını Olağanüstü Hâl ile yapıyor.
Ama, demokrasiye aykırı olarak.
Ama, anayasaya aykırı olarak.
Bankacılık ve şehir içi toplu ulaşım hizmetlerinde şimdi grev yasağı var.
O kadar çok hukuki soru, engel ve açmaz var ki...
-Olağanüstü Hâl ile anayasaya aykırı kararlar alınabilir mi? Alınamaz.
-Olağanüstü Hâl ile demokrasi çiğnenebilir mi? Çiğnenemez.
-Daha önce Anayasa Mahkemesinin “demokrasiye ve Anayasa aykırı” gerekçesiyle iptal ettiği bir yasa Olağanüstü Hâl Kararnamesiyle geri getirilebilir mi? Getirilemez.
-Getirilirse ne olur? Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığı bir kez daha tescil edilmiş olur.
-Bu karar ne kadar geçerli olur? Olağanüstü Hal devam ettiği sürece.
-Olağanüstü Hal sona erince ne olur? Bu kararname geçersiz, hükümsüz hale gelir.
-Bu süre içinde grev hakkını kaybedenler ne yapar? Olağanüstü Hâl sona erdiğinde tazminat davası açmaya hak kazanırlar.
Hükümet bu yasağı neden şimdi getiriyor?
Çünkü, her iki sektörde de toplu sözleşme dönemi başlıyor. Toplu sözleşme masasına oturmadan çalışanların grev hakkı elinden alınıyor. Toplu taşıma hizmetlerinde belediyelerin pazarlık gücü artmış oluyor.
Belediyelerin önemli bölümü, hele de İstanbul ve Ankara gibi büyük kentler AKP’nin elinde olduğuna göre, AKP’li belediyelere OHAL üzerinden kıyak çekiliyor.
Yazılı gerekçe
AKP bu iki sektörde grev yasağını getirirken şu gerekçeye dayanıyor:
“Ekonomik ve finansal istikrarı korumak amacıyla...”
Dolar fırlıyor, büyüme hızı düşüyor, ihracat azalıyor, işsizlik artıyor, ekonomi adım adım krize sürükleniyor, tamam, meseleye çözüm bulunuyor:
Bankacılıkta grevleri yasaklayarak, “finansal istikrar korunuyor.”
Dünyanın neresinde ve hangi dönemde grev yasaklarıyla “finansal istikrar korunmuş,” bunu bize artık “jöleli” anlatır herhalde.
Bu yasakla birlikte, “finansal istikrar korunacağına” göre, bundan sonra artık doların yükselişi önlenir, büyüme hızı yeniden artar, işsizlik azalmaya başlar, ihracat artar!!!
Ama, dün öyle olmuyor, grev yasağı geliyor, dolar yine yükselişini sürdürüyor.
OHAL'in amacı
OHAL 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında asıl neden ilan ediliyor?
Darbecilerin ve FETÖ’cülerin temizlenmesi için.
Ancak, arada çıkan kararnamelerle bu amaç çoktan aşılıyor. Örneğin, son kararname ile Barış Bildirisine imza atan akademisyenler üniversitelerden ihraç ediliyor, Çağdaş Hukukçular Derneği, Barış Derneği gibi demokrasiye ve hukuka inanmış dernekler kapatılıyor, sendika başkanları, sendika şube yöneticileri kamudaki görevlerinden ihraç ediliyor.
OHAL başlangıçta ilan edilme nedenini çoktan aşıyor.
Ve bu arada banka çalışanlarına, belediye otobüsü şoförlerine, tamircilerine, diğer çalışanlarına
grev yasağı getirerek, darbeciler temizlenmiş mi oluyor?
Öyle herhalde.
Erdoğan'ın sözü
Bunlara karşılık, geçenlerde Tayyip Erdoğan FETÖ ile mücadelede çok önemli bir gözlemini aktarıyor:
“17-25 Aralık sürecinde tüm arkadaşlarımız bizi anlamış olsalardı, 15 Temmuz belki olmayabilirdi. Anlayamadıkları gibi, bu alçaklara o dönemde toz kondurmayan, onların kötü niyetleri olmadığından bahseden arkadaşlarımız da vardı.”
Kim o “arkadaşlar,” onları bilmiyoruz.
O “arkadaşlar” ne yapıyordu da, “toz kondurmuyordu,” bilmiyoruz.
Yayınlanan OHAL kararnameleri o “arkadaşlara” uzanıyor mu ya da bir başka karar var mı, şimdilik yok görünüyor.
Erdoğan birilerini suçluyor ama, OHAL kararnameleri ya da başka kararlar şimdilik onlara dokunmuyor.
Eh, bu durumda bankalarda çeşitli işlem yapmakla görevli çalışanların, belediye otobüslerinde direksiyon sallayan şoförlerin, otobüsleri tamir eden ustaların, toplu taşımanın farklı birimlerinde çalışan teknisyenlerin greve gitmelerinin yasaklanması normaldir.
Onlara grev yasağı gelsin ki, darbecilerin kökü kazınsın.