12 Ağustos 2020

"Satın alınamayan gazeteciye" saygıyla

"Çok denediler ama, onu hiç bir zaman satın alamadılar. Siyasi iktidarlara hiç bir zaman kul, köle olmadı."

Külleri doğum yeri Mallorca'da denize bırakılıyor. Cenaze töreni pek kalabalık değil.

Öyle büyük nutuklar da atılmıyor, sade ve mütevazı bir törenle kendisine veda ediliyor. Son arzusu bu yönde. Zaten öyle gürültülü, şatafatlı törenlere ihtiyacı da yok. 

Cenaze töreni sade ancak, arkasında bıraktığı insanlar kendisinden övgüyle ve hasretle söz ediyor. Onurla anılıyor.

Arkasında bıraktığı miras göz kamaştırıcı.

Nedir o miras?..

Gazetecilik etiği!.. Yazdığı yazılar!.. Ve de elde ettiği başarılar, halkla paylaştığı haberler!..

Kim o?.. Tanıyacağınızı sanmıyorum.

Michael Spreng... Almanya'nın önde gelen gazetecilerinden biri...

Almanya'nın en yüksek tirajlı günlük gazeteleri arasında yer alan "Die Welt'in" yirmi üç yıl boyunca yazı işleri müdürü.

Daha sonra Almanya'da hafta sonu gazeteciliğinde çığır açan "Bild am Sontag" gazetesinin on bir yıl boyunca genel yayın yönetmeni.

Kimsenin dokunamadığı gerçekler

Michael Spreng "Bild am Sontag" gazetesini yayınlarken, kendisine bir ünvan veriliyor:

"Almanya'nın gelmiş geçmiş en büyük pazar gazetesini yayınlayan genel yayın yönetmeni, o gazeteyi Almanya basın tarihinin en çok satan gazetesi haline getiren yönetmen..."

Internet yayıncılığının geliştiği, sosyal medyanın ağır bastığı son yılları bir yana bırakırsak...

Basılı gazetelerin henüz "altın dönemi" olarak niteleyebileceğimiz geride kalan on yıllarda Michael Spreng'in yönettiği haftalık pazar gazetesi "üç milyonu aşkın tirajı" ile Almanya rekoru kırıyor.  

O tiraj rakamından çok daha önemli bir gerçek var:

"Bild am Sontag siyasal ve sosyal açıdan dönemin en etkili gazetesi, olağanüstü bir etkiye sahip".

Gazete yoğun, insan odaklı, aşırı duygusal ve fakat gerçek öykülerle donatılan, ilk bakışta, "bulvar gazetesi" gibi görünen bir formatta. Eleştiriler sert.

Ses getiren siyasal ve magazin röportajların yanı sıra, "dönüp dolaşıp benzeri olmayan siyasal kulis hikâyeleri" ile siyaseti belirleyen, siyaset gündemini alabora eden etkiye sahip, kimsenin dokunmaya cesaret edemediği gerçeklerin gazetesi...

Bir sonraki haftaya damga vurmak

Elindeki gazeteye baktığında, yazı işleri kadrosuyla birlikte düşünmeye başlıyor...

"Gelecek hafta ne yapmalıyız ki, herkes bizden söz etsin!.. Ve de biz neleri, nasıl etkilemeliyiz, siyasetçileri doğru kararlara nasıl yöneltmeliyiz?.. Halka nasıl katkıda bulunmalıyız?.."

Bu düşünce onun kaçınılmaz gazetecilik hırsı.  

Sadece haberlerle değil, aynı zamanda kendi imzasıyla yazdığı "makaleler, haftalık yorumlar da" ses getiren türde.

Bağımsız ve bağımsız

Siyasal tutum olarak, "hafif muhafazakar".

Belki biraz "liberal karışımlı".

Ama, onu asıl Almanya'nın en gözde gazetecilerinin başına taşıyan birkaç özelliği var:

  • Bağımsız ve bağımsız!..
  • Her türlü telkine kapalı!..
  • Yüzde bin haber namusuna sahip!.. Önüne gelen "haber" siyasal iktidara, herhangi bir muhalefet partisine, toplumda ön plana çıkmış herhangi bir iş insanına, önde gelen bir firmaya ait ya da değil, hiç fark etmiyor, basıyor haberi!..
  • Tehdit, şantaj ya da tersine önüne dökülen para, pul ile zerre kadar ilgisi yok.

Başına birkaç kez geliyor:

"Ona cennet vadediliyor, önüne paralar dökülüyor, yeter ki, şu ya da bu haberi yayınlamasın!..

Ne mümkün asla satın alınamıyor!..

Ne siyaseten, ne de bir başka biçimde!.."

Bildiğini okuyor!..

Arkasında bıraktığı iz

Ölümünden sonra Sprenger için söylenen pek çok övgünün yanında, herkesin vurguladığı, öne çıkan özelliği şu:

"Çok denediler ama, onu hiç bir zaman satın alamadılar. Siyasi iktidarlara hiç bir zaman kul, köle olmadı".

İşte böyle!..

Kul köle olanları kimse hatırlamıyor. Kula kulluk yapanlar, gerçeklere göz kapayanlar, el etek öpenler belki bir dönem şu ya da bu biçimde palazlanıyor, dar bir zümrenin gözdesi oluyor, sırtları sıvazlanıyor, ancak halkın indinde bu gibi tiplerin hiç bir değeri yok.

Önyargılarla ve iktidar sahiplerine yaranmakla yarışırken, ne onları okuyan var, ne de onların gazetelerini!.. Prestij sıfır, etki sıfır!..

Michael Spreng'in öyküsü bugün bizdeki "malum etek öpenlere" örnek olur mu, hiç sanmıyorum.

Ben Spreng'in anısını önünde saygıyla eğiliyorum:

"Kalemini hiç bir zaman satmamış!.."

Bu onur çoktan yeter!..


Not: Bu yazıyı yazarken, Die Welt gazetesinin Internet sitesindeki bilgilerden yararlandım.

Yazarın Diğer Yazıları

Filmin sonu: Istakoz!..

Ortalama lokantalarda, yerine göre, bir porsiyon ıstakoz bin lira ile beş bin lira arasında değişiyor. On bin lira aylık alan bir emeklinin yarı maaşı!.. Ya da asgari ücretin üçte biri!..

34 yıl önce 34 yıl sonra: "Güçlükonak'ta demokrasi!.."

Güçlükonak'ta yaşananlar 34 yılda bizde demokrasinin özetindeki başlıklardan biri

Bugünler için ders: "Atatürk'ün Anayasası 1924"

Taha Akyol'un incelemesi, Atatürk dönemiyle ilgili yazdığı diğer kitapları gibi, o yılların tarihini ve perde arkasını anlatıyor