02 Şubat 2017

“Payitaht Abdülhamid”

Yeni dizi ile “alıştırma” yapıyoruz anlaşılan...

-Sultan Abdülhamid Han Dönemi Osmanlı Marşları Konseri,

-Sultan Abdülhamid Han Dönemi Fotoğraf Sergisi,

-Sultan Abdülhamid Han Dönemi Sempozyumu,

-Sultan Abdülhamid Han Dönemi Eserleri Sergisi.

Yetmiyor, İstanbul’daki yüz yılı aşkın Haydarpaşa GATA Hastanesinin adı değişiyor, “Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi” oluyor.

Şimdi de, TRT’de “Payitaht Abdülhamid” dizisi.

Günümüzde Abdülhamid sevgisini ateşleyenlerden biri de, Meclis Başkanı İsmail Kahraman. Bu sempozyumları, sergileri filan düzenleyen o. Başka işi yok, varsa yoksa Abdülhamid. Bir de doğru bilse ya da doğruları söylese, insanın canı yanmaz.

İki Türkiye onun zamanında gitti

İsmail Kahraman ne diyor?

“Ona vefa borcumuz var, bizde Meclis’i açan ilk padişah odur.”

Doğru açan o, “Meclis’i kapatan yine o.”

İsmail Kahraman ne diyor?

“Ağzına içki koymamıştır.”

Çok biliyor İsmail Kahraman, Abdülhamid’in torunlarından Osman Ertuğrul TV’de dedesini anlatıyor:

“Dedem rom içerdi, babama söylerdi, bak ben rom içiyorum, sen de iç, rahat edersin.”

“Ağzına içki koymayan Abdülhamid” zamanında ilk rakı fabrikası açılıyor, Şeyhülislamın onayı ile Abdülhamid’in Başmabeyincisi tarafından.

“İlk bira fabrikası, ilk şampanya fabrikası yine onun zamanına açılıyor.”

İsmail Kahraman ne diyor?

“Hal edilmeseydi, (yani tahttan indirilmeseydi demek istiyor), Meriç Nehri ile Ağrı Dağı arasına sıkışmayacaktık.”

Kurban olsunlar bilginin böylesine...

Tunus, Mısır, Sırbistan, Karadağ, Romanya, Kıbrıs onun zamanında elden çıkıyor. Toplam 1 milyon 592 bin 896 kilometre karelik toprakları Osmanlı onun zamanında kaybediyor, bugünkü Türkiye’nin iki katı.

Ayrıca, Abdülhamid yaşamayı çok seviyor, on altı karısı var.

Asıl mesele başka

İsmail Kahraman öve öve bitiremiyor Abdülhamid’i:

“Sadeliği seven, müşfik, rikkatli, alabildiğine nazik, kibar, ferasetli, gayretli bir devlet adamıydı.”

Bu övgülerden sonra asıl konuya geliyor “çok kültürlü, zengin ve engin bilgi dolu” İsmail Bey:

“Dini vecibelere titizlik göstermiştir. Abdestli bulunmayı prensip edinirdi. Dünya Müslümanlarının maneviyatını yükseltmiş, İslam Alemi büyük bir iştiyakla Sultan Abdülhamid’in yanında toplanmıştır. Dini vecibelere titizlik göstermiştir.”

Abdülhamid ticareti üzerinden “din” propagandası yapmak. Birinci mesele bu.

"İslamcı"

Günümüzde birilerini ateş gibi yakan “Abdülhamid aşkı” şimdi bir dizi ile TRT”ye taşınıyor.

“Payitaht Abdülhamid”.

Dizini fragmanlarından şaheserler fışkırıyor:

“-Abdülhamid Hanın kalkınma projelerinin nasıl engellenmeye çalışıldığı işlenmektedir.

-Gücü ve zekasıyla İmparatorluğu ayaktan tutan padişah.

-Milletin evlatlarına ve ve gelecek tarihimize armağan edilen dizi.

-”Ulu Hakan” ünvanıyla taçlandırılan Sultan Abdülhamid’in hayatını anlatan dizi.”

Derken TRT’deki dizinin asıl maksadına geliniyor tanıtımlarda:

-Batıya karşı dengeci, Doğuya karşı İslamcı politikaları işlemiş bir Sultan.”

“İslamcı”, onun için “büyük”, onun için “güçlü ve zeki.”

"Mutlakiyeti güçlendirmiştir"

TRT’deki dizinin ilk amacı, Abdülhamid’in “İslamcılığına övgü.” Tam günümüze denk.

İkinci amacı, yine dizinin tanıtımlarında:

“Sultan Abdülhamid Han ülke içinde mutlakiyeti güçlendirmiştir.”

Muhteşem bir itiraf, yine günümüze denk.

“Mutlakiyeti”, eski deyimle, “istibdatı” güçlendirmiş, Türkçesi özgürlükleri askıya almış.

Kimseye göz açtırmamış, aydınları sürgüne göndermiş, sürgünde boğdurmuş.

“Mutlakiyeti güçlendirmiştir” derken, özgürlükleri askıya almış olmasından övgüyle söz ediliyor.

Ne tesadüf “İslamiyete övgü, özgürlükleri askıya almaya övgü”.

Bu övgüler ve propaganda aleminde dolaşırken, buna Abdülhamid’in torunu Nilhan Osmanoğlu adında birisi, tam da yeni anayasa değişikliği referanduma sunulacağı sırada, kendince katkıda bulunuyor:

“Parlamenter sistem canımıza yetti.”

Abdülhamid’in torunu da “Başkanlık” istiyor.

Senaryo tamamlanıyor.

Zeynep Keçeciler

“Payitaht Abdülhamid” dizisinin yönetmeni TRT prodüktörlerinden  Zeynep Keçeciler.

1970’li yıllarda MSP Konya Belediye Başkanı, sonradan ANAP’lı Bakanlardan Mehmet Keçeciler’in kızı.

ANAP’ın Bakanı iken, Mehmet Keçeciler ile zaman zaman görüştüm, bende her zaman “makul bir kimlik” izlenimi bırakmıştır. Aşırılıkları olmayan, ılımlı ve inançlı biri.

Kızını tanımıyorum.

Kızının yaptığı belgeseller arasında “Hoş Geldin Ramazan, Milli Takımlar Belgeseli, Dünya Mutfakları, Türk-Yunan Dostluk İlişkileri, Drina Köprüsü” gibi birbirinden farklı belgeseller var.

Ancak, “Payitaht Abdülhamid” dizisinin tanıtımları, Mehmet Keçeciler’in kimliğinin tersine, hiç “ılımlı ve makul” değil. Muhtemelen dizi de öyle.

Babalar ve kızlar... Zeynep Keçeciler belki de, günümüze ayak uyduruyor, kim bilir.

İslamiyet... Mutlakiyet...

Yeni dizi ile “alıştırma” yapıyoruz anlaşılan.

Yazarın Diğer Yazıları

Colani-Türkiye: “Maslahata destek!”

Colani, bir röportajında “Türkiye ve Suriye’nin arasında geçmişten gelen tarihi ve coğrafi bir bağlılık var. Bunu çok iyi idrak ettik. İki halkın maslahatına destek vermek istiyoruz” diyor. Burada kullandığı “maslahat” sözcüğü İslami bir kavram. Türkiye ile kurmak istediği ilişki diplomatik olmaktan çok İslami temelli bir ilişki mi?

Zafer çığlıkları gölgesinde parçalanma: Nüfus bilgileri sıfırlandı

İsrail Suriye halkının nüfus, pasaport ve istihbarat kayıtlarının yer aldığı binaları bombalıyor, o kayıtları yok ediyor. Böylelikle kim kimdir, nerede yaşıyor, aidiyeti ne, bunları sıfırlıyor. Bombalayacak başka yer mi yok?

İngiliz + Amerikan planı: Suriye şimdilik Colani’ye emanet

Erdoğan onca kavgadan sonra, nasıl ki Mısır lideri Sisi ile anlaştı, Yunanistan ile anlaştı, AB ile anlaşmaya çalışıyor, diktatör Esad ile de anlaşmak için yollara düştü. Bütün olanların toplamında: İsrail ile yeniden el sıkışırsa... Artık yeni bir “İleri Üçlü” görmeye hazırlanın!.. Türkiye - Amerika - İsrail.

"
"