"-Selahattin Demirtaş...
-Osman Kavala...
-Enis Berberoğlu...
-Ahmet Altan...
-Mehmet Altan..."
Ve şimdi de...
"Ömer Faruk Gergerlioğlu..."
Hepsinin ortak noktaları var.
"Hepsi hakkında Anayasa Mahkemesi, tutukluluklarının 'hak ihlali' olduğuna karar veriyor.
Anayasa Mahkemesi...
Ülkenin en yüksek yargı organı...
Hukuki açıdan herhangi bir kişinin başı derde girdiği anda, güvenebileceği en son mahkeme.
Ve o mahkeme "hak ihlali var" kararı verdiği zaman:
"Devreye Anayasanın 2. maddesi, Anayasanın 11. maddesi, Anayasanın 153. maddesi giriyor.
O kararların uygulanmasını emreden anayasal kurallar".
Anayasa kuralları
Anayasanın 2. maddesi:
"Türkiye Cumhuriyeti (...) sosyal bir hukuk devletidir".
Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğünü belirten 11. maddesi:
"Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır".
Anayasanın Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ilgili 153. maddesi:
"Anayasa Mahkemesi kararları kesindir.
(...) Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar".
Bir ülkede anayasal kuralların ötesinde kural yok, yaptırım yok, o nedenle Anayasa Mahkemesi kararları, Anayasanın değişik maddelerinde döne dolaşa vurgulanıyor:
"UY - GU - LA - YA - CAK - SIN!..."
Anayasa açıkça yazıyor, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasında yasamayı, yürütmeyi, yargı organlarını ve idari makamları sorumlu kılıyor.
Tahliye
Bu kadar açık ve net kurallara, hukuk devleti ilkelerine rağmen, ilk anda kamuoyunda akla gelen isimler olarak, yukarıda belirttiğim kişilerle ilgili...
"Anayasa Mahkemesi'nin 'tutukluluklarının hak ihlali' kararı verdiği kişilerden bazıları, geç de olsa, bazen tahliye ediliyor ve bazen yıllarca edilmiyor.
Örneğin, Osman Kavala.
Örneğin, Selahattin Demirtaş".
Son örnek ise, HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Anayasa Mahkemesi beş gün önce Gergerlioğlu'nun tutukluluğunun "hak ihlali" olduğuna karar veriyor.
O karar dün yerel mahkemeye gönderiliyor ve siz bu satırları okurken, muhtemelen Gergerlioğlu tahliye edilmiş olacak.
Tahliye edilmesi hukuka uyulması açısından elbette çok iyi de…
"Neden bazı kararlar uygulanıyor, bazıları uygulanmıyor?.."
Ve o keyfiliğin ölçüsü nedir ve nerelere uzanıyor?..
Oğluna da gözaltı
Anayasa Mahkemesi kararının uygulanması gecikince, Gergerlioğlu'nun oğlu Salih Gergerlioğlu babasıyla ilgili "adalet nöbeti" başlatmak istediğinde, o da gözaltına alınıyor. Olayı izleyen gazetecilerle birlikte.
Gergerlioğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararına, mahkeme üyeliğine son seçilen bazı üyeler de katılıyor.
Katılsınlar, katılmasınlar, sonuçta ortada bir karar var ve bu kararın uygulanmasını isteyenler ile olayı izleyen gazeteciler…
"Hak arayanlar ile hak arayanları izleyenler, hiç bir şiddete başvurmadıkları halde, gözaltına alınıyor".
Ve Bahçeli komedisi
Gergerlioğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar, dün beklendiği gibi, hiç şaşırtmadığı gibi, MHP lideri Devlet Bahçeli'yi yine kızdırıyor:
"Terör propagandası nasıl oluyor da, hak ihlali olarak değerlendiriliyor?..
Anayasa Mahkemesi bu tip davalara terör örgütlerinin hücre evinden ya da mağara deliklerinden mi bakıyor?.."
İtiraz bir yana, Anayasa Mahkemesi üyelerine gözdağı bile veriyor:
"Hiç kimse bugünkü sıfatlarına güvenip de, yanlışa ortak olmamalıdır".
Çok yerinde, yüzde bin katılıyorum bu söze!.. (Bahçeli'nin bir sözüne katılacağım, aklımın köşesinden bile geçmezdi!..)
Gözdağının devamı ise, Bahçeli açısından tam bir "komedi". Karara benzer laflarla itiraz etmeye devam eden Bahçeli, konuyu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na getiriyor. Onu eleştirirken, söylediklerine bakın:
"Daha mühimi hukuka saygı duymasında yarar vardır!.."
Daha mühim olan neymiş?.. Saygı duymakmış!.. Neye saygı duymak?.. "Hukuka!.."
Bahçeli'nin "komedyası" devam ediyor:
"Hukukun karşısında imtiyazlı bir zümre, ayrıcalıklı bir tabaka, dokunulmaz ve ulaşılmaz bir kesim düşünülmeyecektir.
Eğer hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, eğer hukukun evrensel ilkelerine bağlıysak, ahlaki tutarlılıktan ödün veremeyiz".
Gergerlioğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin kararını eleştirdikten sonra, o sözleriyle bu muhteşem "hukuk dersi" yan yana geldiğinde...
Benim bilgisayar duraklıyor.
"Yazmaz" oluyor!..